Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1862 E. 2020/585 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1862 Esas
KARAR NO: 2020/585 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI: 2016/1092 Esas 2017/1104 Karar
TARİH: 07/12/2017
DAVA: Menfi Tespit (Kambyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/10/2016
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAH.2016/1121 SAYILI DOSYASI:
DAVA: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/12/2016
BİRLEŞEN İST. 14. ASLİYE TİCARET MAH.2017/489 SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, asıl davada Müvekkilinin, daha önce ekonomik yönden zora düştüğünden davalı şirkete destek için davalının … Holding A.Ş.deki hissesinin tamamını emanetçi ve geçici olarak devraldığını ve usulen satın almış gibi yapılarak ödeme protokolü düzenlendiğini, senetler ödenmediği takdirde devre konu hisselerin geri alınacağının ve ödenmiş bir bedel var ise aynen iade edileceğinin hükme bağlandığını, protokole göre senetler ödenmediği için hissesini geri alması için davalı şirket yönetimine başvurduğunu ancak şirkete kayyum atandığını, davalı ile yeni protokol imzaladığını, eski senetlerin geri alınıp, yeni senetler verildiğini, ikinci protokole tarih atılmadığı halde, davalının tarih kısmını ilk protokol tarihi imiş gibi kötü niyetli olarak doldurduğunu, müvekkilinin ticari itibarını korumak için, emanetçi de olsa davalı ile uzlaşma yollarını aradığını ve 01/07/2016 tarihinde vekilleri vasıtası ile başka protokol imzaladıklarını buna rağmen davalının kötü niyetli olarak senetleri iade etmediği gibi icra takibi ile tehdit ettiğini, müvekkilinin ticari itibarını zedelememek için 938.560 TL. ödemede bulunduğundan davalıda bulunan 2.200.000 TL. senede ilişkin her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkile iade edilmesi gereken senetlerin kötü niyetli olarak takibe konulması nedeniyle takibin tedbiren durdurulmasına, borçlu olmadığının tespitine, emanetçi sıfatıyla alınan hisselerin karşı tarafa iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Birleşen Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1121 esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mahkemenin 2016/1092 esas sayılı dava dilekçesindeki gerekçeleri öne sürerek, 31/12/2016 tarih ve 2.000.000 TL. bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, ödemek zorunda kaldığı 938.560 TL’nin ödendiği tarihten itiaren ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak müvekkilene ödenmesine, emanetçi sıfatıyla alınan hisselerin karşı tarafa iadesine, mahkemenin 2016/1092 esas sayılı dosya ile bu davanın birleştirilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Birleşen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/489 esas sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin sahip olduğu … Holding A.Ş.ndeki 6.200.000 TL.lik hissesinin tamamını emanetçi ve geçici olarak, senetler düzenlenerek satın alındığını, daha sonra bu şirkete kayyım atanması neticesinde şirketin TMSF’ye devredildiğinden, icra takiplerinin iptaline, borçlu olunmadığının tespitine, bu kabul edilmediği takdirde TMSF’ tarafından el konulan hisselerin taraflarına iadesine, dosyanın İstanbul 16. Asliye TicaretMahkemesi’nin 2016/1092 esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Usule ilişkin itiraz ederek davanın açılmamış sayılmasına, esasa ilişkin beyanlarında: 27/11/2015 tarihinde davalı şirkete kayyım atandığını, bu tarihten sonraki şirket ve yetkilileri tarafından yapılan tüm işlemlerin kayyım tarafından incelemeye alındığını, eski yönetici ve ortaklarının da soruşturma kapsamına dahil edildiğini, müvekkili şirketin kayyım öncesi hissedarı bulunduğu … Holding A.Ş.nin 2.000.000 adet hissesinin eski yöneticiler tarafından davacıya devir ve temlik edildiğini, davacının devir ve temlik aldığı bu hisse senetlerinin bedeline karşılık senetler düzenleyip eski yönetime teslim ettiğini, vadesi geldiğinde müvekkili şirket ile Hisse Devir Sözleşmesine istinaden senet bedellerini ödemekten kaçınan davacıya icra takibi yapıldığını, davacının icra takibi öncesinde müvekkili şirkete 938.560 TL. ödemede bulunduğunu, davacının sözleşmedeki şartları ileri sürerek hukuki işlemin iptalini istemesinin çelişkili olduğunu, bu anlamda haksız ve takibi sürüncemede bırakma amacıyla açılmış davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/12/2017 tarih 2016/1092 Esas 2017/1104 Karar sayılı kararında; “Asıl ve birleşen davalar; KHK ile kapatılan ve Hazineye aktarılan … Holding A.