Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1857 E. 2020/617 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1857
KARAR NO : 2020/617
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/633 Esas – 2018/234 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı …’ nun 5894 sayılı yasa ile kurulduğunu, bu yasa çerçevesinde Türkiye’deki futbol faaliyetleri ve milli takım ile ilgili her türlü düzenlemeleri yapmak görev ve yetkisinin münhasıran kendisine ait olduğunu, davalı … A.Ş.’ nin çeşitli radyo kanallarında yayınlanmakta olan reklamlarda Federasyonun sponsoru olmadığı halde, hiçbir bedel ödemeksizin ve izin almaksızın ortalama tüketici nezdinde Federasyonun ve milli takımların sponsoru olduğu izlenimini yaratarak haksız yere ticari kazanç sağladığını, milli takımın marka ve sponsorluk değerlerini düşürdüğünü, bu reklam ve kampanya ile davalı şirketin 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasında mücadele etmiş Türk Milli Takımı ile ilişkili hale geldiğini ve sponsorluk ücreti ödemeden sponsorluk izleniminden yararlanmış olduğunu, davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve federasyonun sponsorlarından biri olan … Ticaret A.Ş.’ nin Milli Takımları desteklemek ve bu sayede firmasını Milli Takımla ilişkilendirecek tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunabilmek için müvekkili federasyona yüksek bedeller öderken, davalı …. A.Ş.’nin bu tanıtımı hiçbir külfete katlanmaksızın yaparak kazanç elde ettiğini, davalı firmanın reklam faaliyetindeki tüm ifadelerin, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında Milli Takımla ilişki kurmaya yönelik olduğunu, davalı …A.Ş.’nin, müvekkili federasyon ve milli takımlar perakende tedarikçisi olan … Ticaret A.Ş.’ nin 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası kapsamında federasyon ile arasındaki sözleşmeye uygun olarak yapmakta olduğu reklam ve tanıtım faaliyetleri ile elde etmeyi amaçladığı kazanmalarını zayıflatmak, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası döneminde Milli Takımın popülaritesi ve beğenisinden izinsiz olarak faydalanmak istediğini, davalı …A.Ş.’nin, firmasını ortalama tüketicinin Milli Takımlar sponsoru olarak algılamasına neden olacak nitelikteki reklam faaliyetini, Türkiye Futbol Federasyonunun sponsoru olmamasına ve izin almamış olmasına rağmen yaptığını, davalının haksız ve yanıltıcı reklamları nedeniyle Federasyonu zarara uğrattığını, gerek yeni sponsorlar edinmesi gerekse mevcut sponsorlukları ile sponsorluk ilişkilerinin devam etmesinin zorlaştığını, davalı …’un, … markası île birlikte gerçekleştirdiği, … Mağazalarından (…. Sadakat sistemi kartı olan) …Kart ile yapılacak … alışverişlerinde her 100. kişiye Türkiye Milli Takım Forması hediye edileceği yönündeki reklam faaliyeti nedeniyle tuzak pazarlamaya son vermesi için davalıya 18.05.2016 tarihinde bir ihtarname gönderildiğini, davalının 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası döneminde, birden fazla tuzak pazarlama faaliyeti ile müvekkili Federasyonu ve sponsorları zarara uğratmaya çalıştığının görüldüğünü, açıklanan nedenlerle davalı …A.Ş. tarafından yapılan ve haksız rekabet teşkil eden reklamın tedbiren durdurulmasını, haksız rekabetin men’i ile müvekkili Federasyonun zarar ve ziyanın tazmini için fazlaya dair hakları saklı kalması kaydı ile şimdilik 10.000. TL olmak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı …A.