Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/199 E. 2018/904 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/199
KARAR NO : 2018/904
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/794 Esas – 2017/107 Karar
DAVA : Ticari Şirket
KARAR TARİHİ : 10/10/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin sermayesi 300.000.-TL olup, 2011-2012-2013 yıllarına ilişkin 19.06.2014 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında 300.000.-TL lik sermayenin 300.000 adet hisse senedine bölündüğü ancak henüz ihraç edilmediğinin bildirildiği ve toplantı tutanağının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 01.07.2014 tarih 8602 sayılı nüshasının 430. sayfasında yayımlandığını, şirket yönetim kurulu başkanı ve vekiledeninin babası olan …’nın 18.08.2015 tarihinde vefat ettiğini, yönetim kurulu başkanı …ı’nın terekesinin Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/28 tereke sayılı dosyasında devam ettiğini, tereke dosyası kapsamında Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/132 Esas sayılı dosyasında…bank Fomara(Bursa) Şubesi’ nde açılan kasada … A.Ş., … A.Ş. ile… A.Ş. ye ilişkin hisse senetleri çıktığını, tereke mahkemesine tutanakları ile teslim edilen hisse senetlerinin kime ait olduğuna bakılmaksızın …. Ürünleri San. Tic. A.Ş. hamiline hisse senetlerinin bastırılarak…ile ….’ya fiilen teslim edildiğinin anlaşıldığını, vekil edeni ile vekiledeninin ortağı olduğu … Holding A.Ş.’ ye ait hisse senetlerinin vekil edeninin bilgisi ve izni dışında başkasına teslim eden … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu (İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/76560), TTK. nun 415/3 maddesinde hamiline yazılı pay senedi sahipleri genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alacakları ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabilecekleri açıkça belirtildiği, Başkanlık Komiserinin de hazır bulunduğu toplantıda bu duruma işaret edildiği ve hisse senetleri ihraç edildiğinden pay defterine göre toplantı yapılamayacağı itirazlarına rağmen, divan başkanının itirazlarını dikkate almayarak TTK. nun 415. Maddesine aykırı olarak toplantıya devam ettiğini, müteveffa …ile birlikte şirketin yönetim kurulu üye sayısı 3 olup, …’nın vefatı ile şirket yönetim kurulu üye sayısının 2 ye düştüğünü, yönetim kurulunun mevcut üyeleri toplantı ve karar yeter sayısına sahip olduğu halde Tereke Mahkemesine bilgi verilmeden şirket yönetim kurulu üyeleri …ı, … 11.01.2016 tarih ve 2016/1 sayılı karar ile genel kurulun onayına sunulmak üzere …’nın müteveffa …nın yerine atandığını, bu kararın tescil edilerek Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 19.01.2016 tarih ve 8992 sayılı nüshasının 520. Sayfasında ilan edildiğini, … atanmasının ardından ilk genel kurul olan dava konusu toplantıda onaya sunulmadığını, hem …’nın atanması hem de … tarafından imzalanan kararlar için genel kurul onayı alınmadığından kendiliğinden geçersiz hale geldiğini, genel kurulu yapılacağına ilişkin davet mektubu vekiledenine tebliğ edildiği halde, gündem ile ilgili faaliyet raporu ve şirket mali tabloları vekiledenine tebliğ edilmediğini, toplantı esnasında bir kısım belgeler verildikten sonra bu belgelerin incelenmesi için toplantının ertelenmesi talep edilmiş olmasına rağmen vekiledeninin denetim haklarının kullandırılmadığını, özel denetçi atanması taleplerinin reddedildiğini, TTK. nun 437. madde gereğince bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeye ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamayacağı ve sınırlandırılamayacağından, bilgi alma ve inceleme hakları kullandırılmadan genel kurul işlemleri tamamlanamayacağını, şirkete yönetim kurulu üyesi olarak … yerine …. atanmış