Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1903 Esas
KARAR NO : 2020/568 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/808 Esas – 2018/334 Karar
TARİH: 05/04/2018
BİRLEŞEN İSTANBUL 26. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2013/204 ESAS 2014/80 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2007/933 ESAS 2008/335 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Maddi Ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/913 E sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin şirketinde çalışmakta iken bilgi ve tecrübe sahibi …’i ayartarak işinden istifa ettirdiğini, müvekkili şirket çalışanının edindiği eğitim ve bilgileri, teknik konuları, ticari imkanları, müşteri portföyü ve ticari sırlarını elde ettiğini, davalının ise bunları kullanarak haksız rekabet oluşturma sureti ile kazanç elde etmeye çalıştığını, davalı şirketin müvekkilinin uzun yıllar neticesinde elde ettiği müşteri portföyünü ve ticari sırlarını elde edip kendisine çıkar sağladığını, ayrıca müvekkilinin müşterilerine ulaşarak müvekkilinin faaliyetlerini karaladığını, müvekkilini kötülediğini, davalının bu eylemleriyle paralel olarak müvekkili ile aynı alanda fuar düzenleme girişiminde de bulunduğunu, davalının bu tutumunun asıl nedeninin müvekkili müşterilerini kendi fuarına çekmek istediğini, TTK.nun 56.maddesinde “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlere iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” hükmünün yer aldığını, 57.maddesinde de haksız rekabet teşkil edebilecek fiiller örnek niteliğinde sıralandığını, bu konuda yerleşik yargıtay içtihatları bulunduğun, davalının bu eylemleri neticesinde müvekkilinin büyük bir zarara uğradığını, ticari itibar kaydı yaşadığını beyanla, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti ile haksız rekabetin men’ine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin uğradığı 120.000,00 TL maddi zarar ile 230.000,00 TL manevi zararın müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/913 E sayılı dosyasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasını ispat etmekle yükümlü olduğunu, bunu belgelendirmek zorunda olduğunu, müvekkili firmanın Almanya merkezli olduğunu, kurulduğundan bu yana fuarcılık alanında hiç bir şirketin yardım ve tecrübesine ihtiyacının bulunmadığını, müvekkilinin hangi personel olursa olsun bir eğitimden geçirmeden bünyesine dahil etmediğini, müvekkilinin niteliklik elemanları istihdam etmesinden daha doğal bir durum olmayacağını, dava dışı …’in davacı firmada 2 yıldan daha az sürede çalıştığını ve statüsünün ne olduğunun belirtilmediğini, dava dışı …’in davacı şirkette çalışma koşulları, ödenmeyen primler ve fazla mesailer konusunda ihtilafa düştüklerini, bu nedenle …’in karşılıklı mutabakat ve ibralaşılmak sureti ile davacı şirketten ayrıldığını, müvekkili şirketin …’e istifa etmesi yönünde bir telkinde bulunmadığını, müvekkilinin yapacağı fuar organizasyonlarına davet etmeyi düşündüğü firmaların sektörel bazda bilgilerini toplayan ve talep halinde ücret karşılığı satan kuruluşlardan ciddi bedeller ödeyerek satın aldığını, haksız rekabetin şartlarının oluşmadığını dolayısıyla maddi ve manevi olarak tazminat koşullarının da oluşmadığını beyanla, davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 26. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ‘nin 2013/204 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının 01/06/2005 tarihinde müvekkiline ait iş yerinde “satış proje sorumlusu” olarak çalışmaya başladığını, bu görevi nedeniyle davacı şirketin müşteri portföyü, yicari imkanları ve işin yapılması ve pazarlanması için her türlü imkana sahip olduğunu, davalının 31/05/20074 tarihinde işten ayrıldığını, davalı işçinin imzaladığı iş sözleşmesi gereğince rekabet yasağı altında olduğunu beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile sözleşmede ön görülen 200.000 USD karşılığı 234.000,00 TL alacağın 07/11/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin prim alacaklarını istemesi üzerine davacı şirket ile aralarında ihtilaf doğduğunu, bunun üzerine işten ayrıldığını, davacı taraf ile işten ayrılmaya ilişkin mutabakat sağlandığını, müvekkilinin … Ltd. Şti.’nde 6 aylık bir eğitim sonrasında da … şirketinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin davacı iş veren nezdindeki çalışmaları ile ilgili olarak ticari sırlara vakıf olmadığını, bildiği hususların herkesçe bilinen ve kolayca ulaşılabilen bilgiler olduğunu, rekabet yasağına aykırı bir davranışta bulunmadığını beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıdan tahsilini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2007/933 ESAS SAYILI DOSYASI;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, müvekkilinin şirketi çalışanını, işe aldığını, edindiği