Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/207 E. 2018/1159 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/207
KARAR NO : 2018/1159
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2017
NUMARASI : 2016/961 Esas – 2017/793 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 28/11/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından 2007 yılında …Bankası İzmit Şubesi aracılığı ile hisse senetlerinin ibrazı ve bedelinin tahsili amaçlı işlem yaptığını, bu işleme ilişkin olarak müvekkiline ödenmeyen hisse senedi bedelinin tahsili için Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve lehe neticelenmiş olan 2014/456 E. sayılı dava dosyasında 8.000,00 TL’ nin tahsiline karar verildiğini, mezkur dava açılırken davada faiz talebi yazılmasının sehven unutulduğunu, müvekkilinin 8 yıl süren dava neticesinde faiz alacağının elde edememe riskini taşıdığını ileri sürerek, 8.000,00 TL tahsil edilmiş ise de faiz alacağı tahsil edilmediği için bu kez hisse senetlerinin şubeye teslim tarihi 09.04.2007 tarihinden 2014/456 E. sayılı dosyanın karar tarihine kadar geçen süre için değişen oranlarda işleyecek avans faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, mahkemenin 2014/456 E. sayılı dosyası üzerinden verilen 20.03.2015 T. Ve 2015/254 E. sayılı kararında ; “8.000,00 TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine “ karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. HD 14.03.2016 T. 2015/13213 E. ve 2016/2725 s. K. ile onanıp kesinleştiğini, söz konusu dosyada 2 ayrı bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, davacının 818 lot hisse senedini bankaya teslim ettiğinin tespit altına alındığını ve talebe uygun olarak temettüleri dahil olmak üzere dava tarihinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 2. Seans kapanış fiyatı üzerinden 8.693,00 TL hisse bedeli ile 148,43 TL temettü olmak üzere toplam tutarın 8.841,55 TL hesaplandığını, bununla birlikte davacı tarafından dava değeri 8.000,00 TL olarak belirlenmiş ve davacı davasını ıslah etmemiş olduğundan mahkemece davacının dava talebi çerçevesinde 8.000,00 TL’ nin müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, davacının, sanki hisse senetlerinin 09.04.2007 tarihindeki değeri tespit edilmiş gibi faiz talebinde bulunmuş olduğunu, oysaki dava tarihindeki hisse senetlerinin değeri ne ise toplam tutarı belirlenip, dolayısıyla davalıdan tahsil edilebilecek toplam tutarın tespit edildiğini, dava konusu ve ilamla ilgisi olmayacak şekilde sanki 2007 yılında bir hesaplama yapılmış gibi geriye dönük bir faiz talebinde bulunulmasının hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 23/11/2017 tarih 2016/961 Esas 2017/793 sayılı kararında;
“Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; mahkememizin 2014/456 esas 2015/254 karar sayılı dosyasında, taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 8.000,00 TL hisse senedi alacağı bulunduğu ve davacının faiz talebinde bulunmadığı belirtilerek davacı lehine 8.000,00 TL alacağa karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 13/06/2017 tarihli bilirkişi raporunun oluşa uygun ve yeterli olduğu, davacının bankaya müracaat ettiği 09.04.2007 tarihindeki hisse senetlerinin parasal rayiç/güncel değerinin 5.521,50 TL olduğu, hisse senetlerinin dava tarihi olan 31.12.2010 tarihindeki parasal rayiç/güncel dğerinin 8.841,55 TL olduğu, hisse senetlerinin bankaya müracaat tarihindeki değeri ile dava tarihindeki değerinin birbirinden farklı olduğu, hüküm kurulması sırasında, bankaya müracaat tarihindeki değeri 5.521,50 TL üzerinden değil, dava tarihindeki rayiç değeri 8.000,00 TL (taleple bağlılık ilkesi uyarınca 8.841,55 TL üzerinden değil, talep gibi 8.000,00 TL dikkate alınmıştır) üzerinden hüküm kurulduğu, davacının bankaya müracaat ettiği 09.04.2007 tarihi ile dava tarihi 31.12.2010 dönemindeki hisse senedi bazında getirisi 2.478,50 TL (8.000,00 TL – 5.521,50 TL=) kendisine mahkeme kararı ile ödendiği, davacı davasında bir yandan bankaya müracaat tarihinden dava tarihine kadar geçen süreçte hisse senetlerinin değer artışından dolayı 2.478,50 TL gelir elde ederken, tekrar