Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1946 E. 2020/549 K. 14.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1946
KARAR NO: 2020/549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI: 2016/875 Esas – 218/916 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 14/05/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile;Müvekkiline sigortalı bulunan … firmasına ait emtianın, davalı şirket tarafından taşınması sırasında emtianın araç üzerinden devrilmesi sonucu maddi hasarın meydana geldiğini, bu hasar karşılığı müvekkili tarafından sigortalısına 05/08/2016 tarihinde 80.757,00.-TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirket tarafından sigortalısına yapılan ödeme sonrasında TTK 1472 maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu belirterek 80.757,00.-TL’ nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama, harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Taraflarınca olayın hemen akabinde Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2016/43 D. İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını ve yaptırılan tespitle hasarın meydana gelmesinin nedeni olarak mermer plakalarının konteynıra yüklenmesinin hatalı olması ve gerekli kurallara uyulmaması, sabitleme işlemlerinin yapılmaması, spanzet veya kompozitle sabitlenmemesi ve ayrıca hava yastığı kullanılmaması gibi yüklemeden kaynaklanan nedenlerin hasar neden olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla TTK 785 maddesinin 2 fıkrası kapsamında davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/10/2018 tarih ve 2016/875 Esas -2018/916 Karar sayılı kararında; “Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle Davacı sigortalı bulunan … firmasına ait emtianın, davalı şirket tarafından taşınması sırasında emtianın araç üzerinden devrilmesi hasarın meydana geldiğini, hasar bedeli kendileri tarafından ödeme yapıldığını, belirterek zararın rücuen tazminini talep ettiği görülmektedir. Davalı cevap dilekçesinde Taraflarınca olayın hemen akabinde Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2016/43 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını ve yaptırılan tespitle hasarın meydana gelmesinin nedeni olarak mermer plakalarının konteynıra yüklenmesinin hatalı olması ve gerekli kurallara uyulmaması, sabitleme işlemlerinin yapılmaması,tespit edildiğini kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmişlerdir. Davacı taraf mahkememize taşıma sırasında meydana gelen zarırın kendileri tarafından sigortalılarına ödenmesi sebebiyle rücuen tazminini talep ettikleri görülmektedir. Tarafların sunmuş oldukları deliller ile birlikte dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi tarafından sunulan rapor mahkememizce de denetime elverişli olması sebebiyle kabul edilmiştir. Tüm dosya kapsamı itibariyle davacının sigortalasına ait emtianın taşınması sırasında hasarın meydana geldiği ve zarar miktarının yapılan hesaplama ve ödeme itibariyle 80.757.. Tl olduğu hususu itibariyle dosya da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında ki uyuşmazlık meydana gelen hasardan dolayı sorumluluk itibariyle kimin sorumlu olduğu noktasında toplandığı görülmektedir. Tarafların sunmuş oldukları deliller ve alınan bilirkişi raporu itibariyle meydana gelen olay sebebiyle davacının sigortalasının zararının 80.757 TL olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Maydana gelen olay sebebiyle , davacının sigortalasına ait emtianın taşınması sırasında davalı şirketin sürücününün araç kullanımı sırasında yüklemeye katılmış olmasına rağmen emtianın araç içerisinde düşürülmesi sebebiyle kusurlu bulunduğu, davacının sigortalasının emtianın yüklenmesi ve konteynere yerleştirmesinin tam sağlıklı olarak istif etmemiş olmasından dolayı kusurlu bulunduğu anlaşılmakla, gerek bilirkişi heyeti raporu ve gerek dosya kapsamı itibariyle davacı ve davalının yüzde elli oranında ayrı ayrı kusurlu oldukları mahkememizce kabul edilerek toplam zararın yüzde elli oranında davacının davalıdan rücuen talep edebileceği mahkememizce kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….” gerekçesi ile, ”Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Davacının davasının 40.378,50.