Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/245 E. 2018/248 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/245
KARAR NO : 2018/248
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla )
TARİHİ : 27/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/316 Esas – 2017/403 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Nakliyat Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/03/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan …A.Ş.’ ye ait emtiaların Türkiye’ den Fransa’ ya nakliyesinin davalı şirket tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtiaların 11/04/2015 tarihli konişmento tahtında konteyner içerisinde….gemisine yüklendiğini, varma yerinde alıcı şirketin konteyneri teslim aldığı esnada konteyner mührünün değişmiş olduğunun tespit edilerek bu hususun taşıma belgesine şerh düşüldüğünü,daha sonra yapılan incelemede konteyner içerisinde taşınan 187 adet televizyonun eksik olduğunun belirlendiğini, söz konusu eksikliğin taşıma sürecinde ve taşıyıcının sorumluluğunda meydana gelmiş olması nedeniyle davalı taşıyıcının eksik çıkan mal bedelinden sorumlu olduğunu, 28.353,68 Euro tutarındaki hasar bedelinin müvekkili tarafından tazmin edilerek davalıya karşı rücu hakkının kazanıldığını, mal bedelinin davalıdan tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının vaki itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın %20 siden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın TTK 1188.maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını bu nedenle süre yönünden reddi gerektiğini, müvekkili …Gemi Acenteliği A.Ş.’ nin taşıma işini gerçekleştiren…’ nın Türkiye acenteliğini yaptığını, taşıyan tarafından düzenlenen ve taşıma şartlarını içeren konişmentonun 10. maddesinde taşıma sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için Londra mahkemelerinin yetkili kılınıp, İngiliz hukukunun uygulanacağı kabul edildiğinden mahkemenin yetkisiz olduğunu, konteynere takılı olan mühür teslim alındığında sağlam olduğundan malda eksik olup olmadığının belli olmadığını, ayrıca bu hususta müvekkili firmaya atfedilebilecek bir kusurun da bulunmadığını, öte yandan boşaltma limanında iddia edilen eksikliğe ilişkin herhangi bir tutanak tutulmadığını, bu nedenle dava ve takibin haksız olduğunu ileri sürerek davanın yetkisizlik ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla ) 27/11/2017 tarih ve 2017/316 Esas – 2017/403 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklanmış olması nedeniyle konişmentoda yer alan yetki şartına göre uyuşmazlığın yetkili kılınan Londra Mahkemelerinde görülmesi gerektiği kanaatine varıldığından, davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, … ” gerekçeleri ile; dava dilekçesinin usulden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Dava konusu hasarın, deniz taşıması aşamasında değil, sigortalı emtiaların yüklü bulunduğu konteynerin limana tahliyesi ile kara taşıyıcısına teslim edildiği ana kadar geçen süre içerisinde meydana geldiğini,
Söz konusu konteynerin, gemiden tahliye edilmesinden sonra 7 gün boyunca konteyner depolama alanında beklediğini, hasarın da bu süre içerisinde meydana geldiğinin anlaşılmakta olduğunu, dolayısı ile dava konusu uyuşmazlığa konşimento hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, dava konusu taleplerinin deniz taşıması aşamasına ilişkin olmadığından, deniz taşımasına ilişkin konşimentoda yer alan şartların huzurdaki davada dikkate alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini,
Dahili nakliyeye ilişkin irsaliyede ” Gönderici ” hanesinde açıkça … yazılı olup, bu durumun, ….’ nı, davalı firmanın görevlendirmiş olduğunun, bir başka ifade ile de davalının kombine taşıma işinin tamamını üstlenmiş olduğunun açık kanıtı olduğunu, bu halde dava konusu hasarın, taşımanın deniz ayağı ile hiçbir ilgisi yok iken konşimento hükümleri esas alınarak yetkisizlik kararı verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu;
İleri sürerek; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2017 tarih ve 2017/316 E. – 2017/403 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava, Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi’ nden kaynaklanan alacağın davcalı taşıyıcıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince “mahkemenin yetkisizliği nedeniyle” dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre , taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisinin mevcut olduğu, MÖHK ‘ nun 47. Maddesi gereğince davada münhasır yetki ve kamu düzeninin de söz konusu olmadığı, dava konusu taşımaya ilişkin konşimentonun 10.3. Maddesinde ” Tüccarın açtığı herhangi bir davanın ve aşağıda belirtilen koşullar saklı kalmak kaydı ile taşıyıcının açtığı herhangi bir davanın Londra Yüksek Mahkemesi’ nin inhisari yetkisinde olduğu ve İngiliz Kanunlarına tabi olduğu ” hükmü mevcut olup bu hüküm tarafları bağlar. Davacının sigortalı ürünlerin deniz taşıması sırasında değil, gemiden tahliye edilmesinden sonra bekletildiği depolama alanında çalınmış olması sebebiyle konşimentoda belirtilen yetki şartının geçerli olmadığı yönündeki iddianın taşımanın kombine nakliye olması sebebi ile kabul edilebilir olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın konişmento hükümlerine göre çözülmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcının istinaf aşamasında davacı tarafından yatırılmış olduğu anlaşılmakla; yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/03/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.