Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/181 E. 2018/174 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/181
KARAR NO : 2018/174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/632 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
TALEP : İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine İlişkin Kararın Kaldırılması / İhtiyati Tedbir Kararı Verilmesi
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı şirketin 08/06/2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4,5,6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının iptali ile TTK 449. maddesi uyarınca bu kararların yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından 15/12/2017 tarih ve 2017/632 Esas sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Dava konusu edilen 08/06/2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısının 4. maddesinde bilanço ve gelir tablolarının, 5. maddesinde 2016 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun, 6. maddesinde 2016 yılı kârının dağıtılıp dağılmamasının, 7. maddesinde 2016 yılı yönetim kurulu ibrasının görüşülerek oylama yapıldığı, davacıları temsilen oylamaya katılan vekillerinin red oyu verdikleri maddelerin oy çokluğu ile kabul edildiği görülmektedir.
İptali istenen genel kurul kararlarının uygulanması davacılar açısından telafisi imkansız zarar ve ciddi bir sakınca doğuracak mahiyette değildir. Mali verilerin iddia edildiği şekilde gerçeği yansıtmadığı dolayısıyla davacılar açısından telafisi imkansız zararlar doğuracağı somut deliller ile ortaya koyulamamıştır. Özellikle mahkemece kâr payın dağıtılmamasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesi halinde 2016 yılı mali verilerine göre hesaplama yapılarak kâr payı belirleneceğinden gecikmesinde sakınca bulunan bir hal yoktur. İhtiyati tedbir kararı kârın dağıtılması şeklinde bir sonuç da doğurmayacağından ihtiyati tedbir kararının verilmesi davacılar açısından pratikte bir fayda da sağlamayacaktır.
Kaldı ki Mahkemece yargılamanın sonunda davanın kabulüne ya da reddine dair verilecek karar geriye etkili olarak davalı şirket ve TTK. ‘nın 450.maddesi gereğince karar bütün pay sahipleri hakkında zaten bağlayıcı hale gelecektir. İhtiyati tedbirin dava sonunda elde edilecek sonucun dava devam ederken elde edilmesi şeklinde sonuç doğurmaması da gerekir. Bu nedenlerle ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığından … ” gerekçeleri ile; ” 1- Davalı şirketin 08/06/2017 tarihli 2016 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4,5,6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının geri bırakılması yönündeki talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davalı şirketin işleyişinde/ kararların alınmasına çoğunluk gücünü elinde bulunduran davalı şirket yetkilileri … ve …’ nun hakim olduğunu, bu kişilerce müvekkillerinin ortak olduğu davalı şirket ile haksız rekabette bulunacak şekilde aynı faaliyet alanında, aynı adreste ve aynı konuda 3 şirket kurulduğunu, bu 3 şirketin sermaye toplamının 30 milyon olarak belirlendiğini, bu şirketlerin haksız rekabette bulunduğuna ilişkin şikayetlerinin Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2016/562 Esas sayılı ceza dosyası kapsamında görülmekte olduğunu,
Kurulan bu şirketlerin;
– …
– ….
– … olduğunu,
Rekabete aykırı olarak kurulan bu üç şirkete davalı şirketten gerçek bir ticari işleme dayanmadan çok yüksek miktarlarda para aktarımlarının yapıldığının dava dilekçeleri ekinde dayanılan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/159-160-161-162 ve 163 Esas sayılı dosyalarına gelen banka kayıtları ve bu dosyalar kapsamında aldırılan bilirkişi raporları ile sabit olduğunu,
Hal böyle iken bu usulsüz para aktarımları ve müvekkillerinin şirketin denetlenmesine işleyişine ilişkin sorularının, dava dilekçeleri ekinde sunmuş oldukları İhtarnameler ve Genel Kurul’ da engellenmiş ve yanıtsız bırakılmış olduğunu,
Bu nedenle de çoğunluğun aldığı bilanço ve gelir tabloları ile yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin kararların; şirketin kayıt ve belgelerinin müvekkiller tarafından incelenememesinin, dolayısıyla tabloların ve raporun birbirleriyle örtüşüp örtüşmediğinin diğer kayıtlar ile denetlenemediğinden mali verilerin onaylanmasına ilişkin kararın icrasının tedbiren durdurulması gerekirken reddedilmesinin sunmuş oldukları somut deliller karşısında yerinde olmadığını,
Yine dava konusu 2016 yılında davalı şirketin net satışlarında bir önceki yıla göre % 94 oranındaki düşüşün Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/162 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi heyeti raporu ile sabit olduğunu, % 94 oranındaki bu düşüş ve ölçüsüz ” dönem net karı / net satışlar oranının ” nedenlerinin faaliyet raporunda yer almadığını,
2015 yılında net satışların 3.006.519.720,19 TL iken onbinde 7 olan kar oranının, 2016 yılında net satışlar 171.891.692,48 TL’ ye düşerken kar oranının yüzde 10′ a yükselmekte olduğunu, bu hususun da mali verilerdeki usulsüzlüğün en açık göstergelerinden biri olduğunu,
Davalı şirketin, yetkilileri tarafından rekabete aykırı olarak 3 şirket kurulduğunu ve davalı şirketin mal varlığı/ müşteri portföyünün de bu şirketlere aktarıldığını, aktarılmaya da devam ettiğini, nitekim davalı şirketin net satışlarının da bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere % 94 düştüğünü ve şirketin daha fazla kar elde edebilecekken ve bu potansiyele sahip iken zarar ettirilmekte olduğunu,
Bu nedenle şirketin zarar etmesi halinde dağıtılacak bir kar alacağı kalmayacağını ve müvekkillerin telafisi imkansız bir durum ile karşılaşacağını, halbuki Mahkemece kar payının Mahkemeye depo edilmesi şeklinde tedbir kararı verilmesinin azınlık pay sahibi müvekkiller açısından daha hakkaniyetli bir durum yaratacağını, çünkü davalı şirketin kuruluşundan itibaren kar payı dağıtılmamış olduğu halde, davalı şirket yetkililerinin 30 milyon sermayeli 3 şirketi nasıl kurduklarının kendilerine açıklanamadığını beyanla;
Gebze asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 15/12/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının reddine dair kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına,
Davalı şirketin 08.06.2017 tarihli Genel Kurulu’ nda alınan 4,5,6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının icrasının durdurulması yönündeki taleplerinin kabul edilmesine,
Dava masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacılar tarafından açılan dava, davalı şirketin 08/06/2017 tarihli 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemiyle açılan davada TTK’nın 449.maddesi gereğince iptali istenen kararların yürürlüğünün durdurulması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
2016 yılı olağanüstü toplantısının 4 numaralı maddesinde alınan kararın bilanço ve gelir tablolarının onaylanması, 5 numaralı maddesinde alınan kararın faaliyet raporunun onaylanması, 6 numaralı maddesinde alınan kararın 2016 yılı karının dağıtılmaması, 7 numaralı maddesinin alınan kararın ise yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olduğu, dolayısıyla iptali istenen bu kararların uygulanması davacılar açısından telafisi imkansız zarar ortaya çıkaracak mahiyette olmadıklarından ilk derece mahkemesinin gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacılar tarafından yatırılmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/03/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.