Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1833 E. 2020/511 K. 30.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1833
KARAR NO: 2020/511
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 10/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/624 Esas – 2018/719 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/04/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı firma tarafından tanzim edilen … numaralı Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş. firmasına ait Emtia davalı şirket sorumluluğunda taşınmakta iken maddi hasar meydana geldiğini, emtianın alıcısına teslim edildiği sırada hasarlı olduğuna dair CMR üzerine şerh düşüldüğünü, söz konusu emtiaların taşınması davalı tarafından düzenlenen navlun faturası ile üstlenilmiş olup, bu nedenle oluşan hasardan TTK Madde 875 “Taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre İçinde, eşyanın ziyanından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlarından sorumludur” hükmü gereğince; sorumluluğunun bulunduğunu, davacı firma sigortalısı tarafından, meydana gelen hasar ihbarının yapıldığını, düzenlenen ekspertiz raporunda; hasar miktarının 1.082,58.-EURO olduğunu, bu rakamın davacı şirket tarafından sigortalısına 17.01.2017 tarihinde ödenerek TTK’nun 1472. Madde hükmü gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalıya yapılan başvuruların sonuçsuz kalması sonrası huzurda görülmekte olan işbu davanın açıldığını belirterek müvekkil şirketin sigortalısına 17/01/2017 tarihinde ödeme yapmış olduğu 1.082,58 Euro nun türk lirası karşılığı olan 4.385,31 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı sigorta şirketinin; abonman sigorta şirketi sözleşmesi ile halefiyet iddiasında bulunmuşsa da dava konusu taşımayı kapsayan ve teminat altına alan spesifik nakliyat sigorta poliçesinin olmadığını, emtiaların standa yerleştirilmek üzere açıldığında hasarlı olduğunun tespitlendiğini, davacının sigortalısına hasar iddiası ile ödeme yapıldığını gösteren dekontun dava dosyasında yer almadığını, taşımacının sorumluluğunu ortadan kaldıran özel hallerin düzenlendiği 17/4-c maddesinde; ambalajdaki eksiklik veya hatadan taşımacının sorumlu tutulamayacağını hüküm altına aldığını, davacı uhdesinde kalan kusur sebebiyle gerçekleştirilen ödeme işlemini davalı şirkete rücu edemeyeceğini, davacı tarafça sunulan ekspertiz raporunda; “4 Kap emtiadan bir adedinin köşe kısımlannda tespit edilen ezilme/deformasyon hasarının ambalaj yetersizliği, …, … ve … nolu paketin orta kısımlarında ki 16B adet levhadan 46 adedinin yükleme/tahlfye operasyonu sırasında forklift bıçak darbesi nedeniyle meydana gelmiş olabileceği kabul edilmiştir” şeklinde ifade edildiğini, emtiadaki hasarın oluşmasını; ambalajlama yetersizliği ve yükleme/tahliye sırasında forklift bıçak darbesinden kaynaklandığı varsayımı ile davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, yine eksper tarafından CMR belgesine şerh düşülmesinden hareketle, davalı şirketin sorumluluğunun belirlenemeyeceğini, kusurun veya hasarın oluşmasına karine teşkil etmeyeceğini, kabul veya ikrarı anlamına gelmemek kaydı ile; davalı şirketin sorumluluğuna hükmedilmesi halinde, Dava konusu taşıma Türkiye – Macaristan arasında yapıldığından dolayı CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, CMR’nin 23/3. Maddesi uyarınca, “tazminat, hasarlı olan emtianın brüt ağırlığının beher Kg. için 8.33 SDR hesap birimini geçemeyeceğini” somut olayda ise; taşınan emtianın bir kısmının hasarlandığı için hükme esas alınan bilirkişi raporunda; taşınan emtianın brüt ağırlığı dikkate alınarak CMR 23/3’e göre üst sınırın belirlendiğini, mahkemece hasarlanan emtianın brüt ağırlığının dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini, dava konusu taşımalara konu emtiaların hasar gördüğü iddia edilmişse de, ekspertiz raporunda sovtaj değerinin gerçek bedel üzerinden hesaplanmadığını, bilirkişi marifetiyle sovtaj değerinin yeniden hesaplanmasının gerektiğini, CMR Konvansiyonunun 27. Maddesinde taşımacıdan talep edilecek faizin yıllık %5 oranında olabileceği, faiz başlama tarihinin ise taşımacıdan yazılı istem tarihi olacağını, açıklanan nedenlerle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/07/2018 tarih ve 2017/624 Esas- 2018/719 Karar sayılı kararında; “Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”davacı firma tarafından tanzim edilen … numaralı Nakliyat Sigorta Poliçesi İle sigortalı bulunan … A.