Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/218 E. 2018/1098 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/218 Esas
KARAR NO : 2018/1098 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1597 Esas 2017/675 Karar
TARİH : 06/09/2017
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’ın 08.09.1987 tarihinde Türkiye Gemi Sanayii A.Ş.’nde kamu görevine başlamış olup halen Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’nde Emlak Dairesi Başkanı ve kamu görevlisi olarak çalıştığını, müvekkilinin halen görevlisi ve çalışanı olduğu Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’nin 10.08.1993 tarih ve 93/4693 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsamına alınarak 28.05.1986 tarih ve 3291 Sayılı Kanun gereği T.C. Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı’na, bilahare 24 Kasım 1994 tarihinde kabul edilen 4046 sayılı Kanun gereği kurulan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na bağlandığını ve TDİ Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. adını alan kuruluşun yeni ana sözleşmesi 4046 sayılı Kanunun 20. Maddesinin (A) bendine istinaden T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 06.02.1995 tarihinde onaylandığını, maliki ve işleticisi olduğu limanların İşletme Hakkı Devir yöntemiyle 30 yıllık bir süre için özelleştirilmekte ancak özelleştirilen limanların mülkiyeti Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’inde kalmakta olduğunu, bu çerçevede Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen Sinop Liman İşletmesinin, İşletme Hakkı Devri yöntemiyle 30.06.1997 tarihinde özelleştirildiğini ve Sinop Liman İşletmesinin işletme hakkının 30 yıllığına …’ne devredildiğini, Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’nin, davalı …Ş.’nin 0,0002 oranında hissedarı bulunduğunu, devre ilişkin olarak düzenlenen ve yukarıda zikredilen İhale Şartlan Belgesi’nin “ … limanlardan birinin işletme hakkını alan şirket, en az beş kişiden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetilecek olup bu şirketlerin her birinin yönetim kuruluna TDİ personelinden,…bir üye atanır.” dendiğini, İşletme Hakkı Devir sözleşmesinin 7. maddesi ile …’nin az beş kişiden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetilecek olup bu şirketlerin her birinin yönetim kuruluna TDİ personelinden,…bir üye atanacaktır” dendiğini ve sözleşmenin taraflarınca karşılıklı taahhütleri içerir şekilde imza altına alındığını, …ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında mevcut sözleşmeye ek olmak üzere 01.04.2014 tarihinde imzalanan Ek Sözleşme 7. Madde ile “…’nin yönetim kurulu en az beş kişiden oluşacak ve yönetim kuruluna TDİ personelinden bir üye atanacaktır” şeklinde değiştirildiğini, …Ana Sözleşmesinin Yönetim Kurulu ve Süresi başlıklı 10. maddesine yönetim kurulu üyelerinden birinin TDİ A.Ş. personeli olacağının derç edildiğini, Müvekkili …’ın, TDİ A.Ş yönetim kurulunun 08.08.2012 tarih ve 495 sayılı toplantısında verilen 107 sayılı karar ile … yönetim kurulu üyeliğine atandığını, …’nin yıllara sari Genel Kurul Toplantılarında yukarıda zikredilen İhale Şartnamesi, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, Tadilat Sözleşmesi, Ana sözleşme ve TDİ A.Ş Yönetim Kurulu Kararı uyarınca …’nin yönetim kurulu üyeliğiyle görevlendirildiğini, TDİ A.Ş.’ye ait Özelleşen Limanların Yönetim Kurullarında görevlendirilen yönetim kurulu üyesi/temsilcilerinin yönetim kurulu ücretlerinin, Yüksek Planlama Kurulunun (YPK) her yıl yayımladığı ve altışar aylık dönemleri kapsayan tebliğinde belirlenen (Yıllık 14 Aylık) ücret üzerinden şirketlerce ödendiğini, ücretlerin miktarlarının Yüksek Planlama Kurulunca tespit edildiğini ve tebliğ olarak resmi gazetede yayımlandığını, Sinop Liman İşletmesi A.