Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1876 E. 2020/574 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1876 Esas
KARAR NO : 2020/574 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/748 Esas – 2018/551 Karar
TARİH: 06/06/2018
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı arasındaki taşıma sözleşmesinden doğan ticari ilişki neticesinde oluşan cari hesap borcunun süresinde ödenmemesi üzerine; davalı hakkında icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun haksız ve mesnetsiz olarak takibe konu borca kısmen itiraz ettiği, davalı tarafından borcu bulunmadığını iddia ederek alacağa kısmen itiraz ettiği müvekkilinin defter kayıtları incelendiğinde borcun varlığı ve miktarının açıkca tespit edileceği, davalının müvekkilinin kargo taşıma hizmeti aladığı ve bedelini ödemediği, davalı borçlunun ferilerine itiaz etmiş olsa da itiaza konu icra takibinde, ticari işlerdeki reeskont avans faizi istendiği, davalı tarafça bir kısım soyut anlaşılması mümkün olmayan beyanlara istinaden sırf icra takibini geciktirme maksadıyla, gerçeği yansıtmayan ve yasal hiçbir geçerliliği olmayan beyanlarla haksız ve mesnetsiz itirazları sebebiyle durmuş olan takibin devamı için dava açma zarureti hasıl olduğu belirtilerek, davalı borçlunun, icra dosyasındaki haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının alacağının %20’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama harc ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı borçludan alınmasına karar verilmesi talep edilmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın açmış olduğu itirazın iptalı davasının teyit edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde reddini talep edildiğini, davacı şirket ile ilk olarak 07.08.2008 tarihinden itibaren çalışmaya başlandığını, davacı taraf ile 31.12.2014 tarihinde de çalışmanın sona erdiğini, davacı taraf ile yapılan sözleşme gereğince, davacı taraf müşterilerine satılan ürünlerin hasarsız tesliminin yapılacağını, buna karşılık da tarafların üzerinde mutabık kaldığı ücreti alacağını, sözleşme ve uygulamalar gereği davacı tarafın taşırken kırılan, hasarlanan ürünler, karşılıklı olarak tutanağa bağlandığını, yıl sonunda bu tutanaklar toplanıp, tutanakların toplamı kadar davacı tarafa fatura tanzim edildiğini, 2014 yılında hasarlı teslimatların çoğalması nedeniyle isim hakkı verilen iş ortaklarından ve mağazalardan gelen yoğun şikayetler ve memnuniyetsizlikler üzerine davacı taraf ile olan taşıma sözleşmesinin 31.12.2014 tarihinden itibaren usülüne uygun olarak fesih edildiğini, her yıl nakliye esnasında hasarlarnan ürünler için karşılıklı imzalara dayalı tutanaklar ve tutanaklara dayalı olarak faturalar düzenlendiğinden 4.855,28 TL fatura düzenlendiğini, davacı tarafın bu faturaya karşılık 21.01.2015 tarihli 4.855,28 TL fatura tanzin ettiği müvekkilinin bu faturaya karşılık olarak 4.855,28 TL fatura tanzim ettiği, davacı şirketinde bu faturaya karşılık, 24.04.2015 tarihli faturasını tanzim ettiğini her iki şirket arasında çeşitli tarihlerde faturalar tanzim edilince müvekkili adına Kartal …. Noterliği’nin 15.05.2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile aradaki sözleşme ve yerleşik uygulamalara aykırı tanzim edilen 21.05.2015 ve 24.04.2015 tarihli aynı mahiyette ve içerikte faturaların kabul edilmediğini, cari hesabın kapatıldığı, halen alacak iddiaları için ise yargı yoluna müracaat edilmesinin bildirildiğini, davacı tarafın bunun üzerine 7.986,00 TL’lik alacak iddiası ile icra takibatı başlatıldığını, ancak alacağın nereden kaynaklandığının bilinmediğini, icra dosyasında bu konuda açıklama olmadığı ve bu alacağın nereden kaynaklandığının açıklamalarının talep edildiğini, aradaki sözleşmeye, yerleşik uygulamalara aykırı tanzim edilen faturalara dayanarak icra takibatı yapıldığını, davalı tarafın %20 den az olmamak üzere tazminat ödemesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/06/2018 tarih ve 2016/748 Esas -2018/551 Karar sayılı kararında;”….Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda taraflar ticari defterleri arasında 7.934,80 TL’lik borç-alacak uyuşmazlığı bulunduğu ve bunun sebebinin davalı şirket defterlerinde kayıtlı bulunan ancak davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan fatura ve ödeme işlemlerinden kaynaklı olması ve 4.855,28 TL’lik tazmin bedeli adı altında davalı tarafça kesilen faturanın davacının kabulünde olmamasına karşın defterlerden de anlaşılacağı üzere taraflarca kargoda taşınan malın hasar görmesi nedeniyle zarar giderimi için daha önce mahsuplaşma yapılmış olması, bunun taraflar arasında cari hesap uygulaması haline geldiği, bu sebeple de 4.855,28 TL’lik ürün tazmin fatura bedeli ile davalı şirket tarafından takip öncesi davalı hesabına yapılan 111,82 TL’lik ödeme toplamı olan 4.976,10 TL bakımından davanın reddine geri kalan bakiye takip miktarı bakımından ise davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı kısmi miktar bakımından haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, ”1-DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,2-Davalının İstanbul …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının ksımen İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak olarak 3.019,01 TL ve faiz üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin 4.967,10 TL bakımından davanın REDDİNE,3-Kabul edilen alacağın (3.019,01 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 603,80 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;Davacı taraf ile 07/08/2008 tarihinden itibaren aralarında bir taşıma sözlemesi olduğu ve bu sözleşmenin 31/12/2014 tarihinde müvekkili şirket tarafından sonar erdirildiğini, Davacının teslim aldığı ürünleri teslim yerine tam, zamanında ve hasarsız taşıma karşılığında tarafların anlaştığı ücrete hak kazanacağını, Sözleşme uygulamalar gereği taşınırken hasara uğrayan, kırılan ürünlerin tutanağa bağlandığı ve yıl sonu bu tutanakların toplamı kadar davacı tarafa fatura tanzim edildiği ve bu fatura bedelinin de borçtan tenzil edildiğini, 2011/2012/2013 yıllarında karşılıklı tanzim edilen tüm tutanaklara karşılık tanzim olunan faturaların davacı şirket tarafından kabul edildiğini, 2014 yılında ise aynı yolu ve usul ile tanzim olunan tutanak karşılığı fatura davacı tarafın neden itiraz ettiğini hukuken anlaşılamadığı, ama müşterilerden gelen yoğun şikayet neticesinde, hasar miktarının aşırı yükselmesi neticesinde 2014 yıı sonunda müvekkili şirketin ticari ilişkiyi sonlandırması neticesinde, davacı şirketin 2011/2012/2013 yıllarında kabul ettiği hasar tutanaklarını 2014 yılında kabul etmemesine bağlamanın zor olmadığını, 2014 yılı için nakliye esnasında hasarlanan, kırılan ürünler için, aynen 2011/2012/2013 yıllarında yaptıkları gibi tutulan tutanaklar karşılığı olarak 08/12/2014 tarihinde 4.855,28.TL’lik fatura tanzim edildiğini, 2011/2012/2013 yıllarında tutanak karşılığı tanzim edilen faturaların davacı şirket tarafından kabul edilirken, 2014 yılında kabul edilmediğini, bunun sebebinin de şirketin 31/12/2014 tarihi itibariyle davacı şirket ile akdettiği sözleşmeyi feshetmesi olduğunu, ancak bunun hukuki ve hiçbir geçerliliği olmadığını, Davacı tarafın, her iki şirket arasında yıllardır uygulanan bu tatbikat ile ilgili olarak müvekkili şirkete bu uygulamayı kabul etmediğine, bu uygulamaya itiraz ettiğine dair ne bir ihtar ne de bir yazılı sözleşme göndermediğini, 2011/2012/2013 yıllarında uygulanan davacı şirketin itiraz etmediği uygulamaya, 2014 yılında itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, Bilirkişinin, davacının takip öncesi hesabına yatırılan 111,82.TL ile birlikte toplam 4.967,10.TL’nin, 7.986,11.TL’lik cari hesabına mahsup edileceğini kabul ettiğin, ancak kalan 03/11/2014 tarih … sayılı 3.000,00.TL’lik faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmaması, taşıma hizmetinin beklenen sürede gerçekleşmemesi sebebi ile tanzim edildiği anlaşıldığından, dosyada bu konuda bir belge olmadığından bu faturayı cari hesaba mahsup etmediğini, Bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, davanın başından beri, davacı tarafın şirketleri için çok önemli bir etkinlik olan, günlü olan fuar davetiyelerini zamanında müşterilerine