Ş.’ nin davacı Türk Futbol Federasyonu’ nun iddia ettiklerinin aksine sponsor yaratma amacının bulunmadığını, davacı tarafından reklam olarak nitelendirilen söz ve müzik içerikli marşın sponsor algısı veya reklam amacına hizmet etmediğini, toplumsal bir olay, milli bir birliğe destek olmak için hazırlanan marşın sözlerine bakıldığında bu sözlerin içeriğinde de sponsor algısı yaratma çabası güdülmediğinin ortada olduğunu, müvekkili şirketin milli takım üzerinden reklam yapmak gibi bir amacı veya kaygısı bulunmadığını, gerek marşın içeriğinde gerekse dış sesin söylediği “…, Avrupa Kupasında milli takımımıza başarılar diler!” sözlerinde herhangi bir “resmi sponsorluk” vs. iddiası olmadığını, söz konusu marş incelendiğinde, milli takımla … arasında “başarı dilemekten” öte başka bir durum veya amaç olmadığının açık olduğunu, sponsorluk algısı yaratılmak istense idi, dünya kupası süresinde her kurum ve kuruluşun yaptığı gibi sadece başarılar dilemekle kalınmayıp, müvekkil şirketin sponsor olduğuna ilişkin kuvvetli ifadeler kullanılır olacağını, dava konusu edilen marşta Türk Futbol Federasyonu’ na ait hiçbir logo, marka veya özel işaret kullanılmadığını, dava dilekçesinde belirtilenin aksine bunun bir marş olduğunu, reklam olmadığını, ayrıca herhangi bir görüntü içermemekte olup sadece müzik ve sözlerden oluştuğunu, marşta veya müvekkili şirket tarafından herhangi bir görsel basında renk, logo, marka, işaret, arma, amblem, futbolcu görseli, futbolcu adı/adlan, vs. kullanılmadığını ve bu bağlamda Türk Futbol Federasyonu’nun ve/veya Türk Milli Futbol Takımı’nın tescilli veya tescilsiz herhangi bir alametinin …A.Ş. tarafından kullanılmasının kesinlikle söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu … kampanyasında forma hediye etme eyleminin müvekkil şirket tarafından yerine getirilmediğini, bu eylemin … firması tarafından yapılan bir eylem olduğunu, … firmasından alınan bilgiye göre, söz konusu kullanımlarda herhangi bir şekilde davacının, sponsorların üzerinde hak sahibi olduğu herhangi bir ifade kullanılmadığını ve bu kapsamda; orijinal nitelikleri haiz bir ürünün herhangi bir ilişkilendirme algısı yaratacak ifadeye yer verilmeden tüketicilere hediye edilmesinin, ortalama tüketici nezdinde yaratıcı özellikte kabul edilemeyeceğinin açık olduğunu, … kampanyası nedeniyle müvekkili şirketin “forma hediye etme” vs. davacı ile ilişkilendirilecek herhangi eylemi bulunmadığı gibi, söz konusu kampanya nedeniyle müvekkili şirketin kusuru olduğunun iddia edilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde emsal olduğunu iddia ederek sunmuş olduğu kararların “görsel” nitelik taşıması sebebiyle dava konusu marş ile karşılaştırılmasının mümkün olmadığını ve bundan dolayı anılan kararların emsal olamayacağının açık olduğunu, davacının, müvekkili şirketin söz konusu marş ile haksız ticari kazanç elde ettiği iddiasının yerinde olmadığını ve bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, davacının müvekkili şirketin marşı nedeniyle herhangi bir sponsor ile yaptığı sözleşmesinin feshedilmemiş olduğunu ve davacının marş nedeniyle herhangi bir zarara uğramasının mümkün olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin bu marş nedeniyle herhangi bir menfaat elde etmemiş olduğunu, bu durumun müvekkili şirketin mali defler ve kayıtlarından da anlaşılabileceğini, davacının talep etmiş olduğu tazminat miktarının da fahiş nitelikte olduğunu, halka mal olmuş milli takıma başarılar dilemenin hiçbir kurum veya kuruluşun tekelinde olmadığını ve kimsenin tekeline verilemeyeceğini, resmi sponsor olmayan firmaların milli takıma başarılar dilemesi veya milli takımı desteklemesinin haksız rekabet kalkanı arkasına sığınılarak engellenemeyeceğini, açıklanan nedenlerle, davanın reddi, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarih Esas Karar sayılı kararında; “Dava hukuki niteliği itibariyle, davalının ticari kazanç elde etme amacı ile 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası öncesinde, şampiyonaya katılmaya