Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/202 E. 2018/1097 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/202 Esas
KARAR NO : 2018/1097 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/388 Esas 2017/920 Karar
TARİH : 31/10/2017
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yaklaşık on yılı aşkın bir süredir davalı bankanın Mecidiyeköy Şubesinde .. nolu mevduat hesabı bulunduğunu, davalı bankanın 05.09.2005 ile 02.03.2014 tarihleri arasında müvekkil hesabından toplam 166 kalemde “pos masrafı, değerli kağıt vergisi, çek karne masrafı, ipotek fek geliri, karşılıksız çek masrafı, müşteri komisyonu, proje komisyon bedeli, charge back komisyonu, iç piyasa komisyonu, masraf, ipotek tesis komisyonu, teminat poliçe peşinat ödemesi, mektup komisyonu, fon projesi, noter ihtarname bedeli, ekspres komisyon bedeli, ipotek fek ücreti, ocak ayı masraf komisyonu, şubat ayı masraf komisyonu adı altında toplam 59.784,35 TL tahsilat yapıldığını, 23.02.2015 günü davalı banka tarafından toplam 15 kalemde “takipler başlatıldı, proje ve proje gecikme cezası” adı altında toplam 1.378,97 TL tahsilat yapıldığını, 24.02.2015 günü davalı banka tarafından toplam 10 kalemde “proje ve masraf’ adı altında toplam 3.317,08 TL tahsilat yapıldığını, yine 24.02.2015 günü “kulld kd borç-t.p.-ıp ,ed. kar rees ve tah- khgf” adı altında 1.066,52 TL ve 2.067.17 TL olmak üzere toplam 3,133,69 TL kesinti yapıldığını, 05.03.2015 günü ise toplam 3 kalemde “haciz ihbarnamesi ve müzekkere gönderme” adı altında toplanı 247 TL tahsilat yapıldığını, ayrıca 08,02,2014 ve 02.03.2014 günlerinde de “müşteri otomatik komisyon tahsilatı ve şubat 2014 ayına ait masraf bedeli altında toplam 495,81 TL tahsilat yapıldığını, davalı bankanın müvekkili hesabından tek taraflı işlemi İle gerçekleştirdiği bu tahsilatların hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, haksız olarak tahsil edildiğini, müvekkili ile aralarındaki mevduat hesabı müşterisi ilişkisine dayanılarak yaklaşık on yıllık dönem içerisinde yapılan bu tahsilatların, mevduat hesabı müşterisine uygulanacak muamele bakımından hiçbir şekilde haklı, makul olmayan ve belgelendirilemeyen işlemler olduğunu, davalı bankanın mevduat hesabı açılması esnasında müşterisi ile müzakere etmeden tek taraflı olarak ortaya koyduğu sözleşme kurallarının TMK m.2’nin iyi niyet kurallarını ihlal etmemesi gerektiğini, yani tek taraflı olarak iyi niyet kurallarına aykırı olacak ve müşteri aleyhine dengesizliğe sebep olan sözleşme koşullarını mevzuatımız korumadığını, bu sözleşmelerin önceden hazırlandığını ve müzakere edilmediğini, bu durumda müvekkilinin ya sözleşmeyi tüm haksız şartlara rağmen kabul edecek veyahut da hiçbir banka ile alış veriş içerisine girmeyerek hayatın ve ticari hayatın dışında kalacağını, böyle bir durumun söz konusu olamayacağına göre paket sözleşmelerde dengesizliğe sebep olan hükümlerin haksız şart olduğunu ve Yargıtay’ın da bu yönde birçok kararı bulunmakta olup bu kararlar da sadece tüketici sıfatında olanları değil herkesi kapsadığını, davalı bankanın, müvekkili hesabından yaptığı davaya konu işbu kesintileri yapmasını haklı gösterecek sözleşme hükmü dahi bulunmadığını, dayanaksız, belgesiz ve hiçbir haklı, makul yanı bulunmayan bedel tahsilatlarının iadesi gerektiğini, işbu tahsilatlarının davalı banka tarafından, müvekkili ile mevduat hesabı ilişkisine dayanılarak yapılmış olmakla TBK hükümlerine göre sözleşmeye dayanan alacaklardaki on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığını, davalı