teslim edemediğini, Davacı şirketin hiçbir zaman bunun aksini savunmadığını, böylece davacı tarafın fuar davetiyelerini taşımada ve tesliminde ciddi kusuru olduğunu, Kök rapora karşı yaptıkları itiraz ekinde, fuar davetiyelerinin teslim edilemediğine dair tutanak tutanak ve bu tutanağın davacı şirketin 3 yetkilisine gönderildiğine dair elektronik posta yazışmalarını sunduklarını, Doğal olarak tek taraflı düzenlemek zorunda kaldıkları tutanağın, davacının 3 adet yetkilisine gönderildiğine dair elektronik posta yazışmalarına raporda değinilmediği, bu yazışmalara ek raporda yer verilmediğini, yok sayıldığını, Davacının kurumsal, davalının kurumsal bir şirket olması, her iki şirketin de yüzlerce personel çalıştırması, her iki şirketin de uzun yıllardır alanlarında faaliyette olması, her iki şirketin de kendi alanlarında tanınan, bilinen bir şirket olması ve özellikle 6762 sayılı eski TTK 20.maddesinde düzenlenen “her tacirin, ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” maddesinin 6102 sayılı yeni TTK’nın 18/2.maddesi ile aynen korunması karşısında, bilirkişi heyetinin davacının en azından bu sebeple sorumlu olması gerektiği görmezden gelmemesi gerektiğini, Bilirkişi heyetinin 03/11/2014 tarihli faturalarına, davacının neden 18 ay sessiz kaldığı, neden 18 ay sonra iade faturası düzenlediği yolundaki beyanlarına ek raporda cevap vermediğini, 03/11/2014 tarihli faturanın tanzim edilmesi sebebinin, davacının 819 adet günüde teslim edilmesi gereken fuar davetiyesinin teslimi için şirketlerine 2.778,18.TL + KDV fatura tanzim ettiği, ancak davacının 819 adet fuar davetiyesini zamanında teslim edememesi ile bu fatura bedeline hak kazanamaması sebebi ile, davacının müvekkili şirket aleyhine sebepsiz zenginleşmesi, müvekkili şirketin tanzim ettiği faturanın içeriğinde herhangi bir zarar beyanının yazmaması, faturanın miktarının zaten zarar amaçlı kesilmediğini, davacının taşıma ve teslim borcunu yerine getirememesi sebebi ile bu bedelin iadesinin amaçlanması, bilirkişinin hatalı yorumlayarak zarar diye nitelediği faturanın bir zarar faturası olmaması, şirketlerinin davetiyelerinin dağıtılamaması sebebi ile standların az gezilmesi, bunun cirolara olumsuz etkisi, standların boş kalmasının rakip firmalara karşı prestij kaybı gibi gerekçelerle uğradığı zararın 150.000,00.TL ile bile karşılanamayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/748 Esas-2018/551Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklı taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile,Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının ksımen iptaline, takibin kaldığı yerden asıl alacak olarak 3.019,01 TL ve faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin 4.967,10 TL bakımından davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava ve takipte istenen alacak miktarı 7.986,11 TL.’ dir. Mahkemece dava kısmen kabul edilerek 3.019,01 TL. asıl alacak yönünden takibe itirazın iptaline karar verilmiş, 4.967,10 TL. alacak yönünden ise dava reddedilmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu (01/01/2018 tarihinden itibaren verilen hükümlerde geçerli olmak üzere ) HMK’ nun 341/4 maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00.TL olarak belirlenmiştir. İstinafa konu edilen davada, davalı tarafından istinaf edilen kabul edilen alacak miktarı 3.019,01 TL. olup karar tarihi itibarıyla HMK 341. maddesine göre kesinlik sınırı 3.560 TL’ dir. HMK 341/2-4 maddesine göre kabul edilen miktar yönünden mahkeme kararı kesin olduğundan davalının istinaf dilekçesinin HMK 346/1,352 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekir. Sonuç itibariyle, istinaf edilen kabul edilen miktar yönünden karar kesin olduğundan, davalının istinaf dilekçesinin HMK 346/1,352 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 352/1. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3–Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 52,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 2,40.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/06/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.