Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1831 E. 2020/531 K. 07.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1831 Esas
KARAR NO: 2020/531 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2013/295 Esas – 2018/527 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 07/05/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile;müvekkili şirket ile davalı arasında 13/05/2016 tarihli sözleşmeye istinaden davalının müvekkiline silisli saç satması hususunda ticari ilişkinin başladığını, mal bedeli karşılığı davalıya ciro edilerek müşteri çeki verildiğini ve bunların teminatı olarak da 30/03/2007 tarih ve 75.000,00 TL bedelli senedin münhasıran müşteri çeklerinin teminatı olarak davalıya verildiğini, söz konusu çeklerin tamamının ibrazında ödendiğini ve senedin hükümsüz kaldığını, alış veriş dahilinde bu defa 31/12/2007 tarih ve 76.000,00 TL bedelli 2.bir teminat senedinin de aynı gerekçelerle verildiğini, sözleşmeye göre çeklerin tamamının ödenmesi halinde iade edilmesi gerektiğini, söz konusu çeklerin büyük kısmının ibrazında bazılarının ise kendileri tarafından davalıya ödendiğini, buna rağmen davalı tarafından takibe konulduğunu ve Kadıköy …Icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile Kadıköy …Icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını belirterek söz konusu senetler nedeniyle müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, müvekkillerine ayrı ayrı %40 tazminat ödenmesine, müvekkillerinden …’ın maaşından yapılan kesintilerin reeskont faizi ile birlikte istirdatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı ile müvekkili arasında ticari ilişkinin 2005 yılında başladığını, 2008 yılına kadar bir çok malzemenin satın alındığını, karşılığını tamamen ödemediklerini, verilmiş olan çeklerin ödenmediğini ve davacılara iade edildiğini, alınan çeklerin cari hesap borcunun tamamını karşılamadığından senetlerin icra takibine konu edildiğini, davacı tarafından alınan malzemelerin fatura ve sevk irsaliyelerinin mevcut olduğunu, davacının borcunun ödemediğini belirterek davanın reddine, davacılar aleyhine %40 tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/05/2018 tarih ve 2013/295 Esas-2018/527 Karar sayılı kararında; ”Dava ; Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen 30/03/2007 vade tarihle 75.000 TL bedelli senet ile 31/12/2007 vade tarihli 76.000 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasının incelenmesinde ; davalı şirketin her iki davacı hakkında 75.000 ve 76.000 TL bedelli senetlerden dolayı 151.000 TL asıl alacak + 32.123,14 TL işlemiş faiz + 453.00 TL komisyon tutarı olmak üzere toplam 183.576,14 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla 06/05/2008 tarihinde takip yaptığı, takip kesinleştikten sonra alacaklı davalının 31/12/2007 vade tarihli 76.000 TL bedelli senet yönünden talebinden feragat ettiği, dolasıyla icra takibinin sadece 30/03/2007 vade tarihli 75.000 TL bedelli senet yönünden devam ettiği anlaşılmıştır. Davacı ile davalı arasında 13/05/2006 tarihli sözleşme uyarınca davalının davacı firmaya Silisli Saç satması konusunda ticari ilişki kurulduğu, ticari ilişki kapsamında yapılacak ödemelere karşılık davacının bir kısım müşteri çeklerini ciro ederek davalı şirkete verdiği, çeklerin ödenmemesi ihtimaline binaen davalı şirketin teminat senedi verilmesi talebinde bulunduğu, bu kapsamda 30/03/2007 vade tarihli 75.000 TL bedelli senedin düzenlenerek verilen çeklerin teminatı olarak davalıya verildiği, bu senedin teminat senedi olarak verildiğine dair davalı şirket yetkilinsince kaşe ve imza edilen 21/07/2006 tarihli belgenin davacıya verildiği, bu belgeye göre teminata konu çeklerin ödenmesinden sonra bu teminat senedinin iade edileceğinin açıkça belirtildiği görülmüştür. Verilen çeklerin … Bursa Şubesine ait … çek nolu 31/10/2007 vade tarihli 15.000 TL bedelli, …na ait … çek nolu 30/11/2007 vade tarihli 20.000 TL bedelli, …na ait … çek nolu 31/12/2007 vade tarihli 20.000 TL bedelli, …na ait … çek nolu 31/01/2008 vade tarihli 20.000 TL bedelli çekler olduğu, çeklerin tamamı ibraz edildiğinde ödendiği, dolasıyla 75.000 TL bedelli teminat senedinin hükümsüz kaldığı anlaşılmıştır. İlk teminat senedi verilmesinden sonra diğer alışverişler için 31/12/2007 vade tarihli ve 76.000 TL bedelli senedin düzenlenerek münhasıran; … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 30/10/2006, tutarı 10.