olmasına rağmen, bu atama işleminin genel kurulun onayına sunulmadığı gibi, toplantıya şirket ortaklarından …’in katılmadığını, hisse senetlerinin ihraç edilmiş olması açıkça belli iken hisse senetleri ibraz edilmeden yapılan genel kurulda şirket yönetiminin ibra edilemeyeceğini,TTK. nun 436. maddesi gereğince şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetiminde görevli imza yetkisine haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı, genel kurulun ibraya dair kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, yönetim kurulu seçiminin geçersiz olduğunu, vekiledeninin muris …’ nın yasal mirasçısı olduğundan, diğer mirasçılar ile olan sebeplerle Av. …’ ün tereke temsilci olarak atandığını, tereke üzerinde vekil edeninin de aralarında bulunduğu mirasçıların iştirak halinde mülkiyeti devam ettiğinden tereke mahkemesine verilen 01.06.2016 tarihli talepleri Tereke memuru tarafından Tereke Mahkemesi aracılığıyla bildirilmiş olmasına rağmen, bu taleplerine aykırı olarak davarandığını, ayrıca müteveffa …’ya ait olduğu halde, davalı şirket üzerinde bulunan gayrimenkullerin terekeye teslimi talep edildiğini ancak, bu husus genel kurulda gündeme alınmayarak vekiledeninin mülkiyet haklarının da ihlal edildiğini, şirket tarafından mali tablolar ve faaliyet raporu vekiledeninin incelemesine sunulmadığını, vekiledeni müteveffa … nın yasal mirasçısı olduğuna göre, TMK. nun 599. maddesi gereğince….nın 18.08.2015 tarihinde vefatından itibaren miras payı oranında …’nın hisselerine sahip olduğunu, vekiledeninin doğrudan, dolaylı olarak daha evvelden kendisine ait ve kendisine veraseten intikal eden hisseler ile TTK. nun 439. maddesinde belirtilen nisabın üzerinde hisseseye sahip olduğunu beyanla genel kurulun ve genel kurulda alınan kararların ayrı ayrı iptallerine, şirket organsız olduğundan yönetim kurulu teşekkül ettirilinceye kadar şirkete kayyum atınmasına, usulüne uygun genel kurul yapılması için kayyum atanmasına, şirket malvarlıklarının korunması bakımından şirket araç ve gayrimenkulleri üzerinde her türlü tasarrufun engellenmesi için tedbir konulmasına, şirketin zararları hakkında TTK nun 439 maddesi gereğince özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edeni şirketin 1986 yılında kurulmuş bir aile şirketi olduğunu, şirketin kurucuları … ve …kardeşler ile çocukları davacı …, …, … … ve … olup, sermayesi ise 300.000,00-TL olduğunu, şirket ortaklarından …’nın 18.08.2015 tarihinde vefatı üzerine mirası kızları davacı …, … ve …’ya kaldığını, davacının diğer kardeşleri aleyhine Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1177 Esas sayılı vasiyetnamenin iptali davası ile Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde terekenin tespiti, tasfiyesi ve terekeye temsilci atınması davalarını açtığını, tereke memuru mahkeme kararı ile atanınca müteveffa …’nın hissesini temsil etmek, tereke yararına oy kullanmak ve şirket organlarında görev almak istediğinde bulunduğundan davaya konu genel kurulun yapıldığı, davacı …’ni menfaatinede olan tereke temsilcisinin şirket yönetim kuruluna alınması için yapılan genel kurula itiraz etmesinde hukuka uygunluk bulunmadığını davacının şahsına ait hissesi 2.220-TL ne tekabül edip babası …’ya ait hissenin 55.760-TL’ sine tekabül ettiği ve bu hisseyede tereke memurunun vaziyet ettiğini,