banka tacir olduğundan ve faaliyet alanı itibariyle sürekli para ile iştigal ettiğinden müvekkilinden yapılan kesintileri de kesinti tarihi itibariyle derhal sistem içerisinde işletmek suretiyle kazanç elde ettiğinden uygulanacak faizin avans faiz ve başlangıç tarihinin de kesinti tarihleri olması gerektiğini, davalı banka ile yasal dayanağı olmayan ve haksız alınan paranın iadesi için yapılan şifahi görüşmelerden sonuç alınmadığını ileri sürerek, davanın kabulü ile fazlaya dair hak ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili hesabından hukuki, makul ve haklı sebep olmaksızın belgeye dayanmadan davalı tarafından yapılan haksız tahsilatlarının toplamı olan 68.356,90.TL’nin kesintilerin yapıldığı tarihlerden itibaren değişen oralarda avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının hiç bir hukuki araştırma yapmadan dava açmasının hakkın kötüye kullanımı olduğunu, hukuki takip masrafları için iş bu dava ile mahkemede dava açılamayacağını, davacı aleyhine alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, hesabında icra takibi ile ilgili masraf tahsilatları tahsil edildiğini beyan ile her türlü takip masrafı, gecikme cezası, takibe ilişkin masraf ve harçların iadesini talep ettiğini, davacının dosya numarası belirtmediğini, müvekkili banka kayıtlarında yapılan incelemede alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takibin itirazsız kesinleştiğini ve alacağın tahsil edildiği anlaşıldığını bankanın kredi sözleşmelerinden kaynaklanan takas-mahsup-rehin haklarına ilişkin haklarının saklı olduğunu, icra müdürlüğü işlemlerine karşı yargı merciinin İcra Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu anlamda icra takibi ile ilgili takip harç ve giderleri ile masraflarının iadesi için sayın mahkeme huzurunda dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu anlamda görev itirazında bulunduklarını, davacının “pos masrafları, çek karne masrafları, değerli kağıt vergileri, charce back masrafı, teminat mektup komisyonu, poliçe ödemesi, noter masrafı gibi” gerek mevzuatta ve gerek sözleşmelerde yer alan ve bankaların ticari gelir kaynağı olan bu ücretlerin iadesinin istenemeyeceğini, bu ücretlerin gerek sözleşmelerde ve eklerinde, gerekse hizmet ücret tablolarında yayımlandığını, davacının bu hizmetlerin ücretsiz olacağını iddia etmesinin basiretli tacir olma yükümlülüğüne de aykırı olduğunu, ticari kredi komisyon masrafının iade istenmesinin de somut uyuşmazlıkta mümkün olmadığını, evvela huzurdaki uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketici Kanunu hükümleri uygulanamayacağını, davacıya kullandırılan kredinin ticari kredi olduğunu, dava konusu sözleşmenin eşit taraflar arasında akdedildiğini, kredi sözleşmesindeki maddelerin tarafların bilgisi dâhilinde olduğunu, geri ödeme planının her bir müşteri için farklı düzenlenmekte olup, genel işlem koşulu niteliğinde olmadığını, somut olayda da geri ödeme planı taraflarca müzakere edildiğini, komisyon bedelinin tarafların mutabakatıyla belirlenip, geri ödeme planında açık olarak belirtildiğini, davacının tacir olması hasebiyle, sözleşme şartlarının belirlenmesi bakımından en az müvekkili banka kadar etkin konuma sahip olduğunu, hal böyle iken tacir tarafların eşitliği prensibi gereğince davacı lehine bir korumacılığa ya da pozitif ayırımcılığa gidilemeyeceğini, davacı tarafın, müvekkili banka ile akdettiği sözleşmeyi ve eklerini, tacir sıfatıyla, mali müşavirleri ve avukatları marifetiyle değerlendirdiğini, okuduğunu ve