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 30/11/2006, tutarı 10.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 30/10/2006, tutarı 15.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 30/11/2006, tutarı 5.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 01/01/2007, tutarı 5.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 28/02/2007 tutarı 5.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 31/03/2007, tutarı 5.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 31/03/2007, tutarı 5.000 TL bedelli, … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 30/04/2007, tutarı 10.000 TL bedelli, ve … Bankası … çek numaralı, ödeme yeri İstanbul, vade tarihi 20/12/2006, tutarı 3.000 TL bedelli, Çekler için verildiği, davalı şirket yetkilisince kaşe ve imza edilen 29/03/2007 tarihli belge ile bu senedin teminat senedi olarak verildiği, çeklerin ödenmesinden sonra bu teminat senedinin iade edileceğinin açıkça belirtiği anlaşılmıştır. Bu listede yer alan çeklerden … Bankasına ait … nolu çekin davacı şirketin hesabından davalı şirketin … Bankası hesabına 27/10/2006 tarihinde 10.000 TL havale yapılmak suretiyle nakten ödendiği, yapılan havale açıklamasında anlaşılmıştır. … Bankasına ait … nolu 15.000 TL bedelli çekin diğer davacı …’ın hesabından, davalının hesabına 24/04/2007 tarihinde 14.000 USD ödemek suretiyle nakten yapıldığı havale açıklanmasındaki çeke ilişkin ödeme yapıldığına dair açıklamadan anlaşılmıştır. Diğer çeklerin tamamının ise ibraz edildiklerinde ödendiği, bu nedenle çeklerden dolayı bir borç kalmadığı, teminat senedinin hükümsüz kaldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf 2005 yılından başlayıp 2008 yılına kadar geçen dönemde davacının kendilerinden çok sayıda malzeme satın aldığını, bunların davacıya teslim edildiğini, fakat karşılığının tamamen ödenmediğini, dolasıyla cari hesabın borç bakiyesi verdiğini, davacıların cari borca karşılık vermiş olduğu çeklerin ödenmediğini ve davacılara iade edildiğini, yerine yeni çeklerin verildiğini, alınan çeklerinde cari hesap borcunun tamamını karşılayacak miktarda olmadığından borçlunun verdiği senetlerin cari hesap borcuna karşılık icra takibine konu edildiğini beyanla takibin haklı olduğunu dile getirmiştir. Mahkememizce davacı tarafın verdiği çeklerin kayıtları bankalardan istenmiş , … Bankası, … Bankası, … , … ve … Bankasına gelen yazı cevaplarında çeklerin tamamını karşılığının olduğu ve tahsil edildiği bildirilmiştir. Mahkememizce mali müşavir bilirkişi … tarafından aldırılan 17/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2007-2008 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davacının defterlerinde davalı ile ilgili fatura ve muavin defter kayıtlarında davacı şirketin kur farkının tenzili neticesinde davalıdan olan alacağını 419.50 TL olduğu yani kur farkı hariç davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, defter kayıtlarında davalıya verilen müşteri çeklerinin iadesi yada ödenmediğine dair bir tespit yapılamadığı, davalı şirketin 2007 -2008 yılı defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığı, 31/12/2008 tarihi itibarıyla davalının davacıdan olan cari hesap bakiyesinin 68.909,35 TL olarak tespit edildiği, davalı kayıtları esas alındığında dava konusu senetlerden dolayı (75.000+76.000)=151.000 TL’nin (151.000-68.909,35 TL)=82.090,65 TL’lik kısmının karşılıksız