Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/204 E. 2018/1211 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/204
KARAR NO : 2018/1211
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 08/12/2018
NUMARASI : 2016/235 Esas – 2017/865 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/12/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Dava konusu alacağı, dava sırasında temlik eden Davacı banka vekili dava dilekçesi ile, müvekkili bankanın Taksim Şubesi ile davalı kredi lehtarı N… Tic. Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, sözleşmeleri diğer davalı/ kefilin de müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, anılan sözleşmeye istinaden ticari kredi kullandırıldığını, kredinin sözleşme hükümlerine aykırı olarak ödenmemesi nedeniyle Gebze … Noterliğinin 12.05.2015 tarih ve …yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve 8.622,17-TL alacağın muaccel olduğunu, verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine bu kez Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün… E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalıların itirazları üzerine takibin durduğunu, takip talebinde istenilen alacak ve uygulanan faizin kayıt ve mevzuata uygun olduğunu, itirazın takibi sürünceme bırakmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, 9.575,66-TL alacak için itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; takipte ve davada İstanbul Mahkeme ve İcra Dairlerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin nakit blokaj rehni teminatı karşılığında davacı bankadan 6196085/35/1 no.lu kredi hesabı üzerinden nakit kredi kullandığı, bu krediyi 18/02/2015 tarihinde nakit blokaj serbest bırakılarak kredinin kapatıldığını, TBK 121 m. ile 3095 sayılı K’nun 3. M. hükmü uyarınca faize faiz yürütülemeyeceğini, davacı bankanın 18/02/2015 tarihinde kapatılan bir krediden dolayı alacak talebinde bulunabilmesi için yazılı delil ile bunu ispatlamakla yükümlü olduğu, müvekkilinin kredi sözleşmesinde imzası bulunmamasına rağmen, kat ihtarnamesine ve davaya dahil edilmemesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesi ile: takipte ve davada İstanbul Mahkeme ve İcra Dairlerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin nakit blokaj rehni teminatı karşılığında davacı bankadan 6196085/35/1 no.lu kredi hesabı üzerinden nakit kredi kullandığı, bu krediyi 18/02/2015 tarihinde nakit blokaj serbest bırakılarak kredinin kapatıldığını, TBK 121 m. ile 3095 sayılı K’nun 3 m. hükmü uyarınca faize faiz yürütülemeyeceğini, davacı bankanın 18/02/2015 tarihinde kapatılan bir krediden dolayı alacak talebinde bulunabilmesi için yazılı delille bunu ispatlaması gerektiğini, müvekkili şirketin davacı bankadan kullandığı krediden dolayı tüm edimlerini ifa ettiği, nakit blokaj çözülmek suretiyle kredinin kapatıldığını ve bakiyenin müvekkiline iade edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 08/12/2017 tarih 2016/235 Esas 2017/865 sayılı kararında;
“… ..bank T A.Ş ile davalı asıl borçlu … Tic.Ltd Şti arasında 14/09/2012 tarihli 6.000.000-TL tutarlı Genel Kredi Taahhütnamesinin imzalandığı, diğer davalı….nın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak taahhütnameyi imzaladığı, kredi geri ödemesinin yapılmaması üzerine davacı banka tarafından hesabın kat edilerek asıl borçlu ve kefillere ihtarname gönderildiği ve asıl borçlu ile kefile usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davacı bankanın genel kredi sözleşmesini dayanak göstererek, davalılar aleyhine icra takibine geçtiği, itiraz üzerine huzurdaki davanın açıldığı, davalı…’nın söz konusu sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalarının bulunmasından dolayı 14/09/2012 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi kapsamında açılan kredilerin geri ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı kefil…’nın kefaletinin mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 