aynı dönem (09.04.2007-31.12.2010) için huzurda görülmekte olan davada bu kez faiz istenildiği, dava tarihi olan 31/12/2010 tarihi ile karar tarihi olan 30/03/2015 dönemine faiz istenebileceği, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/456 esas sayılı dosyasının karar tarihi 30/03/2015 tarihi itibariyle toplam 12.865,00 TL olarak hesaplandığı ancak daha önce 8.000,00 TL nin davacıya ödenmiş olduğu için bu kez sadece işlemiş faiz tutarının 4.865,00 TL (12.865,00-8.000,00 TL) davalıdan istenebileceği, faize faiz uygulamayacağı kuralından hareketle mahrum kalının 4.865,00 TL işlemiş faizin davacıya ödenebileceği anlaşılmakla…”gerekçesi ile,
Davanın kabulü ile; 4.865,00 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde, “hukuki dinlenilme hakkı”nın düzenlendiğini, maddenin 2. fıkrasının c bendinde, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapması ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesinin bu hakkın unsurlarından biri olarak yer aldığını, HMK’nun 297. maddesinde hükümlerin kapsamının düzenlendiğini, maddenin gerekçeye ilişkin olan 1. fıkrasının c bendi uyarınca, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde bulunacağını, .
İlk derece mahkemesi kararının HMK’nun öngördüğü şekilde gerekçelendirmeyerek, gerekçe bölümüne bilirkişi raporunu aynen geçirmek suretiyle yetinildiğini,
Hukukçu olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun son derece önemli ve açık bir hukuki hata içerdiğinden gerekli hukuki değerlendirme ve inceleme yapmayan mahkemenin söz konusu açık ve basit hatayı aynen tekrar ettiğini, yani maddi sorun hakkında yanlış sonuca vardığını, delillerin değerlendirilmesinde hataya düştüğü ve dosya münderecatına aykırı karar verildiğini,
Mahkemenin öncelikle yapması gerekenin hesaplama bilirkişisinin hesaplama yöntemini aynen kararına alarak gerekçe oluşturmak değil, böyle bir hesaplama yapılıp yapılmamasının gerekliliği hakkında karar vermek olması gerektiğini, hukukçu olmayan bilirkişinin bu konuda hukuki hataya düşmesinin mümkün olabileceğini, ancak davaya ilişkin en temel vazife olan maddi sorun ve delillerin değerlendirilmesi görev ve yetkisinin bizzat mahkemeye ait olduğunu, hesaplama yapmakla görevlendirilmiş hukukçu olmayan bir bilirkişinin hukuki değerlendirilmesinin hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadan davalı tarafın öne sürmüş olduğu hukuki gerekçeler hiçbir şekilde irdelenmeden karar tesis edilemeyeceğini,
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki bu davanın özünün bir hesaplama yapma meselesi olmadığını, mahkemenin öncelikle davacının iddia ettiği faiz talebinin maddi ve hukuki gerçekliğine ve haklılığına kanaat getirmişse böyle bir hesaplamayı istemesi gerektiğini, dava konusu olayda davacının bir faiz hakkının doğmadığı gerek davaya cevap dilekçesinde gerek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığını,
Faiz istenmesinin unutulduğu E. 2014/456 sayılı davanın bir para alacağının talebine ilişkin değil hisse senetlerinin değerlerinin tespiti ve hisse bedellerinin tahsiline ilişkin olduğunu,
Hisse senedinin temettüleri dahil olmak üzere dava tarihinde toplam tutarın 8.841,55.TL hesapladığını, bununla birlikte hukukçu olmayan bilirkişinin hataya düşerek davacının faiz talebinin hukuken mümkün olmadığı hususunu bilmeden faiz hesabı yaptığını,
Bahsi geçen 2014/456 E. sayılı davanın bir para alacağı davası olmadığını, davacının basit olarak davalıdan kaç adet hisse alacağının olduğunun tespit edilmesini ve bunun nakit karşılığının hesaplanarak tahsiline karar verilmesinin talep edildiğini, anonim ortaklık hisselerinin menkul mal niteliğinde olduğu ve hisseler borsada işlem görüyorsa bunların değerlerinin borsada günlük olarak belirlendiğinin hukukumuzda tartışma dışı olduğunu,
Bilirkişi tarafindan yapilan faiz hesaplamasının geçerli olabilmesinin ancak davacı tarafindan istenen faizin bir hukuki dayanaği olmasi halinde mümkün olabileceğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/961 Esas 2017/793 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen mahkeme kararında istenmeyen faiz alacağına ilişkindir.