kaldığı, bu tutara alınan malzeme karşılığı davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen ve vadesinde ödenmediği iddia edilen müşteri çeklerinin de dahil olduğu bildirilmiştir. Yani davacı şirket ticari kayıtlarına göre davacının davalıya borç bakiyesi görülmediği, davalının ticari kayıtlarına göre ise davalının davacı şirketten 68.909,35 TL alacaklı göründüğü, dava konusu senetlerin 82.090,65 TL ‘lik kısmının karşılıksız kaldığı anlaşılmıştır. Tarafların rapora itirazlara üzerine aldırılan 28/02/2015 tarihli ek raporda; icra takibine konu edilen 75.000 ve 76.000 TL bedelli senetlerin her iki tarafa ait yasal defterlerde herhangi bir şekilde kayıtlı olmadıkları, defter kayıtlarında bedellerinin ödendiğine dair somut bir işleme rastlanılmadığı, taraflar arasındaki ticari işlemlerin hem TL hemde döviz cinsinden hesaplandığı, senet bedellerinin çek karşılığı ödendiğine ilişkin dosyada somut bir bilginin yer almadığı bildirilmiştir. İcra dosyası incelenmek suretiyle bilirkişi … tarafından ibraz edilen 18/05/2015 tarihli raporda; Davalı şirket tarafından 21/07/2006 tarihli imzalı belge ile davacıdan sadır olan ” … Bankası …/30/10/2006 -10.000 TL; … …/30/11/2006-10.000 TL ; … Bankası …/ 30/10/2006-15.000 TL; … …/30/11/2006- 5.000 TL ; … … / 01/01/2007- 5.000 TL ; … … /28/02/2007- 5.000 TL;… …/ 31/03/2007-5.000 TL; … … / 31/03/2007- 5.000 TL;… … çek/30/04/2007-10.000 TL; … …/ 20/12/2006- 3.000 TL 😉 bedelli çekler için, çekler ödendiği iade edilmek üzere davacı şirketten ve kefil …’dan 75.000 TL tutarlı bir teminat senedi aldığı, davalı şirket tarafından 29/03/2007 tarihli şirket kaşeli belgeyle davacıdan sadır olan ( … …/31/10/2007- 15.000 TL; … …/30/11/2007-20.000TL; … …/31/12/2007-20.000TL; … …/31/01/2008- 20.000 TL) bedelli çekler için, çekler ödendiğinde iade edilmek üzere davacı şirketten ve kefil …’dan 75.000 TL tutarlı bir teminat senedi daha aldığı, banka yazışmalarında verilen çeklerin hesaba havale, takas işlemi ve banka ibrazında ödenmiş olduğu anlaşıldığından bedelleri ödenmiş çekler karşılığında teminat amaçlı verilen 30/03/2007 vadeli 75.000 TL bedelli senedin ve 31/12/2007 vadeli 76.000 TL bedelli senedin iade edilmesi gerektiği, teminat altına alınan çekler ödenmiş olduğundan davalı tarafından iade edilmesi gerekirken edilmeyerek Kadıköy …İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında 151.000TL’nin tahsili için icra takibi yapıldığı takibin kesinleştirildiği, davacı tarafın davaya konu bonolar nedeniyle davalıya borcu bulunmadığı bu sebeple icra dosyasına ödenen miktarların istirdatı gerektiği bu miktarın 67.822,55 TL olduğu bildirilmiştir. Tarafların bu rapora da itirazları üzerine aldırılan ek bilirkişi raporunda; davalının usulüne uygun tutulmadığı için kendi lehine delil niteliği taşımayan ticari defter kayıtlarına göre cari hesap bakiyesi olarak davacıdan görünen 68.909,35 TL tutarındaki alacak iddiasının subut bulmadığı, kök raporda belirtilen hususların yerinde olduğu, davalının teminat amaçlı aldığı senetlerin dayanağı bulunmadığından iade edilmesi gerektiği , takip konusu yapılan iki adet teminat senedinin 76.000 TL tutarlı olanından feragat edilmiş olmasının da sonucu etkili olmadığı, zira çekler ödendiği için her iki senedin karşılıksız kaldığı, borçlu davacı …’ın maaşından kesilerek dosyaya yatırılan ve istirdata hak kazandığı toplam meblağın 65.959,88 TL olduğu bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi … ile …’dan aldırılan 18/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu müşteri çeklerinin ödendiği 02/05/2015 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden dava tarihinden önceki tahsilatların 48.096,88 TL , dava tarihinden sonra yapılan tahsilatların ise 15.081,05 TL olduğu tespit edilmiştir. Toplanan tüm delillere ve aldırılan bilirkişi raporlarına göre ; icra takibine konu edilen her iki senedin verilen müşteri çeklerine