eğitim ve bilgileri, teknik konuları, ticari imkanları, müşteri portföyü ve ticari sırlarını elde ettiğini, davalının ise bunları kullanarak haksız rekabet oluşturma sureti ile kazanç elde etmeye çalıştığını, davalı şirketin müvekkilinin uzun yıllar neticesinde elde ettiği müşteri portföyünü ve ticari sırlarını elde edip kendisine çıkar sağladığını, ayrıca müvekkilinin müşterilerine ulaşarak müvekkilinin faaliyetlerini karaladığını, müvekkilini kötülediğini, davalının bu eylemleriyle paralel olarak müvekkili ile aynı alanda fuar düzenleme girişiminde de bulunduğunu, davalının bu tutumunun asıl nedeninin müvekkili müşterilerini kendi fuarına çekmek istediğini, TTK.nun 56.maddesinde “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlere iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” hükmünün yer aldığını, 57.maddesinde de haksız rekabet teşkil edebilecek fiiller örnek niteliğinde sıralandığını, bu konuda yerleşik yargıtay içtihatları bulunduğun, davalının bu eylemleri neticesinde müvekkilinin büyük bir zarara uğradığını, ticari itibar kaydı yaşadığını beyanla, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti ile haksız rekabetin men’ine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin uğradığı 120.000,00 TL maddi zarar ile 230.000,00 TL manevi zararın müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine İstanbul 5 ATM’ nin 2007/913 Esas sayılı dosyasında dava ikame edildiğini, her iki davanın konusunun ve taraflarının aynı olduğunu, birleştirme karar verilmesini, davacının davasını ispat etmekle yükümlü olduğunu, bunu belgelendirmek zorunda olduğunu, müvekkili firmanın Almanya merkezli olduğunu, kurulduğundan bu yana fuarcılık alanında hiç bir şirketin yardım ve tecrübesine ihtiyacının bulunmadığını, müvekkilinin hangi personel olursa olsun bir eğitimden geçirmeden bünyesine dahil etmediğini, müvekkilinin niteliklik elemanları istihdam etmesinden daha doğal bir durum olmayacağını,müvekkilinin yapacağı fuar organizasyonlarına davet etmeyi düşündüğü firmaların sektörel bazda bilgilerini toplayan ve talep halinde ücret karşılığı satan kuruluşlardan ciddi bedeller ödeyerek satın aldığını, haksız rekabetin şartlarının oluşmadığını dolayısıyla maddi ve manevi olarak tazminat koşullarının da oluşmadığını beyanla, aynı konu ile ilgili devam eden İstanbul 5 ATM’nin 2007/913 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 05/04/2018 tarih ve 2014/808 Esas-2018/334 Karar sayılı kararında;”ASIL DAVADA,Tüm dosya kapsamına göre;Dava tarihi 27/12/2007 olup 6762 sayılı TTK nun 56-65 maddelerinde düzenlenen haksız rekabete ilişkin hükümler uygulanacaktır.TTK 56. maddesi uyarınca haksız rekabet, aldatıcı hareket ve hüsniyet kaidelerini aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.TTK m.57maddesinde ” Müstahdemleri, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri iğfal suretiyle, istihdam edenin veya müvekillerinin imalat veya ticaret sırlarını ifşa ettirmek veya ele geçirmek; Hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir şekilde elde ettiği veya öğrendiği imalat veya ticaret sırlarından haksız yere faydalanmak veya onları başkalarına yaymak; Hüsnüniyet sahibi kimseleri iğfal edebilecek surette hakikata aykırı hüsnühal ve iktidar şahadetnameleri vermek” hükmü mevcuttur.Borçlar Kanunu 320-322 hükümleri çerçevesinde işçinin borçları düzenlenmiştir. İşçinin başlıca borçlarından birisi işverene sadakat ve rekabet yapmama borcudur. İşçinin sadakat borcu genel olarak işverenin menfaatlerinin korunmasına yönelik tüm davranış ve hareketlerdir. Bu işvereni zarara uğratacak davranışlardan kaçınılması, işçinin söz saklama ve iş sahibine karşı rekabette bulunmama borçlarını kapsamaktadır.Borçlar Kanunu m.348 maddesinde;Rekabet Yasağına uyulmaması düzenlenmiş olup, rekabet yasağından söz edilebilmesi için iş sahibi ile işçinin yeni çalıştığı yerdeki işinin aynı olup olmadığı değerlendirilecektir. Borçlar Kanunu 351/1 maddesine göre ;Haksız rekabet nedeniyle tazminat hakkı düzenlenmiş olup, rekabet memnuniyetine muhalif harekette bulunan işçi bu muhalefet sebebiyle eski iş sahibinin duçar olduğu zararları tazmin ile mükelleftir denilerek işverene iş sözleşmesine cezai şart ekleyebilme serbestisi getirmektedir. Borçlar kanunu 348/2 maddesi gereğince;Rekabet yasağının geçerli olabilmesi için diğer bir koşul işçinin iş sırlarına ve müşteri çevresine vakıf olabilecek konumda bulunmasıdır. Davalının davacı şirketin müşteri çevresine sahip olduğu, ancak sadece müşterileri değil müşterilere olan satış koşullarına iş sınırları niteliğinde değerlendirilebilecek bilgilere de sahip olduğu kabul edilmelidir. İş sırlarını ve müşteri çevresine ilişkin sahip olunan bilgileri iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçi tarafından kullanılmasının