Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/219 E. 2018/224 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/219
KARAR NO : 2018/224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2017 Tarihli, İhtiyati Tedbire İtirazın Reddine İlişkin Ara Karar 17/07/2017 Tarihli İhtiyati Tedbir Kararı
DOSYA NUMARASI : 2014/802 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/03/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili 01/05/2017 tarihli dilekçesi ile; davaya konu transfer işlemlerinde davalı bankanın dolandırıcılara karşı kasasında bulunan parayı koruyamadığını, dolandırıcılık eyleminin davalı bankaya karşı işlenmiş olduğunu, dosyada mevcut ek ve kök bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi davalının kusurlu olduğunu tüm bu nedenlerle davalı bankaya ödenmeye devam edilen her üç aylık döneme ilişkin devre sonu faizlerinin ödenmesinin kararın kesinleşmesine kadar durdurulmasını talep ettiği ve İlk Derece Mahkemesi tarafından da 17/07/2017 tarihli ara karar ile ” Talebin kabulü ile davacı tarafından davalı bankaya ödenmeye devam edilen her üç aylık döneme ilişkin devre sonu faizlerinin ödenmesinin kararın kesinleşmesine kadar durdurulmasına, ” karar verildiği,
Davalı vekilin 16/08/2017 tarihli dilekçesi ile; davacının tedbir kararına dayanak yaptığı hususa tamamen kendi davranışı sonucunda neden olunduğunu, dolayısı ile davacının kendi davranışlarının sonucunu davalı müvekkiline yüklemenin hakkaniyete ve hukuka aykırı olacağından tedbir kararına itiraz edilmesi gereği hasıl olduğunu, belirtilen nedenlerle ve cevap ve delil dilekçesinde sundukları bilgi ve belgelere istinaden, sadece davacının iddiaları dikkate alınarak, şartları oluşmadan ve gerekçesi dahi gösterilmeden ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka, usul kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenlerle müvekkil banka hakkındaki tedbir kararının kaldırılmasına, verilen ara karardan rücu edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla, ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/12/2017 Tarihli, İhtiyati Tedbire İtirazın Reddine İlişkin Ara Kararı ile; ” … Mahkememizce her ne kadar tedbir kararında gerekçeye yer verilmemiş ise de, talep tarihindeki dosyanın gelmiş oyduğu aşama, aldırılmış olan bilirkişi raporlarındaki açıklama ve yapılan hesaplamalar, yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak davacı tarafından davalı bankaya ödenmeye devam edilen her üç aylık döneme ilişkin devre sonu faizlerinin ödenmesinin kararın kesinleşmesine kadar durdurulmasına karar verilmiş olup, talep tarihindeki dosya içeriğinin yaklaşık ispat açısından yeterli olduğu kanaatine varılmış ve takdiren teminat alınmasına yer olmadığı düşünülmüş olup, verilen bu tedbir kararı davalı tarafın iddia ettiği gibi sonuçta elde edilmesi gerekeni peşinen hükme bağlayacak nitelikte değildir, zira netice-i talep yapılan ödemelerin iadesi talebidir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin tedbire karşı yaptığı itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” Davalı vekilinin mahkememizin 17/07/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararına karşı yaptığı itirazın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen red kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Tedbir kararında sadece davacının iddialarının dikkate alındığını, bu karar sonucunda davalı müvekkili bankanın uğrayacağı zarar dikkate alınmaksızın teminat yatırılmasına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu,
Mahkeme tarafından müvekkiline tebliğ edilen ihtiyati tedbir kararının, müvekkili banka tarafından uygulanmakta olduğunu, bu durumun müvekkil bankanın haklılığı ortaya çıktığında da müvekkili bankanın zararına neden olacağını,
Müvekkili bankanın bankacılık faaliyetlerinden kaynaklanan ve yasal olarak almaya hak kazandığı tüm faiz, ücret ve masrafların alınmamasına dair verilen tedbirin, aslında dava konusu olan ve belirli bir döneme ilişkin olan işleme ilişkin olmadığını, bu nedenle de tüm bankacılık faaliyetlerini etkileyen geniş kapsamlı ve dava dışı ilişkiyi de etkileyen bir karar olması bakımından amacını aşan sonuçlara ve zarara neden olduğunu,
Davacının iddia ettiği üzere; kendisinin bilgisi haricinde tahsis edilerek üçüncü kişilere aktarıldığı belirtilen bakiyelerin müvekkil Banka ile davacı arasında gerçekleşen tek işlem olmadığını, dolayısı ile Mahkemenin tüm hesap üzerinde müvekkili Bankanın üç aylık dönemler için devre sonu faizlerinin ödenmesinin kararın kesinleşmesine kadar tedbiren durdurulması kararının hatalı olduğunu,
Sonunda elde etmesi gerekeni peşinen hükme bağlayacak nitelikte tedbir kararına hükmedilemeyeceğini, dava konusu olayda, gecikmesinde tehlike olan bir hal olmadığı gibi verilen tedbir kararının, davanın esasını çözümleyecek nitelikte olduğundan yasaya ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu;
İleri sürerek müvekkili bankanın nedensiz zararına yol açan ara kararın kaldırılarak ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Talep, taraflar arasında görülmekte olan bankacılık işleminden kaynaklı alacak davasında verilen tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ara kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince verilen 17/07/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının davalı banka vekiline 31/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tarih itibariyle ihtiyati tedbir kararının öğrenildiği, ancak davalı vekilinin, HMK’ nun m. 394/2 hükmünde öngörülen bir haftalık itiraz süresi geçtikten sonra 16/8/2017 tarihinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği, verilen ara kararın ihtiyati tedbire ilişkin olması ve HMK’ nın 103. maddesine göre de ihtiyati tedbir talebinin adli tatilde görülecek işlerden olması nedeniyle itiraz sürelerinin adli tatilde de işleyeceği bu nedenle ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbire itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; itirazın reddine karar verilmiş olması nedeniyle sonucu itibariyle doğru olan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL İstinaf Karar Harcı, istinaf talep eden davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılmış olduğundan; yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/03/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.