Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1982 E. 2020/582 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1982 Esas
KARAR NO : 2020/582 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI : 2015/219 Esas -2018/893 Karar
TARİHİ : 11/09/2018
DAVA: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ : 04/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki sınai gaz alım-satımına dayalı ticari ilişkinin 28.03.2014 tarihinde sonlandırılmış olmasına rağmen, müvekkili şirkete ait muhtelif tarihlerde yapılan tüp satışları nedeniyle davalı şirket uhdesinde kalan kendilerine iade edilmediğinden tüplerin iadesi, iade edilmemesi halinde her bir tüpün rayiç bedelinin ve dava konusu sınai tüplere ait tüp kiralarının davalıdan talebinin hasız olduğunu, davalı şirketin müvekkiline ait yaklaşık 22 adet sınai tüpü haksız şekilde elinde bulundurarak, müvekkilinin ticari faaliyetini güçleştirdiğini, davalının defalarca talep edilmesine rağmen elinde bulundurduğu tüpleri iade etmediğini, davalının yine kira bedellerini müvekkiline ödemediğini, davalının haksız şekilde müvekkil şirkete ait tüpleri iade etmemesi sonucu, müvekkilinin ayrıca elde edeceği kira gelirinden de mahrum kaldığını, müvekkiline ait tüplerin kira bedellerinin fazlaya ilişkin talep ve ıslah haklarını saklı tutarak 28.03.2014 tarihinden itibaren uzman bilirkişi tarafından belirlenecek rayiç bedel üzerinden (günlük 0,75 TL) hesaplanarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.Davacı-Karşı davalı vekili 17/12/2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: Davalının zamanaşımı yönündeki beyanının kanuna ve ticari kayıtlara aykırı olduğunu, davalıya teslim edilen tüplere ilişkin irsaliyelerde tüplerin 7 gün içinde iade edilmesi gerektiği ve kira bedeli alınacağının açıkça yazılı olduğunu, düzenlenen irsaliyelere ve faturalara ilişkin davalı tarafından TTK 21 md göre itiraz yapılmadığından kesinleştiğini, müvekkilinin ticari kazancının sınai gaz satımlarından ve demirbaş niteliğindeki sınai tüp kira gelirlerinden oluştuğunu, davalının dilekçesinde kendi uhdesinde bulunan tüp olmadığını, tüpleri muhafaza edecek fiziki şartlarının bulunmadığını beyan ettiğini, davalının büyük çaplı gemi tedarikçisi olup, çok sayıda yerli ve yabancı bandıralı gemilere kumanya sağladığını, bu nedenle davalının Kartal ve Tuzla da depolarının olduğunu, tüpleri rahatlıkla depolayacak imkanlara sahip olduğunu, davalının kendisine teslim edilen ve iade etmediği tüplerin kendi uhdesinde olmadığı beyanından, davalının ağır kusur sonucu müvekkiline ait bu tüplerin davalı tarafından kaybedildiği veya hukuka aykırı şekilde elden çıkarıldığının anlaşıldığını, dolu tüplerin müvekkili tarafından davalının müşterisi olan gemilere teslimi ve boş tüplerin müvekkili tarafından davalının müşterilerinden alınmasının hem hukuken hem de ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira müvekkili şirketin davalının müşterileri ile doğrudan veya dolaylı hiçbir ilişkisinin mevcut olmadığını, gemilerin çoğu yabancı bandıralı olduklarından gemi tedarikçilerinin işlemlerinin ihracat olup 2013/28 sayılı ‘Deniz ve Hava Taşıtlarına İhracat Teslimleri’ genelgesine tabi olduğunu, karşı dava yönünden beyanlarında; davalı/karşı davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğunu ve bu nedenle karşı dava açtığını beyan ettiğini, daha öncede açıkladıkları gibi karşı davacı ile müvekkili arasında ticari ilişkinin olduğunu, müvekkili şirketin karşı taraftan hırdavat benzeri alımlar yaptığını, müvekkili şirketin karşı davacı ile mutabakat sağlamak amacı ile görüşmeye çalıştığını, ancak bir anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin karşı davacıya borcu bulunmasına rağmen karşı tarafın bugüne kadar herhangi bir