Ş.’ deki davalı … Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye ait hisselerin taraflar arasında akdedilen protokol gereğince; emanetçi sıfatıyla alındığı ve hisselerin bedeline istinaden davalıya verilen senetlerin karşılıksız olmasına rağmen takibe konu edildiğinden bahisle borçsuzluğun tespiti, asıl davada hisselerin davalı tarafa iadesi, birleşen davada ise terditli olarak TMSF’ye geçen hisselerin iadesi istemine ilişkindir. Dava; KHK ile kapatılan ve Hazineye aktarılan … Holding A.Ş. hissesine yönelik olup; davalılar halen hisse sahibi sıfatına haiz olmadığından somut olayda 675 sayılı KHK’nın 5. maddesi uygulanamamış ise de; senetler nedeniyle borçlu olunup olunmadığı ve hisse devirlerinin geçerli olup olmadığı iddiasına dayalı ihtilaf; 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında kapatılan ve Hazineye aktarılan … Holding A.Ş. ile ilgili olup bu madde kapsamındaki usul ile çözümlenmesi gerektiğinden, mahkememizce bu konuda karar oluşturulamayacağından; asıl ve birleşen Bakırköy 5 ATM’nin 2016/1121 esas sayılı dava dosyasında davacı … tarafından, birleşen İstanbul 14 ATM’nin 2017/489 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından, davalı … Turizm San. Tic Ltd. Şti’ye karşı açılan davalarda 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi gereğince hazineye başvuru zorunlu olduğundan mahkememizce karar tesisine yer olmadığına, davacıların 670 sayılı KHK’nın 5. Maddesinde belirtilen usul ile ilgili idari makama kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceklerinin ihtarına, (675 sayılı KHK’nın 16.maddesi gereğince) dair aşağıdaki hükmün kurulması gerektiği…”gerekçesi ile, Asıl ve birleşen davalarda davacılar tarafından davalı … Turizm San. Tic Ltd. Şti’ye karşı açılan davada 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi gereğince hazineye başvuru zorunlu olduğundan mahkememizce karar tesisine yer olmadığına, Davacıların 670 sayılı KHK’nın 5. maddesinde belirtilen usul ile ilgili idari makama kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceklerinin ihtarına, (675 sayılı KHK’nın 16.maddesi gereğince) karar verilmiş ve karara karşı davacılar ve davalı … Tur. San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili ile davalı şirket arasında hukuki bir ihtilaf mevcut olup davalı tarafça bu hususta icra müdürlükleri nezdinde hukuki girişimde bulunulduğunu, bu icra takibinin de davalı şirketin tüzel kişiliği tarafından yapıldığını, gerekçeli karar da atıfta bulunulan 670 sayılı KHK 5. Maddesi gereğince Hazineye devredilen şirket yönünden yetkili olan Hazinenin bu alacak işlemi ile ilgili hukuki süreci yönetmediğini, bizzat davalı şirketin tüzel kişiliği ile takip edildiğini, icra dosyalarının da derdest olduğunu, bu sebeple borçlu olmadıklarına dair davayı icra takibini yapan tüzel kişiliğin kendisine yöneltmek gerektiğini, iş bu ihtilafın KHK’da belirtilen karar verilmesine yer olmadığına dair sebeplerden birini içermediğini ve uyuşmazlık hususunda karar tesis edilmesi gerektiğini,
Müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan, asılları şirkette bulunan ve sayın mahkemece celbi istendiğinde gelecek olan Anonim Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile müvekkilinin; davalı şirketin sahip olduğu … Holding A.Ş’ deki 6.200.000 TL ‘lik sermaye ve hak hissesinin tamamını emanetçi ve geçici olarak 10.02.2014 tarihinde 6.200.000 TL bedelle usulen satın aldığını ve karşılığında ödeme protokolü yapılarak 31.08.2014 vade tarihli 2.000.000 TL’lik, 31.03.2015 vade tarihli 2.000.000 TL’lik ve 30.09.2015 vade tarihli 2.200.000 TL’lik malen kaydı içeren senetler verildiğini ancak vade tarihinde senetlerin ödenmediğini, bunun üzerine yeni tarihli senetler düzenlenerek aynı şekilde malen kaydı yazılarak davalı şirkete verildiğini, İcra takibi ve dava konusu olan müvekkilinin verdiği senetlerin yeni miktar ve vadelerinin ise 30.06.2016 vade tarihli 2.000.000 TL, 30.09.2016 vade tarihli 2.200.000 ve 31.12.2016 vade tarihli 