ilişkin olarak teminat amaçlı verildiği, çek bedelleri tahsil edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça ödenmemiş gibi teminat amaçlı verilen senetlerin icra takibine konu edildiği, icra takibi kesinleştiği için borçlu …’ın maaşından dava tarihine kadar toplam 48.096,88 TL kesinti yapıldığı, davalının bu şekilde ödenen çek bedellerine rağmen konusuz kalan teminat senetlerini kötü niyetle icra takibine konu ettiği anlaşılmakla, davanın kabulüne, davacıların bu senetlerden ötürü davalıya borçlu olmadıklarının tespitine dair karar verilmiştir. Takibe konu senetlerin teminat amaçlı olarak verildiğini bildiği halde haksız yere icra takibine konu etmek suretiyle kötü niyetli olduğu anlaşılan davalı aleyhine, takibe konu 151.000 TL ‘nin % 40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine, bahse konu icra takibi nedeniyle davacılardan … hakkında maaş haczi uygulanmak suretiyle davadan önce tahsil edilen 48.096,88 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan istardatı ile davacı …’a ödenmesine, davadan sonra tahsil edilen 15.081,05 TL’nin karar kesinleştikten sonra tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan istirdatı ile bu davacıya ödenmesine dair karar verilmiştir. ..”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile ; Davacıların Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine; Takibe konu senetlerin teminat amaçlı olarak verildiğini bildiği halde haksız yere icra takibine konu etmek suretiyle kötü niyetli olduğu anlaşılan davalı aleyhine, takibe konu 151.000 TL ‘nin % 40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine, Bahse konu icra takibe nedeniyle davacılardan … hakkında maaş haczi uygulanmak suretiyle tahsiledilen ücretler yönünden davadan önce tahsil edilen 48.096,88 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan istardatı ile tahsili ile davacı … ‘e ödenmesine, Davadan sonra tahsil edilen 15.081,05 TL’nin karar kesinleştikten sonra tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan istirdatı ile bu davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Davacı vekili 08.06.2012 tarihli dava dilekçesi ile davacı … Ltd. Şti. ile davalı müvekkili şirket arasında 13.05.2006 tarihli sözleşme şartları uyarınca davalı müvekkil şirketin davacı firmaya silisli sac sartması konusunda ticari ilişki kurulduğunu, Ticari ilişki kapsamında yapıalcak ödemelere karşılık davacı şirketin elinde bulunan bir takım müşteri çeklerinin ciro edilerek davalı müvekkil şirkete verildiğini, bu çeklerin davalı müvekkil şirkete verilmesi ile birlikte bu çeklerin ödenememesi ihtimaline binaen davalı müvekkil şirketin davacılardan teminat senedi verilmesini istediğini, bu kapsamda 30.03.2007 vade tarihli ve 75.000,00TL bedelli senedin münhasıran dava dilekçesinde dökümü yapılan çeklerin teminatı olarak müvekkil şirkete verdiğini,ilk teminat senedi verilmesinden sonraki, alışverişler için de 31.12.2007 vade tarihli ve 76.000,00TL bedeli münhasıran sadece dava dilekçesinde dökümü yapılan çeklerin teminatı olarak verildiğini iddia ederek davalı müvekkili şirket tarafından imzalandığı iddia edilen 21.07.2006 tarihli belge ve 29.03.2007 tarihli belgelere göre Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takibe konu 30.03.2007 vade tarihli 75.000,00TL bedelli senet ile 31.12.2007 vade tarihli 76.000,00TL bedelli senet nedeniyle müvekkillerinin davalı müvekkil şirkete borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesinin talep edildiğini, İlk derece mahkemesinin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olup istinaf incelemesinin yapılarak bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, şöyle ki; Müvekkili … Ltd. Sti. … ticaret. si tarihli belge ve .Vergi Dairesinde … vergi nosu ile her türlü demir saç ve profil alımı satımı pazarlaması ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için konuları ile ilgili araç, makine