483 vd.maddeleri kapsamında geçerli olduğu, davalıların faize yönelik itirazlarının taraflar arasındaki sözleşmenin 45’nci maddesi ve Merkez Bankası’nın 01/02/2012 tarihli genelgesi gözönüne alındığında yersiz olduğu, davacı bankanın belirlediği faiz oranının yerinde olduğu gerekçesiyle” davacı temlik alanın davasının kısmen kabulüne, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 1.364,94-TL asıl alacak; 6.913,98-TL işlemiş akdi faiz; 96,40-TL işlemiş temerrüt faizi; 349,50-TL gider vergisi (BSMV); 154,88-TL ihtarname giderine yönelik itirazın iptali ile bu kısım yönünden takibin devamına, alacak bilinebilir olduğundan (Depo talep edilen miktar hariç olmak üzere) hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine ve davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ na göre ifa yerindeki icra dairesinin ve Mahkemelerini yetkili olması gerektiğini, söz konusu kredi hesabı olduğunda sözleşmenin ifa yerinin kredi hesabının ödeme yeri olması gerektiğini, ödeme yerinin de kredi hesabının bulunduğu muhatap banka şubesi olduğunu, iş bu kredi hesabının bağlı bulunduğu banka hesabı davalı bankanın İstanbul İli Beyoğlu ilçesi olduğunu, bu durumda İstanbul Adliyesi Mahkemelerinin ve İcra yetkili olması gerektiğini, müvekkilinin takip talebinde gösterilen adresinin de İstanbul İli Beyoğlu olduğunu, alacaklının Bakırköy İcra Dairelerinde takip başlatmış olması ve Bakırköy Adliyesinde itirazın iptali davası açmasının müvekkilini kendi ikametgâhından uzağa götürmek hususunda kötü niyet taşıdığını, müvekkili şirketin imzalamış olduğu 12/2013-4 versiyon numaralı 6196085/35/1 hesap numaralı ticari kredi sözleşmesinin birinci ve ikinci maddesi gereğincede rehin olarak 220.000,00-USD rehin olarak muhatap nezdinde tutulduğunu ve sözleşmeye ilişkin tüm edimlerin müvekkili şirket tarafından eksiksiz olarak yerine getirildiğini ve 18/02/2015 tarihinde tüm hesap kapatılarak borcun tamamen ödendiğini ve blokajdaki mevduatın davalı yan tarafından blokajı kaldırılarak ve hesap kapatılarak serbest bırakıldığını, bu bakımdan yazılı delil niteliğine haiz hesap ekstresinin aksine borcun ödenmediğine dair iddiada bulunan davacı tarafın bu iddialarını ancak yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, aksi yönde kabul ve kanaatin usul ve yasaya aykırı olacağını, bilirkişinin 03/12/2016 tarihli raporun davacının beyanları dahilinde kanaat oluşturduğunu ve davacı bankanın temsilcisi gibi beyanlara ek olarak davacının iddialarının ve taleplerinin genişletilmesi amacıyla her türlü imkanın sağlandığını,
Bilirkişinin davacı lehine bir bilirkişi raporunda olabileceğinden fazlaca Yargıtay Kararlarına yer vererek davacı yanın temsilcisiymiş gibi hareket ettiğini ve yüksek yargı kararlarının müvekkili şirket aleyhine kanaat oluşturacak şekilde raporunda yer ayırdığı ancak faize faiz işletilme yasağı olan bileşik faiz yasağına ilişkin hiçbir şekilde kanaat oluşturamadığı bahsini bile düzenlemiş olduğuna raporda yer vermediğini itirazlarının karşılanmadığını, sadece davacı yanın lehine kanaat oluşturacak ve karara etki edebilecek içtihatlara yer verdiğini, ancak Türk Borçlar Kanunu kapsamında 582, 583 ve 584. maddeleri kapsamında Muayyen Limitin olmamasına karşılık kanunda emredici olmasına rağmen bu şartın objektif yoruma açık bir kanun kapsamıymış gibi “teşekkül ettiği açıkça anlaşıldığı” beyanına raporunda yer verdiğini, bilirkişinin Hukuk Bilirkişisi olmaması nedenleri ile kendi görev ve uzmanlık alanı dışında bilgi sahibi olmadığı bir alanda objektif yorum gerçekleştirerek aleyhe yorum ve rapor tanzim edilmesinin, somut olayın niteliği karşısında kabul edilebilecek bir kanaat olmaktan çok uzak olduğunu, dava konusu alacağın sebebinin tamamen 6196085/35/1 numaralı kredi hesabından kaynaklandığını bu kredi hesabının da nakit blokaj karşılığı serbest bırakılarak kredinin kapatıldığını beyan edilmiş olmasına rağmen bilirkişinin 03/12/2016 tarihli raporunun ” Kat İhtarıyla İstenilen Alacağın Davacı Banka Kayıtları Yönünden İncelenmesi” bölümünde iddiaların tamamen var olduğunu, ancak bilirkişinin bu konuda “Bu krediyle ilgili olarak herhangi bir sorun olmayıp tamamen tartışma dışındadır.” şeklindeki kanaatinin iddialarını bir kez daha pekiştirdiğini,