hak kazanan Türk Milli Takımı’nın sponsoru olmadığı halde hiçbir bedel ödemeksizin ve izin almaksızın, ortalama tüketici nezdinde federasyonun ve Milli Takımların sponsoru olduğu izlenimini yaratacak şekilde reklam yapıp yapmadığının, davalının yapmış olduğu reklam filminin ve müziğinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti ile bu uyuşmazlıklar nedeni ile davacının davalıdan tazminat istemine yönelik davadır. İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, davacı Türkiye Futbol Federasyonu 5894 Sayılı yasa ile kurulmuş, bu yasa çerçevesinde Türkiye’de futbol faaliyetleri ve milli takım ile ilgili her türlü düzenlemeleri yapmak görev ve yetkisi münhasıran kendisine aittir. 2016 yılı Avrupa Futbol Şampiyonası öncesi ve şampiyona sırasında davacı sponsoru olmadığı halde davalının Türk Milli Takımıyla ilişkili olan ve herhangi bir sponsorun ücreti ödenmeden bu haliyle davalının bir külfete katlanmadan reklam faaliyeti çerçevesinde ve izin almadan haksız veya yanıltıcı reklamları nedeniyle haksız rekabetin men’i ile bundan kaynaklı tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Haksız rekabet eylemi 6102 Sayılı TTK 54 ile 63.maddeler arasında düzenlenmiş olup haksız rekabet rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkiyi etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmaktadır. Buna göre kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunan veya aynı yollarla 3.kişiyi rekabette öne geçirmek haksız rekabet olarak yasada sayılmıştır. Bilgisayar mühendisi tarafından reklamda kullanılan ses kaydı ve içeriği döküm halinde sunulmuş, yargılama dahilinde sektör bilirkişi ile birlikte haksız rekabet uzmanı bilirkişilerden rapor alınmıştır. Davalının davacı ile herhangi bir sponsorluk anlaşması imzalamadan reklamlarında haksız rekabet olarak tespit edilecek şekilde ve sponsor olduğu iddiasını uyandıracak nitelikte reklam yapması TTK nun 54 vd hükümleri çerçevesinde haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde bu haksız rekabetin tespiti, men’i ve 10.000 TL maddi tazminat talep etmiş, karar celsesinde maddi tazminat miktarını sabitleyerek 10.000 TL üzerinden karar verilmesini istemiştir. Yukarıdaki gerekçeye göre haksız rekabetin oluştuğu kanaati çerçevesinde davanın kabulü ile Haksız rekabetin tespiti ve meni ile davacı ve davalının ticari kimliği, yapılan işin ve haksız rekabete konu tespitin özelliği gözönüne alındığında ayrıca bir incelemeye ve hesaplamaya gerek bulunmadan davacının istediği 10.000 TL tazminatın kadri maruf olduğu kabulü ile istenen tazminat miktarının davalıdan alınarak davacıya dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte verilmesine karar vermek gerekmiştir …”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile, Haksız rekabetin tespiti ve meni ile 10.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere, davacı tarafın iddialarının aksine, davaya konu olanın bir reklam müziği değil, marş olduğunu, davacı tarafından reklam olarak nitelendirilen söz ve müzik içerikli marşın, sponsor algısı veya reklam amacına hizmet etmediğini, Toplumsal bir olay, milli birliğe destek olmak için hazırlanan marşın sözlerinden ve içeriğinden hiç bir şekilde sponsor yaratma algısı güdülmediğini. Ayrıca herhangi bir görüntü içermemekte olup sadece müzik ve sözlerden oluştuğunu, bu marşta veya müvekkili şirket tarafından herhangi bir görsel basında renk, logo, marka, işaret, arma, amblem, futbolcu görseli, futbolcu adı/adları vs. kullanılmadığını, bu bakımdan TFF’nin ve/veya Türk Milli Futbol Takımı’nın tescilli veya tescilsiz herhangi bir alametinin … A.