işverene önemli bir zarar verecek nitelikte bulunması rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli şartlarından biridir. Böyle bir tehlikenin sonucunda somut bir zararın bulunduğunu ispatlama zorunluluğu yoktur. Yani zarar tehlikesinin varlığı rekabet sözleşmesinin geçerliliği için yeterlidir.Somut olayda;Davacının haksız rekabet tazminatı isteminin dayanağı eski çalışan … in işten çıktıktan sonra davalı şirkette işe başlamasıdır.Borçlar Kanunu m.348 anlamında davacı şirket ile davalının çalıştığı şirketin iştigal konularının fuarcılık olup, benzer olduğu aynı müşteri çevresine hitap ettikleriDavacı şirkette satış proje sorumlusu olarak çalışan … in yapılan mutabakat ve ibralaşma ile davacı şirket tarafından istifasının kabul edildiği ve şirketten ayrıldığı, davalı şirkette çalışmaya başladığı sabittir. Bu davranış Borçlar Kanunu 348 anlamında yasak davranış olarak değerlendirilebilir.TTK m.57 maddesi anlamında haksız rekabet fiilinin gerçekleşmiş sayılması için; üretim ve iş sırrının dürüstlük kuralına aykırı şekilde elde edilmiş olması ve bunların değerlendirilmesi veya başkalarına bildirilmesi gerekir.Burada yasanın koruduğu husus “üretim ve iş sırları olup Ticari sır kavramının en önemli unsuru, toplumun bilgisi dahilinde olmama veya ilgili alanda rakip firmalarca bilinmeme şartını taşımasıdır. Dava dışı çalışan … in davacı firmada çalışırken edindiği ticari sır niteliğindeki bilgileri davalı şirkete verdiği, davalı şirket tarafından bu bilgilerin ne şekilde kullandığı ve davacı şirketin bu yolla ne tür bir zarara uğradığı iddiası davacı tarafça ispat edilememiştir.Bu nedenlerle sabit olmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 26. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ‘nin 2013/204 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;Dava tarihi 27/12/2007 olup 6762 sayılı TTK nun 56-65 maddelerinde düzenlenen haksız rekabete ilişkin hükümler uygulanacaktır.TTK 56. maddesi uyarınca haksız rekabet, aldatıcı hareket ve hüsniyet kaidelerini aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.TTK m.57maddesinde ” Müstahdemleri, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri iğfal suretiyle, istihdam edenin veya müvekillerinin imalat veya ticaret sırlarını ifşa ettirmek veya ele geçirmek; Hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir şekilde elde ettiği veya öğrendiği imalat veya ticaret sırlarından haksız yere faydalanmak veya onları başkalarına yaymak; Hüsnüniyet sahibi kimseleri iğfal edebilecek surette hakikata aykırı hüsnühal ve iktidar şahadetnameleri vermek” hükmü mevcuttur.Borçlar Kanunu 320-322 hükümleri çerçevesinde işçinin borçları düzenlenmiştir. İşçinin başlıca borçlarından birisi işverene sadakat ve rekabet yapmama borcudur. İşçinin sadakat borcu genel olarak işverenin menfaatlerinin korunmasına yönelik tüm davranış ve hareketlerdir. Bu işvereni zarara uğratacak davranışlardan kaçınılması, işçinin söz saklama ve iş sahibine karşı rekabette bulunmama borçlarını kapsamaktadır.Borçlar Kanunu m.348 maddesinnde;Rekabet Yasağına uyulmaması düzenlenmiş olup, rekabet yasağından söz edilebilmesi için iş sahibi ile işçinin yeni çalıştığı yerdeki işinin aynı olup olmadığı değerlendirilecektir. Borçlar Kanunu 351/1 maddesine göre ;Haksız rekabet nedeniyle tazminat hakkı düzenlenmiş olup, rekabet memnuniyetine muhalif harekette bulunan işçi bu muhalefet sebebiyle eski iş sahibinin duçar olduğu zararları tazmin ile mükelleftir denilerek işverene iş sözleşmesine cezai şart ekleyebilme serbestisi getirmektedir.Borçlar Kanunu 352. maddesine göre sözleşme işçinin kusuru olmadan işveren tarafından feshedilirse ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilirse rekabet yasağı hükümden düşecektir. Borçlar kanunu 348/2 maddesi gereğince;Rekabet yasağının geçerli olabilmesi için diğer bir koşul işçinin iş sırlarına ve müşteri çevresine vakıf olabilecek konumda bulunmasıdır. Davalının davacı şirketin müşteri çevresine sahip olduğu, ancak sadece müşterileri değil müşterilere olan satış koşullarına iş sınırları niteliğinde değerlendirilebilecek bilgilere de sahip olduğu kabul edilmelidir. İş sırlarını ve müşteri çevresine ilişkin sahip olunan bilgileri iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçi tarafından kullanılmasının işverene önemli bir zarar verecek nitelikte bulunması rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli şartlarından biridir. Böyle bir tehlikenin sonucunda somut bir zararın bulunduğunu ispatlama zorunluluğu yoktur. Yani zarar tehlikesinin varlığı rekabet sözleşmesinin geçerliliği için yeterlidir.Borçlar Kanunu 349 maddesine göre rekabet yasağının yer, zaman ve konu bakımından sınırları olmalıdır. Rekabet yasağının bu şekilde sınırlandırılması aşırılığın mevcudiyeti