Ayrıca müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi…’nın gönderilmiş bulunan Beyoğlu …. Noterliği nezdinde 11/03/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede taraf edilmeye çalışılmasının anlaşılamadığını,…’ nın gerçekleştirilen 12/2013-4 versiyon numaralı 6196085/35/1 hesap numaralı ticari kredi sözleşmesinin hiçbir surette tarafı ve/veya kefili olarak yer almadığını,
Müvekkili şirket …. Ltd. Şti.’ nin 12/2013-4 versiyon numaralı 6196085/35/1 hesap numaralı ticari kredisinden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, müvekkili şirketin tüm edimlerini ve banka kredisine ait ferilerini ödediğinden bahis ile blokede tutulan mevduat rehini serbest bırakıldığı ve müvekkiline iade edildiğini, ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/235 Esas 2017/865 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava itirazın iptali davasıdır.
Uyuşmazlık konusu, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi kapsamında (Dava konusu alacağı temlik eden banka ile asıl borçlu …ve Tic. Ltd. Şti arasındaki) davalıların borçlu olup olmadıkları, borçlu iseler miktarı ve icra takibinde talep edilen tutarın yerinde olup olmadığı noktalarındadır.
HMK 355. Maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Davalıların istinaf nedenleri doğrultusunda yapılan değerlendirmede:
Asıl borçlunun yerleşim yerinin İstanbul Beyoğlu olmasından dolayı, icra dairesi ve mahkemenin yetkili olmadığı yönündeki istinaf nedeni açısından 14/09/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 6/2. maddesinde yetkili mahkeme ve icra daireleri olarak Bakırköy kararlaştırıldığına göre, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı …firması tacirdir. 6100 sayılı HMK’ nın 17. maddesine göre yetki sözleşmesi geçerli olduğuna ve takip ve dava tarafların kararlaştırdığı yer icra dairesi ve mahkemelerinde görüldüğüne göre bu istinaf nedeni yerinde değildir.
Borcun Ödendiği ve faize faiz yürütüldüğü yönündeki istinaf nedeni açısından yapılan değerlendirmede:
Davalı … firmasının kullandığı 6196085/35/1 no.lu ticari kredinin dövize endeksli spot kredi olduğu, 18/02/2014 tarihinde kullanılan kredinin 18/02/2015 tarihi itibariyle işlemiş faiz, BSMV, kur farkı eklenmek suretiyle 459.927,66 TL’ya baliğ olduğu fakat davalı borçlu tarafından 456.648,36 TL ödeme yapıldığı, davacı alacaklının 12/05/2015 tarihi ihtarnamesinde, 500 USD anapara, 2.537,24 işlemiş faiz (akdi faiz + gecikme faizi) diğer başlığı altında da vergi, KKDF açıklamasıyla 126,86 olmak üzere toplam 3.164,10 USD karşılığı 8.622,17 TL üzerinden hesabın kat edildiği ve davalıların 02/06/2015 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü ve daha sonra da tutarın ulaştığı 29/06/2015 tarihi itibariyle toplam 9.575,66 TL üzerinden icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı borçlular borcun 11/03/2015 tarihinde kredi uygulanmasına ilişkin nakit blokaj, mevduat blokajı kaldırılarak 18/02/2015 tarihinde hesabın kapatıldığını öne sürmüş iseler de davacı bankanın kayıtlarında borcun tamamen kapatılmadığı, davalıların kredinin kapatıldığına ilişkin savunma dışında bir ispat vasıtası sunmadıkları anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın ihtarnamesinde 2.651,74 TL işlemiş ve haksız bir şekilde faize faiz uygulaması gerçekleştirildiği öne sürülmektedir. Oysa davalıya (….com) 20/02/2015 tarihli e.posta adresine yapılan bildirimde dava konusu kalan kapama tutarının 3.150,00 USD olduğu bildirilmiştir. Bu tutarın kat ihtarname tarihi itibariyle 3.164,10 USD ye ulaştığı bilirkişi ek raporunda ifade edilmiştir.
