Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1963 E. 2020/326 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1963 Esas
KARAR NO: 2020/326 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
DOSYA NUMARASI: 2018/305 Esas – 2018/1069 Karar
DAVA: Şirket Feshi
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalının … Ltd Şirketinin her biri %50 şer hisseye sahip ortaklar olup, hem davacının hemde davalının münferiden imza yetkisine sahip müdür sıfatını haiz olduklarını, davalının şirketten bağımsız ve gizli olarak şirket konusuna giren konularda çalışmalarda bulunarak şirketten bağımsız şekilde gelir elde etme uğraşına girdiğini , şirkete kazandırılan işleri baltaladığını, hem davacı hemde müşterilerin zor duruma düştüklerini müşterilerin tamamen davacının çabası ile kazandırıldığını gerçeğin bu şekilde olmasına rağmen davalı tarafın müvekkiline şirketle haksız rekabet teşkil eden eylem ve işlemlerde bulanarak suçlayarak davalının bu hususta İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/40 esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında dava açtığını, davalının kasıtlı ve kusurlu davranışları nedeniyle şirketin uzun süredir çalışamaz ve iş yapamaz durumda olduğunu hiç müşterisi kalmadığını belirterek … LİMİTED ŞİRKETİ’nin Haklı sebebe binaen feshine ve tasfiyesine, Davalı asil …’ın … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ Müdürlüğünden azline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, şirket ana sözleşmesinde müdürlere şirketle rekabet izni verilmediğini , davacının rekabet yasağına aykırı eylemleri nedeniyle davacı hakkında İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/40 esas sayılı dosyasından dava açtıklarını davacının da İstanbul 12 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/300 esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında müdür sorumluluğuna dayanan dava açtığını, 12 Asliye Ticaret Mahkemesine ait davanın İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesine ait dava ile birleştirildiğini öncelikle fesih davasının şirket tüzel kişiliğine karşı açılmasının gerektiğini şirketi zor duruma düşürenin müvekkili olmayıp davacı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 04/10/2018 tarih ve 2018/305 Esas, 2018/1069 Karar sayılı kararında; “… Davacı şirket feshine ilişkin davayı feshine karar verilmesini talep ettiği şirket aleyhine değil , ortak aleyhine açmıştır. Feshi talep edilen şirketin iki ortağı olup bunların davacı ve davalı konumunda olmasına rağmen verilecek hükümde şirketle ilgili karar verilecek olmasına rağmen, (Karar başlığında davacı ve davalı asil gösterilecek ancak hüküm şirket hakkında verileceğinden ) yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı ortaktan tahsili şeklinde hüküm kurulmasının hükmün içeriği ile çelişki taşıyacağı, bu nedenle davanın ortak hakkında değil, feshi talep edilen şirket hakkında açılması gerektiğinden davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile; ”Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Limited şirketin feshi-davada husumetin tüm ortaklara yöneltilmesi halinde de husumetin şirkete yöneltilmiş olduğunun kabulü gerektirdiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/3865 Esas – 2015/11202 Karar ) Yerel Mahkemenin husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verdiği hususun ile ilgili Yargıtay kararlarında uzun zamandır uygulamaların mevcut olduğunu, B-“tüm ortaklar, davacı veya davalı olarak davada mevcut ise, taraf teşkili sağlanmış demektir” (Yargıtay 11. HD. 25.06.2002 T., E.5464/K.6568) C- “ikiden çok ortaklı bir limited ortaklıkta, bir kısım ortakların davacı ve diğer kısmın da davalı olarak gösterilmesi suretiyle ortaklığın fesih ve tasfi yesine ilişkin dava açılmasında, husumetin tevcihi yönünden herhangi bir yanlışlık yoktur” (Yargıtay 11 HD. 13.02.1985 T., E.467/K.675) D-“…sirketin feshi davasında husumet diger ortaga yöneltilebilir…” (Yargıtay 11. HD. E. 1995/2880, K.1995/3952, T. 1.5.1995) Yargıtay kararlarının ortak noktasının eğer tüm hissedarlar davacı veya davalı olarak şirket feshi davasında yer alıyorlar ise; husumetin feshi istenen şirkete yönlendirilmiş sayılmasının olduğunu, Müvekkili ve davalı asil her ikisi de; feshi talep olunan şirkette %50’şer yarı yarıya hisseye malik olduğunu, her iki ortak da eşit yetkilere ve münferiden imza yetkisine sahip müdür sıfatını haiz olduğunu, Durum