arazi, bina almak,satmak, kiralamak işleri ile iştigal eden ve kurulduğu tarihten bugüne kadar ürünlerinin kalitesi ile müşteri memnuniyetini esas alan ve bu nedenle sektöründe haklı üne sahip bir firma olduğunu, Davacılar ile de ticari ilişkisi mevcut olduğunu, Davacılar ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkinin 2005 yılında başladığını davacılar, müvekkili şirketten 2005 yılından 2008 yılına kadar geçen dönemde birçok malzeme satın aldığını, satın aldığı bu malzemelerin davacılara teslim edildiğini davacıların ise bu alımlarının karşılığını tamamıyla davalı müvekkili şirkete ödememiş olup bu durum cari hesap ekstreleri ile ticari defter ve belgelerde açık olarak görüldüğünü, davacıların satın aldığı malzeme bedellerini ödemediğini dolayısıyla müvekkili şirket nezdindeki cari hesabı borç bakiyesi verdiğini, satın alınan malzemelerin tamamı davacılara teslim edildiği halde işbu borç bakiyesi bugüne kadar müvekkil şirkete ödenmediğini, Davacıların cari borca karşılık verdiği çeklerin ödenmemiş ve sunmuş olunan belgelerde de görüleceği üzere davacılara iade edildiğini, sürekli verilen çekler iade edildiğini yerine yeni çekler verildiğini, alınan çeklerinde cari hesap borcunun tamamını karşılayacak miktarda olmadığını borçlunun verdiği senetlerin cari hesap borcuna karşılık icra takibine konu edildiğini, buna rağmen davacı-borçlular cari hesap borcunu kapatmadığını, Bakiye borcun ödenmemesi üzerine müvekkil şirket adına davacı-takip borçluları … ve ortağı bulunduğu … Ltd. Şti. aleyhine Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 06.05.2008 tarihinde 31.02.2007 vade tarihli 76.000TL bedelli ve 30.03.2007 tarihli 75.000TL bedelli kambiyo senetlerine dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, Örnek no:10 ödeme emrinin borçlu …’ın bizzat kendisine 15.07.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, …’ın ortağı bulunduğu diğer borçlu … Ltd. Şti.’nin ise ticaret sicilinde kayıtlı adresine Tebligat Kanunu 35. maddesine göre 15.12.2008 tarihinde tebliğ edildiği ve takip her iki borçlu açısında da kesinleştiğini, Davacıların borçlu olmadıkları yönündeki iddiaları tamamen asılsız olduğunu, Takip konusu senetlerin cari borca karşılık verilen senetler olduğunu, yani mevcut bir temel borç ilişkisinden doğan alacağın “ifasını teminen” “ifası uğrunda” düzenlendiğini, davacıların takip konusu senetlerin teminat senedi olduğu şeklindeki iddialarının kabul edilebilir olduğunu, Takip konusu senetlerin incelendiğinde yazılı olan tüm bu şartları içermediğini bu ana şartlar dışında hazırlanmış olan senetlerin borç doğuran senetler olduğunu, takip konusu senetlerin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içeren kambiyo evrakı hükmünde olduğunu, bu nedenle takibe konu senetlerin teminat senedi olduğu yönündeki davacı iddialarının kabul edilemez olduğunu,(İcra iflas Kanunu 72.maddesinin 7.fıkrası) ödeme tarihinden itibaren 1 yılı geçmiş olan ödemelerin istirdatı söz konusu olamayacağını, bu bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğunu, mahkeme tarafından bu durumun re’sen gözetilmesi gerektiğini, Dosyada mübraz ilk bilirkişi raporu 14.06.2014 tarihli olup bu bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 1.maddesindeki “Davacı şirket kayıtlarına göre, davacının davalıya cari hesap borç bakiyesi, görülmediğinden dava konusu 30.03.2007 vade tarihli ve 75.000,00TL tutarlı, keza 31.12.2007 vade tarihli 76.000,00TL tutarlı senetlerin karşılıksız kaldığı” yönündeki tespite karşı itiraz edildiğini, zira davacılar tarafından inceleme günü 2007 yılına ait defterlerin ibraz edilmediğini 2008 yılına ait ibraz edilen defterlerin ise kapanış tasdiki yapılmadığını envanter defteri ise ibraz edilmediğini, İcra takibine konu 20.10.2007 tanzim, 31.12.2007 vade tarihli 76.000,00TL bedelli senet alacağından 25.09.2012 tarihinde feragat edildiğini ve feragat harçlarının