halinde sözleşmenin tamamının değil aşırı olan yönlerinin geçersiz olması gerektiği sonucunu ortaya koymaktadır ve böylece her iki tarafında menfaatleri dengelenmiştir. Somut olayda; Davacı şirket ile davalının çalıştığı şirketin iştigal konularının benzer olduğu aynı müşteri çevresine hitap ettikleri dolayısıyla Borçlar Kanunu m.348 koşullarının gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.Davacı şirkette satış proje sorumlusu olarak çalışan davalı … in yapılan mutabakat ve ibralaşma ile davacı şirket tarafından istifasının kabul edildiği ve şirketten ayrıldığı, yine fuarcılık konusunda faaliyette bulunan dava dışı şirkette çalışmaya başladığı sabittir. Bu davranışı Borçlar Kanunu 348 ve devamı maddeleri kapsamında hizmet sözleşmesindeki rekabet yasağına aykırı davranış oluşturur.Davacı şirketin iddiasının dayanağı, davalı … ile davacı şirket arasında imzalananı sözleşmenin 6.17. Maddesidir.Bu madde de;” işgören her ne sebeple olursa olsun işten ayrıldıktan sonra işverenle aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka şirkette üç yıl süre ile her ne nam altında olursa olsun hiçbir görevle çalışmayacağını, böyle bir şirkete ortak olmayacağını ve kişisel olarak böyle bir işle iştigal etmeyeceğini işveren ve ürünleri hakkında öğrendiği tüm ticari bilgileri saklayacağını kabul ve taahhüt eder. Aksi hareketi halinde 200.000 US Doları karşılığı tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü yer almaktadır. Anayasa’nın 48. maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı Yasanın 19, 20, 155, 161 ve TMK’nın 23’ncü maddeleri karşısında davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirkette hiçbir görevde çalışamaması bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bir hükümdür. Dolayısıyla buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir. Sözleşmenin bu niteliği İstanbul 6. ATM’nin 2015/730 Esas sayılı dosyasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/07/2014 tarih 2014/6520 Esas ve 2014/12577 Karar sayılı ilamı ile tespit edilmiştir.Bu sebeple; rekabet yasağına ilişkin tazminat davasında uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu nun 19, 20, 155, 161 ve TMK’nın 23’ncü maddeleri karşısında davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirkette hiçbir görevde çalışamaması bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bir hüküm olduğundan ve buna dayalı cezai şart koşulunun da geçersiz olduğu anlaşıldığından rekabet yasağına ilişkin tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenlerle sabit olmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2007/933 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Dava, haksız rekabet iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Taraf vekilleri delillerini bildirmiştir. Davacı … A.Ş. İle davalı …. Ltd. Şti.’nin SGK iş yeri tescil belgeleri ve prim hizmetlerine ilişkin belgeleri, Tobb’dan taraf şirketlerin 2007 yılından itibaren yapmış oldukları fuar düzenleme başvurularına ilişkin belgeler celp edilmiş, tarafların tanıkları dinlenmiş, İstanbul 6. ATM’nin 2015/730 Esas (Kapatılan İstanbul 46. ATM’nin2013/281 Esas) sayılı dosyası celp edilerek incelenmiştir.HMK.nun 114/1-I. Maddesi “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” hükmünü içermektedir. Eldeki davada aynı talebe ilişkin olarak İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2007/913 Esasında kayıtlı( yeni 15.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/808 esas) dava ikame edildiği, tarafların ve dava konusunun birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (yeni1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 dosyası ile aynı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle HMK.114/1-I ve 115.maddelerine göre derdestlik nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, ”1-Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı dosyasının derdestlik nedeniyle HMK 114/1-I maddesi gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115 gereğince usulen REDDİNE,2-Mahkememiz dosyası ile birleşen ist. 26 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/204-2014/80 Sayılı dosyasında davalı … hakkındaki davanın sabit olmadığından REDDİNE, 3-Mahkememizin 2014/808 Esas sayılı dosyasında (Eski İstanbul 5.ATM’nin 2007/913 Esas) sabit olmadığından davanın REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı asıl dava ve birleşen dosyaların davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl Dava ve Birleşen Dosyaların Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1.Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; eksik inceleme ve delillerin takdirinde yapılan hata ve isabetsizlikler sebebiyle yukarıda esas bilgileri yazılı dava ile birleştirilen İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/204 E.,2014/80 K. Sayılı ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/933 E. 2008/335 K. sayılı davaların reddine karar verilmiş olup, yerel mahkemece verilen işbu kararlar hukuka aykırı olup reddedilen davaların içeriği aşağıdaki gibidir; A) İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2007/913 E. SAYILI DOSYA; Davalı aleyhine, müvekkil şirket çalışanlarından …’i ayartması sebebiyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi-manevi zararın tazmini istemiyle İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/913 E. Sayılı dosyası ile ikame etmiş olduğumuz dava tek hakimli yargılamaya geçilmesi nedeniyle İstanbul 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/45 E. Sayılı dosyasına kaydolmuş, ardından yeniden heyet halinde yargılamaya geçilmesiyle İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/808 E. Sayılı dosyasını almıştır. B) İSTANBUL 26. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2013/204 E. SAYILI DOSYA ; Davalı …’in istifa ettikten iki gün sonra Survey Fuarcılık Danışmanlık Ltd. Şti’de çalışmaya başlaması nedeniyle iş sözleşmesinde yer alan rekabet etmeme şartına aykırı davrandığı gerekçesiyle kendisine ikame edilen Cezai şart ve ihbar tazminatı alacağı istemli açmış olduğumuz İstanbul 3. İş Mahkemesi’nin 2007/836 E. Sayılı dosyası görevsizlik sebebiyle İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2013/204 E. Sayılı dosyasını almış ve sonrasında İstanbul 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2011/45 E. Sayılı dosyası ile birleşmiştir. Daha sonra heyet halinde yargılamaya geçilmesi sebebiyle İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/808 E. Sayılı dosyasıyla görülmüştür. C) İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2007/933 E. SAYILI DOSYA; Davalı aleyhine müvekkil şirket çalışanlarından …’nu ayartması sebebiyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi-manevi zararın tazmini istemiyle ikame etmiş olduğumuz davadır. 2.Müvekkilimiz … AŞ. 1979 yılında kurulmuş olup geçen 39 yıl içinde 70’i aşkın konuda, ilgili 90’ı aşkın mesleki kuruluş ile işbirliği yaparak yurt içinde 750’yi aşkın fuar ve sergi düzenleyerek 150.000’i aşkın yerli ve yabancı firmaya hizmet vermiştir. Müvekkilimiz kuruluşundan bugüne kadar yurt dışında 27 ülkede, ülkemiz ürünlerini tanıtan 100’ü aşkın fuar hazırlamıştır. Yüzlerce çalışanı ile İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Adana, Samsun, Kayseri, Diyarbakır, Moskova (Rusya), Tiflis (Gürcistan), Soya (Bulgaristan), Halep (Suriye), Tahran (İran) ofisleri ile sektöre hizmet sunmakta ve diğer on sekiz ülkede temsilcilikleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir.Yurt içinde fuar düzenlenmesi konusunda T.C. Sanayi ve ve Ticaret Bakanlığı’nın verdiği (1) numaralı ve yurt dışında ülkemizi tanıtmak amacı ile hazırladığı fuarlarda T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın verdiği (1) numaralı yetki belgelerine sahip en köklü fuarcılık kuruluşudur. İstanbul Beylikdüzü’nde sahip olduğu 60.000 m2 kapalı sergi alanı olan Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi beraberinde Konya Ticaret Odası işbirliği ile Konya’da, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile Bursa’da, Adana’da, Samsun’da, Kayseri’de, Diyarbakır’da uluslararası standartlarda fuar alanlarını işletmektedir. Müvekkilimiz, Uluslararası Fuar Endüstrisi Birliği UFI’nın, Uluslararası Fuarlara Katılımdan Sorumlu Fuarcılar Birliği INTEREXPO (1998 ve 2003 yıllarında dünya Başkanlığı’nı yapmıştır.) üyesi olup Türkiye Fuar Yapımcıları Derneği’nin de kurucu üyesidir ve kurulduğu günden bu yana derneğin başkanıdır.3.Davalı şirket ise 1996 yılında kurulmuş,ilk fuarını 2008 yılında yapmıştır. Davalı şirket aşağıda izah edeceğimiz eylem ve davranışları ile ticari emeğiyle kazanç elde etmek yerine müvekkilimizin fuarcılık sektöründeki ticari birikiminden faydalanarak haksız rekabet etmektedir. Müvekkilimiz, Türkiye’nin önde gelen fuarcılık şirketlerinden olup, davaya konu haksız rekabet fiillerine maruz kalması sonucu maddi ve manevi olarak büyük kayıplara uğramıştır. 4.Davalı, müvekkilimiz şirkette satış proje sorumlusu olarak çalışmakta olan ve müvekkilimiz şirketin ticari geçmişi sayesinde bilgi ve tecrübe sahibi olan …’i ayartarak işinden istifa etmesini sağlamış, öyle ki … müvekkil şirketten 09.05.2007 tarihinde istifa etmiş hemen akabinde 11.05.2007 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başlamıştır. Davalı, müvekkilimiz şirket çalışanının edindiği eğitim ve bilgileri, belgeleri, teknik konuları, ticari imkanları, müşteri portföyünü ve ticari sırları elde etmiş ve bunları kullanmıştır. Davalı şirket, müvekkilimizin uzun yıllar neticesinde elde ettiği müşteri portföyü ve ticari sırları elde edip haksız kazanç sağlamakla kalmamış, ayrıca müvekkilimizin müşterilerine ulaşarak müvekkilimizin ticari faaliyetini karalamış, müvekkilimizi kötülemiştir. 