Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1882 E. 2020/620 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1882 Esas
KARAR NO : 2020/620 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI : 2017/393 Esas 2018/769 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, davalı banka şubesinden 18/11/2015 tarihinde ticari kredi kullandığını, kredi açılışı esnasında müvekkili şirketten 18/01/2015 tarihinde kredi kullanma komisyonu adı altında 26.208,00 TL haksız ücret tahsil edildiğini, daha sonra ise 31/03/2016 tarihinde müvekkili şirket yetkililerine herhangi bir bilgi verilmeden Pazarlama Hizmet Komisyonu adı altında 1.890,00 TL haksız ücret tahsil edildiğini, müvekkili şirketin daha sonra 2016 yılı Haziran ayında söz konusu kredinin kapatılması için davalı bankaya başvurduğunu ve davalı banka tarafından erken kapama ücreti adı altında %7 oranından daha fazla miktara gelen 78.940,00 TL masraf talep edildiğini, müvekkili şirketçe söz konusu erken kapama ücretine diğer bankaların en çok %2 oranında erken kapama ücreti aldığı beyanıyla itiraz ettiğini, yapılan bu itiraza karşılık davalı banka şubesince %10’a kadar erken kapama ücreti alma hakkı bulunduğundan bahisle bu yöndeki taleplerinin reddedildiğini, bunun üzerine müvekkili şirketçe davalı bankanın talep etmiş olduğu tüm bedelin hesaba yatırıldığını ve 29/06/2016 tarihinde davalı banka şubesince erken ödeme bakiyesi adı altında 78.940,00 TL tahsilat yapıldığını, bu haliyle davacı müvekkili şirketten kredi kullanma komisyonu adı altında 26.208,00 TL, pazarlama hizmet komisyonu adı altında 1.890,00 TL ve erken ödeme bakiyesi adı altında 78.940,00 TL olmak üzere toplamda 107.038,00 TL haksız tahsilat yapıldığını belirterek anılan tahsilatlara ilişkin şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacı şirket ile müvekkili banka arasında kredi ilişkisi kurulduğunu ve taraflar arasında 16.11.2015 tarihli, 5.000.000.- TL’lik Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, Genel Kredi sözleşmesi imzalanmadan önce, davacıya sözleşme örneğinin incelenmek üzere teslim edildiğini ve kredi sözleşmesi hükümleri konusunda bilgilendirildiğini, bu hususta, davacı tarafın 13.11.20015 tarihli Müşteri Bilgilendirme ve Genel Kredi Sözleşmesi teslim formu’nu imzaladığını, davacı şirketin 18/11/2015 tarihli yazılı talimatı üzerine şirkete 48 ay vadeli, %2 komisyon ile 1.248,000 TL’ lik nakit kredi kullandırıldığını, kredi talep yazısında kredinin faiz oranının aylık %1,40, komisyon oranının %2 olduğunun açıkça belirtildiğini ve davacının nakit kredi kullandırım talep formu ve ayrıca yazılı talimatı üzerine 24.960,00 TL komisyon ve 1.248,00 TL BSMV olmak üzere toplamda 26.208,00 TL tahsil edildiğini, 31.03.2016 tarihinde, müvekkili bankanın masraf çizelgesi kapsamında, 1.800.- TL pazarlama hizmet komisyonu ve 90.- TL BSMV tahsil edildiğini, tahsil edilen tutarların, müvekkili banka tarafından uygulanan hizmet ücreti tarifesine uygun olduğunu, eşit taksitli olarak alınan bu kredinin davacı şirket tarafından vadesinden önce 29/06/2016 tarihinde nakden ödenerek kapatıldığını, erken kapama nedeniyle davacıdan %6 oranında erken kapama komisyonu da alınarak, davacının kredisinin kapatıldığını, eşit taksitli kredilerde, kredi alanın vade tarihlerini beklemeden, kredi tutarını tamamen nakten ödeyip kapaması halinde, erken ödeme komisyonu almalarının tüm bankalarca yapılan bir uygulama olup, imzalanan kredi sözleşmelerinde bu konuda açık hüküm bulunduğunu, davacının bu bedellerin tahsilini kabul ettiğini ve herhangi bir itiraz veya ihtirazi kayıt yapmadan ödemeleri yaptığını, ayrıca dava dilekçesinde iddia edildiği gibi tahsil edilen kapama komisyonu ücretinin 78.940,00 TL olmadığını, söz konusu tutarın müşterinin hesabına alacak geçen (müşteri tarafından başka bir bankadan müvekkil bankadaki hesabına gönderilen) bir bedel olduğunu ve tahsil edilen komisyonun 66.943,00 TL ve 3.347,15 TL BSMV olmak üzere toplamda 70.290,15 TL olduğunu, anapara borcu 1.115.719,57 TL olan kredinin %6’sı kadar komisyon tahsil