Eski TTK da pay senedi ve ilmühaber çıkartılmasının zorunlu olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı gibi pay senedi bastırılır ise bunun tescili ve ilanı için de bir zorunluluk bulunmadığını, şirket sermayesi olan 300.000.-TL sine tekabül eden 300.000 adet hisse senetleri bastırılarak yönetim kurulu üyesi … ve …’ya diğer ortaklara tevdi edilmek üzere eşit olarak teslim edildiğini, 19.04.2014 tarihinde yapılan genel kurulda davacının da arasında bulunduğu tüm ortakların genel kurula katıldığını ve kendilerine teslim edilmiş olan hisselere vaziyet ettiklerini, dolayısıyla davacı taraf hisse senetlerini teslim alarak genel kurullara iştirak ettiğinden bilahare vefat eden babası …’dan bu senetleri teslim almadığını ileri sürmesinin iyi niyet kurullarına uygun olmadığını, öncelikle aile şirketi olan vekil edeni şirketteki … hisselerine mahkeme kararı ile tereke temsilcisi vaziyet ettiğini, dolayısıyla tereke temsilcisinin mahkeme kararıyla temsil hakkını elinde bulundurduğu, şirketin %50 sine isabet hisse senetlerinin ibrazına gerek olmadığı, davaya konu şirket aile şirketi olduğundan davacının şahsına ait hamiline yazılı hisse senedini son toplantıdan sonra babasına teslim etmiş ise davacının işbu genel kurula katılma hakkı olmadığı gibi bu davayı açma hakkıda bulunmadağını, aile şirketi olan şirketin genel kurulu aile fertlerinin ya asaleten ya da vekaleten temsili ve katılımıyla gerçekleştiğini dışırada da hiçbir hisse kalmadığından genel kurula katılanların meşruiyeti ile ilgili bir sorunda olmadığını, davacı tarafın iddiasının aksine şirket yönetim kurulu üye sayısının üçten ikiye düştükten sonra yönetim kurulu üyeleri …( davacının amcası) … (davacının kuzeni) tarafından 11.1.2016 tarih ve 2016/1 sayılı karar ile…ı’nın müteveffa … yerine atınmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, işbu atamanın Ticaret Sicil Gazetesinin 19.01.2016 tarih 8992 sayısı ile ilan edildiğini ve yasa gereğinin yerine getirildiğini, ayrıca tereke temsilcisinin talebi üzerine davaya konu genel kurul tutanağının 5. maddesinde … tarafından yönetim kurulunda evvelve görev yapmakta olan …, ….’ya ilaveten … ve Tereke temsilcisi Av. … yeni seçilecek yönetim kuruluna önerildiği, buna göre evvelve yönetim kurulunda görev yapan …- …ve …Genel kurulun tasdikine sunulduğu gibi buna ilaveten tereke memurunun da yönetim kuruluna alındığını, davacı vekilinin şirket faaliyet raporu bilanço ve gelir tablolarının incelenmediği iddiasının da doğru olmadığı gibi, yönetim kurulunun ibrazının da geçersiz olduğuna dair beyanının doğru olmadığını, şirketin organsız olduğu iddiasının da hukuken hiçbir temeli olmadığını, davacı tarafın mali tabloları incelemesi için daha önce yasal süre verildiğinden, genel kurulu erteleme talebi reddedildiği gibi özel denetçi talebinin de reddedildiğini, buna rağmen davacı tarafın mahkemeden özel denetci talep etmesinin de usule uygun olmadığını, davacının özel denetçi talebi ile ilgili TTK. nun 439. maddesinde belirtilen nisaba sahip olduğunu iddia ederken, dolaylı olarak yani terekeden intikal eden hissesini de buna dahil ettiğini, oysa tereke tasfiye edilene kadar ayrı bir tüzel kişilik olarak idare edildiğini, terekeden doğan tüm hak ve yetkilerin de tereke temsilcisi eliyle kullanılacağından davacının kendisi tarafından vaziyet edilmesi mümkün olmayan paya dayanarak TTK. Nun 439. Maddesinde hesabı aştığını iddia etmesinin yersiz olduğunu, davacının şahsına ait hissesinin bulunmadağının ise, bu hisselerin baba …’nın banka kasasından çıkan hamiline yazılı hisselerle sabit olduğunu, aile şirketi olan ve bu güne kadar hiçbir davaya konu edilmeyen genel kurulun davacının kardeşleriyle olan çekişmesi dolayısıyla davaya konu edilerek şirketin işleyişine ket vurulmak istenmesinin aslında davacının da menfaatine olmadığını beyanla haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 23/02/2017 tarih ve 2016/794 Esas – 2017/107 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … düzenlemesine göre davacının maddede öngörülen paya sahip olmadığı gibi yasada düzenlendiği üzere özel denetçinin belirli bir konuda atanacağı, oysa davacının genel olarak şirketin denetlenmesini talep ettiği ve bunun yasal olmadığı anlaşılıp kabul edilmekle,