ihtarda bulunmadığını, temerrüde düşürmediğini, bunun nedeninin müvekkilinin alacağının daha fazla olmasından kaynaklandığını, müvekkilinin cari borcunun tespiti için bilirkişi incelemesinin gerekli olduğunu, davalı/karşı davacı lehine alacak çıkması halinde bu alacağın davalının borcundan mahsup edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı-karşı davalı vekili 18/12/2018 UYAP havale tarihli ıslah dilekçesi ile sınai tüp alacağı ve kira alacağı olmak üzere toplam 6.338,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili 23/10/2015 havale tarihli Karşı dava/cevap dilekçesinde özetle: Davacının dava dilekçesinde yer aldığı iddia edilen delillerinin hiçbirinin taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı tarafın HMK 121 md aykırı olarak dava dilekçesini düzenlediğinin anlaşıldığını, bu sebeple dava dilekçesinin öncelikle HMK ya aykırı düzenlenmesi sebebi ile usulden reddini talep ettiklerini, davacı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydı ile öncelikle davacı tarafın dava konusu tüplere dair her bir tüpün ayrı-ayrı müvekkili şirkete teslim edildiğini iddia ettiği tarihlerin belirlenmesi gerektiğini, TBK 147 md göre kira bedellerine ilişkin dava hakkının 5 yıllık zamanaşımına tabi olmakla söz konusu tüplere ilişkin kira alacağı taleplerinin 5 yıllık zamanaşımı süresine uğramış olması sebebi ile reddini talep ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili 11/01/2016 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/09/2018 tarih ve 2015/219 Esas-2018/893 Karar sayılı kararında; “Yargı yetkisini, Anayasanın 9. maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, sevk irsaliyeleri, bilirkişi raporu, emsal bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında 2011 yılından itibaren başlayan karşılıklı alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğu, davacının davalının tedarikçisi olduğu gemilere sınai ve lpg tüpleri verdiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 21/04/2014 tarihinde sona erdiği uyuşmazlığın ticari ilişki sona ermeden önce teslim edilen tüplerin daha sonra davacı tarafa iade edilip edilmediği hususundan kaynaklandığı, davacı tarafça dosyaya bir kısım tüplerin teslimine ilişkin sevk irsaliyelerini sunmuş olduğu, davalı taraf sunulan sevk irsaliyelerini teslim alan olarak imzaları bulunan kişilerin kendi çalışanları olmadığından bahisle itiraz etmiş ise de davalı tarafın kendi kabulünde olduğu üzere doğrudan davalının müşterisi olan gemilere tüplerin davacı tarafından verilmesi karşısında imza incelemesinin sonucu etkili olmayacağı, bu nedenle imza incelemesine gerek olmadığı, bunun gibi sevk irsaliyelerine sonradan ilave yapılabileceği ihtimali nedeni ile sevk irsaliyelerine itibar edilemeyeceği yönündeki iddiasının bu yönde bir ispatın bulunmaması nedeni ile yerinde olmadığı, davalı tarafın sınai tüplerin teslim alınmadığına ilişkin herhangi bir iddiasının bulunmadığı, buna göre dolu tüplerin teslimi anında – özellikle ticari ilişki sona ermeden teslim edilen tüplere ilişkin olarak – tüplerin boş hali ile iade edildiği hususu da ispatlanamadığından bilirkişi raporunda tespit edilen tüp sayılarının hükme esas alınması gerektiği, buna karşın sevk irsaliyesindeki bedellerin anlaşma hükmünde olmaması nedeni ile tüplerin serbest piyasa rayiç bedellerinin hükme esas alınması gerektiği, ayrıca bilirkişi araştırmasına göre serbest piyasada tüplerin yabancı para cinsinden işlem gördüğü yönündeki tespit ve davacının talebi nazara alındığında USD cinsinden tüplerin değerinin belirlenmesi gerektiği, bilirkişi ek raporunda 1 adet boş sınai tüp bedelinin serbest piyasada 120 USD ile 350 Euro arasında değiştiğini ve 21/04/2014 tarihi itibariyle serbest piyasaya göre boş sınai tüplerin ortalama