Ş. tarafından kullanılmasının söz konusu olmadığını, söz konusu marş da incelendiğinde, milli takımla … arasında “başarı dilemekten” öte başkaca bir durum veya amaç olmadığını, Dosyaya sunulu bilirkişi raporunda eksik ve objektif kriterlerden uzak olarak; Davaya konu marşın sözlerinde kullanılan ifadeler sebebiyle tüketicilerin zihninde, Milli Takım ile … arasında bir ilişki kurulmasına sebep olabileceği, marşın sonunda … ismine doğrudan yer verilmesi ile ortalama tüketicinin markayı hatırlamasını sağlayarak tüketicilerde … markasının milli takıma sponsor olduğuna ilişkin bir algı oluşmasına neden olabileceği, tuzak pazarlama uygulamasının gerçekleştiği, … markasının gerçekleştirdiği satış promosyonu çalışmasının …’ta sadece …’un sadakat kartı olan …Kart ile ve 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası zaman diliminde gerçekleştirilmesinin tuzak pazarlamayı destekler nitelikte olduğu, davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği bu nedenle de kusurlu olduğunun bildirildiğini, Rapora itiraz edildiğini ve yeterli incelemeye dayalı olmayan bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığı belirtilerek yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiği halde yerel mahkemenin talebi reddederek eksik ve hatalı bilirkişi incelemesine dayanarak hukuka aykırı bir karar verdiğini, Eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanak mahkemenin de hükmünde, hatalı tespit ve değerlendirmelerle, müvekkili şirketin tuzak pazarlama uygulaması gerçekleştirdiğini belirttiğini, hem davacının iddiasının hem de bilirkişilerin tespitlerinin aksine “…, Avrupa Kapasında Milli Takımımıza başarılar diler!” sözlerinde herhangi bir sponsorluk iddiası olmadığını, topluma mal edilmiş, hiç kimsenin tekelinde olmayan milli takıma, ülkenin önde gelen bir kurumunun başarı dilemesinin haksız rekabet içinde değerlendirilmesinin hiç bir hakkaniyet ilkesi ile açıklanamayacağını, İşbu marşta geçen “…, Avrupa Kapasında Milli Takımımıza başarılar diler!” ifadesinin kesinlikle sponsor algısı veya reklam amacına hizmet etmediğinin ortada olduğunu, nitekim müvekkili şirketin sponsor algısı yaratmak veya milli takım üzerinden reklam yapmak gibi bir amacı veya kaygısı da bulunmadığı gibi aksi hal düşünülse idi sponsor olduğu vurgusunun öne çıkartılacağını, Bilirkişilerin müvekkil şirketin milli takıma başarılar dilemesini reklam olarak algılayıp, tuzak pazarlama kapsamında değerlendirmelerinin taraflarınca anlaşılamadığını, halka mal olmuş milli takıma yalnızca başarılar dilemenin hiçbir kurum veya kuruluşun tekelinde olamayacağını, resmi sponsor olmayan firmaların milli takıma başarılar dilemesinin ve milli takımı desteklemesinin tuzak pazarlama ve haksız rekabet olarak değerlendirilip engellenemeyeceğini, bilirkişiler tarafından söz konusu ayırımın yapılamadığını ve hatalı değerlendirmelerle rapor oluşturulduğunu, tüm itirazlarına rağmen yerel mahkemenin bilirkişi raporunu hükme dayanak teşkil ederek hatalı ve haksız bir karar verdiğini, Daha önce de belirttikleri üzere, marş içeriğinde TFF’ ye ait hiçbir şekilde marka, logo veya benzeri fikri hakların kullanılmadığını, sadece Milli Takıma başarılar dilemekle yetinildiğini, bilirkişilerin, Milli Takıma başarılar dilemenin ve milli duygular içerisinde Milli Takımı yüreklendirerek başarıya ulaşmasını sağlayacak müziğin, sponsorluk algısı yarattığı, tuzak pazarlama olduğuna ilişkin tespitlerinin sübjektif ve yanlı olduğunu, halka mal olmuş Milli Takımın, tüm ulusun ortak değeri olup, hiç kimsenin tekelinde olmadığını Türkiye’ nin en güçlü perakende şirketi olan … pazarlama ve satış amacı taşımayan ve sırf milli duygularla hazırlatmış olduğu marşın haksız rekabet olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, Ayrıca sponsor algısı yaratılmak istenilse idi orta ölçekli zekaya sahip bir