Yapılan genel kurulun usul ve yasaya uygun ve alınan kararların yasal olduğu anlaşılmakla davacının tüm taleplerinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın ve diğer tüm taleplerin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemenin red gerekçelerinin TTK 415. maddesinde düzenlenen amir hükme aykırılık teşkil ettiğinden, müvekkilin mülkiyet hakkını kısıtlayan kararın kaldırılması talebiyle istinaf yoluna başvurmak gerektiğini,
Mahkemece eksik inceleme yapıldığını, davalı şirket tarafından pay defterlerinin tamamının dava dosyasına ibraz edilmediğini, dosya kapsamında davalı şirketin kuruluşundan bugüne kadar olan tüm pay defterleri istenmiş olmasına karşın tüm defterlerin sunulmadığını,
Pay defterleri incelendiğinde de pay defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmadığı, hamiline yazılı hisse senedi ihracından sonra pay defterlerinden kayıtların kapatılmadığı, pay defterlerinin ihraç ve teslim edilmiş hamiline yazılı hisse senetleri dikkate alındığında gerçek ortaklık yapısını ispat etmeye elverişli olmadığının görüldüğünü,
Davalı şirketin hisse senetlerini hamiline olarak bastırmış olduğunu, ancak müvekkile herhangi bir hisse teslimi yapılmadığından, doğal olarak müvekkilin, genel kurul toplantılarına pay defterlerine göre katılmış olduğunu, müvekkilin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olmadığını, yönetim kurulunun hazirun cetvelini TTK hükümlerine uygun olarak düzenlediğine itimat ettiğini, ancak Tereke Mahkemesi tespitleri ile durumun böyle olmadığının anlaşıldığını,
Şirket hisseleri hamiline yazılı olmasına rağmen, dava konusu Şirketin Genel Kurulu mevcut pay defterlerindeki ortaklık yapısına göre toplanmış ve hazirunların da ortaklar pay defterindeki hisselere göre teşekkül ettirilmiş olduğunu, oysa ki, Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ’in 9 uncu maddesi gereğince hamiline yazılı hisse senetlerinin senetlerin pay sahiplerine teslim edildikleri tarihten itibaren 10 gün içerisinde defterde açıklanmak suretiyle pay defterinden silinmesi gerektiğini, hamiline yazılı hisse senetleri ihraç edilen şirketlerin hazirun cetvelini pay defterine göre düzenleyebilme olanağı olmadığını,
TTK 415/3. maddesinde hamiline yazılı pay senedi sahiplerinin, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alacakları ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabileceklerinin açıkça belirtildiğini, Türk Ticaret Kanunu’ nda da emredici mahiyetteki usul hükmüne de uyulmadığını,
Mahkemenin hisse senetleri her ne kadar hamiline yazılı olsa da toplantıya katılanların şirket ortaklarının kendileri olduğu, hisse senetlerinin başkasının elinde olmadığı gerekçesinin fiili ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu,
Müteveffa … yerine atanan yönetim kurulu üyesinin genel kurul onayına sunulmadığını,
Talepleri hakkında eksik karar verildiğini, şirket faaliyet raporu bilanço ve gelir tablolarının inceletilmediğini,
TTK 437. madde gereğince bilgi alma ve inceleme hakkının, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamayacağını ve sınırlandırılamayacağını, bilgi alma ve inceleme hakları kullandırılmadan genel kurul işlemleri tamamlanamayacağından genel kurulun bu sebeple de iptali gerektiğini,
Yerel Mahkemece bu konuda itiraz hakkının kullanılabilmesi için müvekkile ait hisse oranının yeterli olmadığına yer verildiğini, müvekkilin hazirunda bulunan hissesi 2.220 adet olmasına rağmen, müteveffa babasından gelen hisselerle bu oranı fazlasıyla sağladığını, bu sebeple Yerel Mahkemenin bu konudaki red gerekçesinin dayanağı olmadığını,