edildiğini, davacının kredinin vadesinden önce kapatılarak, %6 komisyon tahsil edilmesi hususunda da açık yazılı talimatı bulunduğunu, müvekkili banka tarafından tahsil olunan komisyon ve masrafların davacı tarafından imzalanmış kredi sözleşmesine uygun olarak tahsil edildiğini, tahsil olunan bu bedellerin %5 oranında BSMV’nin de kredi sözleşmesine uygun olarak tahsil edildiğini, davacı bu bedellerin tahsilini kabul etmiş ve herhangi bir itiraz veya ihtirazi kayıt yapmadan ödemeleri yaptığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 21/06/2018 tarih 2017/393 Esas 2018/769 Karar sayılı kararında;”…davacı kredi müşterisinin davalı bankadan 48 ay vadeli/taksitli 1.248.000,00 TL bedelli taksitli nakit kredi kullandığı, kullanılan bu kredi nedeni ile %6 komisyon oranı üzerinden BSMV dahil 70.290,15 TL tahsil edildiği, ayrıca kredi kullandırılırken %2 oran üzerinden BSMV ‘si ile birlikte 26.208,00 TL komisyon ve BSMV’ si ile birlikte 1.890,00 TL pazarlama hizmet komisyonu tahsil edildiği, davacının kullandığı krediye ilişkin olarak davalı bankaya hitaben yazdığı 18/11/2015 tarihli dilekçesi ile % 2 oranında komisyon alınmasına ve 28/06/2016 tarihli dilekçesinde ise %6 oranında erken kapama ücreti alınmasına muvafakat ettiğini bildirdiği, ancak her iki davada alınan komisyon oranlarına itiraz edildiği davaya konu kredi yönünden emsal banka uygulamalarına göre uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül ve diğer bankalarca uygulanan oranlara göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı hususunun (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2016 Tarih, 2016/6174 Esas ve 2016/8375 Karar; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/12/2016 Tarih, 2016/13077 Esas ve 2016/9331 Karar) denetlenmesinin gerektiği, emsal araştırması yapılan diğer bankalarca aynı mahiyetteki kredi için %2 ile %10 arasında erken kapama ücreti alındığı, her ne kadar bankacı bilirkişi diğer bankalarca bildirilen komisyon oranlarını toplayarak aritmetik ortalamasını almış ise de esasen komisyon oranının makul olup olmadığının tespiti için aritmetik ortalamanın alınmasının gerekli olmadığı, zira mahkemece sorulan banka sayısına göre aritmetik ortalamanın değişme ihtimalinin bulunduğu, alınan komisyon oranının makul olup olmadığı hususunun tespitinde davalı bankanın almış olduğu komisyon oranının diğer banka uygulamalarına göre fahiş olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, davalı bankanın TCMB’ye % 6 oranında komisyon alacağını bildirmiş olması ve davacı müşterisinden bu oranda erken kapama ücreti alması ve diğer bankalarca alınan erken kapama oranları dahilinde kalması nedeni ile davalı bankanın davacı müşterisine kullandırdığı kredinin kalan anaparası üzerinden % 6 oranında ve bu oranının %5 BSMV’ si 70.290,15 TL tahsil etmesinin makul ve bankacılık mevzuatına uygun olduğu, emsal araştırması yapılan diğer bankalarca aynı mahiyetteki kredi için %1 ile %3 arasında komisyon alındığı, alınan komisyon oranının makul olup olmadığı hususunun tespitinde davalı bankanın almış olduğu komisyon oranının diğer banka uygulamalarına göre fahiş olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, davalı bankanın TCMB’ye %5 oranında komisyon alacağını bildirmiş olması ve davacı müşterisinden bu oranın altında %2 oranında komisyon alması ve diğer bankalarca alınan komisyon oranları dahilinde kalması nedeni ile davalı bankanın davacı müşterisine kullandırdığı 1.248.000,00 TL taksitli kredi nedeni ile %2 komisyon oranı üzerinden 24.960,00 TL ve bu miktarın %5 BSMV’si 1.248,00 TL olmak üzere toplam 26.208,00 TL şeklinde komisyon alındığı, alınan kredi komisyon ücretinin makul ve alınacak ücretin serbestçe belirlenme ilkesine uygun olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda davalı bankanın % 2,25 oranında komisyon aldığı yazılmış ise de % 2,25 lik oran BSMV’ nin dahil edilmesi ile oluşan oran olup esasen davalı bankanın uyguladığı komisyon oranının % 2 olduğu ayrıca aynı şekilde davacı 78.940,00 TL erken kapama ücreti alındığını