bedelinin 150 USD olduğunun tespit edildiği, bilirkişi ek raporunun gerekçeli denetime açık ve somut olaya uygun olması nedeni ile hükme esas alınması gerektiği, 22 adet sınai tüpün adedi 150 Usd ‘den olmak üzere toplam değerinin 3.300 usd olduğu, yabancı para cinsinden olan alacağa 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz uygulanması gerektiği, yine 3 adet boş lpg tüpün adedi 25 TL’den toplam değerinin 75 TL olduğu, bunun yanı sıra her ne kadar bilirkişi ek raporunda 22 adet boş sınai tüp ile ilgili olarak günlük kira bedelinin 1 TL olduğu tespit edilerek hesaplama yapılmış ise de davacı tarafça günlük kira bedeli olarak dava dilekçesinde 0,75 TL talep etmiş olması nedeni ile bu hususta kök rapordaki hesaplamanın hükme esas alındığı ve buna göre tüplerin teslim tarihi belli olmadığından taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiği 21/04/2014 tarihinden dava tarihi olan 14/09/2015 tarihine kadar geçen 511 gün için günlük 0,75 TL kira bedeli üzerinden 22 adet boş sınai tüpün toplam kira bedelinin 8.431,50 TL olduğu, davacı taraf dava dilekçesinde 7.800,00 TL kira alacağı talep ettiği ancak bu talebini daha sonra 631,00 TL ıslah ederek talebini 8.431,00 TL’ye yükselttiği, bu bedelin hükme esas alındığı, davacı tarafın alacağının talebinde olduğu gibi dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği, karşı dava yönünden ise incelenen davacı tarafın ticari defterlerine göre davacının davalıya 12.896,13 TL borçlu olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise davacıdan 12.751,33 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davacı tarafın ticari defterlerine göre cari hesap borcu davalının defterindeki miktardan fazla ise de gerek talep konusu miktar ve gerekse davanın kendi ticari defterlerine itibar olunarak alacağın 12.751,33 TL olduğunun kabulünün gerektiği, karşı davada davacı-karşı davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden alacağın karşı dava tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, ”1-Asıl Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Karşı Davanın KABULÜNE, 2-Davaya konu 22 adet sınai tüpün davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 22 adet sınai tüp bedeli 3.300,00 USD ‘nin dava tarihinden itibaren 3095 sy yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca 1 yıllık USD cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 3-Davaya konu 3 adet LPG tüpün davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 3 adet LPG tüp bedeli 75,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 4-Sınai tüplerin kira bedeli 8.431,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 5-Karşı dava yönünden 12.751,00 TL’nin karşı dava tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, ” karar verilmiş ve karara karşı DAVACI-KARŞI DAVALI … TİCARET LTD. ŞTİ. VEKİLİ tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı -karşı davalı vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne – kısmen reddine karar verdiğini, kararın 2. Hüküm fıkrasının sınai tüplerin bedeli yönünden kısmen reddinin hukuka aykırı olup istinaf incelemesi sonucu bozulmasına karar verilmesinin talep edildiğini,Her bir sınai tüpün bedeli bilirkişi kök raporunda ve Dava dosyasına sunulan emsal dosyalarda 300 € olmasına rağmen, davalı tarafından yargılamayı uzatmak adına 31/10/2016 tarihinden itibaren elinde bulunan belgeyi 20/12/2017 tarihinde, delillerin sunulması için verilen kesin süreden 1 yıl 10 ay sonra ve yerinde incelemeden 8 ay sonra sunduğu ve doğrudan sınai tüp bedelleri ile ilgisi bulunmayan bir fiyat teklifi ile hukuka aykırı şekilde ek rapor aldırılmasına karar verildiğini, bu karar ile iddia ve savunmanın genişletilmesi kuralının ihlal edildiğini, Ayrıca hukuka aykırı