Müvekkilin, merhum …’nın 3 yasal mirasçısından birisi olduğunu, merhum …’nın mirası müvekkile ve diğer mirasçılara TMK 599. maddesi gereğince Merhumun ölümü ile geçtiğini, müvekkilin halihazırda şirket hisselerinin en az %10’una sahip olduğunu, hatalı hazirun cetveli dikkate alınarak özel denetçi talebinde bulunabilmek için de yine sermayenin 1/10 unu temsil eden pay sahiplerinin itirazı gerektiği gerekçesinin fiili ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu,
Yönetim kurulunun ibrasının geçersiz olduğunu,
Müvekkilin mülkiyet haklarının ihlal edildiğini,
Şirket tarafından mali tablolar ve faaliyet raporunun müvekkilin incelemesine sunulmadığını, itirazları üzerine toplantı sırasında verilen mali tabloları inceleme için süre taleplerinin de reddedildiğini, şirketin sürekli olarak zarar ettiği halde şirketin neden zarar ettiğine ilişkin bilgilerin de verilmediğini, müvekkilin müteveffa …’nın yasal mirasçısı olup, TMK 599 gereğince müvekkil …’nın 18.08.2015 tarihinde vefatından itibaren miras payı oranında …’nın hisselerine sahip olduğunu, müvekkilin doğrudan, dolaylı olarak, daha evvelden kendisine ait ve kendisine veraseten intikal eden hisseler ile TTK 439. maddesinde belirtilen nisabın üzerinde hisseye sahip olduğunu,
Yerel Mahkemece 1/10 luk hisse hesabı yapılır iken müvekkile veraseten intikal eden hisselerin dahil edilmediğini,
Tüm bu ve re’sen gözetilecek sebeplerle hukuka aykırı genel kurulun ve genel kurulda alınan kararların iptali gerektiğini beyanla;
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 23.02.2017 tarih ve 2016/794 E.-2017/107 K. sayılı kararının kaldırılarak davanın kabulüne,
Hukuka aykırı toplanan genel kurul toplantısı ile toplantıda alınan kararların ayrı ayrı iptaline,
Şirket organsız olduğundan Yönetim Kurulu teşekkül ettirilinceye kadar şirkete kayyum atanmasına,
Usulüne uygun genel kurul yapılması için kayyum atanmasına,
Şirket malvarlıklarının korunması bakımından şirket araç ve gayrimenkulleri üzerinde her türlü tasarrufun engellenmesi için tedbir konulmasına, tedbirin ilgili sicil kayıtlarına şerh edilmesine,
Şirketin zararları hakkında TTK 439. madde gereğince Özel Denetçi tayin edilmesine,
Karar kesinleşinceye kadar icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Temel uyuşmazlık konusu, davalı şirketin 15/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların (dava dilekçesinde belirtilen olgular ve istinaf dilekçesinde öne sürülen hususlar doğrultusunda) iptal koşullarının oluşup oluşmadığı- yönetim kurulunun ana sözleşme yahut hukuk kurallarına aykırı oluşup oluşmadığı ve aynı şekilde şirkete özel denetçi tayin koşulları oluşup oluşmadığı konularındadır.
1-Davalı şirketin dava konusu genel kurul toplantısına esas tutulan hazırun cetvelindeki pay miktarlarının gerçeği yansıtmadığı bu nedenle toplantı ve karar nisaplarının yanlış belirlendiği iddiası açısından davacının bu iddiasının temel dayanağı, ölen babasının Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/132 Tal sayılı dosyasında yapılan tereke tespitinde (30/05/2016 tarihli tespit tutanağında) davalı şirkete ait 150.000 TL tutarında hisse senedinin çıkmış olmasıdır. Evrakın ekinde tarihi belli olmayan bir tutanakta davalı şirkete ait küpürleri ve hisse adetleri ile toplam değeri belirtilen hisse senetlerinin ölen muris … ile …arasında paylaştırıldığı ifade edilmektedir. Murisin terekesi arasında çıkan davalı şirketin hisse senetleri paylaşılan hisse senetlerinin yarısı olarak görünmektedir.
Davacı, hisse senedi çıkarıldığına göre artık pay defterine göre değil, TTK’nın 415. Maddesine göre pay sahiplerinin belirlenmesi gerektiğini, bunun da yapılmaması nedeniyle genel kurul toplantısının iptal edilmesi gerektiğini öne sürmektedir.