Ş. firmasına ait Emtianın, davalı şirket sorumluluğunda taşınmakta iken maddi hasarın meydana geldiği, bu durumun Emtianın alıcısına teslim edildiği sırada hasarlı olduğuna dair CMR senedi üzerine şerh düşülerek belgelendiği, söz konusu emtianın taşınması işi, düzenlenen navlun faturasının da gösterdiği üzere davalı firma tarafından üstlenilmiş olduğu, bu nedenlerle; oluşan hasardan TTK Madde 875 hükmü gereğince “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre İçinde, eşyanın ziyanından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlarından” sorumluluğunun bulunduğu, davacı firma sigortalısı tarafından meydana gelen hasar ihbarının yapıldığı, düzenlenen ekspertiz raporunda; hasar miktarının 1.082,58 EURO olduğu, bu rakamın davacı şirket tarafından sigortalısına ödenerek TTK’nun 1472. Madde hükmü gereğince sigortalısının haklarına halef olduğu yönünde “görüş bildirilmiştir. Fransada yerleşik … ünvanlı müşterilerine sevkedilen 8 adet muhteviyatı alüminyum levha emtianın sigortalı tarafından ihracı yapılması sonrasında nakliyeci … A.Ş. Tarafından temin edilen … plaklı tıra yüklenerek Türkiyeden Fransaya sevkedildiği , sevkiyatın tamamlanması sonrası teslim alınma sırasında 4 adet alüminyum levha emtianın hasarlı olduğunun tespit edilerek CMR belgesine şerh düşülmesi sonrası hasarlı paketlerin reddedildiği, hasarlı emtianın iade edilmesi sonrası sigortalının Dilovası tesislerinde 25/10/2016 tarihinde ekspertiz çalışması yapıldığı ve hasarın tespit edildiği , tanzim edilen faturada belirtilen toplam tutar ile sigorta poliçesinde belirtilen sigorta bedellerinin aynı olduğu , sigortalı … A.Ş. tarafından nakliyeci … .AŞ. ‘ye ihtarname gönderilerek 8.740,00 EURO hasar talep edildiği anlaşılmış , davacı … Sigorta A.Ş. sigortalısına ödediği sigorta tazminatını TTK 1472 madde hükmü kapsamında halefiyet hakkında dayanarak davalıdan rücuen talep etmiştir. Denetlenebilir bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile bu açıklamalara ve tespit çerçevesinde nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş. firmasına ait emtianın davalı şirket sorumluluğunda taşınmakta iken oluşan hasarın tespit edildiği , TTK 875 madde hükmünce davalının sorumluluğu gereği belirlenen ve kadri maruf bulunan hasar miktarı 1.082,58 EURO olduğu, bu rakamın da davacı sigorta şirket tarafından sigortalısına ödenmiş olduğu gözönüne alındığında TTK 1472 madde kapsamında sigortalının haklarına halef olduğundan ,davanın kabulü ile dava dilekçesinde yabancı paranın Türk lirası karşılığı talep edilmiş olduğundan 4.385,31 TL alacağın ödeme tarihi olan 17/01/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile, 4.385,31 TL alacağın ödeme tarihi olan 17/01/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Davacı tarafın dava dilekçesinde ve delillerinde mvekkili şirket aleyhine yer alan hususlara itiraz ettiğini,huzurdaki haksız davanın reddini talep ettiğini, Bilirkişi tarafından hasarın oluşum şekline ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadan tanzim edilen rapora dayanak hükmün hatalı olduğunu,dosya içerisindeki mevcut eksper raporunu dikkate alarak iddia konusu hasardan herhangi bir inceleme dahi yapmadan müvekkili şirketin sorumlu olduğu yönünde rapor tanzim etmesinin 6100 Sayılı HMK.nın bilirkişilerden beklediği olayı çözümleme ve aydınlatma görevini ihmal ederek adaleti yanlış,eksik ve geç tesis edilmesine sebep olduğunu,dosyada mevcut eksper raporunda dahi emtianın ” ekspertis çalışması sırasında,4 kap emtiadan bir adedinin (1314418) köşe kısımlarında tespit edilen ezilme/deformasyon hasarlarının ambalaj yetersizliği ancak …, … ve … nolu paketin orta kısımlarındaki 168 adet levhadan 46 adedinin yükleme/tahliye operasyonu sırasında forklift bıçak darbesi nedeniyle meydana gelmiş olabileceğinin kabul edildiği” şeklinde ifade edildiğini, emtianın yüklenmesi ve boşltılmasından kaynaklı hasarlarda sorumluluğun gönderici ve alıcıda olduğunu, Buna karşılık, emtiadaki hasarın oluşumunda ambalajlama yetersizliğinden ve yükleme/tahliye sırasında forklift bıçak darbesi nedeniyle oluştuğu iddia edilen hasardan müvekkilininkusuru bulunmadığı gibi sorumluluk atfınında kabul edilemeyeceğini, kaldıki;yükleme/tahliye ve ambalajlama işlemlerini taşıyıcı değil gönderici/alıcının yaptığını,bu nedenle gönderici/alıcının haksız fiilleri neticesinde oluşan