iddia etmiş ise de bu miktarın davacının hesabına yatan para olduğu, davalı banka tarafından kalan kredi anapara tutarı 1.115.719,50 TL üzerinden % 6 oranı itibariyle 66.943,00 TL ve bu bedelin % 5 BSMV’ si 3.347,15 TL olmak üzere toplam 70.290,15 TL erken kapama ücreti alındığı, bunların yanı sıra davacı taraf her ne kadar uygulanan oranlar ve alınan masraf kalemlerine ilişkin sözleşme hükümlerinin genel işlem şartlarına aykırı olduğunu iddia etmiş ise de gerek davacının komisyon ve erken kapama ücreti ve oranına kendi yazılı beyanıyla muvafakat etmiş olması, gerekse davacının basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün bulunması ve gerekse de alınan masrafların ikincil düzeydeki bankacılık mevzuat hükümlerinde düzenleme yeri bulması nedenleriyle genel işlem şartlarına aykırılığın bulunmadığı, kaldı ki sözleşmede hüküm bulunmasa dahi davalının TBK ‘nun 20. Maddesi uyarınca gördüğü iş karşılığında uygun bir ücret isteme hakkının bulunduğu, ayrıca BDK kararı uyarınca tarafların serbest iradeleri ile alınacak ücretlere ilişkin düzenleme yapabilecekleri, sözleşmede oran belirtilmemesi halinde bu oranların emsal banka uygulamalarına göre tespitinin gerektiği, buna göre davalı bankanın aldığı komisyon ve erken kapama ücretinin makul ve bankacılık mevzuatına uygun olduğu, buna karşın davalı bankanın kredi komisyonu almış olmasına rağmen ayrı bir kalemde “pazarlama hizmet komisyonu” adı altında davacıdan ücret altığı, davalı bankanın 1.890,00 TL tutarındaki bu bedelin alınmasını haklı gösterir herhangi bir ispatı bulunmadığı, pazarlama hizmet komisyonu adı altında alınan bedelin haksız tahsil edildiği…”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,Dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte 1.890,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, ilk derece mahkemesi kararın TBK’nın amir hükümlerine ve bu amir hükmün yorumu niteliğindeki Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdıa benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğunu, Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin genel işlem koşulu sayılmasını engellemeyeceğini, Bir çok hizmet ya da edimden hiç yararlanmamanın söz konusu olmaması ve evet ama deme olanağının da bulunmaması karşısında, bireyin zor durumda kaldığından istemeyerek ama mecburen imzaladığı bu sözleşmelerin uygulanmasında yasanın emredici hükümleri ile korunmasının gerektiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 29/04/2014 Tarih 2014/13315 Esas 2014/13503 Karar sayılı ilamında davacı tarafın iddialarını doğrular nitelikte ticari kredilerde dahi taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin söz konusu maddelerin Genel İşlem Şartını açıkça aykırı kabul edileceğini ve kişilerden Erken Kapama Ücreti adı altında ücret tahsil edilemeyeceği kararının verildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18/06/2014 Tarih 2014/4867 Esas 2014/11766 Karar sayılı ilamında Ticari Kredi Tahsis ve Değerlendirme Ücreti Komisyonu adı altına alınan bedelin iadesi gerekeceği yönünde kararın verildiğini,Bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, bilirkişi raporunda bankalar tarafından bildirilen kesinti oranlarının azami oranlar üzerinden dikkate alınması ve bazı oran bildirilen bankaların hiç dikkate alınmamasının hakkaniyetle bağdaşmadığını, bu raporun dayanak alınarak oluşturulan hükmün hatalı olduğunu, Söz konusu hesaplama da bilirkişinin bildirilen oranların en azından ortalamasını alması gerektiğini, ancak azami oranlar üzerinden hesaplama yapmış olmasının hakkaniyetle bağdaşmadığını, bilirkişi emekli banka müdürü olması sebebiyle kendisini davalı bankaya daha yakın hissettiğini ve konuyu davalı banka lehine yorumladığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmamış ve hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/393 Esas 2018/769 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi nedeniyle alınan kredi kullanma komisyonu, Pazarlama Hizmet Komisyonu ve kredinin erken kapatılması sırasında alınan erken kapama ücretinin