dosyaya yatırıldığını, Ayrıca icra dosyasının feragat tarihi itibariyle kapak hesabı da yaptırıldığını, kapak hesabının dosyada yer aldığını, dolayısıyla takip konusu 30.03.2007 vade tarihli 75.000,00TL bedelli senet üzeriden alacaklı olduğumuz 68.909,35TL’lik bakiye borç düşüldüğünde geri kalan 6.090,35TL’lik kısım fazla olarak takibe konu olmuş olacağını, Aynı bilirkişi tarafından rapora itirazlar üzerine düzenlenen 28.02.2015 tarihli ek raporu içerdiği bir kısım tespitlere de itiraz edildiğini, raporun 2.maddesinde “… davalının davacıya takip tarihi itibariyle 419,50TL borcu olduğu anlaşılmıştır” şeklindeki tespitine ise itiraz edilmiştir. müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını 28.02.2015 tarihli ek bilirkişi raporunun yapılan incelemeler bölümünün 4-5-6. maddelerinde yer alan tespitlerin yerinde olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın çözümü için cari hesap incelemesi yapılmasının yerinde ve gerekli olduğunu Davanın; davacının borçlu olup olmadığının tesbiti davası olduğunu, bilirkişi kök raporunda bu miktarı tesbit ederken “söz konusu tutar alınan malzeme karşılığı, davacı şirket tarafından, davalı şirkete verilen ve vadesinde ödenmediği iddia edilen çekler de dahildir.” denildiğini, 28.02.2015 tarihli ek raporda çeklerin ödendiğine ilişkin belge bulunmadığının tesbit edildiğini, her halükarda davacı şirketin müvekili şirketten satın aldığı emtia karşılığı olan 68.909,35 TL borcu bulunduğunun sabit olduğunu, Huzurdaki dava 06.06.2012 tarihinde açılmış olup eski TTK da düzenlenen ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin 82-86 madde düzenlemeleri huzurdaki dava açısından da uygulanabilir nitelikte olduğunu, (TTK.md.83)
İİK m. 72 f.(5) “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın “yüzde yirmisinden” aşağı olamaz.” şeklinde düzenleme ihtiva ettiğini, İcra takibine konu 20.10.2007 tanzim, 31.12.2007 vade tarihli 76.000,00TL bedelli senet alacağından 25.09.2012 tarihinde feragat edildiğini ve feragat harçlarının dosyaya yatırıldığını, dolayısıyla bu senet bedeli yönünden ortada derdest bir takibin bulunmadığını, bu nedenle mahkemenin takibe konu 151.000,00TL üzerinden kötüniyet tazminatına hükmetmesinin kabul edilebilir ve yasal olmadığını,ayrıca % 40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi de kabul edilebilir ve yasal olmadığını, hali hazırda müvekkili şirketin davacılardan alacaklı olduğunu, dolayısıyla mahkemenin takibe konu senetlerin kötüniyetli olarak takibe konulduğu yönündeki kararı davacıdan alacaklı olan müvekkil şirketi daha da zor ve mağdur duruma düşürdüğünü, Yine icra takibine konu 20.10.2007 tanzim, 31.12.2007 vade tarihli 76.000,00TL bedelli senet alacağından 25.09.2012 tarihinde feragat edilmiş ve feragat harçları dosyaya yatırılmış olduğu halde gerekçeli kararda 151.000,00TL üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin kabul edilebilir ve yasal olmadığını, Sonuç itibariyle davacı-takip borçluları müvekkili şirket ile olan ticari münasebeti sebebiyle müvekkili şirketten malzemeler satın aldığını ve aldığı bu malzemeleri davacılara teslim ettiğini, alınan malzemelerin ayrıntılı dökümünün faturalarda mevcut ve malzemelerin teslimine ilişkin sevk irsaliyeleride mevcut olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin ticari defter ve belgeleri ile davacı’nın ticari defter ve belgelerinde de bu alacakların kayıtlı olduğunu, davacıların cari borca karşılık vermiş olduğu çeklerin ödenmemiş ve dosya mübrez belgelerde de görüleceği üzere davacılara iade edildiğini, bu nedenle dosyada mübrez 2005-2009 yılları arası cari hesap ekstrelerinden de görüleceği üzere davacıların müvekkili şirkete 2008 yılı itibariyle 68.909,35TL bakiye borcu bulunduğunu, bu durumun ticari defterler ve 14.06.2014 bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, ancak hal böyle iken mahkemenin davanın kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, Yukarıda izah edilen nedenlerle İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/295 Esas, 2018/527 Karar sayılı dosyasından verilen 15.05.