şekilde ek rapor istenmesinin, bilirkişiler üzerinde raporlarını değiştirmeleri yönünde bir baskı oluşturarak, tarafsızlıklarını yitirmelerine neden olduğunu, kök raporda davanın aydınlatılması için tüm hususların değerlendirildiği ve tüm tespitlerin gerekçelendirildiğini, hüküm kurmaya elverişli bir rapor olmasına rağmen, karar verilmeyerek ek rapor istenmesinin ve ek rapora göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu İleri sürerek İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/219 E. ve 2018/893 K. Sayılı dosyasından verilen hüküm kısmının 2. Maddesinde yer alan kısmen red kararı usule ve yasaya aykırı olup, kararın istinaf incelemesi sonucu bozulmasına karar verilmesini, aynen iadeye karar verilmesi halinde rayici yabancı para olan sınai tüpler için infaz aşamasında, sınai tüplerin iade edilmemesi halinde her bir tüp için 300 € rayiç belirlenmesine, dava tarihinden itibaren 3095 sy yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca 1 yıllık AVRO cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine olarak karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl Dava; taraflar arasındaki sınai gaz alım-satımına dayalı ticari ilişki nedeniyle davacı tarafından davalıya muhtelif tarihlerde yapılan tüp satışları nedeniyle davalı şirket uhdesinde kalan iade edilmediği iddia edilen tüplerin aynen iadesi, iade edilmemesi halinde her bir tüpün rayiç bedelinin ve dava konusu tüplere ait tüp kiraların iadesi talepli alacak davası olduğu, karşı dava ise; açıp hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, Asıl Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Karşı Davanın kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı Davacı-Karşı Davalı … TİCARET LTD. ŞTİ. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasındaki karşılıklı ticari ilişki her iki tarafın da kabulünde olup istinaf açısından uyuşmazlık iade edilmeyen sınai tüp bedelinden kaynaklanmaktadır. Davacı vekilinin, mahkemece doğrudan sınai tüp bedelleri ile ilgisi bulunmayan bir fiyat teklifi ile hukuka aykırı şekilde ek rapor aldırılmasına karar verildiğini, bu karar ile iddia ve savunmanın genişletilmesi kuralının ihlal edildiği ve ek rapor doğrultusunda Mahkemenin sınai tüplerin bedeli yönünden davanın kısmen reddine ilişkin kararının hukuka aykırı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davalı-Karşı davacı vekili cevap-karşı dava dilekçesinde ve 2.ci cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmasına rağmen mahkemece bu yönde olumlu/olumsuz bir karar verilmemiş isede davalı-karşı davacının istinafı olmadığından ve davacı vekilininde bu yönde istinafı olmadığından dairemizce zamanaşımı defi yönünde inceleme yapılmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31. maddesine göre; “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmak hâkimin görevidir. Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, age, s. 248 vd). Görüldüğü üzere, hakimin davayı aydınlatma ödevine ilişkin 31’inci maddede, hakimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz ya da çelişkili gördüğü konular hakkında taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, kanıt gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Bu ilkiler ışığında somut olaya gelince, Dosyaya ibraz edilmiş taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşmenin olmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişi kök raporunda da belirtildiği üzere, davacı taleplerini sevk irsaliyeleri altında bulunan hükümlere dayandırmış olup bunlar; ”1-Müşterinin malzeme ve tüp zimmetine esas irsaliye muhtevasıdır, 2-İş bu irsaliye muhtevasına 8 gün içerisinde itiraz edilmediği taktirde kabul edilmiş sayılır, 3-Tüp kiraları günlük 1 EURO fiyata ücretlendirilir, 4-Tüp kaybı