istirdadı istemine ilişkindir.Davacı, davalı bankadan kredi kullandığını, kredi kullanımı sırasında kredi kullanma komisyonu adı altında ve daha sonra pazarlama hizmet komisyonu adı altında haksız ücret alındığını, krediyi erken kapatmak istediklerinde de fahiş erken kapama ücreti tahsil edildiğini belirterek haksız alınan bu bedellerin istirdadını talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 16.11.2015 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olup, bu tarih itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüktedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir.Genel işlem koşulları incelenirken, genel işlem koşulları çerçevesinde kapsam (yürürlük), yorum ve içerik denetimi adı altında üç ayrı denetimin yapılması gerekmektedir. Bu denetimlerden ilki olan kapsam denetimi, genel işlem koşullarının sözleşme kapsamına dâhil (yürürlükte) olup olmadıklarının belirlenmesi anlamını taşır, bir başka ifade ile bazı hükümlerin şeklen sözleşme metninde yer almasına rağmen, denetim sonucunda sözleşme kapsamından çıkarılmaları ya da bu sözleşme hükümlerinin sözleşme kapsamında (yürürlükte) olmadıklarının tespiti anlamına gelmektedir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş olması ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. Ayrıca, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. TTK 20. Haddesinde Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir hükmü düzenlenmiştir.Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin “komisyon, vergi ve masraflar” başlıklı 2.10.1 maddesinde bankanın komisyon, masraf, hesap işletim ücreti adı altında ücret alabileceği belirtilmiştir. Yine sözleşmenin “erken Ödeme” başlıklı 2.8. Maddesinde kullanılan kredinin vadesinden önce kapatılması halinde erken kapama komisyonu alınacağı yer almıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede kredi kullanımı nedeniyle alınacak komisyon, masraf ve erken kapama komisyonu konusunda kararlaştırılmış bir oran bulunmamakta ise de anılan maddelerde bu durumda alınacak komisyon ve erken kapama ücretlerinin nasıl tespit edileceği belirlenmiştir.Söz konusu hükümlerin TBK’nın 20. Maddesine göre genel işlem koşulu olup olmadığı yönünde denetleme yapılması gerekmektedir. Bunun içinde alınan ücret ve komisyonların, bankanın belirlediği ve merkez bankasına bildirdiği oranlarda olup olmadığı, alınan ücret ve komisyonların benzer krediler için diğer bankaların uyguladığı ücret ve komisyonlara göre uygun olup olmadığının denetlenmesi gerekir.Mahkemece bu konuda denetim yapılmış, çeşitli bankalardan aynı mahiyette krediler nedeniyle alınan ücret, komisyon ve erken kapama komisyon oranları sorulmuş, davalı bankanın uyguladığı, kredi kullandırım komisyonu ve erken kapama komisyonunun diğer banka uygulamaları ile uyumlu olup fahiş olmadığı belirlenmiştir.Yine mahkemece gerekçesinde belirtildiği üzere diğer bankaların uyguladığı komisyon oranlarının aritmetik ortalaması dikkate alınmamış, davalı bankanın uyguladığı komisyon oranlarının diğer bankaların emsal uygulamaları ile karşılaştırılması sonucu fahiş olup olmadığı değerlendirilmiş, davalı bankaca alınan komisyon oranlarının emsal banka uygulamaları doğrultusunda uygun olduğu değerlendirilmiştir.Buna göre davalı bankanın kredi kullanımında aldığı kredi kullandırım komisyonu ile erken kapama komisyonunun emsal banka uygulamaları ile uyumlu olduğu, bankanın bildirmiş olduğu komisyon oranları içinde kaldığı, fahiş bir komisyon almadığı, bankanın tacir olması nedeniyle ve genel kredi sözleşmesinde de yazılı bulunması nedeniyle söz konusu komisyon ve ücretleri tahsil edebileceği değerlendirilmiş olup, davacının kredi kullanımı ve erken kapama nedeniyle komisyon tahsil edileceğine ilişkin sözleşmede yer alan hükümlerin genel işlem koşuluna aykırı olduğu ve bilirkişinin raporunda emsal banka uygulamalarında ortalama alınan komisyon oranının tespitinde bildirilen oranların azami tutarları üzerinden aritmetik ortalama almasının hatalı olduğuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.