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hatalı olup bu nedenle bozulması gerektiğini, İleri sürerek İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/295 Esas, 2018/527 Karar sayılı dosyasından verilen 15.05.2018 tarihli kararının incelenerek istinaf talebinin kabulü ile usul ve esas yönünden bozulmasına hüküm kesinleşinceye kadar icranın ertelenmesi hususunda tehir-i icra kararı verilmesini, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen 30/03/2007 vade tarihli 75.000 TL bedelli senet ile 31/12/2007 vade tarihli 76.000 TL bedelli senetten kaynaklı İİK.72 Maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Mahkemece,1-Davanın KABULÜ ile ;Davacıların Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine; Takibe konu senetlerin teminat amaçlı olarak verildiğini bildiği halde haksız yere icra takibine konu etmek suretiyle kötü niyetli olduğu anlaşılan davalı aleyhine, takibe konu 151.000 TL ‘nin % 40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine, Bahse konu icra takibe nedeniyle davacılardan … hakkında maaş haczi uygulanmak suretiyle tahsiledilen ücretler yönünden davadan önce tahsil edilen 48.096,88 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan istardatı ile tahsili ile davacı … ‘e ödenmesine, Davadan sonra tahsil edilen 15.081,05 TL’nin karar kesinleştikten sonra tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan istirdatı ile bu davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takibe konu edilen 30/03/2007 vade tarihli 75.000 TL bedelli senet ile 31/12/2007 vade tarihli 76.000 TL bedelli senedin teminat senedi olup olmadığı ve bu senetlerden dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadıkları ve yapılan ödemelerle ilgili istirdat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davalı vekilinin,icra takibine konu senetlerin cari borca karşılık verildiği,senetlerin teminat senedi olmadığı ve davacı tarafça teminat senedi olduğunun ispatlanamadığına ve mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde; Dava konusu senetlerde teminat kaydı ibaresinin olmadığı ve senede karşı iddiaların HMK. uyarınca yazılı delille ispatı gerekir. Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/12-233 E., 2001/257 K.; 20.06.2001 gün ve 2001/12-496 E., 2001/534 K.; 24.02.2010 gün ve 2010/19-67 E., 2010/99 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar benimsenmiştir. Davalı vekili her ne kadar cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde söz konusu senetlerin cari borca karşılık verilmiş senetler olduğunu ve teminat senedi şartlarını taşımadığını beyan etmiş isede, ilk derece mahkemesinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı 26/02/2013 tarihli duruşmada;” Bonolar dava dilekçesinde yazılı çeklerin teminatı olarak alınmıştır. Ancak çekler ödenmemiştir. Dolayısıyla bonolardan dolayı davacı taraf borçludur. Davacı tarafın davası yersizdir. Davanın reddine karar verilmesini talep ediyorum,”şeklinde beyanda bulunup beyanınıda imzası ile tasdik etmiştir. İlk Derece Mahkemesince dosyaya ilgili banka şubelerinden gönderilen cevabi yazı,kayıt ve belgelerde incelenmek suretiyle bilirkişi …’dan alınan raporda, davalı tarafça imzalı 2 adet belgelerde belirtilen çek bedellerinin ödendiği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava ve takip konusu edilen her iki bononun taraf ticari defter ve belgelerinde kaydının bulunmadığı, davacı … LTD. ŞTİ. ile davalı arasında alım satıma yönelik ticari ilişkinin mevcut olduğu, dava konusu edilen bonoların bu ticari ilişki sebebiyle ödeme aracı olarak verilen çeklerin teminatı olarak verildiği ve bu çeklerin ödenip senetlerin bedelsiz kaldığına yönelik davacı tarafça usulüne uygun