-TL’lik kısmının KABULÜ ile, ödeme tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacının davasının 40.378,50.-TL’lik kısmının REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkeme tarafından hatalı ve eksik bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın % 50 kusur oranı üzerinden kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Taşıyıcı eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen müddet içinde meydana gelen hasardan sorumlu olup, malı tam ve eksiksiz olarak alıcıya teslim etmek zorunda olduğunu, Davalı tarafça konteyner düşürüldüğü hususunun göz ardı edilerek dava konusu olayda taşıyıcıya %50 kusur izafe edilerek davanın %50 kusur oranı üzerinden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu liman işletmesi yetkilisi, firma yetkilisi ve davalı taraf araç şoförünün de imzasını taşıyan tutanakla; “Gümrük işlemleri firma yetkilisi tarafından tamamlanmasına müteakip yine firma temsilcisinin temin ederek belirlemiş olduğu … plakalı araca yükletilen … tanıtıcı numaralı dolu ithalat çıkış muhteviyatı konteyner nizami olarak araca yüklendikten sonra aracın limandan çıkışı için seyir halinde iken üzerindeki/kasasındaki konteyneri yola düşürmüştür. Kaza mahalline gidildiğinde aracın kasasında olan konteyner kilit sisteminin kopmuş/kırılmış olduğu görüldü. Seyir halinde nakliye aracından düşmüş olan konteynerlerin soy yanı üzerinde devrik olduğu görülmüştür.” denilmiştir. Söz konusu tutanak incelendiğinde aracın nizami olarak yüklendikten sonra seyir halinde iken konteynerin düşürülmesi sonucu sigortalı emtiada maddi hasar meydana geldiğinin anlaşıldığını, ekspertiz raporunda, ambalajmanın nakliye şartlarına uygun olduğunun da kabul edildiğini, dava konusu olayın asıl sebebinin emtianın düşürülmesi olduğunu, Emtianın düşürülmesi sonucu oluşan hasar nedeni ile davalı tarafa %50 kusur izafe edilmesinin kabul edilemeyeceğini, Dava konusu olayın meydana gelme sebebi emtianının düşürülmesi olduğunu, emtiayı düşüren davalı tarafından da hasar miktarının tamamından sorumlu olduğunun kabulünün gerektiğini, Emtianın düşürülmemesi halinde hasarın olmayacağı açık olduğuna ve zararın temel sebebi düşürülme olduğuna göre davalının zarar bedelinin yarısından sorumlu olduğunun belirtilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava konusu olayda taşıyıcı tarafından istifleme ve ambalaj hatası bulunduğuna yönelik hiçbir ihtirazi kayıt düşülmeksizin yük teslim alındığından ve hasar davalının sorumluluğundaki aracın yüke özen yükümlülüğü gösterilmemesinden kaynaklandığından taşıyıcı bu hasarın meydana gelmesinde tam sorumlu olduğunun, İşbu iddiaların Yargıtay İçtihadı ile de desteklendiğinin; – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2004/499 E. – 2005/1432 K. – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2003 2002/12522 E. – 2003/5035 K. Anılan Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, hasarın ambalaj veyahut yükleme hatasından kaynaklandığının kabul edilmesi halinde dahi taşıyıcının basiretli bir tacir/taşıyıcı gibi davranma yükümlülüğü bulunduğundan; davalının yan tam tazminle yükümlü olacağını, Bu yükümlülük nezaret etme yükümlülüğünü kapsadığı gibi uyarma ve şerh düşme yükümlülüğüne de kapsamakta olduğunu, davalı tarafından bu yükümlülüklerini yerine getirdiğine ilişkin herhangi bir delil ileri sürülemediğini,dolayısıyla davalının meydana gelen hasarın tamamından sorumlu olduğunun sabit olduğunu, Dava konusu olayda hasarın asıl ve temel sebebi emtianın düşürülmesi olduğunu, bu nedenle dava konusu hasarın tamamından davanın kabulüne karar verilmesi gerekmekteyken kısmen kabulüne karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak tüm hasar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında müvekkili şirkete % 50 oranında kusur yüklenmesinin gerekçesi olarak “… meydana gelen olay sebebi ile davacının sigortalısına ait emtianın taşınması sırasında davalı şirketin sürücüsünün araç kullanımı sırasında yüklemeye katılmış olmasına rağmen emtianın araç içerisinde düşürülmesi