Murisin terekesine Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/28 Tereke dosyasında 19/01/2015 tarihinde Av. …ün temsilci olarak atandığı anlaşılmaktadır. Tereke temsilcisi, dava konusu genel kurula katılmıştır. Bu açıdan murisin terekesinin (taksim edilmediği için) dava konusu genel kurulda temsil edildiği kabul edilmelidir. Terekede çıkan hisse senetlerinin hamiline olduğu anlaşılmaktadır. Paylaşılan senetlerin tutarı ile davalı şirketin sermayesi aynı olduğuna göre muris ile …. şirketin tüm hisse senetlerini fiilen paylaşmış görünmektedir. Dava konusu genel kurul toplantısı ile ondan önce yapılan genel kurul toplantısındaki pay oranları aynıdır. 01/07/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen davalı şirketin 19/06/2014 tarihli genel kurul toplantısındaki pay oranları, dava konusu genel kurul toplantısında da aynı şekilde muhafaza edilmiştir. Murisin kaydi payı bizzat katıldığı 19/06/2014 tarihli toplantı ile dava konusu genel kurul toplantı hazırun cetvelinde 55.760 olarak görünmektedir. 19/06/2014 tarihli toplantıda henüz hisse senedi ihraç edilmediği ifade edilmiş yazılıdır. …’nın terekesi arasında şirketin yarı hissesi bulunduğuna göre daha sonra hisse senedi düzenlenmiş olmalıdır. Fakat … ile …’nın kendi kaydi paylarının üzerinde tüm hisse senetlerini neye istinaden paylaştıkları anlaşılamamaktadır. Davalı bu senetlerin payları oranında hissedarlara dağıtılması amacıyla tevdi edildiğini savunmaktadır. Mevcut durumda davacının murisinin terekesinde bulunan hisse senetleri miktarı ne olursa olsun, terekesinin temsilcisi tarafından genel kurulda temsil edildiğinden payların doğru belirlenmediği ve nisapların yanlış hesaplandığı yönündeki istinaf nedeninin (bununla bağlantılı eksik inceleme yapıldığı ve pay defterlerinin tamamının ibraz edilmediği yönündeki) yerinde olmadığı kabul edilmelidir. Esasen tereke temsilcisi hazır bulunduğundan pay oranlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasının da dinlenebilir yanı bulunmamaktadır. Zaten terekeyi de ilgilendiren murisin vasiyetnamesinin iptali yönünde bağlantılı davalar açıldığı anlaşılmakla terekede bulunan hisse senetlerinin dava konusu genel kurulun düzenlenmesine esas tutulan pay sahiplerinin belirlenmesinde esas alınamayacağı kabul edilmelidir. Bu anlamda genel kurulun TTK’nın 415. Maddesinde belirlenen yöntemle oluşması yönündeki istinaf nedeninin yerinde değildir. Esasen elinde hisse senedi olanlar şirkete başvurarak TTK’nın 415. Maddesine göre işlem yapılmasını istemedikleri takdirde şirketin mevcut paylar doğrultusunda katılan listesi düzenlemesinde hukuka aykırılık yoktur. Mevcut durumda hisse senetlerini paylaşanlardan muris ….’nın tereke temsilcisi hisse senetlerini kullanmadan daha önceki ve dava konusu genel kurul toplantısına esas alınan hisse oranları dahilinde toplantıya katılmış olup, toplantıda payların temsili konusunda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2- Muris …nın ölümü üzerine (muris aynı zamanda yönetim kurulu üyesi) yerine atanan …ının atama sonrası ilk genel kurul olan dava konusu genel kurulun onayına sunulmadığı iddia ve istinaf sebebi:
Ölen …nın yerine yapılan atama kararı davalı şirketin yönetim kurulunun 11/01/2016 tarih ve 1 no.lu kararı olup, karar ile vefat eden yönetim kurulu üyesi …’nın yerine …. atanmış ve bu atama, 19/01/2016 tarihli T.Sicil gazetesinde ilan edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 363/1.maddesine göre: 334 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar.
Yönetim kurulu üyesi seçiminden sonra yapılan dava konusu ilk genel kurulda yapılan yönetim kuruluna atamanın tasdikine yönelik bir işlem bulunmamaktadır. Fakat dava konusu genel kurulda yeni bir yönetim kurulu seçilmiş olup, önceki yönetim kurulunun zımnen onaylandığı kabul edilmelidir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu tahtında değerlendirilmesi gereken bu durumun, genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirmediği, bu konuya gündemde de yer verilmediği, nihayetinde yeni bir yönetim kurulu teşekkül ettiğine göre bu hususun şirketin iç işleyişi kapsamında değerlendirilmesi anlamına geldiği, genel kurul tarafından aksine karar alınmadığına göre genel kurul tarafından geçici yönetim kurulu üyesi olan şahsın yeni yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesiyle yapılan işlemin geçerli kılındığı kabul edilmelidir.