5.Yerel mahkemece müvekkil şirkette çalışmakta iken davalı şirketin ayartması sonucu davalı şirkette çalışmaya başlayan dava dışı …’in haiz olduğu ticari sır niteliğindeki bilgileri ne şekilde kullanıldığının, bu sebeple müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın ispat edilemediği gerekçesiyle haksız ve hukuka aykırı olarak davamızın reddine karar verilmiştir. Dava dışı … çalıştığı pozisyon gereği müşterilerle birebir iletişim kurduğundan müşteri çevresine hakim olup müşterilerin fuara katılma aşamalarının tümüne aracılık sağlamaktadır. Dolayısıyla satış, pazarlama, reklam gibi konularda sahip olunması gereken tüm bilgilere ve bu bilgelerin kullanılması için her türlü imkana sahiptir. …’in davalı şirkette çalıştığı pozisyon müvekkil şirkette edindiği ticari sır niteliğindeki ve müvekkilin zarar görmesine sebebiyet verebilecek nitelikteki tüm bu bilgileri kullanmasına müsait bir pozisyon olup dosyada yer alan delillerimiz ile müvekkilin uğramış olduğu zararlar ortaya konmuştur. Buna karşılık yerel mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak, davanın reddine karar verilmiş olup işbu karar hukuka aykırıdır.
BİRLEŞEN İSTANBUL 26. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2013/204 E. SAYILI DAVA DOSYASI 6.Davalı … müvekkil şirkette satış proje sorumlusu olarak çalışmış olup, cevap dilekçesinde iddia ettiğinin aksine iş sözleşmesi kendi iradesi ve özel nedenler gerekçesi ile istifası üzerine 09.05.2007 tarihinde son bulmuştur. Davalı müvekkil şirkette çalışmadan önce bankacılık sektöründe çalışmış olup, fuarcılık ile ilgili tüm bilgi ve deneyimi müvekkil Tüyap’ta çalıştığı dönemde edinmiştir. Davalı görevi gereği fuar yapılacak müşterilerle birebir iletişim halinde bir pozisyonda çalışmış olup, müşteri portföyüne hakim, fuarların düzenlenmesi, pazarlanması, organizasyonu gibi işlerle uğraşmakta, idari işlere destek vermektedir. Davalının müvekkil Tüyap’ın tüm ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalıştığı dosyada mevcut deliller ile ortaya konmuştur. Davalının müvekkil işverenlikten ayrıldıktan kısa süre sonra müvekkil ile aynı alanda ve aynı bölgede faaliyet gösteren rakip şirkette çalıştığı dosyada mevcut SGK kayıtlarından da anlaşılmaktadır. Davalının … Fuarcılık Ldt. Şti bünyesinde yapmış olduğu iş ve bulunduğu pozisyon müvekkil şirkette çalışırken haiz olduğu ticari sırların kullanılmasına uygundur. Buna karşılık haksız rekabetten söz edebilmek için işverenin somut bir zarara uğramasıya da işçinin haiz olduğu ticari sır niteliğindeki bilgilerin işveren aleyhine kullanılması gerekmemekte, işçinin bu bilgilere ulaşabilme ve işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olması yeterlidir.Yerel mahkemece davalının müvekkil şirketin müşteri çevresine sahip olduğu, sadece mşterilere değil müşterilere olan satış koşullarına da sahip olduğu, müvekkil şirket ile aynı iştigal konusunda faaliyet gösteren ve aynı müşteri çevresine hitap eden şirkette çalışmasının rekabet yasağına aykırı davranış teşkil ettiği tespiti yapılmışsa da rekabet sözleşmesinin kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilerek bu gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece sözleşmenin 6.17. Maddesi ile getirilen rekabet yasağının, Anayasa’da düzenlenen çalışma özgürlüğüne aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmış ise de işverenin yer, zaman ve işlerin türü bakımından hakkaniyete aykırı olmayan rekabet yasağının hukuka uygun kabul edilmesi gerekmektedir. Kaldı ki TBK 445/2 gereğince rekabet yasağının süresi uzun olsa dahi hakim aşırı nitelikteki rekabet yasağı koşullarını olayın şartlarına göre değerlendirip gerek görürse kapsam ve süre bakımından sınırlayabilecek iken yerel mahkemece hakkaniyete aykırı olarak sözleşmenin tamamı geçersiz sayılarak tazminat talebimizin reddine ilişkin verilen karar yerinde değildir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2007/933 E. SAYILI DAVA DOSYASI 7.Davalı şirket müvekkil şirkette çalışmakta olan …’nu ayartarak kendi bünyesinde işe almış, bu sayede çalışanın müvekkil işverenlikte edindiği bilgi, eğitim ve teknik konuları, ticari imkanları, müşteri portföyü ile ticari sırları elde etmek suretiyle haksız rekabet oluşturmuştur. Davalı, müvekkil şirketin uzun yıllar neticesinde elde ettiği müşteri portföyünü ve ticari sırları kullanarak kendisine haksız kazanç sağlamış, müvekkilin müşterilerine ulaşarak müvekkilin faaliyetlerini karalamış ve ayrıca bu eylemlerine paralel olarak müvekkil ile aynı alanda fuar düzenleme girişiminde bulunmuştur. Davalının tüm bu eylemleri TTK ‘nın 56. Maddesinde yer alan haksız rekabet oluşturabilecek