hasarın müvekkili şirketten istenmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, Bilirkişinin tespitinin aksine CMR belgesine şerh düşülmekle müvekkili şirketin kusurlu olduğuna atıfta bulunulduğunu, bu yorumun kabulünün mümkün olmadığını,şöyleki; CMR Belgesine şerh düşülmesinin CMR Konvansiyonu 30. maddesindeki sürelerin işlenmesi açısından uygulama alanı taşımakta olup kusurun veya hasarın oluştuğuna karine teşkil etmeyeceğini,taşımacının sorumluluğunu ortadan kaldıran özel hallerin düzenlendiği CMR 17/4-c maddesinde ambalajdaki eksiklik veya hatadan kaynaklanan ve yükleme/tahliye sırasında olşan hasarlar nedeniyle taşımacının sorumlu tutulamayacağının açıkça hüküm altına alındığını,gönderenin sorumluluğunda olan ambalajlama işlemindeki eksiklik veya hata nedeniyle meydana geldiği açık olan hasar için müvekkili şirkete sorumluluk atfının konvansiyona aykırı olduğunu, bu hususun nakliye emtea sigortası genel şartlarında da teminat dışı bırakıldığını, Yerel mahkeme tarafından gerçek zararın açıklanmadığını, şöyleki;dava konusu hasardan müvekkili şirketin sorumlu olduğuna hükmedilmekle dava dışı sigortalı ile müvekkili şirket yönünden müterafik kusurun tespit edilmediğini, oysa Yargıtay kararları uyarınca müterafik kusur oranının da kusurun ağırlıklı bölümünün dava dışı yük ilgilisi üzerinde kalacak şekilde olması gerektiğinin belirtildiğini, Yargıtay 11. HD’ nin 26/02/2014 gün ve 2013/13559 Esas – 2014/3539 Karar sayılı kararı gereği, CMR 23 maddede öngörülen usul ile hasarlı kısmın brüt kg 8.33 SDR hesap birimi ile tespit edilmesi ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiğini, Bilirkişilerin hasarın ne şekilde oluştuğuna dair tespitte bulunmadıklarını ve müvekkil şirketin sorumluluğu halinde konvansiyon hükümleri gereği SDR üzerinden hesaplama yapmadıkları, yerel mahkemece bu yönde hüküm tesis edilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, Kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere; dava konusu taşımalara konu emtiaların hasar gördüğü iddia edilmişse de bilirkişi tarafından sovtaj değeri gerçek bedel üzerinden hesaplama yapılmadığını, gerçek piyasa araştırılması yapılmayıp sadece tek firmadan teklif alınarak sovtaj değeri hesaplanmasının hukuka ve usule aykırı olduğunu, işbu itirazlarının dikkate alınarak yeniden bilirkişi raporu alınması ve yeni bilirkişi tarafından sovtaj bedelinin de hesaplanması gerektiğini, Yine ekspertiz raporlarında, sigorta poliçesi detayları bölümünde % 10 ilave bedelin kararlaştırıldığının belirtildiğini, Yargıtay 11. HD’ nin 27/07/2007 gün ve 2005/12054 Esas – 2007/3624 Karar sayılı kararında davacı ile sigortalısı arasında sigorta sözleşmesinden kaynaklanan % 10 ilave bedel anlaşmasının, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan müvekkile karşı bağlayıcılığı bulunmadığına ve müvekkilden talep edilemeyeceğine dair emsal nitelikte olduğunu, Kabul ve ikrar anlamına gelmemesi kaydıyla faize itiraz ettiklerini, fahiş talep miktarına ödeme tarihinden itibaren döviz faizi işletilmesinin konvansiyona aykırı olup, CMR 27 maddesinde hak sahibinin talep edebileceği faizin yılık % 5 olacağının açıkça öngörüldüğünden konvansiyona aykırı olup hüküm tesis edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen tespit edilecek nedenlerle; – Davalı müvekkil şirketin istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmesini, – Yerel Mahkeme olan İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2016/244 Esas sayılı dosyada verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, – Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/624 Esas- 2018/719 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, karayoluyla uluslararası nakliyesi davalı tarafından üstlenilen emtianın hasarlanması nedeniyle sigortalısına hasar bedelini ödeyen sigortacının, sigortalısının haklarına halef olarak açtığı tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır. Mahkemece, Davanın kabulü ile, 4.385,31 TL alacağın ödeme tarihi olan 17/01/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin, Bilirkişinin hasarın ne şekilde oluştuğuna dair tespitte bulunmadıklarını, CMR 17/4-c maddesi gereği müvekkilinin sorumluluğunun olmadığı ve müvekkili şirketin sorumluluğu halinde konvansiyon hükümleri gereği SDR üzerinden hesaplama yapmadıkları, yerel mahkemece bu yönde hüküm tesis edilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğuna yönelik istinaf sebepleri incelendiğnde, Uyuşmazlığa uygulanması gereken Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma (CMR)’nin 17/1 nci maddesi uyarınca kural olarak taşıyıcı malları teslim aldığı andan teslim edilinceye kadar, bunların tamamen veya kısmen kaybından ve vuku bulacak hasardan mesul ise de, aynı Konvansiyonu’nun 17/4-b maddesinde, malın ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmadan kaynaklanan hasardan taşıyıcının sorumlu tutulmayacağı, yine aynı Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde de, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından kamyona taşınması, yüklenmesi, istif edilmesi veya boşaltılması nedeniyle oluşan hasarlardan dolayı taşıyıcının sorumlu tutulmayacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Bununla birlikte taşıma ilişkisinde ambalajlama, yükleme, boşaltma ve istifleme yükümlülüğünün taşıyıcıya verilmesine de engel bulunmamaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta,eksper raporunda;”CMR belgesi üzerinde söz konusu hasar ile ilgili şerh bulunduğu,4 kap emtiadan bir adedinin (…) köşe kısımlarında tespit edilen ezilme/deformasyon hasarlarının ambalaj yetersizliği ancak …, … ve … nolu paletin orta kısımlarındaki 168 adet levhadan 46 adedinin yükleme/tahliye operasyonları sırasında forklift bıçak darbesi nedeniyle meydana gelmiş olabileceğinin kabul edildiğini,bu bilgiler doğrultusunda sadece …, … ve … nolu paletler içerisinde bulunan 168 adet levhadan 46 adedine tekabül eden 1.828,01 EURO’luk tutarın hasar hesaplamasında dikkate alındığını belirttiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da eksper raporu doğrultusunda hasar hesabı yapılıp mahkemecede rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Sigortalı emtia, İstanbul – Fransa arasında taşınan aleminyum levha olup, oluşan hasarın yükleme/tahliye operasyonları sırasında forklift bıçak darbesi nedeniyle meydana geldiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, taşımaya konu emtianın taşıma güzergahına, taşıma koşullarına ve günümüz teknolojik verilerine uygun ambalajlanıp ambalajlanmadığının, yükleme/tahliye gönderene mi yoksa, taşıyıcıya mı ait olduğu araştırılmamıştır. yükleme/tahliye taşıyıcıya ait olması halinde, hasarın tamamından davalının sorumlu olacağı tartışmasızdır. Yükleme/tahliye gönderene ait olması halinde ve hasarın da yükleme/tahliye hatasından kaynaklanması durumunda ise, anılan hükümler uyarınca, taşıyıcının tazminatla sorumlu tutulması düşünülemezse de, yükleme/tahliye ve istif hatasının, ayrıca bir araştırmaya gerek duyulmaksızın kolaylıkla fark edilebileceği hallerde, taşıyıcının göndereni uyarması M.K’nun 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük ilkesinin bir gereğidir. Dolayısıyla uyarı yapılması gereken hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında B.K.nun 44 ncü maddesi uyarınca kusur oranında paylaştırılması gerekir. Bu durumda mahkemece, zararın öncellikle yükleme/tahliye, istif hatasından mı, yoksa taşıma kusurundan mı kaynaklandığı tartışmasız bir şekilde ortaya konulduktan sonra, eğer zararlı sonuç yükleme/tahliye hatasından kaynaklanmışsa, bu takdirde yüklemenin davalıya ait olup olmadığı belirlenmelidir. Yükleme ve istifin gönderene ait olması halinde ise davalı taşıyıcının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı belirlenerek, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.( Yargıtay 11 HD.nin 2015/15220 Esas, 2016/5321 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 11 HD.nin 2016/13010 Esas, 2018/4514 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik içtihatları benzer mahiyettedir.) Uyuşmazlıkta CMR’nin 29.maddesinin uygulanma koşulunun bulunmaması nedeniyle davalının sorumluluğunun sınırlı sorumluluk olduğu, kabule göre de, sınırlı sorumluluk miktarının belirlenmesinde karar tarihindeki SDR kuru esas alınarak hesap yapılmaması da doğru olmamış, davalı vekilinin istiraf sebebi yerinde görülmüştür.( Yargıtay 11 HD.nin 2015/15220 Esas, 2016/5321 Karar sayılı içtihadı,) 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 10/07/2018 tarih ve 2017/624 Esas – 2018/719 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 75,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 23,5 TL olmak üzere toplam : 121,6 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/04/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.