sebebi ile kusurlu bulunduğu ” belirttiğini, Müvekkili araç sürücünün yüklemeye katılmasının sözkonusu olmadığını, konteynırların yurtdışından mühürlü olarak geldiğini ve yükleme işinin vinçlerle liman idaresi tarafından yapıldığını, müvekkili şirket taşıma şirketi olup; konteynırların araca yüklenmesinden sonra sadece taşıma işlemini gerçekleştirdiğini, Müvekkili şirketin taşıma işi sırasında bir kusuru olsa idi elbette sorumlu olacağını ancak dava konusu olayda taşıma işinde bir kusur olmadığını ve bilirkişi raporlarında da bu anlamda bir kusur tespit edilmediğini, Müvekkili şirket ve taşıma işi yapan tüm firmaların yurtdışından konteynır içinde gelen malların konteynıra doğru yüklenip yüklenmediğini denetleme – kontrol etme hakkına sahip olmadığını, çünkü konteynırların mühürlü olup; mührü sökerek emtianın konteynıra nasıl yüklendiğini kontrol edemeyeceklerini, bunun bir yasa ve taşıma kuralı olduğunu, Olay sonrasında mahkeme tarafından yapılan tespitin dikkate alınmadığını, Olayın hemen akabinde Küçükçekmece (4.) Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/43 D. İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını ve yaptırılan tespitte ” hasarın meydana gelmesinin nedeni olarak mermer plakaların konteynıra yüklemesinin hatalı olması ve gerekli kurallara uyulmaması, sabitleme işlemlerinin yapılmaması, spanzet veya kompozitle sabitlenmemesi ve ayrıca hava yastığı kullanılmaması gibi yüklemeden kaynaklanan nedenlerin hasara neden olduğu” belirtildiğini, Buradaki yüklemenin emtianin gönderici firma tarafından Yunanistanın Selanik Limanından konteynır içine yüklenmesi işi olduğunun, Gerek Küçükçekmece (4.) Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/43 D. İş sayılı dosyasından yapılan tespitte, gerek davacı tarafından dosyaya sunulan deliller arasında gerekse ek, kök ve gerekçeli kararda meydana gelen hasarla ilgili olarak müvekkili şirkete atfı kabil somut bir kusur bulunmadığının, Yargıtay kararları gereğince; hasarın ambalaj ve istiflemeden kaynaklandığının, ambalaj ve istiflemenin davacı tarafından yapılmış olduğu durumlarda oluşacak hasardan davalının sorumlu tutulamayacağına ilişkin içtihatları bulunduğunun, Yine dosyada bulunan kök ve ek raporda Bilirkişiler tarafından yukarıda numarasını belirtilen dosyadan yaptırılan tespit dosyasındaki hususların da kabul edildiğini, dolayısı ile bu tespitteki hususlar kabul edildikten sonra hiçbir somut hukuki dayanağı olmayacak şekilde genel geçer bir ifade ile araç sürücünün konteynırı düşürmesi sureti ile hasarın oluşmasında %50’li kusurlu olduğunu ifade etmenin mümkün olamayacağını, konteynırın araçtan düşmesinin nedeninin konteynır içindeki ağır Mermer plakaların düzgün bir şekilde sabitlenmemesinden dolayı olduğunun, Zira konteynırın yüklenmesinden sonra hareket eden aracın liman içinde düz yolda 100- 300 metre ilerledikten sonra sol tarafına yattığını Araç sürücüsünün beyanı ile Küçükçekmece (4.) Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/43 D. İş Sayılı Dosyasından alınan tespit raporu da aynı şekilde olduğunu, Ayrıca aracın sürücü … 12.05.2016 tarihli yazılı beyanında aynen” .. konteynır yükledikten sonra Limandan çıkış yapmak üzere hareket ettim. Düz yolda 300 mt civarında ilerledikten sonra aracın arka kısmındaki konteynırdan güm diye ağır bir gürültü geldi. Sol dikiz aynasından baktığımda konteynırda hafif bombe oluştuğunu görünce hemen durmaya çalıştım anda araç ve konteynır devrilmeye başladı ve konteynır aracın kilitlerini kopararak yere düştü, kilitler kopmasa idi araç ile birlikte devrilecekti. Konteynır aracının içindeki malzemelerin sabitlenmesi düzgün yapılmadığı için sol tarafa devrilmesinden kaynaklanmıştır.” şeklinde olduğunu, 31.12.2015 tarihinde Liman İşletme Görevlisi … Firma Yetkilisi … ile araç sürücüsü … tarafından düzenlenen tutanakta da araç sürücüsünün herhangi bir hatasından veya kusurundan bahsedilmediğini, Dolayısıyla hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, Konteynır içindeki mermer plakaların sabitleme işleminin düzgün yapılmaması nedeni ile yana yattığını ve konteynırın araçtaki kilitlerini