halinde ve istenildiğinden itibaren 1 hafta içinde iade edilmediği taktirde müşteri beher tüp için 300 EURO ödemeyi kabul ve taahhüt eder, ”düzenlemeleridir. Davalı-karşı davacı vekili mahkemeye ibraz ettiği 2.ci cevap dilekçesinde, İstanbul Anadolu 9 ATM.nin 2015/220 Esas sayılı dosyasının celbi ve davacı delilleri dava dilekçesi ekinde sunulmadığından sonradan sunulmasına muvafakat etmediklerini belirtip emsal sınai tüp kirasına ilişkin delillerin toplanması ve dayanılmasını talep etmiştir. Davalı-Karşı davacı vekili bilirkişi kök raporu ibraz edilmeden mahkemeye sunduğu 20/11/2017 tarihli dilekçe ekinde emsal boş tüp bedelleri ile ilgili belge sunduğu görülmüştür. Davalı-karşı davacı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan ve itiraz dilekçesinde;malın müvekkili uhdesinde kalıp kalmadığının tesbiti akabinde de taraflar arasında yazılı bir cari hesap anlaşması veya sözleşme bulunmadığından tek taraflı kayıtlar yerine beher her bir mal için malın bedeli ile ilgili piyasa rayicini boş tüp satan tüm firmalardan alacağı fiyatların ortalamasını dikkate alarak rayiç bedele göre rapor oluşturulması gerektiği belirtilerek itiraz edip itirazlar doğrultusunda yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece 21/12/2017 tarihli duruşmanın ara kararı gereğince, Taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiği 21/04/2014 tarihi itibari ile serbest piyasa rayiç bedelerine göre iade edilmeyen tüp bedelleri ile 21/04/2014-14/09/2015 tarihleri arasında dönemsel olarak serbest piyasa rayiç bedellerine göre iade edilmeyen tüpler için kira tazminatı hesaplanması sureti ile ek rapor hazırlanması için dosyanın bilirkişilere yeniden tevdine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 11/04/2018 teslim tarihli ek raporda;teknik bilirkişi kimya mühendisi tarafından Kocaeli çevresinde çeşitli bayilerde yaptığı araştırmada 21/04/2014 tarihi itibariyle boş sınai tüp bedelinin minimum 120,00 USD. İle maksimum 350,00 EURO civarında olduğu,yine bu sınai tüplerin kiralama bedellerinin müşterilerle yapılan sözleşmelere göre belirlendiğinden günlük kira bedelinin 1,00 TL. Olduğunu,teknik olarak basınçlı LPG ve sınai gaz tüplerinin içlerine doldurulan gazın kimyasal özellikleri nedeniyle belli bir dolum sayısı, nakliye koşulları ve dedantör bağlantı yerlerinin aşınması nedeniyle belli bir dolum sayısından sonra hurdaya çıkartıldığı hususunun tespit edildiğini,bu nedenle 21/04/2014 tarihi itibariyle ortalama bir fiyat olan 150,00 USD. Olabileceği kanaatine varıldığını, bu veri esas alındığında 22 adet sınai tüp bedelinin 3.300,00 USD. Olduğunu belirtmişlerdir. HMK 266 maddesindeki “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir…” ve yine HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı, buna göre davacı tarafça sunulan sevk irsaliyesindeki bedellerin anlaşma hükmünde olmaması nedeni ile tüplerin serbest piyasa rayiç bedellerinin hükme esas alınması gerektiği, ayrıca bilirkişi araştırmasına göre serbest piyasada tüplerin yabancı para cinsinden işlem gördüğü yönündeki tespit ve davacının talebi nazara alındığında USD cinsinden tüplerin değerinin belirlenmesi gerektiği yönündeki mahkeme tespiti yerinde olup İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi ek rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurulan hüküm gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenleri de karşılanmış olmakla; yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı -karşı davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı – karşı davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 318,28.TL harçdan mahsubu ile bakiye 263,88.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/06/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.