Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1952 Esas
KARAR NO : 2019/1566 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/371 Esas 2018/107 Karar
TARİH : 14/02/2018
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili bankanın Tekstilkent şubesi ile … Ticaret Limited Şirketi arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalıların bu sözleşmede müteselsil kefil olarak yer aldıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/456 Değişik İş dosyası ile ihtiyati haciz kararı alarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, davalılar tarafından takibin yetkili icra dairesinde açılmadığı gerekçesiyle yetkiye ve borcun esasına ilişkin itirazda bulunulduğunu, itirazın yerinde olmadığını, HMK 10 ve TBK 89. maddeleri gereğince yetkili icra dairesinde takibe başlanıldığını, esasa ilişkin itirazlarının da yerinde olmadığını, sözleşmeye göre faizin hesaplandığını belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğ olunmuş, davalılar davaya cevap vermemişler, takip dosyasında ise; yetkiye ve borcun esasına ilişkin itirazda bulundukları anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 14/02/2018 tarih 2017/371 Esas 2018/107 Karar sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamından; dava itirazın iptali davası olup, takip dosyasında yetkiye itiraz olması halinde itirazın iptali davasında öncelikle yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı …yönünden 23/09/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile yetki itirazında bulunulmuş, itiraz dilekçesinde yetkili icra dairesi de bildirilmiştir. İtiraz süresinde ve usulüne uygun yapılmış durumdadır. Her ne kadar dava dilekçesinde açıkça belirtilmemiş ise de, davacıya verilen sürede dava dilekçesinin açıklandığı 23/11/2017 tarihli yazılı beyanda; takip dosyasında talep edilen bedelin, 06/07/2012 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı belirtilmiştir. Yetki itirazının yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi açısından bu sözleşmenin esas alınması gerekmektedir. Sözleşme tarihi dikkate alındığında 6100 sayılı HMK’nun uygulanması gerekmektedir. Sözleşmenin 26. Maddesinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu yönünde yetki şartının bulunduğu görülmüştür. HMK’nun 17. maddesi gereğince tacirler ve kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılması gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmede HMK’nun 17. maddesi gereğince yetki şartı konulmuştur. Sözleşmede belirlenen icra dairesinde takibin başlatılması gerekmektedir. Genel kredi sözleşmesinin tarafları tacirdir. Davalı… sözleşmede müteselsil kefil olarak imzası bulunmaktadır. TTK’nun 7. maddesi gereğince teselsül karinesi bulunmaktadır. TTK’nun 7. maddesi gereğince sözleşmede ki yetki şartı davalılar içinde geçerlidir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması, itirazın iptali davasında dava şartı olduğundan ve yukarıda belirtildiği gibi bu şart yerine gelmemiş olduğu anlaşıldığından…” gerekçesi ile; Davacının davalı …a karşı açmış olduğu davanın yetkili icra dairesinde takipte bulunulmdağından ve süresinde yetki itirazında bulunulduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;Yerel mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak karar verildiği, müvekkili ile dava dışı kredi borçlusu arasında imzalanan ve davanın dayanağı olan 06/07/2012 tarihli 2.000.000,00.TL bedelli genel kredi sözleşmesinin 13.2.A sayılı yetki maddesinde yetkili icra daireleri ve mahkemeleri belirtilirken hem tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere denilerek gerçek kişi ve tacir olanlar arasında ayrım yapıldığı, hem de kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunun belirtildiğini, Genel kredi sözleşmesinin yetkili yer düzenlemesinde tacir olmayan gerçek kişilerin, yetki sözleşmesinin kapsamından istisna tutulduğunu, hal böyle olunca TTK 7. maddesinde düzenlenen teselsül karinesinin aksinin sözleşme ile belirlendiğini, HMK 17. maddesinde yetki sözleşmesinin düzenlemesinin şartlarının belirlendiğini, Müteselsil kefiller hakkında teselsül karinesinin uygulanamayacağı hususuna dair Yargıtay kararları bulunduğunu, (Yargıtay 12. H.D. 2015/27019 Esas 2016/4412 Karar 18/02/2016 Tarih)Kanunda açık hüküm bulunan haller ile sözleşme ile aksi kararlaştırılan hallerde bir karinenin uygulanmasının hukuki dayanağı bulunmadığı, yerel mahkeme tarafından da sözleşme metni incelenmeksizin eksik inceleme neticesinde yasaya ve sözleşmeye aykırı karar verildiğini, Müvekkili ile dava dışı kredi borçlusu … Tic. Ltd. Şti. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin Tekstilkent Şubesi ile yapılmış olup, kredi borçlusunun kredi hesaplarının Tekstilkent Şubesinde olduğunu, HMK mad.10 kapsamında sözleşmesinin ifa yerinin müvekkili bankanın Tekstilken Şubesi olduğunu, TBK mad. 89 gereği de para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilebileceğini, öncelikle bu hükümler dikkate alındığında, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde açıldığını, (Yargıtay 12. H.D. 08/12/2015 T. 2015/20330 E. 30838 K., Yargıtay 19. H.D. 2012/7181 E. 2012/10606 K. 27/06/2012 T., Yargıtay 13. H.D. 2015/3180 E. 2015/6776 K. 05/03/2015 T., Yargıtay 12. H.D. 2014/27209 E. 2015/1594 K. 22/01/2015 T., Yargıtay 6. HD. 2014/11192 E. 2015/5348 K. 02/06/2015 T.)Yine dava dışı kredi borçlusuna kullandırılan kredilerin Tekstilkent Şubesi tarafından kullandırıldığını, HMK 14.mad.gereğince Tekstilkent Şubesinin bulunduğu yer mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, (Yargıtay HGK 13/04/2011 T. 2010/10-741 E. 2011/145 K., Yargıtay 12. H.D. 28/11/2012 T. 14023 E. 177885 K., Yargıtay 11. H.D. 25/10/2016 T. 11760 E. 8381 K., Yargıtay 13. H.D. 10/11/2015 T. 2015/15782 E. 2015/32412 K.) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/371 Esas 2018/107 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun tahsili için müteselsil kefil borçlular hakkında yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.Mahkemece icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, genel kredi sözleşmesinde yetki şartının bulunduğu, genel kredi sözleşmesinin taraflarının tacir olması nedeniyle yetki sözleşmesinin HMK 17. maddesine göre geçerli olup, takibin yetki sözleşmesinde belirlenen icra dairesinde yapılabileceği, davaya konu takipte yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun takip bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İİK’nn 50. maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” denilmek suretiyle takipte yetkili icra dairesi konusunda HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerine atıfta bulunulmuştur.HMK’nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenlenmiş olup, maddeye göre tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğacak bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabileceklerdir. Yine maddeye göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen mahkemede açılabilecektir.HMK’nın 14/1. maddesinde Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir hükmü getirilmiştir. 10. maddesinde ise sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir.Davaya ve takibe konu alacak para borcundan kaynaklanmaktadır. TBK’nın 89. maddesinde para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği düzenlenmiştir.İncelenen takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin davacı ile asıl borçlu dava dışı şirket arasında düzenlendiği, davalı borçlunun genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, genel kredi sözleşmesinin davacı bankanın Esenler/İstanbul adresinde bulunan Tekstilkent şubesince kullandırıldığı anlaşılmaktadır.Yine genel kredi sözleşmesinin yetkili mahkemelerin düzenlendiği 13.2-a maddesinde “Bu sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Türk Hukukunun uygulanacağını ve İstanbul mahkeme ve icra daireleri ile Bankanın genel müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağını, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunu kabul ederler ” düzenlemesinin yer aldığı, söz konusu yetki sözleşmesinde gerçek kişi olan tarafların yetki sözleşmesinden ayrık tutulduğu, ayrıca yetki sözleşmesinde kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkisi de saklı olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davalı müteselsil kefil gerçek kişidir. Buna göre davalı sözleşmedeki yetki koşulundan ayrık tutulmuş, ayrıca kanunen yetkili olan icra dairelerinin de yetkisinin devam ettiği kararlaştırılmıştır. Davalı hakkında açılacak dava ve takiplerde HMK’nın yetkiye ilişkin kuralları uygulanacaktır. Davaya konu takip Bakırköy icra dairesinde başlatılmış olup, sözleşme konusu krediyi kullandıran alacaklı banka şubesi Esenler/İstanbul adresinde bulunmaktadır. Esenler ilçesi ise Bakırköy adliyesi yargı çevresi içinde kalmaktadır.Buna göre, takip dayanağı para borcu olduğundan ve TBK’nın 89. maddesine göre para borçlarının ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan ve HMK’nın 10 ve 14. maddelerine göre takipte ifa yeri ve şubenin işlemlerinden doğan takiplerde şubenin bulunduğu yer icra daireleri de yetkili olduğundan, davalının icra dairesinin yetkisine itirazın reddi gerekmektedir.Mahkemece takip dayanağı yetki sözleşmesinde öngörülmüş ayrık düzenleme dikkate alınmaksızın yetki sözleşmesinin müteselsil kefiller hakkında da geçerli olduğundan ve yetki sözleşmesinde belirlenen yer icra dairesinde takip başlatılmadığı gerekçesi ile usulden red kararı verilmesi hatalı olmuştur.
Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yetkili icra dairesinde usulüne uygun başlatılmış takip bulunduğundan davada bu yönden dava şartı eksikliği bulunmamakla, davanın esası ile ilgili deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere davanın görülmesi için mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2018 tarih ve 2017/371 Esas – 2018/107 Karar sayılı kararının 353/1-a4 maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf aşamasında sarfedilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 39,00.TL olmak üzere toplam 137,10.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.