kopartmak sureti ile devrildiği tüm dosya içeriği ile de sabitlendiğini, Müvekkilinin yada araç sürücüsünün konteynır içindeki emtiayı kontrol etme yükümlülüğünün veya böyle bir imkanın olmadığını, zira konteynırlar mühürlü olduğundan içine bakılıp herhangi bir kontrol imkanı bulunmadığını, ayrıca konteynırın araca yüklenmesi işlemi de müvekkili tarafından değil ilgili Liman İdaresi görevlileri tarafından yapıldığını, Dolayısı ile bu noktalarda müvekkilinin aktif bir eyleminin olmadığını ve bu hususlarda malı kontrol etmek hak ve yetkisinin bulunmadığını, özetle; -Emtia gönderici tarafından Yunanistan’ ın Selanik Limanından konteynıra yüklendiğini ve bu aşamada müvekkilinin bulunmadığını, -Emtia dolu konteynırlar gemi ile İstanbul Ambarlı Limanına indirildiğini, -Emtia dolu konteynırların Ambarlı Liman İdaresi tarafından gemiden indirildiğini, -Emtia dolu konteynırlar Liman İdaresi tarafından müvekkiline ait araca yüklendiğini ve bu işlemin yapılmasına müvekkilinin bir katkısı ve görevi olmadığını, -Emtia dolu konteynır araca yüklendikten ve araç hareket ettikten 300 metre sonra – tüm bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi mermer plakaların Yunanistanın Selanik Limanından konteynıra yüklenmesi sırasında gereği gibi sabitlenmemesi nedeni ile konteynır araç kilitlerini kopartarak düştüğünü, -Herhangi bir bilirkişi raporunda araç sürücüsünün en küçük bir kusurundan dahi bahsedilmediğini, açıklanan nedenlerle emtianın hasarlanması olayında müvekkili şirkete atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından dolayı davanın tümden reddi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek tehiri icra ve duruşma talepli olarak Bakırköy (6.) Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/875 E, 2018/916 Karar sayılı dosyasından davanın kısmen kabulüne dair hukuka aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasına ve davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sırasında hasarlanan emtia hasar bedelini sigortalısına ödemiş olan nakliyat sigortacısı tarafından, davalı taşıyıcı aleyhine, TTK’nın 1472.maddesi uyarınca açtığı rücuen tazminat davasıdır. Mahkemece,” Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Davacının davasının 40.378,50.-TL’lik kısmının KABULÜ ile, ödeme tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacının davasının 40.378,50.-TL’lik kısmının REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ve davalı vekilinin kusura yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde; Somut olayda, davacının sigortalısı tarafından Yunanistan’dan ithal edilen mermer plakaların yurda girişinden sonra, İstanbul-Kumport Limanı’ ndan sigortalının kendi tesisine kadar olan yurt içi nakliye için davalı … LTD.ŞTİ. İle anlaştığı, davalı akdi taşıyıcı tarafından da alt nakliyeci … LTD. ŞTİ.’ ye taşere edildiği ve söz konusu … No.’lu konteynırı alt nakliyesi … LTD.ŞT. firmasına ait … Sevk ve idaresindeki tıra yüklenerek sigortalı tesislerine doğru yola çıktığı, Tırın konteynır sahasından ayrılmasının hemen ardından,liman çıkışına giden iç yoldaki rampada yaklaşık 100 metre ilerledikten sonra üzerindeki konteynırın sol yan tarafa devrilmesi sonucu içerisindeki emtianın hasar görmesi üzerine Kumport Liman İşletme Yetkilisi,firma yetkilisi ve araç sürücüsünün imzasıyla kaza tespit tutanağı düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu taşımanın yurt dışında yapılan taşımanın devamı olmayıp bağımsız bir taşıma olması nedeniyle, taşıma hakkında Türk Ticaret Kanunu’ nun taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Taşıma ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 863. maddesi hükmüne göre, sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır. Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür. Aynı Kanun’ un 864. madde hükmünde gönderenin kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiştir. TTK’nın 864/3. hükmüne göre, zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili oldukları da dikkate alınacaktır. 