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu davacının faiz alacağı hakkının olup olmadığı, varsa miktarının doğru olarak belirlenip belirlenmediği noktasındadır.
Taraflar arasında görülen ve Kocaeli ATM’nin 30/03/2015 tarih ve 2014/456 E-2015/254 K sayılı kararı ile davacının davalıya tevdi ettiği (… Holding) hisse senetlerinin karşılığı olarak 8.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar Yargıtay 11. H.D’nin 14/03/2016 tarih ve 2015/13213 E-2016/2725 K sayılı kararı ile onanmış, 22/04/2016 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı belirtilen dava dosyasında istemediği faizi, hisselerin davalıya teslim tarihi olan 09/04/2007 den itibaren talep etmektedir.
İlk açtığı davada davacı hisse senetlerinin gördüğü işlemlerle birlikte değerinin tespiti ile davalıdan fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak tahsilini talep etmiştir.
Davacının davalıya teslim ettiği kabul edilen hisse senetlerinin dava tarihindeki karşılığı belirlenmiş, taleple bağlı kalınarak 8.000,00 TL.nın davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Mahkeme, Kocaeli ATM’nin 30/03/2015 tarih ve 2014/456 E-2015/254 K sayılı dosyasının dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süreyi esas alarak belirlenen faizin davalıdan tahsiline karar vermiştir.
6100 sayılı HMK’nın 282.maddesine göre hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Mahkeme kararının gerekçesinde bilirkişi raporuna dayanılan bölümlerin bu bağlamda değerlendirilmesinin gerektiği, mahkemenin davacının talebinin hukuki geçerliliğini değerlendirerek faiz talebini hükme bağladığı, mahkeme kararının gerekçesinde de bu hususun açıklandığı anlaşılmakla kararın HMK’nın 27.maddesi ve 297.maddelerine uygun olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.
6098sayılı TBK’nın 131/2.maddesine göre, işlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.
Kocaeli ATM’nin 30/03/2015 tarih ve 2014/456 E-2015/254 K sayılı dosyasında davacının dava açarken “fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla” faiz isteme hakkını saklı tuttuğu anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin, davacının Kocaeli ATM’nin 30/03/2015 tarih ve 2014/456 E-2015/254 K dosyasında hükme bağlanan tutara faiz istenemeyeceğine ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir.
Öte yandan mahkeme, Kocaeli ATM’nin 30/03/2015 tarih ve 2014/456 E-2015/254 K. Sayılı dosyasının dava ve karar tarihlerini kapsayacak şekilde faize hükmetmiştir. Davacının talebi gibi hisselerin davalıya teslim tarihi 09/04/2007 den itibaren faize hükmedilmemiştir. Bu anlamda davacı için hem temettü hem de faize hükmedilmemiş olduğundan davalı vekilinin mükerrer bir talepte bulunulduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
Sonuç olarak İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup; istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak yerinde olmayan davalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70 TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 332,32 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 86,4TL ( 31,40 TL + 55,00 TL ) karar harcının mahsubu ile bakiye 245,92 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/11/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.