imzaladığını, kredi sözleşmesinde davacıdan komisyon bedeli tahsil edileceğine işaret edildiğini ve kredi sözleşmesinin eki olan geri ödeme planında da bu komisyon tutarı ve oranının açıkça belirtildiğini, davaya konu bedelin tahsiline imkân veren Geri Ödeme Planında yazılı hususların taraflar ile müzakere edilmeden kararlaştırılan matbu hükümlerden sayılabilmesinin mümkün olmadığını, zira geri ödeme planının her müşteri ile yapılan pazarlık ve müzakereler sonucu müşteriye özel olarak tanzim edilip, taraflarca imzalandığını, şu halde, konunun müzakere edildiği ve davacı taraftan tahsil edilen peşin kredi tahsis komisyon tutarının, taraflarca karşılıklı olarak yapılan görüşmeler ve davacı ile varılan mutabakat sonucunda belirlendiği açık olup, bu şekilde belirlenen peşin kredi tahsis komisyon tutarının, haksız mahiyette bir standart sözleşme hükmü sayılabilmesinin mümkün olmadığını, davacının sözleşmeden çok uzun zaman sonra “genel işlem koşulları” adı ile borçlar hukukumuza giren düzenlemelerden istifade ile dürüstlük kurallarına aykırı biçimde sözleşmeye sadakatten ayrılmaya çalıştığını, uyuşmazlık konusu sözleşmenin kurulduğu tarihte geçerli olan ve hatta ebediyen geçerli olan sözleşmeye bağlılık, ahde vefa, dürüst davranma ilkeleri de davacının uyması gereken evrensel hukuk ilkeleri olduğunu, uyuşmazlık konusu sözleşmede, sözleşme özgürlüğünü ihlal eden bir hüküm olmadığı gibi, sonradan gelişen olaylarda da sözleşmeye hâkimin müdahalesini gerektirecek bir durumun da olmadığını, davacının faiz talebi haksız olduğunu, davacının, komisyonun tahsil edildiği tarihten itibaren faiz talep ettiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek üzere, bu talebin hukuka aykırı olduğunu, davacının dava konusu komisyon iadesi için müvekkili bankaya herhangi bir ihtarda bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 31/10/2017 tarih 2015/388 Esas 2017/920 sayılı kararında;
“..davacı tarafça iş bu dava ile davalı ile akdedilen kredi sözleşmeleri nedeniyle davacıdan haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edildiği, davacı ile davalı arasındaki kredi sözleşmeleri ve banka kayıtları ile dosya kapsamı incelenmek suretiyle düzenlenen usul ve yasaya uygun, denetime elverişli bilirkişi raporundan, raporda tahsili uygun bulunan kesintiler başlığı altında tablo halinde belirtilen kesintilerin usul mevzuat ve taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olarak tahsil edildiğinin belirlendiği, iadesi uygun bulunan kesintiler başlığı altında tablo halinde belirtilen kesintilerin belirsiz ifadeler içerdiği, dayanak belgelerinin ibraz edilmediği, bazı kesintilerin de mükerrer kesintiler olması nedeniyle toplam 6.924,91-TL’lik kesintilerin haksız olarak davalıdan tahsil edildiğinin belirlendiği, bu şekilde rapor uyarınca davada 6.924,91-TL’lik kısmın davacıdan haksız olarak tahsil edildiği anlaşılmakla, bu kısım yönünden davacı haklı bulunmuş, bu miktar yönünden dava kabul edilmiş, fazlaya ilişkin talep yönünden, yapılan kesintilerin usul mevzuat ve taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olarak tahsil edildiği” gerekçesi ile,
