Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1855 E. 2020/559 K. 14.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1855 Esas
KARAR NO : 2020/559 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/1073 Esas – 2018/609 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/05/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin oto yedek parca ürünlerinin pazarlanması işi ile iştigal ettiğini, davalı borçlunun oto tamirciliği yaptığını, davalının müvekkili şirketten satın aldığı ürünlere ilişkin fatura düzenlendiğini, satılıp teslim edilen ürün bedellerinin ödenmediğini, bu nedenle Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, 2013 yılından beri Güngören Bağcılar Sanayi Sitesinde esnaflık yaptığını, … Otomotivden parça aldığını, davacı tarafın parçaların garantili olduğunu söylediğini, sorun olduğunda geri değiştireceğini beyan etmesine rağmen hem fiyatta hem de iade değişikliğinde zorluk çıkartığını, borçlunun almadığı parçaları fatura ettiğini, borcunun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/05/2018 tarih ve 2015/1073 Esas – 2018/609 Karar sayılı kararında; “Toplanan deliller bilirkişi incelemesi, tanık beyanları göz önüne alındığında, taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacının yasal defterinde kayıtlı olan faturaların davalının defterinde de kayıtlı olduğu, takip tarihi itibariyle borç miktarının 8.597,27 TL olduğu, davalının dava dışı … Otomotiv’e davacı adına ödemede bulunduğunu beyan etmiş ise de, bu konuda davacının talimatı bulunduğu ve bu ödemelerin davacının borcuna karşılık yapıldığına dair delil bulunmadığından, alacak miktarının 8.597,27 TL olduğu anlaşılmıştır. Davalı davacıdan satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğunu beyan etmiş ise de, ayıbın hangi ürünlere ait olduğu, bu ürünlerin niteliği ve bu ürünlere ilişkin iade faturası kesildiğine dair delil bulunmadığından buna ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabul kısmen reddine, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte itirazın 8.597,27 TL üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren talebi aşmamak üzere avans faizi ile takibin devamına, 8.597,27 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı ile müvekkili arasında ticari ilişki olduğunu, ancak cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere taraflar çalışmaya başladığında davacının ilk iki ay ticari ahlaka uygun şekilde çalışırken zamanla ticari ahlaktan sapmaya başladığı ve müvekkilinin bu sebeple çok güç durumlarda kaldığını, şöyle ki müvekkilinin, otomotiv sektöründe araç tamiri yaptığını ve uzunca bir süredir de bu sektörde faaliyet gösterdiğini, takdir edileceği üzere otomotiv sektöründe güvenin büyük önem taşıdığını, zira ustalık işinin titiz çalışmanın ötesinde müşteri memnuniyetini de en üst düzeyde tutmak zorunda olduğunu, aksi halde işletmenin varlığını devam ettirme şansı olmadığını, Müvekkilinin müşterileri tarafından sevilen ve işini titizlikle yapmaya çalışan birisi olduğunu, ancak müvekkilin yaptığı iş arızalı araçların tamiri olup müvekkilinin yedek parça imalatı ya da satışı yapmadığını, bu sebeple değişmesi gereken hasarlı ya da arızalı araç parçalarını dışarıdan tedarik ettiğini ve müşterilerine karşı mahcup olmamak adına hem en uygun fiyatlı parçayı hem de müşterinin talebi doğrultusunda orijinal parçaları tedarik etmek zorunda olduğunu, müvekkilinin, yedek parçaları davacıdan tedarik etmiş ve taraflar arasındaki ticari ilişki bunun üzerine kurulduğunu, Ancak iş bu ticari ilişki içinde müvekkilinin; davacı tarafından çok defa yanıltıldığını ve rakamlar hususunda ticari ahlaka uygun olmayan durumlarla karşı karşıya kaldığını, davacının müvekkile orijinal diye gönderdiği parçaların yan sanayi çıktığını, verilen fiyatların ise piyasaya göre rayicin oldukça üzerinde olduğunu, hal böyle olunca aracındaki arızayı yeni gideren bir müşterinin 1 hafta sonra aynı arızadan yeniden geldiğinde müvekkilinin iş tutuşu ile ilgili kuşku duyduğunu ya da araçta değişmesi gereken parçanın fiyatı sorulduğunda davacı tarafından verilen yüksek fiyatı müşteri araştırıp öğrendiğinde müvekkilinin parçadan komisyon aldığını düşünerek ona olan itimadını yitirdiğini, Ayrıca siparişi üzerine davacı tarafından müvekkile gönderilen parçaların genelinin ayıplı/hatalı ürünler olduğunu, müvekkilinin çok defa bu durumu tespit ettiğini ve davacıya ürünleri iade ettiğini, iade edilen parçaların ithalatçı firmaya gönderildiğinde eğer bir ayıp varsa hemen yeni parça ile değiştirildiğini bilen müvekkilinin davacı tarafa bu durumu ilettiğini ancak davacıya iade ettiği ayıplı ürünlerin ithalatçı firmaya aylar geçmesine rağmen gönderilmediğini, Üstelik iade edilen bu ürünler için davacının müvekkiline