yazılı deliller sunulduğu, davacı tarafından sunulan 21/07/2006 tarihli ve 29/03/2007 tarihli belgelerdeki davalı şirket adına atılan imzaya yönelik davalı tarafın bir itirazının olmadığı ve kabul edildiği,bu belgelerde belirtilen çek bedellerininde davacı tarafça ödendiği ve belge içeriğine göre çek bedelleri ödendiğinde teminat olarak alınan bonoların iade edileceği düzenlendiği ve belgelerde açıkça takibe konu bonoların çeklerin teminatı olarak verildiğinin belirtildiği, takip konusu 2 adet bononun bedelsiz kaldığı ve bu bonolardan kaynaklı davacıların davalıya borçlu olmadıkları anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen karar dosya kapsamına,usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin ödeme tarihinden itibaren 1 yılı geçmiş olan ödemelerin istirdatının söz konusu olamayacağı, bu bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu, mahkeme tarafından bu durumun re’sen gözetilmesi gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacıların dava tarihinden önce ve sonra icra dosyasına kısmi ödemeler yaptığı ve İİK 72 Maddesinde istirdat davası için öngörülen 1 yıllık hakdüşürücü sürenin son ödeme tarihinden başladığının kabulü gerekmektedir. Davacıların dava tarihinden önceki son ödeme tarihi icra takip dosyasına göre 03/11/2011 olduğu ve davanında 06/06/2012 tarihinde açıldığı ve dava tarihinden sonra da ödemelerin devam ettiği,buna görede istirdat davasınında süresi içerisinde açıldığı görülmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 11 HD.nin 2012/2138 Esas, 2012/3667 Karar sayılı içtihadı da benzer mahiyettedir.) Davalı vekilinin 20/10/2007 tanzim,31/12/2007 vade tarihli ve 76.000,00 TL. Bedelli senet alacağından 25/09/2012 tarihinde feragat edildiği ve feragat harçları icra dosyasına yatırıldığı halde 151.000,00 TL. Üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Alacaklının takibe girişmesinden sonra hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.(İİK 72/3 Madde) Davalı dava tarihinden sonra 25/09/2012 tarihinde 31/12/2007 vade tarihli ve 76.000,00 TL.miktarlı senet alacağından feragat etmiş isede söz konusu bononun davacıya teslim edildiğine dair dosya kapsamında delil olmadığı ve ayrıca bu bono yönünden dava açılmasına davalı sebebiyet verdiği ve dava tarihine görede davacı haklılığını ispatladığından dava değeri üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin mahkemenin müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatına hükmetmesinin kabul edilebilir ve yasal olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; İİK.nun 72/5’nci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı(borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı(borçlu)’nun üzerindedir. Kötüniyet kavramının, somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekmektedir. Davacı tarafından sunulan 21/07/2006 ve 29/03/2007 tarihli belgelere göre dava konusu bonoların davacı tarafça davalıya teminat olarak verildiği, bu belgelerde belirtilen çek bedellerininde davacı tarafça ödendiği ve belge içeriğine göre çek bedelleri ödendiğinde teminat olarak alınan bonoların iade edileceği düzenlendiği halde davalı tarafça iade edilmediği, Davalının tacir olması ve basiretli tacir gibi davranarak 21/07/2006 ve 29/03/2007 tarihli belgelerde belirtilen söz konusu çeklerin ödendiği ve teminat amaçlı olarak verildiğini bildiği senetleri iade etmeyerek haksız yere icra takibine konu etmek suretiyle kötü niyetli hareket ettiği sabit olmakla, ilk derece mahkemesince dava değeri üzerinden davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi dosya kapsamına,usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.314,81.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 2.578,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 7.736,11.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 07/05/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.