kimsenin anlayacağı şekilde sponsor olunduğuna dair güçlü ifadeler kullanılacağını, ancak söz konusu marşta sponsor olunduğunu belirten açık ve kesin ifadeler olmadığı gibi, tuzak olarak adlandırılacak gizli görsel veya işitsel ifadeler de bulunmadığını, Bilirkişi raporunda, … markasının gerçekleştirdiği satış promosyonu çalışmasının …’ta sadece … sadakat kartı olan … Kart ile ve 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası zaman diliminde gerçekleştirilmesinin tuzak pazarlamayı destekler nitelikte olduğunun belirtildiğini ve yerel mahkemece bu hususun kabul gördüğünü, oysa … kampanyasındaki forma hediye etme eyleminin müvekkili şirket tarafından yapılmadığını; müvekkili şirketin forma hediye etme gibi bir kampanyası olmadığı halde bilirkişilerin hatalı tespitlerde bulunduğunu, Ayrıca … firmasının da, söz konusu kullanımlarında herhangi bir şekilde davacının, sponsorlarının üzerinde hak sahibi olduğu herhangi bir ibare kullanmadığını, kesinlikle dürüst kullanım sınırları içerisinde kaldığını. … firmasının bu kampanyası nedeniyle müvekkili şirketin forma hediye etme vs. gibi davacı ile ilişkilendirilecek herhangi bir eylemi bulunmadığını. Bu nedenle bilirkişlerin kampanya nedeniyle müvekkili şirketin tuzak pazarlamayı desteklediğine ilişkin tespitlerinin hatalı olduğunu, Ayrıca haksız rekabet şartları mevcut olmayan davada, davacının zarara uğradığını da ispatlayamadığını, dosyada toplanan belge ve delillerle, davacının müvekkili şirketin söz konusu marş ile haksız ticari kazanç elde ettiğini de ispatlayamadığını, Oysa, davacı tarafın tazminat talep edebilmesi için bir zarara uğradığını, failin kusurunu, uğramış olduğu zararı ve failin kusuru ile zarar arasındaki illiyet bağını ispatlaması gerektiğini, işbu davada davacının ispatlaması gereken hususları ispat edemediğini, uğradığını iddia ettiği zarara ilişkin herhangi bir delil sunmadığı gibi, davalı şirketin bu zarara sebep verdiğini veya ticari bir menfaat elde ettiğini de ispatlayamadığını, Davalı şirketin sözkonusu marş sebebiyle ne ticari itibarında ne de mağazalarının günlük cirosunda bir değişim olmadığını, Türkiye’ nin en eski ve büyük perakende satış mağazalarına sahip olan … milli takım üzerinden bir menfaat elde etme beklentisi olamayacağını, müvekkili şirketin dava konusu marşın yapılmasındaki tek amacının, milli duygularla, Milli Takıma başarılar dilemek olup, herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacının da müvekkili şirketin marşı nedeniyle herhangi bir sponsor ile yaptığı sözleşmesinin feshedilmediğini ve zaten dava konusu marş nedeniyle davacının herhangi bir maddi zarara uğramasının da mümkün olmadığını, Müvekkili Şirketin milli takıma başarılar dilediği marşın içeriğinde ve dış sesin söylemiş olduğu “…, Avrupa Kupasında milli takımımıza başarılar diler!” sözlerinde herhangi bir “resmi sponsorluk” vs. iddiası bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/633 Esas – 2018/234 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespiti, meni ve maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacı, 5894 Sayılı yasa çerçevesinde Türkiye’ deki futbol faaliyetleri ve milli takım ile ilgili her türlü düzenlemeleri yapmak görev ve yetkisinin münhasıran kendisine ait olduğunu, davalının ticari kazanç elde etme amacı ile 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası öncesinde, şampiyonaya katılmaya hak kazanan Türk Milli Takımı’nın sponsoru olmadığı halde hiçbir bedel ödemeksizin ve izin almaksızın, ortalama tüketici nezdinde federasyonun ve Milli Takımların sponsoru olduğu izlenimini yaratacak şekilde reklam yaparak haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, haksız rekabetin tespiti, meni ile tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Haksız rekabetin bir görünüm biçimi olan tuzak pazarlama, doğrudan rakibi hedef alarak, rakibin sponsorluk bedeli karşılığında elde ettiği resmi sponsorluk konumunu ve bundan beklentilerini zayıflatma gayreti (dar anlamda, tuzak pazarlama) veya sponsoru olmadığı ya da iznini almadığı bir organizasyon ile kendisi veya ürünü arasında bir ilişki kurarak bu organizasyonun itibarından gördüğü ilgi ve beğeniden faydalanma gayreti (geniş anlamda, tuzak reklamcılık) olarak tanımlanmaktadır. Tuzak reklamın, hukuka aykırı olabilmesi için reklam yapanın ürünleriyle hak konusu değer (Milli Takım) arasında bir ilişkilendirme yapması, bu ilişkilendirmenin haksız veya yanıltıcı olması ve üçüncü olarak da bu haksız veya yanıltıcı ilişkilendirmenin zarar yaratma ihtimalinin bulunması zorunludur. Türkiye’nin Ulusal ve Uluslar arası düzeyde Futbol Faaliyetlerini gerçekleştirme yetkisi münhasıran davacı federasyona tanınmış bulunmaktadır. Bu hukuki konum, milli takımın finansmanını ve bu finansmanın sponsorluk faaliyeti marifetiyle karşılanması yetkilerini de kapsamaktadır. Bu itibarla davalı tarafın bunun aksine bulunan savunması yerinde değildir. Dava konusu reklamların tuzak reklam oluşturup oluşturulmadığının belirlenmesinde, çıkış noktası Milli Takım isminin hukuki niteliğinde yatmaktadır. 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 7/h hükmü ve Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamı dışında kalan, ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi kültürel değerler bakımından halka malolmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanlar içeren işaretler marka olarak tescil edilemez, bu itibarla Milli takım/Türk Milli Futbol Takımı ismi hukuki niteliği itibariyle bir marka değildir. Ancak Milli Takım ismi, marka olarak nitelendirilememekle birlikte, bir hak konusu olup, TTK’nun 54 vd. maddesi hükümleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine göre korunmalıdır. Futbolun dünyada vardığı nokta itibarıyla yine sponsorluk faaliyetlerinin önem kazandığı da açıktır. Sponsorluk faaliyeti anlamında milli takım değerinin, haksız rekabete karşı korunma hakkı bulunmaktadır. (Yargıtay 11. HD’nin 2014/727 E., 2014/19586 K.; 2010/2919 E., 2012/2090 K.; 2011/3583 E. 2012/10570 K. Sayılı kararları da benzer niteliktedir.)
Somut olayda, davalının reklamlarının kamuoyuna sunulması orta kültür düzeyindeki tüketiciler nezdinde davalının milli takıma sponsor olduğu zannına yol açtığı, reklamlarla davalının milli takım futbol seyircisini hedef aldığı, davalının reklam filmlerinde kullandığı “…, Avrupa Kapasında Milli Takımımıza başarılar diler!” sözleri ve kullandığı reklam filmi marşı ile yine … markasının gerçekleştirdiği satış promosyonu çalışmasının …’ ta sadece …’un sadakat kartı olan … Kart ile ve 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası zaman diliminde gerçekleştirilmesinin tuzak pazarlamayı destekler nitelikte bulunduğu, bu suretle davalının, milli takımın sahip olduğu itibar ve ilgiden haksız olarak yaralanarak davacının sponsoru olmadan ve her hangi bir bedel ödemeden milli takımın sponsoruymuşçasına hareket etmesinin TTK’ nın 54 ve 55 maddeleri kapsamında aldatıcı reklam yayınlamak sureti ile 3. kişilere yanlış ve yanıltıcı bilgi verilmesi kavramı içinde haksız rekabet eylemi teşkil ettiği, tarafların durumu, davalının haksız rekabet nedeniyle elde ettiği kazanç, davacının sporsorluk ücretleri dikkate alındığında davacı tarafın haksız rekabet nedeniyle uğradığı maddi zararın tespiti yapılmamış ise de davacının talep ettiği maddi tazminat miktarının kadri maruf olduğu mahkemece de kabul edildiğinden davalının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.