Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/200 E. 2018/1027 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/200 Esas
KARAR NO : 2018/1027 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1765 Esas 2017/658 Karar
TARİH : 04/07/2017
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 31/10/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, davalı ile 3.kişi arasında beton santrali ve beton pompası satışına aracılık ederek bu aracılıktan komisyon/ hizmet bedeli alacağı doğduğunu, bu hususta düzenlenen faturanın davalıya gönderildiğini, davalı tarafından 18/11/2013 tarih ve 58064 seri nolu 64.527,12 TL bedelli faturanın kısmen ödendiğini, bakiye kısmın ödenmediğini, alacağın tahsil için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, davalının icra takibine vaki haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında davalının 3. kişiye beton santrali ve beton pompası satışı hususunda ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki kapsamında beton santralinin 3. kişiye satışının gerçekleştiğini, bu satıştan kaynaklanan komisyon bedelinin davacıya ödendiğini; beton pompasının satışı gerçekleşmediğinden davacı tarafından düzenlenen faturanın bakiye kısmının ödenmediğini; yapılan takibe de itiraz edildiğini savunarak, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 04/07/2018 tarih 2014/1765 Esas 2017/658 sayılı kararında;
“İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, icra takip dosyası ve bilirkişi raporları içeriğine göre;
Taraflar arasında; davalıya ait beton santrali ve beton pompasının 3. kişiye satışı konusunda davacı tarafından verilecek hizmete dayalı yazılı sözleşme bulunmaksızın ticari bir ilişki bulunduğu; bu ilişki kapsamında, dava dışı 3. kişiye davalının beton santrali satışının yapıldığı; davacı tarafından davalıya 18/11/2013 tarihli 58064 sıra nolu 64.527,12 TL bedelli faturanın düzenlendiği; bu faturanın davalıya teslim edildiği; bu fatura bedeline karşılık davalı tarafından kısmi ödemede bulunulduğu; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalı tarafından dava dışı 3. kişiye beton pompasının satışının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği; bu kapsamda, davacının satışa aracılıktan doğan komisyon alacağının doğup doğmadığı; doğmuş ise bu alacağını tahsil için davalı aleyhine icra takibi yapmakta haklı olup olmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacının ticari defter ve kayıtlarına göre; davalıdan 31/07/2014 icra takip tarihi ve 26/11/2014 dava tarihi itibariyle 64.527,12 TL alacağının bulunduğu; davacının, ticari defter kayıtlarında, davalı tarafından 21/11/2013 tarihinde banka havalesi ile 23.342,00 TL ve yine 18/02/2014 tarihinde banka havalesi ile 12.664,00 TL olmak üzere toplam 40.060,00 TL ödemenin kaydedilmediği; ancak, davacının, icra takip talebinde 24.521,12 TL alacak talebinde bulunduğu ve dava dilekçesinde 40.060,00 TL ödemenin kabulünde olduğunun beyan edildiği; davalının ticari defter ve kayıtlarında; davacı şirket tarafından, davalı adına düzenlenen 64.527,12 TL bedelli faturanın, davacı şirket alacağına, davalı şirket tarafından yapılan 40.006,00 TL ödemenin ise davacı borcuna kaydedildiği ve yapılan bu kayıtların birbirinden mahsuplaştırılması neticesinde; 31/07/2014 takip tarihi itibariyle davacı şirketin, davalı şirketten 24.521,12 TL bakiye alacağının bulunduğu; davalı beton pompasının satışı gerçekleşmediğinden davacı tarafından düzenlenen faturanın bakiye kısmının ödenmediğini savunmuş isede; davacı şirketin, davalıya ait beton santrali ve beton pompasının satışı hususunda aracılık faaliyeti yaptığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı; davalı tarafından dava dışı 3. kişiye beton santralinin satışının yapıldığı; ancak, beton pompasının satışının gerçekleşmediği; bu durumda, davalının, beton pompası satışına aracılıkla ilgili düzenlenen kısım yönünden iade faturası düzenlemediği gibi davacı/alacaklı tarafından davalıya düzenlenen faturanın, açık fatura şeklinde düzenlendiği; açık faturanın, bedeli alınmadığının karine/teamül olarak kabul edileceği; bu durumun aksinin, alıcı/davalı tarafından ispatı gerektiği; TTK. nun 21-(2). maddesi uyarınca “bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, fatura içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü uyarınca; davalı/alıcının açık fatura ve içeriğindeki verilen aracılık hizmetini teslim aldığı dikkate alındığında; davalı yönünden faturanın, açık fatura olduğu ve bedele ilişkin kaydın [karinenin/teamülün] bağlayıcı olduğunun kabulü gerektiği; bu kapsamda, davacının, satışa aracılıktan doğan komisyon alacağına ilişkin davalı adına düzenlediği faturanın, davalı tarafından ticari kayıtlarına alındığı dikkate alınarak; taraflar arasındaki ticari ilişkinin/aracılık işlemine yönelik bulunduğu; aksi yönde yasa hükmü de bulunmamakla sözleşme serbestisi ilkesi bulunduğu dikkate alınarak davacının, bu hizmeti karşılığında komisyon alacağının doğduğu ve beton pompasının satışı ve/veya bedelinin tahsiline yönelik bulunmadığı görülmekle; bu aşamadan sonra, hizmet alım bedelinin ödendiğini ispat yükünün ise davalı/alıcıya üzerinde bulunduğu; davalı/alıcı şirketin davacı/satıcıya olan aracılık hizmet bedelini ödediğini HMK.nun 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği anlaşılmakla; davacının, dava konusu tesbit edilen alacağını tahsil için icra takibi yapmakta ve dava açmakta haklı olduğu ve hukuki yararının da bulunduğu saptanmakla; bu kapsamda, davalı/borçlunun hakkında yapılan icra takibine vaki itirazında haksız olduğu.”gerekçesi ile,
Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davalının, 24.521,12 TL asıl alacak ve 83,78 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 24.604,90 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 24.521,12 TL’ye 31/07/2014 takip tarihinden itibaren yıllık %10,25 ve değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmasına, alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 4.904,22 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi tarafından düzenlenen 02/01/2017 tarihli raporda, davalı şirket tarafından dava dışı üçüncü kişi … İnşaat …’e 21/11/2013 tarihli 624.810,00.TL bedelli fatura ile beton santrali satışı yapılıp söz konusu fatura bedelinin tahsil edildiği, beton pompası satışına ilişkin davalı kayıtlarında herhangi bir kayda rastlanılmadığı, icra takibine dayanak 64.527,12.TL tutarlı faturanın ve bu faturaya karşılık 40.006,00.TL ödemenin kayıtlarda yer aldığı, icra takibinde 2.757,26.TL işlemiş faiz talep edilmişse de faiz başlangıcı olarak 18/11/2013 olan fatura tarihinin esas alındığı, fatura tarihinin temerrüt oluşturup oluşturmayacağı konusunda takdirin mahkemede olduğu, ihtarnamenin tebliğine ilişkin olarak dosya içinde belge bulunmadığından temerrüt başlangıç tarihinin belirlenemediği, davalı şirketin, davalı şirketin beton santrali ve beton pompası satışına aracılık ettiği, sadece beton santrali satışının gerçekleşmesi nedeniyle buna ilişkin satış bedeli üzerinden komisyonun ödendiği, beton pompası satışının gerçekleşmemesi nedeniyle buna ilişkin komisyondan sorumlu olmadıkları yönündeki savunmanın değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine ulaşıldığını, yine davacının iddiasının aksine davalı tarafça 20/11/2013 tarihinde 27.342.TL, 18/02/2014 tarihinde ise 12.664.TL olmak üzere toplam 40.0006.TL bedelin davacı yana ödendiği de yapılan incelemeyle tespit edildiğini, bu bedelin yukarıda izah edildiği üzere satışı gerçekleşen beton santralinin komisyon bedeli olduğu, … İnşaat – … beton pompasının alımından vazgeçtiğini davalıya bildirdiğini, bir diğer ifadeyle 349.968,00.TL’lik beton pompasının satışının taraflar arasında gerçekleşmediğini, bu hususun bilirkişi raporu ile de tespit olunduğunu,
Davalının davacı şirkete 15.000.TL ödeme yaptığı ancak davacı şirketçe komisyon bedelinin tamamının ödenmemesi nedeni ile ödenen meblağın tamamının müvekkiline iade ettiği iddiasının gerçek dışı olduğu bilirkişi raporu ile de ortaya konduğunu,
6098 sayılı TBK 532.vd. maddelerindeki düzenlemeye göre komisyon sözleşmesi, ücret karşılığında kendi adına ve vekalet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım satımını üstlendiği sözleşme olduğunu, aynı kanunun 520 – 525.maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinin ise simsarın ( tellalın) taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlamasına veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşme olduğunu, simsarın ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme icra edilirse ücrete hak kazanacağını,
Bu sebeplerle, davacı şirketin beton santrali ve beton pompası satışına aracılık ettiği, sadece beton santrali satışının gerçekleşmesi nedeniyle buna ilişkin satış bedeli üzerinden komisyonun ödendiği, müvekkiline ait ticari defterlerin ve davacıya ait ticari defterlerin incelenmesi sonucunda da satışının gerçekleşmediği ortaya konulmuş olan beton pompasından kaynaklanan komisyon alacağına davacının hak kazanmadığı hususunun yapılacak yargılama sonucunda kabul edilmesi ve davanın reddi gerekmekteyken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kısmen kabule ilişin kısmının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1765 Esas 2017/658 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davaya konu takip faturaya dayalı ve fatura bedelinden ödenmeyen kısmın tahsiline yöneliktir.
Davalı vekili, dava dışı … İnşaat- … ile müvekkili arasında beton santrali ve beton pompası satımına davacının aracılık ettiğini, ancak dava dışı … İnşaat-… ile aralarında beton pompası satışının gerçekleşmediğini, satışı gerçekleşen beton santraline ilişkin komisyon ücretinin davacıya ödendiğini, TBK 532. maddesine göre simsarın ancak yaptığı faaliyet sonucu sözleşmenin icra edilmesi halinde ücrete hak kazanacağını, bu nedenle davacının ücretin tümüne hak kazanmadığını, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dosyada alınan bilirkişi raporlarına göre takibe konu fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı davacının fatura bedeli kadar ücrete hak kazanmadığını ileri sürmekte ise de söz konusu faturaya süresinde itiraz etmeyerek, defterlerine işlemiştir. Böylece süresinde itiraz edilmeyen fatura içeriği davalı tarafça kabul edilmiştir. Fatura içeriği borcun ödendiğinin ispat külfeti davalı taraftadır. Davalı faturaya karşılık kısmi ödemede bulunmuş ve 40.006 TL ödeme yaptığını savunmuştur.. Davalı fatura içeriğine süresinde itiraz ettiğini ve fatura bedelinin tamamını ödediğini yazılı belge ile ispat edemediğinden istinaf başvurusu yerinde değildir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemece hükme esas alınan ve taraf ticari defterlerine göre düzenlenen bilirkişi raporuna göre takibe konu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına, davalı tarafından fatura içeriğine süresinde itiraz edilmemesine ve fatura bedelinin tamamının ödendiğinin ispat edilememesine göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur .
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70.TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.680,76.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 420,19.TL karar harcının mahsubu ile bakiye 1.260,57.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 31/10/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.