eylemler kapsamında yer almaktadır. Davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti istemiyle açmış olduğumuz dava yerel mahkemece yapılan eksik inceleme neticesinde derdestlik nedeniyle reddedilmiştir. HMK’nın 114/1-I maddesi gereğince derdestlikten söz edilebilmesi için aynı davanın, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önceden açılmış olması gerekmektedir. Oysa davalı şirket birden fazla defa, farklı kişileri ayartarak haksız rekabet eylemini gerçekleştirmiştir. Açmış olduğumuz dava …’nun ayartılması sebebiyle gerçekleşen haksız rekabetin tespiti ile uğranılan zararın tazminine ilişkindir. Davalı aleyhine açılan İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/913 E. (Yeni 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/808 E.) numarasına kayıtlı dava dosyasında ise müvekkil şirkette çalışan …’in davalı tarafından ayartılması sebebine dayanarak açmış olduğumuz haksız rekabetin tespiti ve uğranılan zararın tazmini davasıdır. Görüldüğü üzere davalı tarafından farklı tarihlerde, farklı kişilerin ayartılması suretiyle haksız rekabet eylemi birden çok defa yapıldığından davalı aleyhine dava sebepleri aynı olmayan birbirinden farklı iki dava ikame edilmiştir. Ancak yerel mahkemece eksik ve hatalı değerlendirme neticesinde derdestlik gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar hukuka aykırıdır.
Sonuç ve İstem :Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2014/808 E. 2018/334 K. Sayılı dosyası ve birleşen dosyalar İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/204 E. ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/933 E. Sayılı davaların reddine ilişkin verilen ilamların istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/808 Esas-2018/334 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen istanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/933 E. sayılı dava dosyasında dava, haksız rekabetin tespiti ve men-i, haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası olduğu,birleşen İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/204 E. sayılı dava dosyasındaki dava ise, taraflar arasında imzalanan hizmet aktinde yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ihlali nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir. Mahkemece,”1-Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı dosyasının derdestlik nedeniyle HMK 114/1-I maddesi gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115 gereğince usulen REDDİNE,2-Mahkememiz dosyası ile birleşen ist. 26 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/204-2014/80 Sayılı dosyasında davalı … hakkındaki davanın sabit olmadığından REDDİNE,3-Mahkememizin 2014/808 Esas sayılı dosyasında (Eski İstanbul 5.ATM’nin 2007/913 Esas) sabit olmadığından davanın REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı asıl dava ve birleşen dosyaların davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Uyuşmazlık, asıl ve birleşen dosyalarda davanın reddine yönelik mahkeme kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır.Asıl Dava ve Birleşen Dosyaların Davacı vekilinin Mahkeme dosyası ile birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı dosyasında, derdestlik nedeniyle davanın reddine yönelik verilen kararın yerinde olmadığı,derdestlik dava şartının oluşmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Dava şartları mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkemece mesmu (dinlenebilir) olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekir. Derdestlik 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde olumsuz bir dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davanın görülmekte olması anlamına gelmektedir. Derdestlik nedeni ile davanın reddi üç koşula bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması,birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244). Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince; mahkemece, Mahkeme dosyası ile birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı dosyasının eldeki dava açısından derdestlik oluşturduğu kabul edilmiştir. Ne var ki Mahkeme dosyası ile birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı dosyasının tarafları (davacı ve davalı) ve konusu ( haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i ve haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat) aynı olmasına rağmen dava sebeplerinin aynı olmadığı,Asıl davanın dava sebebinin, davalının, davacı şirketinde çalışmakta iken bilgi ve tecrübe sahibi …’i ayartarak işinden istifa ettirdiği, davacı şirket çalışanının edindiği eğitim ve bilgileri, teknik konuları, ticari imkanları, müşteri portföyü ve ticari sırlarını elde ettiği, davalının ise bunları kullanarak haksız rekabet oluşturma sureti ile kazanç elde etmeye çalıştığı, davalı