2.000.000 TL olduğunu, vadesi geldiğinde dava konusu senetlerin ödenemediğini ve müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan hisse devri sözleşmesi gereği senetlerin iade edilerek karşılığında hisse senetlerinin devredileceği bildirilmesine rağmen davalı şirkete kayyım atanması nedeniyle yapılan bu görüşmelerden bir sonuç elde edilemediğini ve işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, davalı şirkete kayyım atanmasının ardından TMSF’ye devredildiğini, bu nedenle TMSF’nin de söz konusu davanın muhatabı olduğunu, Müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan Anonim Şirket Hisse Devri Sözleşmesinde görüleceği üzere, müvekkilinin emanetçi olduğunun açık bir şekilde anlaşılmasını sağlayan maddelere yer verildiğini ve “senetler ödenmediği taktirde devre konu hisselerin geri alınacağı ve ödenmiş bir bedel var ise aynen iade edileceğinin” hükme bağlandığını, Müvekkilinin ısrarla her iki protokoldeki hükümler gereğince ödeme yapılmadığı taktirde hisselerin geri alınacağını, senetlerin iade edileceğini ve ödediği bedelinde iade edilmesi gerektiğini söylemiş olsa da davalının kötü niyetini açığa çıkaran ve iptalini talep ettikleri icra takiplerini yaptıklarını, Tüm bu sebeplerle takiplerde borcu olmadığının tespiti ile takiplerin iptali mahkeme aksi kanaatte ise davalı TMSF tarafından el konulan hisse senetlerinin taraflarına iadesi için dava açıldığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı … vekili istinaf dilekçesi ile; Davalı şirketin, müvekkil ile şartlı hisse satış sözleşmesi yapmış olup, buna karşılık vadeli senetler aldığını, hisse devir sözleşmesinde belirlenen şarta göre senetler zamanında ödenmediği taktirde hisse devir sözleşmesinin geçersiz olacağını ve senetlerin iade edileceğini, Müvekkilinin sözleşmeye göre devir aldığı senetleri vadesinde ödeyemediğini 938.560.TL. kısmi bir ödeme yaptığını, başka ödeme yapamayacağını da belirterek nama yazılı hisse senetlerini iade etmek istediğini, davalının buna yanaşmadığını, vadesi gelen 30.06.2016 vade tarihli 2.000.000.TL. ve 30.09.2016 vade tarihli 2.000.000.TL.lık senetleri (yapılan ödemeyi düşüp) icra takibine konu yaparak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, Yerel mahkemece verilen red kararının içeriğine bakıldığında açtıkları her iki davanın açılma gerekçesinin doğru olduğu kabul edilerek taraflarına ücreti vekalet taktir edilerek davanın reddedildiğini, kararın gerekçesi olarak kabul edilen 670 Sayılı KHK.nın 5 maddesi incelendiğinde kararın isabetli olmadığını, zira ülkenin geçtiği olağanüstü şartlarda çıkarılan ilgili 670 Sayılı KHK’nın çıkarılış amacının devletin zarara girmesini önlemeye, tehlikeli terör örgütünün mal varlığına el konulmasını sağlamaya yönelik olduğunu, yargılama konusunun ise tamamen hukuki bir sorun olup bu sorunu TMSF’nin bir mahkeme gibi çözerek sağlıklı bir karar oluşturabilmesinin mümkün olmadığını, Müvekkilinin uyuşmazlık konusunda TMSF’ye başvurabilmesi için öncelikle KHK ile kapatılan davalıya borcunun olup olmadığının ve yaptığı kısmı ödemenin iadesini talep edip edemeyeceğinin yasal olarak belli olması gerektiğini, bunu tespit edecek tek mercinin ise mahkemeler olduğunu, mahkeme kararından sonra müvekkili gerçekten haksız ise TMSF’nin bu alacak hakkında karar vereceğini veya müvekkili haklı ise senetlerin geçersiz kalacağını ve yapılan kısmi ödemenin iadesi için TMSF ye başvuru yapılacağını, bir başka anlatımla uyuşmazlık konusunda KHK gereğince müvekkilinin TMSF ile muhatap olabilmesi için öncelikle hukuki uyuşmazlığın mahkemelerce giderilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin konunun hassasiyetini dikkate alarak davaya öcü gibi yaklaşmasının yerinde olmadığını, 670 Sayılı KHK.’nın 17.08.2016 tarihinde çıkarıldığını, davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine 21.10.2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, 31.10.2016 tarihinde müvekkili tarafından menfi tespit davası açıldığını, 08.02.2018 tarihinde KHK.’nin mecliste kabul edilerek yasalaştığını, Kronolojik sıralamaya bakıldığında, KHK ile kapatılan davalı şirkete 17.08.2016 tarihinde kayyum atandıktan yaklaşık iki ay sonra 21.10.2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, KHK ile kayyum atanan