6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 30/06/2016 tarihli exper raporunda;”Liman sahasında yapılan inceleme esnasında,alanda bulunan liman işçilerinden bazılarıyla yapılan görüşmelerde araç sürücüsünün,genelde bir çok sürücünün yaptığı gibi,sadece bir adet kilidi-konteynırın araç üstünde kaymasını engellemek amaçlı-kilitlemiş,diğerlerini kilitlememiş olabileceği yönünde sözlü beyanlar elde edildiği, 13/05/2016 tarihindeyapılan ilk expertiz çalışmasında,nakliyeci temsilcisinden alınan sözlü bilgiye göre … plakalı dorse üzerinde sadece sol yandaki bir adet kilit mekanizmasında kopukluk meydana gelmiş olması,diğer kilitlerde sorun olmamasınında bu savı destekler nitelikte olduğunu ancak söz konusu devrilme hadisesinin sebebinin ,konteyner içerisindeki emtianın yana yatarak ağırlık merkezini kaydırması sonucu mu,yoksa araç sürücüsünün hatalı bir manevrasıyla rampaya dik açıyla yaklaşmak yerine dönerek yaklaşması ve aracı dönüşte sola yatırması sonucumu meydana geldiği konusunda bir netlik sağlanamadığı,bu konunun kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu açıklığa kavuşabileceğini ve her iki durumda da,hasarın I.C.C.(A) klozu teminatları dahilinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu,” belirtmiştir. Davalı tarafından Küçükçekmece 4 SHM.’nin 2016/43 D.İş Esas sayılı dosyasında yaptırılan tespit sonucu Makine Mühendisi … tarafından düzenlenen tespit raporunda;konteynerdaki mermer plakaların sabitleme işleminde spanzot (spanzet) veya kompozitle sabitlenmediğinden ayrıca hava yastığı sistemi kullanılmadığından dolayı aşırı esneme sonucu konteynır içindeki mermer plakaların,sol tarafa yan yatıp konteynırın aracın üstünden kilitlerini kopartarak düşmesine yada devrilmesine sebep olduğunu belirtmiştir. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan raporda ise; konteynerdaki mermer plakaların sabitleme işleminde spanzot veya kompozitle sabitlenmediğinden ayrıca hava yastığı sistemi kullanılmadığından dolayı aşırı esneme sonucu konteynır içindeki mermer plakaların,sol tarafa yan yatıp konteynırın aracın üstünden kilitlerini kopartarak düşmesine yada devrilmesine sebep olduğu ve TTK. 862 madde uyarınca sigortalının kusurlu olduğu ve araç sürücüsünün emtia taşınması esnasında konteynırı düşürmek suretiyle hasarın meydana gelmesinde %50 oranında kusrlu ve/veya sorumlu olduğunu belirtmişlerdir. Davalı taşıyıcı, taşınmak üzere kendisine teslim edilen emtiayı, TTK 858/2. maddesi uyarınca herhangi bir çekince ileri sürmeden teslim almıştır. TTK 875. maddesi uyarınca, taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçen süre içinde eşyaya gelen hasar ve ziyadan sorumludur. Davalı taşıyıcı, TTK 876.maddesi uyarınca sorumluluktan kurtulma hallerinin varlığını ispat etmemiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporu ile dosyada yapılan değerlendirmeler doğrultusunda; aynı konteynırın deniz taşımasından önce Yunanistan’ ın Selanik Limanına kadar karayolu ile taşınmış olup herhangi bir hasarın meydana gelmediği, deniz taşımasından sonra konteynırın araca konulduktan sonra şöförün araç kilitlerinin hepsini kilitlememiş olması, araç şöförünün kurallara uygun seyir ve manevra yapmamış olması ve hasar gören mermer plakaların taşınması esnasında konteynır içerisinde yeterli sabitleme yapılmadığından hasarın meydana geldiği anlaşılmasına göre, taşıyıcı tek başına ağır kusurlu olarak kabul edilemez. Taşıyıcıya yüklenen, yüklemenin-sabitlemenin gereği gibi yapılmadığına dair hususlar davalı taşıyıcı yönünden ağır kusur teşkil etmez. (Yargıtay 11.HD nin 2014/7501 esas -2014/14266 karar sayılı ve 22.9.2014 tarihli ilamı) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde TTK. 863,864,875 madde hükümleri de gözetildiğinde; kusur dağılımında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve Davalının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10′ ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL’ nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.758,26 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 689,56 TL ( 35,90 TL + 653,66 TL ) harcın mahsubu ile bakiye 2.068,7 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 14/05/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.