böyle iken, şirket tüzel kişiliğinin şirketin feshi davasında davalı gösterilmesi durumunda, davalı olan şirketi diğer davalı ortak tek başına temsil etmiş olacağını, şirketi temsil bakımından aynı konumda bulunan müvekkili ve davalı asil bakımından, müvekkilinin şirketin feshini talep eden ve şirketi temsil etmeyen herhangi bir ortak ve davalı asilin de, şirketi tek başına temsil eden, şirketin temsilcisi ve adeta şirketin kendisi olarak konumlanması hiç de adil bir hususun olmadığını, ve kanunen de yanlış bir konumlanmanın olduğunu, bunun gerek davadaki temsil bakımından ve gerekse şirketin 3. şahıslara karşı temsili bakımından hukuka aykırı bir durum oluşturacağının izahtan vareste olduğunu, dolayısıyla, Yargıtay Kararları ile Yerleşik hale gelmiş uygulamanın, olayın özünün kaçırılarak şekli bir sebebe dayalı olarak davanın husumet yönüyle reddi, hukuka ve tarafların birbirlerine eşit muameleye tabi tutulması adil yargılama ilkesine aykırı bulunduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yapılacak istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak, yargılamaya devam edilerek delilleri toplanarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, iki ortaklı dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ.’nin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi ile davalının şirket müdürlüğünden azline ilişkindir. Mahkemece, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava dışı … LTD. ŞTİ. iki ortaklı olup, davalı ve davalı ortak % 50 hisseye sahip olduğu, davacı ve davalı ortağın her ikisininde münferit yetkili şirket yetkilisi olup her iki ortak da münferit imza ile şirketi temsile yetkilidir. TTK 636/3 maddesinde şirketin haklı sebeplerle feshi düzenlenmiştir. Limited ortaklığında haklı nedenlerle feshin istenebilmesi için haklı nedenlerin gösterilmesi ve bu nedenlerin soyut olarak değil somut biçimde kanıtlanması gerekmektedir. Haklı nedenlerin var olup olmadığı, her somut olaya göre hakim tarafından her davada olduğu gibi sunulan delillere göre değerlendirilir. TTK 636. maddesinde mahkemenin fesih istemi yerine davacı ortağı payın gerçek değerin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme hükmedebileceği belirtilmiştir. Böylece hakimin şirketin feshi davasında davacının fesih talebi ile bağlı olmayıp, durumun gerekliliğine göre başka kararlar verebilme olanağı da mevcuttur. Bu durum değerlendirilirken şirketin mevcut durumunun göz önüne alınması gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2019/2234 Esas, 2019/4569 Karar sayılı içtihadı, aynı dairenin 2014/6043 Esas, 2014/18201 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin bu yöndeki yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemli davanın, kural olarak şirket tüzel kişiliği hasım gösterilerek açılması gerekir. Ancak, tüm ortakların taraf olduğu davalarda ayrıca tüzel kişiliğin hasım gösterilmemesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Özellikle, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi iki ortaklı limited şirketlerde ortakların davada taraf olması halinde, davanın şirkete karşı açıldığının, dava dilekçesinde diğer ortağın gösterilmesinin, şirketi temsilen olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla,şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik davalı … hakkında açılan dava pasif husumet yokluğundan reddedilmiş ise de, davanın tüzel kişiliğe karşı açıldığının kabulü gerektiğinden mahkemece verilen karar yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Limited şirket müdürünün azli davasında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. İlk derece mahkemesince dava dilekçesinde talep edilen Davalı asil …’ın … LİMİTED ŞİRKETİ Müdürlüğünden azline yönelik talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını, inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a4.,6 maddeleri uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2018 tarih ve 2018/305 Esas, 2018/1069 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a4.,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafça yatırılan 98,10-TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında sarfedilen 98,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş gideri 23,50-TL olmak üzere toplam: 121,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/03/2020 tarihinde HMK 353/1-a4,6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.