Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/195 E. 2018/204 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/195
KARAR NO : 2018/204
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/581 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin 30/03/2016 tarihinde yapılan 2016 yılına ilişkin olağanüstü toplantıda alınan 3, 5, 7, 9, 10 ve 12 nolu kararların kanunun emredici hükümlerine ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline yönelik açmış olduğu davada uğranılacak zararın önlenmesi amacıyla kararların yürürlüğünün durdurulması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/12/2017 tarih 2017/581 Esas sayılı ara kararı ile; ” … İptali istenen genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmadığı takdirde davacının telafisi imkansız zarara uğrayacağının, davacı tarafından “yaklaşık ispat” ilkesine uygun olarak delillendirilmediği, ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde çoğunluk haklarının ve şirket yönetiminin icra faaliyetlerinin kısıtlanması ile şirket zarara uğrayacağından ve ihtiyati tedbir kararı ile mahkememizce esas hakkında verilecek kararın sonuçlarını doğuracak şekilde bir durumunun ortaya çıkabileceği, bunun yanında ihtiyati tedbir kararın verilmesinin davalı şirket açısından ticaret hayatında telafisi imkansız zararlar oluşturabileceği, halbuki tedbir kararının reddi halinde azınlık hissedarları için telafisi imkansız zararların oluşmayacağına dair kanaat oluştuğu ayrıca yönetim kurulu üyeleri de tedbir kararının verilmesinin şirketi büyük zarara uğratacağını beyan ettikleri … ” gerekçeleri ile; ” Davalı şirketin 30/03/2017 tarihli genel kurul kararının 3,5,7,9,10 ve 12 no.’lu maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
30.03.2017 tarihli Genel Kurul Kararının 5. nolu maddesi uyarınca atanan yönetim kurulu üyelerinin, SPK’ ya pay alım teklifi tebliğine ve önemli nitelikteki işlemlere ilişkin ortak esaslar ve ayrılma hakkı tebliğine aykırı olarak oluşturulan kurulda yer aldıklarını, anılan mevzuata aykırı olarak oluşturulan yönetim kurulu üyelerinin yapacağı ve yapmaya devam ettiği tüm işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, öte yandan zorunlu pay alım teklifi usulüne uymayan …’ nın oy haklarının pay alım teklifi tebliği uyarınca donmuş olması gerekirken, Mayhoola’ nın yönetimde söz sahibi olması ve atadığı yönetim kurulu üyelerinin görevine devam etmesinin donan oy haklarına rağmen…’ nın şirkette dilediği gibi hareket etmesi anlamına gelmekte olduğunu, yönetim kontrolü değiştirilerek oluşturulan bu yönetim kurulunun şirketi yönetmesi ve şirket adına işlem yapmasının hukuken imkansız olduğunu,
..r Holding tarafından …ya yapılacağı duyurulan hisse satışı gerçekleşmeden, bazı genel kurul kararları için esas sözleşmede belirlenen nisapların düşürülmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, bu kararın icrasının durdurulmamasının müvekkilinin ve diğer küçük pay sahiplerinin hak ve menfaatleri bakımından ciddi bir tehlike arz etmekte olduğunu, 9 nolu genel kurul kararının icrasının durdurulmasına ilişkin tedbir taleplerinin reddinin hukuka aykırı olup,
Davalı şirketin sistematik ve düzenli olarak zarar etmesine rağmen, şirket tarafından 2017 yılında yapılacak bağış ve yardımların yüksek oranda tutulmasının açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu,
Davalı şirketin, kötü yönetim neticesinde oluşan finansal durumu göz ardı edilerek, yöneticilere ve yönetim kurulu üyelerine TTK md 395 ve 396′ da öngörülen yetki ve izinlerin verilmesinin dürüstlük kuralına ve küçük pay sahiplerinin korunması ilkesine aykırı olduğunu,
2016 yılında yönetim kurulu üyelerine, 60.013,423- TL tutarında yapılan ödemelerin onaylanmasına dair genel kurul kararının yürütmesinin dava sonuna kadar durdurulmasının zorunluluk arz etmekte olduğunu, üst düzey yöneticilere yapılan ödemelerin aynı zamanda SPK’ nın 21. maddesi çerçevesinde örtülü kazanç aktarımı teşkil ettiğini,
İleri sürerek ; Yerel mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının bozularak ortadan kaldırılması ve 30.03.2017 tarihli Genel Kurul Kararlarının 3,5,7,9,10 ve 12 nolu maddelerinin icrasının iptal davası sonuna kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Talep; davalı şirketin 30/03/2016 tarihinde yapılan 2016 yılına ilişkin olağanüstü toplantısında alınan 3, 5, 7, 9, 10 ve 12 nolu kararların ptaline yönelik açılan davada iptali istenen kararların yürürlüğünün durdurulması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi olup, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır (HMK. m.390/3) ispat ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının yürürlüğünün durdurulmasını talep ettiği, davalı şirketin 30/03/2017 tarihli genel kurulunda alınan 3,5,7,9,10 ve 12 no.’ lu kararlarının pek çoğunun muhasebe bilgisini gerektirmesi nedeniyle kanunun emredici hükümlerine ve dürüstlük kuralını aykırı olup olmadığının ancak taraflarca gösterilecek delillerin toplanması ve yapılacak yargılama sonucunda tespit edilebileceğinden ve davanın esasını etkileyecek nitelikte de tedbir kararı verilemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacı tarafından yatırılmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/03/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.