davalı şirketin yasal yolları kullanarak icra takibi yapması ne kadar yasal ise müvekkilin de aynı yasal düzenlemeye dahil olan menfi tespit davası açmasının da yasal kabul edilmesi gerektiğini, KHK ve yasanın amacının örgüte kaynak aktarımını önlemek ise müvekkilinin KHK ile kapatılan şirkete gerçekten borçlu olup olmadığını belirleme yetkisinin TMSF’ ye verilmiş olamayacağını, yerel mahkeme kararı doğru kabul edilir ise TMSF’nin aynı zamanda mahkeme ve yargılama yetkisi kazanmış olacağını Yine müvekkili aleyhine takip yapan davalı şirket olduğundan menfi tespit davasının da takibi yapan tüzel kişiliğe karşı açılarak uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasının zorunlu olduğunu, Dava konusu olay bir başka yönden değerlendirildiğinde kötü niyetin bir başka boyutunun ortaya çıktığını, baştan muvazaalı yapıldığı belli olan protokollerde alınan senetlerin ödenmediğinde hisse devrinin geçersiz olacağı ve nama yazılı hisse senetlerinin iade alınarak olayın çözüme kavuşturulması son derece basit iken TMSF’nin bu durumu fırsata çevirip masum kişilerden ne kopabilirsem kardır mantığı ile hareket ettiğini. Bunun da kötü niyetli bir yaklaşım olup, haksız yere müvekkilinden (panik halinde) tahsil edilen 938.560.TL.nın haksız yere devletin mal varlığına kazandırılmaya çalışılmasının hukuken yerinde olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tur. San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin “670 sayılı KHK’nın 5.maddesi gereğince hazineye başvuru zorunlu olduğundan mahkememizce karar tesisine yer olmadığına,” dair kararını uygun bulmalarına rağmen, yine de davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile vekalet ücretine hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1092 Esas 2017/1104 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen davalar, takip dayanağı senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti davasıdır. Asıl ve birleşen dava davacıları, KHK ile kapatılan ve Hazineye aktarılan … Holding A.Ş.’ deki davalı … Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye ait hisselerin taraflar arasında akdedilen protokol gereğince; emanetçi sıfatıyla alındığını ve hisselerin bedeline istinaden davalıya verilen senetlerin karşılıksız olmasına rağmen takibe konu edildiğinden bahisle borçlu olunmadığının tespitine, asıl davada hisselerin davalı tarafa iadesine, birleşen davada ise terditli olarak TMSF’ye geçen hisselerin taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi gereğince hazineye başvuru zorunlu olduğundan mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davalar davacıları ve davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davada, davalı … Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. KHK ile kapatılan ve hazineye devredilen kurum ve kuruluşlardan olmayıp, davalı şirkete 675 sayılı KHK 9. Maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca yetkili hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kayyım olarak atanmıştır. Davalı şirketin tüzel kişiliği devam etmekte olup TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerden olup, şirket TMSF tarafından görevlendirilen yönetim kurulu tarafından idare ve temsil edilmektedir. Somut olayda 670 sayılı KHK’nın 5. Maddesinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle davacıların istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-a-4. maddesi uyarınca kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, taraf delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacıların istinaf başvuruları kabul edildiğinden bu aşamada davalının istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Asıl ve birleşen davada davacı … ile birleşen davada davacı …’nun istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2017 tarih 2016/1092 Esas 2017/1104 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Asıl ve birleşen davada davalının istinaf başvurusunun, verilen kararın sonucuna göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar TL istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf edenler taraflar yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafta iadesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi uhdelerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.