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; 6.924,91.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Bilirkişilerin tespitlerinin eksik olduğunu, müvekkili bankanın muhasebe kayıtları ve ekran görüntülerinin incelenmediğini, bilirkişi raporunda eksper ödemesi olarak görünen kayıtların önemli bir kısmının müvekkili banka tarafından eksper firmasına yapılan ödemelere ilişkin olup, eksper firması tarafından düzenlenen fatura ve dekontların incelenmediğini, banka tarafından eksper firmasına yapılan ödemeler nedeniyle davacı firmadan tahsil edilen tutarların müvekkili banka uhdesinde değil eksper firmasına ödendiğini, genel kredi sözleşmesinde tüm masraf ve komisyonların müşteriye ait olduğunun düzenlendiğini, bilirkişi kök ve ek raporunda genel kredi sözleşmesi hükümlerinin incelenmediğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/388 Esas 2017/920 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, kullanılan kredi ve bankacılık işlemleri nedeniyle davacıdan pos masrafı, değerli kağıt vergisi, çek karne masrafı, komisyon ve masraf adı altında yapılan kesintilerin iadesi talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında düzenlenmiş bulunan tüm genel kredi sözleşmeleri, bankacılık hizmet sözleşmeleri ve POS sözleşmeleri incelenmiş olup söz konusu sözleşmelerin çeşitli maddelerinde genel kredi sözleşmelerinden ve bankacılık hizmetlerinden doğan çeşitli masraf ve komisyon bedellerinden, vergi, resim, harç ve fon ücreti, vekalet ve sair masraflardan müşterinin (davacının) sorumlu olduğunun belirtildiği, banka ile müşteri arasındaki işlemler ve ihtilaflarda öncelikle sözleşme hükümlerinin, banka yönetmelik, genelge, sirküler, talimat, genel mektup, duyuru, tüzük ve sair düzenlemeleri ile genel bankacılık uygulamalarının geçerli olacağının bunlarda hüküm bulunmaması halinde diğer ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağının, sözleşme ile taraflar arasında aynı zamanda cari hesap ilişkisinin kurulduğu, cari hesap usulünün tatbikinde ve alacak miktarının tespitinde bankanın muhasebe kayıt ve defterlerinin esas alınacağının kararlaştırıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda davalı banka tarafından çeşitli adlar altında kesilen masraf ve komisyonlar, vergi ve gecikme cezaları tek tek taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmeler, banka yönetmelik, tüzük, genelge, sirküler ve sair iç düzenlemeleri ile genel bankacılık mevzuatı çerçevesinde değerlendirilmiş, bankaca yapılan kesintilerden toplam 58.881,30 TL’yi bulan kesintilerin sözleşme, genel bankacılık uygulamaları ve mevzuat açısından uygun olduğu davacının bunların iadesini talep edemeyeceği belirtilmiş, ancak davalı tarafından masraf adı altında tahsil edilen bir kısım kesintilere ilişkin masraf belgelerinin olmadığı, bir kısım kesintilerin açıklamalarının yeterli olmadığı, bunların hangi amaçla kesildiği konusunda belirsiz ifadeler içerdiği, bazı kesintilerin mükerrer olduğu, bazı kesintilerle ilgili dayanak belgelerin sunulmadığı, bir kısım kesintinin sözleşmede kararlaştırılan masraf komisyon oranından fazla yapıldığı belirtilerek her bir kesinti ayrı ayrı değerlendirilmiş ve açıklaması raporda yer almıştır. Bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yapılan araştırma üzerine düzenlenmiş olup denetime açık yeterli açıklamaya sahip olup davalı vekili söz konusu bilirkişi raporuna genel ifadeler içeren soyut itirazda bulunmuş, itiraz konuları ile ilgili somutlaştırma yapmadığı gibi, ekspere ödendiği belirtilen ücretlerle ilgili belgeleri dosya içine sunmamıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli olup davalı itirazları soyut itiraz niteliğinde olduğundan, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 473,04.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 291,81.TL karar harcının mahsubu ile bakiye 181,23.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.