Davalının 36-1 no.lu 220.000 USD tutarlı dava konusu olmayan ayrı bir DEK kullandığı, kredinin teminatı olarak 117215 no.lu vadeli Döviz Tevdiat Hesabına yatırılan 675.000 USD rehin/nakit blokaj konulduğu, rehinli hesaba aylık vadeli mevduat faizi tahakkuk ettirildiği, bakiyenin 678.871,25 USD ye ulaştığı, davalı şirket yetkilisinin talebiyle 27/05/2014 tarihinde 458.871,25 USD üzerindeki blokajın kaldırılarak başka bir hesaba aktarıldığı, böylelikle hesapta kalan 220.000 USD nin baliğ olduğu miktarın 19/02/2015 tarihi itibariyle 221.305,95 USD üzerinden kapatıldığı bilirkişi tarafından ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Davalı taraf, kapatılan bu kredi borcunun ödenmesiyle dava konusu 35-1 no.lu kredi borcunun kapatılmasını içiçe algılamakta olup, davalının 35-1 no.lu kredi kapsamında kullandığı 455.000,00 USD DEK için 18/02/2015 tarihi itibariyle 456.648,36 USD ödediği fakat 3.279,30 USD daha borcunun kaldığı banka kayıtları ile anlaşılmaktadır. İşlemiş faiz denilen tutar, akdi faiz olup, hesap katından sonra ise temerrüt faizi olmuştur. Akdi faiz ile gecikme ve temerrüt faizinin nasıl alınacağı taraflar arasındaki sözleşmenin 2.6. Maddesinde ayrıntılı olarak ifade edilmiştir. Belirlenen faiz oranlarının davacı bankanın TCMB ye bildirdiği 29/01/2014 tarihli Kredi İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları bildirim tablosundaki tutarlarla uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’ nın 88/2.maddesine göre, Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.
6098 sayılı TBK’nın 120. maddesine göre de: Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.
Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.
6102 sayılı TTK’ nın 8/1-2. maddelerine göre: (1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
(2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
3 er aylık devreler halinde tahakkuk ettirilen devre faizleri ve ferilerinin davalı kayıtlarına işlenmediği için davalının kendini borçlu addetmediği, bu yüzden ihtilafın sürdüğü anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunun eksik ve yanlı olduğu yönündeki istinaf nedeni açısından yapılan değerlendirme;
Bilirkişi incelemesini banka kayıtları üzerinden yapmış görünmektedir. Banka kayıtlarının delil sayılacağı, taraflar arasındaki sözleşmede ifade edilmiştir. Davalının kayıtları işlemiş devre faizlerini göstermemektedir. TTK’nın 8.maddesine göre bileşik faiz yasağı, tacirler için geçerli değildir.
Bilirkişinin davacının alacaklı olduğunu bildirmesi ve alacağa ilişkin içtihatlara yer vermesi, bilirkişinin tarafsızlığını yitirdiğini göstermez. Bilirkişi raporu takdiri delildir. Bilirkişinin oy ve görüşü 6100 sayılı HMK’nın 282.maddesine göre diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir. Bilirkişi mahkemeye görüşünü dayanaklarıyla bildirmiştir. Raporu değerlendirmek ve hukuki tavsif mahkemeye aittir.
… sözleşmede müteselsil kefildir. Borç kefalet limiti altında kalmaktadır. Borçlu ve kefile ihtarname tebliğ edilmiştir. Dava konusu kredinin sözleşme kapsamında kullandırıldığı anlaşılmaktadır….’ nın müteselsil kefil olarak sorumluluğu sabit olup, borcun ödendiği yönündeki savunmaya yönelik delil bulunmamaktadır.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararının istinaf nedenleri doğrultusunda yapılan değerlendirmesi sonucunda usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan 98,10 TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 606,57 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalılar tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 152,00 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 454,57 TL’ nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/12/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.