3-Şirket faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosunun inceletilmediği yönündeki iddia açısından istinaf nedeni yerinde sayılamaz zira davacıya yapılan çağrı evrakı ve ekinde bulunan belgelerde şirketin finansal tabloları ve yönetim kurulu faaliyet raporlarının şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğu ifade edilmektedir. TTK’nın 437. Maddesine uygun bu durum karşısında davacının şirket merkezine gidip te inceleme talebinin engellendiği yönünde bir ispat vasıtası bulunmamaktadır.
4-Yönetim Kurulunun ibrasının geçersizliği açısından yapılan değerlendirme açısından ibra edilen şirket yönetim kurulu üyeleri …, …ı ve sonradan atanan …dır. …nın hisse miktarı 55.760, …’nın 2.300,…’nın ise 2.220 dir. Toplam kabul oy miktarı 295.560 dır. Red oy miktarı ise 2.220 olup davacının oy oranıdır. … ve …ya vekaleten kendi adına asaleten oy kullanmış görünmektedir. Dosyadaki bilgilerden … ve …ı’nın babası (üstsoyu) olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 436.maddesine göre: (1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
Büyük oranda aile şirketi olduğu anlaşılan şirketin büyük ortağı olan tüzel kişilik … Holding. A.Ş.’ nin payı 175.000 olup toplantıya katılan toplam oy oranının % 50 den fazlasını oluşturduğundan yönetim kurulu üyelerinin kendileri ile ilgili oylamaya katılmaları (…açısından kendine asalaten, …ve …ı’ya vekaleten) 6102 sayılı Kanun’ un 436. maddesine aykırı olmakla birlikte sonucu etkilemediğinden ibra kararının iptalinin gerekmediği kabul edilmelidir.
5-Yönetim Kurulu seçiminin gerçeğe dayanmayan hazırun cetveline istinaden yapılması nedeniyle geçersizliği iddiası açısından hamiline çıkarılmış hisse senetleri üzerinde vasiyetname ve tereke açısından ihtilaf olması, tereke temsilcisinin genel kurul toplantısına katılması, hamiline yazılı hisse senetleri sahiplerinin şirkete başvurmadan kimliklerinin bilinmesinin ve genel kurula TTK 415 dışında katılmalarının mümkün olmaması, tereke temsilcisinin yönetim kuruluna seçilmiş olması karşısında şirkette yönetim organı boşluğu olmadan şirket yönetimine kayyım atanması da mümkün olmadığı cihetle mahkeme tarafından bu yöndeki başvurunun reddedilmiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
6-Özel denetçi talebi açısından davacının payının terekedeki hisse senetlerinin de dahil edilmesi gerektiği yönündeki iddia değerlendirildiğinde tereke dava konusu olduğu gibi, tereke temsilcisi dahi genel kurula katılmış olduğundan ve davacının mevcut payının esas alınması ile genel kurul tarafından verilen red kararına karşı davacının TTK 439 a göre başvurma hakkı olmadığı gibi esasen kararın kesin olduğu anlaşılmakla istinaf başvurusu yerinde değildir.
Davacı, istinaf dilekçesine ek 04/07/2018 tarihli dilekçesinde dairemizin 06/06/2018 tarih ve 2017/1058 E- 2018/556 K sayılı kararına dayanarak kararın batıl olup olmadığı hususunun resen değerlendirilmesi gerektiğini, kararın yokluk ve batıl karar olup olmadığı yönünde bir değerlendirme içermeyen kararın sadece ortaklık payının yetersizliğine dayandırıldığını dava konusu genel kurul kararının yokluk konusunda resen incelenmesini talep etmişse de istinafa konu karara ait gerekçenin son kısmında yapılan genel kurulun usul ve yasaya uygun ve alınan kararların yasal olduğu anlaşılmakla davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmiş olup, bu değerlendirmenin kararın yokluk yahut batıl olup olmadığı yönünde de bir değerlendirmeyi de içerdiği, istinafa konu kararın, usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olduğu, istinaf nedenlerinin ise yerinde olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/10/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.