Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1883 Esas
KARAR NO : 2019/1703 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2018/482 Esas – 2018/775 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİH: 27/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin cari hesap ekstresi ve faturalar itibariyle davalı şirketten 15.399,69 TL alacaklı olduğu, davalının irsaliyeli faturalarda yazılı malzemeleri aldığını, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını,davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline,takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği ve davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 07/09/2018 tarih 2018/482 Esas – 2018/775 Karar sayılı kararında;”…Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafça icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olduğu görülmüştür.Bu durumda İİK’nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkilerine yönelik itiraz incelenerek takip konusu icra dairesi yetkili ise dosyanın esasına girilecektir. Davalının yetki hususu ile ilgili olarak, HMK’ nun 10. maddesinde, sözleşmeden doğan para borçları hakkındaki yetkide bunlar arasında yer almaktadır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. İcra dairesinin yetkisinin belirlenebilmesi için öncelikle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Davalı taraf, itirazında alacak – borç ilişkisini açıkça inkar etmiştir. Alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın sözleşme ücretinden kaynaklandığı kabul edilemez. Dolayısıyla HMK 10 maddesi ve BK 89 maddeleri gereğince yetkinin belirlenmesi mümkün olmayacaktır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan İstanbul Anadolu İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği…”gerekçesi ile; Yetkisiz icra dairesinde takip başlatıldığı anlaşıldığından davanın usülden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyanın yetkili İcra Müdürlüğü’nün müvekkili şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresi olan Bakırköy İcra Müdürlüğü olduğunun kabulünün gerektiğini, İİK 50. madde ve HMK 10. maddesi gereğince sözleşmenin yapıldığı yer icra takibi yapmaya yetkili olduğunu, müvekkilinin cari hesap alacağının doğmasına sebebiyet veren sözleşme müvekkili şirketin ikametgahı adresinde gerçekleştirildiğini, İİK 50. Ve 10. Maddesi gereğince İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunun açık olduğunu, davalı hakkında başlatılan icra takibinin yetkili müdürlüğün Küçükçekmece İcra Müdürlükleri olduğunun kabulünün gerektiğini, ( Yargıtay 13. HD 2009/1158 E. 2009/2582 K. 27/02/2009 T. – Yargıtay 13 HD 2005/10001 E. 2005/13542 K. 21/09/2005 T. ) İİK 50. Maddesi HMK 10 TBK 89 ve Yargıtay İçtihatları itibari ile davalı-borçlu hakkında başlatılan cari hesaba dayalı alacak üzerine başlatılan icra takibinde müvekkili şirketin ticaret sicil adresi olan Bakırköy/İstanbul adresinin yetkili İcra Müdürlükleri Bakırköy İcra Müdürlüğü olduğunun kesin olduğunu, davalı borçlu tarafından yapılan yetki itirazının yasal dayanağının bulunmadığının açık olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmış olması itirazın iptali davasında dava şartıdır. Davalı, hakkında yapılan takipte icra dairesinin yetkisine, borca ve borcun nedenine itiraz etmiştir. İİK 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 6/1. maddesine göre de, ” Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. ” İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardır. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra takibinde takip başlatılması ve ödeme emrine karşı yasal süresinde itirazın yapılması gerekir. Mahkemece, icra müdürlüğünün yetkisine yapılan itiraz öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Somut olayda, davalı borçlu, icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunmuş, mahkemece, taraflar arasında bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın sözleşme ücretinden kaynaklandığı kabul edilemez. Dolayısıyla HMK 10 maddesi ve BK 89 maddeleri gereğince yetkinin belirlenmesi mümkün olmayacaktır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan İstanbul Anadolu İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerinde olduğu, icra dairesinin yetkili olmadığından bahisle dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilmiş ise de,YARGITAY 19 HUKUK DAİRESİ’NİN 2015/12892 ESAS, 2016/6409 KARAR SAYILI İÇTİHADINDA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, takip tarihi itibarıyla icra dairesinin yetkili olup olmadığı usulüne göre araştırılmamıştır. Malların davalının ikametgahında teslim edilmiş olması, takip tarihinde yürürlükte bulunan HMK 10. ve 6098 sayılı TBK 89. maddelerde gösterilen para alacağında davacı alacaklının ikametgahı icra müdürlüğünün ve mahkemesinin yetkisini ortadan kaldırmaz. Mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığına dair, yani teslim olgusunun varlığına ilişkin davacının delilleri değerlendirilip, teslim var ise TBK 89. madde uyarınca davacının ikametgahı icra müdürlüğünün yetkili olduğu kabul edilip, davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazı hususunun çözümlenmesi gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının, HMK 353/1-a4,6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2018 tarih ve 2018/482 Esas – 2018/775 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a4,6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 28.00 TL. olmak üzere toplam: 126,10. TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a4,6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.