faturalar kestiğini ve müvekkilinin şifahen yaptığı itiraz sonucunda davacının bir yanlışlık olduğunu ve bu faturaların iptal edileceğini bildirdiğini, ne var ki bu faturaların müvekkiline daha sonra icra takibi olarak gönderildiğini, müvekkilinin aldığı ve kullandığı ayıpsız parçaların parasını davacıya ödediğini, nitekim buna ilişkin sundukları delillerde müvekkilinin, davacıya karşı edimlerini yerine getirdiğinin sabit olduğunu, oysaki davacının sunduğu cari hesap ekstresinde müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin hepsinin yer almadığını, davacının bu ödemeleri işlemediğini,Müvekkilinin, davacının sunduğu hesap ekstresinden ayrı olarak 24.04.2015 tarihinde 1.000,00 TL, 20.06.2015 tarihinde 500,00 TL ödediğini, davacı tarafından da 20.06.2015 tarih ve 8695 sıra numaralı tahsilat makbuzunun verildiğini, bunun haricinde müvekkil tarafından davacıya mail order yolu ile gönderilen ödemeler de olduğunu,Davacının bu ödemeler için müvekkiline davacının kendi tedarikçisi …. San. ve Tic. Ltd. Şti’in hesabını verdiğini ve kendisine yapması gereken ödemelerin mail order yolu ile bu şirket hesabına yapılmasını istediğini, müvekkilinin de davacının isteği ile bu yolla dava dışı üçüncü kişi konumunda olan … 24.08.2014 tarihinde 1.998,80 TL, 31.08.2014 tarihinde 1.998,80 TL, 17.06.2014 tarihinde 3.000,00 TL ödemeyi davacı adına yaptığını, bu ödemelerin müvekkilinin banka hesap ekstrelerinde sabit olduğunu, Müvekkilinin, davacıya karşı yerine getirmesi gereken edimi yerine getirdiğini, ayıplı olan ürünleri kendisine iade ettiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesinde yer alan derhal bildirim ilkesinin müvekkili tarafından her defasında gerçekleştirilmiş ve ayıplı olan parçaların davacıya iade edildiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 227. Maddesinin 4. Fıkrası gereği müvekkilinin her ayıplı parçada ayıpsız ile değişimini talep etmişse de davacı tarafından sürekli oyalandığını ve bu esnada da ayıplı olan ürünlerin müvekkiline fatura edildiğini, nitekim tanık …’ın beyanında; yanında çalıştığı müvekkilin davacıdan parça aldığını, ürünlerin kutularının orijinal olduğunu ancak içinden çıkan parçaların orjinal olmadıklarını, bu durumu davacıya bildirdiklerini, davacının bir şey olmayacağını kullanabileceklerini söylemesi üzerine parçayı taktıklarını, daha sonra aracın takılan bu yan sanayi ürün sebebiyle arıca yaptığını ve zararı müvekkilin ödediğini, yine tanık … anlatımlarında; müvekkil yanında çalıştığı zaman satın aldıkları otomobil parçasının bazen orijinal parça olmadığını gördüğünü, durumu müvekkile bildirdiğini, bu ürünlerin bazılarının değiştirilerek orijinallerinin yollandığını, bazılarının ise hiç geri gönderilmediğini, tamir ettiği araçlarda bu sebeple oluşan zararları müvekkilin karşıladığını ve zarar ettiğini belirttiklerini, iddialarını gerek yazılı delille gerekse de tanık anlatımları ile ispat etmiş olmalarına rağmen Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme kararının; iş bu dilekçede belirttikleri sebepler gereği hukuka aykırı olup iş bu kararın kaldırılarak ve yeniden inceleme yapılması suretiyle haksız davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1073 Esas – 2018/609 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı tarafa mal satılıp fatura düzenlendiğini, fatura bedellerinin bir kısmının ödenmediğini, ödenmeyen fatura bedellerinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Mahkemece taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır, alınan rapora göre davacı tarafından düzenlenen faturalar her iki taraf ticari defterinde de kayıtlıdır. Davalı da taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve davacı faturalarını kabul etmiş, savunma olarak fatura içeriği malların bir kısmının ayıplı olduğunu, iade edildiğini ve davacı adına dava dışı firmaya ödeme yaptıklarını ileri sürmüş ise de bu savunmasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Davalı, davacıdan aldığı bazı malların ayıplı olduğunu ve iade ettiğini belirtmiş ise de süresinde ayıp ihbarı yaptığına, iade faturası düzenlediğine, davacı faturalarına süresinde itiraz ettiğine ilişkin her hangi bir belge sunmamıştır. Ticari defter kayıtlarında da iade faturası kayıtlı değildir. Yine davalı, bazı ödemelerinin davacı defterlerinde yer almadığını, davacı adına dava dışı firmaya ödeme yaptığını ileri sürmüş ise de bu hususta her hangi bir belge dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle davalı istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 587,28.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 146,82.TL harcın mahsubu ile bakiye 440,46.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/05/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.