şirketin davacının uzun yıllar neticesinde elde ettiği müşteri portföyünü ve ticari sırlarını elde edip kendisine çıkar sağladığı, ayrıca davacı müşterilerine ulaşarak davacı faaliyetlerini karaladığı, davacıyı kötülediği, davalının bu eylemleriyle paralel olarak davacı ile aynı alanda fuar düzenleme girişiminde de bulunduğu, davalının bu tutumunun asıl nedeninin davacı müşterilerini kendi fuarına çekmek istemesinden kaynaklandığı ve davalının bu eyleminin haksız rekabet oluşturduğu iddia edilmektedir.Birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı dosyasının dava sebebinin ise, davalının, davacı şirketinde satış grup başkanı olarak çalışmakta iken bilgi ve tecrübe sahibi …’nu ayartarak işinden istifa ettirdiği, davacı şirket çalışanının edindiği eğitim ve bilgileri, teknik konuları, ticari imkanları, müşteri portföyü ve ticari sırlarını elde ettiği, davalının ise bunları kullanarak haksız rekabet oluşturma sureti ile kazanç elde etmeye çalıştığı, davalı şirketin davacının uzun yıllar neticesinde elde ettiği müşteri portföyünü ve ticari sırlarını elde edip kendisine çıkar sağladığı, ayrıca davacı müşterilerine ulaşarak davacı faaliyetlerini karaladığı, davacıyı kötülediği, davalının bu eylemleriyle paralel olarak davacı ile aynı alanda fuar düzenleme girişiminde de bulunduğu, davalının bu tutumunun asıl nedeninin davacı müşterilerini kendi fuarına çekmek istemesinden kaynaklandığı ve davalının bu eyleminin haksız rekabet oluşturduğu iddia edilmektedir.Görüldüğü üzere davalı tarafından farklı tarihlerde, farklı kişilerin ayartılması suretiyle haksız rekabet eylemi birden çok defa yapıldığı iddiasıyla davalı aleyhine dava sebepleri aynı olmayan birbirinden farklı iki dava ikame edilmiştir.Bura göre mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. Maddesindeki derdestlik dava şartları değerlendirilmeden derdestlik bulunduğu gerekçesiyle Birleşen İstanbul 24.Asliye Ticaret Mahkemesinin (1.Asliye Ticaret Mahkemesi) 2007/933-2008/335 Sayılı davasının usulden reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. İlk derece mahkemesince, mahkemenin (kapanan İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2007/913 Esasında kayıtlı dosyanın) 11/06/2008 tarihli duruşmasının ara kararı ile İstanbul CBS.nin 2007/57747 soruşturma sayılı dosyasının, 17/10/2008 tarihli duruşmasının ara kararı uyarınca da İstanbul CBS.nin 2008/1459,2008/19596 soruşturma sayılı dosyalarının incelenmek üzere istenildiği halde bu dosyaların sonucunun ilgili CBS.den sorulmadığı anlaşılmıştır.Ceza hakiminin mahkumiyet kararı ve mahkumiyet hükmünde tespit olunan maddi vakalar hukuk hakimini bağlar. Şu halde ceza soruşturmalarının eldeki dava ile ilgili olup olmadıkları ve bu dosyaların sonucunun beklenip beklenmeyeceği hususunda karar verilmeden hüküm kurulması ve bu yönde gerekçeli kararda da değerlendirme yapılmaması yerinde olmamıştır. Davada tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da istinaf incelemesi yapılmaksızın kararın HMK 353/1-a-6 maddesine göre kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemeye gönderilmesi halleri arasında değerlendirilmelidir. Çünkü istinaf incelemesi için tarafların iddia ve savunmalarının mahkeme tarafından hangi gerekçe ile kabul veya reddedildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf incelemesi de buna göre yapılacaktır. Mahkemenin bazı talep ve savunmalar konusunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapmaması durumunda bu hususların ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi söz konusu olacaktır ki bu husus usul kanunumuzca kabul edilen istinaf usulüne de aykırıdır.Sonuç itibariyle, davanın esasını etkileyecek delil niteliğinde bulunan ve yukarıda sözü edilen hususlarda inceleme yapılarak ve ceza soruşturmasının celbi sağlanıp dava dosyası ile ilgisinin olup olmadığı tespit edilip buna göre sonucunun beklenip beklenmeyeceği tartışılarak gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken, bu önemli deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiği ve yukarıda belirtildiği üzere derdestlik dava şartının oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin esasa yönelik diğer istinaf sebebi incelenmeden bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Asıl ve birleşen davaların davacısının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2018 tarih ve 2014/808 Esas – 2018/334 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında asıl ve birleşen davaların davacısının tarafından sarf edilen (98,10.TL*3=) 294,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 77,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı olmak üzere toplam: 371,80.TL’ nin davalılardan alınarak asıl ve birleşen davaların davacısına verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.