Ş.’nin yıllara sari Genel Kurul Toplantılarında, müvekkiline ödenecek ücretin Yüksek Planlama Kurulu Kararları uyarınca tespit edildiğini ve yapılacak artışların da Yüksek Planlama Kurulu kararları uyarınca yapılacağının kararlaştırıldığını, kararlaştırılan ücretlerin bir kısmının müvekkilinin hesabına yatırıldığını, geriye kalan bakiye kısmı ki, bu bakiyenin yasal temerrüt faizi hariç asıl alacak miktarı 61.459,53 TL ye baliğ olmakta olup bu bedelin müvekkili banka hesabına yatırılmadığını, yönetim kurulu üyeliği görevi karşılığı olan ücret ve ikramiyeleri ödenmeyen müvekkilinin 27.01.2014 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’nden… keşide numara ile davalıya ihtarname gönderdiğini, Şirketin 07.02.2014 tarih ve 2014/3 sayılı cevabında, ücret alacağının esası ile ilgisi olmayan ve tamamen belirsiz nitelik taşıyan bir üslup kullanıp ve ücret alacağı olup olmadığının bilinmediği ancak araştırma neticesinde ortaya çıkabileceği kabilinden bir cevapla yetinildiğini, oysa müvekkilinin tahakkuk etmiş ücret alacaklarının ödenmesini talep ettiğini, davalının cevabi yazısı üzerine müvekkili tarafından yine Beyoğlu .. Noterliğinden 26.02.2014 tarih ve… yevmiye no ile cevabi ihtarname keşide edildiğini, davalı şirket tarafından ihtarnamede belirtilen tarihte ödeme yapılmaması üzerine müvekkili tarafından ücret alacaklarının yasal yollardan tahsilini sağlamak amacıyla davalı şirket aleyhine icra takibine girişildiğini, davalı şirketin iş bu icra takibine itiraz ettiğini, müvekkilinin …yönetim kurulundaki üyelik görevinin 08.08.2012 -09.09.2014 tarihleri arasında kesintisiz olarak sürdüğünü ileri sürerek, İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2014/24735 E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı borçlunun haksız itirazının iptali ile davalının %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş’ ne ait Sinop Limanı, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 07.04.1997 tarih ve 97/13 sayılı kararına istinaden Şirketleri, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. arasında 30.06.1997 tarihinde imzalanan “Sinop Limanı İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” ile 30 yıl süreyle işletmek üzere şirketlerine devredilmiş olup, halen şirketlerince işletildiğini, davacının görevde bulunduğu süre içinde fiilen Yönetim Kurulu Üyeliğini gerektiği gibi yerine getirmediğini, şirketlerinin Sinop Limanında sürdürmekte olduğu limancılık faaliyetlerinin gelişmesine ve sorunların giderilmesinde hiç katkı sağlamadığını, şirketlerinin 30.06.1997 tarihinden beri Sinop Limanını İşletmekte ve bu süre içinde görev yapan tüm Yönetim Kurulu üyelerinin ücretini ödediğini, davacıya da ilk başladığında ödemeler yaptığını ancak davacının şirketlerine karşı Yönetim Kurulu üyesi olarak tutum ve davranışlarının artan oranda olumsuz ve menfi olmasına ve görevini yasalarda belirtildiği gibi ve görevlendirme amacına yönelik olarak olması gerektiği gibi yerine getirmemesi ve fiilen görevini ifa etmemesi üzerine ödemeleri durdurmak zorunda kaldıklarını, ana sözleşme ile veya genel kurul tarafından şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilenler ile şirket arasında bir akit doğduğunu, davacı görev yaptığı sürece ana sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği gibi şirketin dolaylı yoldan zarar /gelir kaybına uğramasına neden olan davranışlar içinde bulunduğunu, davacının şirketlerinde Yönetim Kurulu olarak görevlendirilmesinin bir sebebi bir amacı olduğunu, davacının görevlendirme amacı doğrultusunda görev yapmadığını hatta hiç görev yapmadığını bildirdiklerini, bu kusurlu davranışlarından dolayı sorumluluğunun bulunduğunu belirtiklerini, davacının Yönetim kurulu üyeliğinin şirketlerine fayda yerine zarar vermeye başlaması üzerine şirketlerinin 26.12.2013 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında davacıya huzur hakkı ödenmemesi ile ilgili karar alındığını, davacının bu karar ile ilgili olumsuz oy kullandığını ancak kararın iptali için dava açılmadığını ve kesinleştiğini, ancak hak etmemesine rağmen davacıya 2012 yılı içinde 3.280,00 TL, 2013 yılı içinde 1.856,00 TL olmak üzere toplam 5.136,00 TL huzur hakkı ödemesi yapıldığını, bu yapılan huzur hakkı ödemelerin iadesi davacıdan talep edilecek olup iadenin yapılmaması halinde davacı aleyhine yasal yollara başvurulacağını, 09.09.2014 tarihi itibarıyla şirketlerine Yönetim Kurulu Üyesi olarak Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş çalışanları görevlendirilmediğini, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından şirketlerine Yönetim Kurulu üyesinin görevlendirildiğinin görüldüğünü, yaptıkları araştırmada Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş tarafından görevlendirilen Yönetim Kurulu Üyelerinin görevlerini yerine getirmediklerinin Sayıştay ve Teftiş raporlarında ve KİT toplantılarında gündeme getirildiğini ve bu nedenle Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş çalışanlarından bu hakkın alındığı bilgisine ulaştıklarını, bu konudaki rapor ve tutanakların dosyaya delil olarak sunulmasını talep ettiklerini, yapılan bu uygulamanın iddialarını ispatlamaya somut delil teşkil ettiğini, davacının Yönetim Kurulu üyeliği görevini yerine getirmediğini ve görevden alındığını, görevini fiilen yerine getirmeyen tam tersi Yönetim Kurulu üyesi olduğu şirket aleyhine İflas davası açılmasına neden olan tutum ve davranışlarına rağmen ücret talep edilmesinin hak ve adalete uygun olmadığını, davacının çalışmakta olduğu Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş tarafından şirketlerine gönderilen 01.03.1999 tarih ve 1924 sayılı yazı da “26.02.1999 tarih ve 23623 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 19.02.1999 tarih ve 99/T-4 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı İle Yönetim Kurulu Üyelerinin ücret ve haklarının belirlendiği ve uygulamanın buna göre yapılması gerektiğinin bildirildiğini, bahse konu YPK kararı incelendiğinde devletin kanunla kurulmuş kamu kuruluşlarının, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bağlı ortaklarının iştiraklerinde görev yapan Yönetim Kurulu üyelerine ödenecek ücretlerinin belirlendiğini savunarak, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiğini belirterek esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 06/09/2017 tarih 2014/1597 Esas 2017/675 sayılı kararında;
“Davacı tarafından açılan dava, 2012 yılı Ağustos ayından itibaren tahakkuk eden Yönetim Kurulu üyeliği ücretlerinin tahsili için başlatılan İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2014/24735 E sayılı icra takibine yöneltilen itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı şirkette yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönem için ücret talep edip edemeyeceği ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesinin gerekip gerekmediği hususlarındadır.
İlgili İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı sayılı icra takibi dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan 12.09.2014 tarihli ilamsız icra takibinde, alacağın dayanağı olarak 2012 yılı Ağustos ayından itibaren tahakkuk eden Yönetim Kurulu üyeliği ücretleri ve yasal faizi göstermek suretiyle, 61.459,53 TL asıl alacak, 5.483,62 TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 66.943,15 TL tutarındaki alacağın tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalıya 22/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafın icra dosyasına verdiği 01/10/2014 havale tarihli itiraz dilekçesinde, alacaklı tarafa borçlarının bulunmadığını ileri sürdüğü, borçlu tarafından yöneltilen itirazın yasal süre içerisinde olmadığı anlaşılmıştır.
Borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmelidir. İtirazın iptali davası açılabilmesi için gönderilen ödeme emrine itiraz edilmesi dava şartıdır.
İİK 66/1. fıkrası gereğince süresi içinde yapılan itiraz takibi durdurur. Sürelerin hesaplanmasında İİK 19. maddesindeki kurallar uygulanır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için takip kesinleşmişse itirazin iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
Somut olayda, ödeme emrine itirazda bulunulmakla birlikte süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz bulunmadığı bu nedenle takibin kesinleştiği ve itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmış, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasına ilişkin dava şartı yokluğundan HMK 114/1-h fıkrası gereğince davanın reddine karar vermek …” gerektiği gerekçesi ile,
” Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesinin verdiği kararda itirazın iptali talebini geçerli bir itiraz bulunmaması nedeniyle reddettiğini, bu red kararının dava koşuluna ilişkin olduğunu, bu nedenle maktu vekalet ücretine hükmedilmek gerekirken usule aykırı olarak nispi vekalet ücretine hükmedildiğini,
Ayrıca harç yönündende usule aykılık nedeniyle reddedilen iş bu davada harç iadesi gerektiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1597 Esas 2017/675 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan davacının yönetim kurulu üyeliği ücretlerinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalı şirket yönetim kurulu üyeliği döneminde tahakkuk eden ücretlerinin bir kısmının ödenmediğinden bahisle ödenmeyen ücret alacaklarının tahsili için davalı şirket aleyhine takip başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece ilgili takip dosyasında ödeme emrinin davalı borçluya 22/09/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının süresinden sonra 01/10/2014 havale tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini, takibe itiraz süresinde olmadığı için takibin kesinleştiğini, bu nedenle itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını belirterek davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğini bu nedenle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu. ayrıca harç iadesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2. maddesinde “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü düzenlenmiştir.
Buna göre dava, HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiştir. Dava şartının varlığı davanın görülmesi için gerekli ön şartlardandır.
Somut olayda reddine karar verilen dava miktarı 66.943,15 TL olup dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğinden ve AAÜT 7/2 maddesine göre vekalet ücreti tarifenin ikinci kısmı ikinci bölümde yazılı miktarı geçmemek üzere üçüncü kısma göre hesaplanacaktır. Dava miktarı üzerinden üçüncü kısma göre hesaplanan nispi vekalet ücreti, ikinci kısımda belirlenen miktarı geçtiğinden davalı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin ikinci kısımda belirtilen miktar olarak belirlenmesi gerekirken mahkemece AAÜT 7/2 maddesine aykırı olarak üçüncü kısma göre hesaplanan nispi vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Davacı vekilinin harca yönelik istinaf başvurusuna gelince, Harçlar Kanunu 2/1 maddesine göre yargı işlemlerinden (1) nolu tarife üzerinden harç alınacaktır. Mahkemece davanın reddine karar verildiğinden Harçlar Kanunu (1) nolu tarifenin Yargı Harçları başlıklı bölümü A-2-a bendi gereğince maktu red harcının tahsiline, davacının peşin yatırdığı harçtan maktu red harcının mahsubu ile kalan miktarın davacıya iadesine karar verilmiş olup, harca ilişkin verilen karar kanuna uygun olduğundan bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile mahkeme kararının vekalet ücretine hasren kaldırılması, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/09/2017 tarih ve 2014/1597 Esas 2017/675 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince vekalet ücreti yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA ve dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
1-Davanın , dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 31,40.TL ilam harcının peşin yatırılan 808,55.TL harçtan mahsubu ile bakiye 777,15.TL harcın davacıya iadesine,
3-Davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 7/2.mad. gereğince hesaplanan 2.180,00.TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
6-İstinaf yönünden davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 31,50 TL dosya gidiş/ dönüş masrafı olmak üzere toplam 117,2 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyada artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.