Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1801 E. 2020/510 K. 30.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1801
KARAR NO: 2020/510
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/585 Esas – 2018/616 Karar
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 30/04/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile;davalı şirket ile müvekkil şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu bağlamda müvekkilinin davalı şirkete olan borcuna karşılık 25.06.2015 tanzim tarihli 20.10.2015 vadeli 50.000,00 TL ve aynı tanzim tarihli 30.10.2015 vadeli 55.000,00 TL olmak üzere iki adet bono keşide edilerek teslim edildiğini, müvekkilinin alacaklarını gününde alamadığı için senetleri vadesinde ödeyemediğini, ancak 20.10.2015 vadeli 50.000,00 TL’lık bono bedelini 26.11.2015 tarihinde defaten ödediğini, 30.10.2015 vadeli 55.000,00 TL’lık bono bedelini de 11.12.2015 tarihinde 40.000,00 TL ve 12.01.2016 tarihinde 15.000,00 TL olarak ödediğini, davalı tarafından teslim edilmesi gereken bonoların dava dışı … Şti.’ ne ciro ettiğini, dava dışı şirket tarafından Kocaeli …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası da müvekkili şirket alacağına haciz nedeniyle yine müvekkili şirket tarafından masraf ve harçlarla beraber 132.121,16 ikinci kez ödendiğini, davalı şirket aynı bonolar için hem müvekkili şirkdtten bono bedellerini tahsil edildiğini, hem de dava dışı şirkete olan borcunu kapatarak sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu belirterek, açıklanan nedenlerle; müvekkili tarafından haksız yere ikinci kez ödenen ve davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olan 132.121,16 TLnin davalıdan alındığını, davacı müvekkili şirkete ödenmesi ile, dava tarihinden itibaren (tarafların tacir olmaları nedeniyle) en yüksek oranda faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile;müvekkilinin … sanayi boyalarını üreten firma olduğunu, üretim yapan firmalara açık hesapla sanayi boyası sattığını, bu kapsamda davacı ile 24.10.2013 tarihinde ticari İlişkinin başladığını, müvekkilinin davalının talebi üzerine mal göndermeye başladığını, davalının da ödemelerini nakit veya müşteri çek ve senetleri ile yaptığını, davalının 25.06.2015 tarihinde müvekkiline 114.410,19 TL borcunun bulunduğunu, bu borca karşılık 50.000,00 TL ve 55.000,00 TL iki adet müşteri senedi verdiğini, iş bu borcun 9.410,19 TL’ye düştüğünü, verilen senetlerin müvekkili tarafından piyasada kullanıldığını, sonrasında davalının alımlarına ve ödemelerine devam ettiğini, dava dilekçesinde bahsedilen 26.11.2015 tarihinde davalının müvekkil şirkete 97.909,67 TL borcunun olduğunu, bu tarihte 50.000,00 TL lik bir ödeme yaparak borcun 47.909,67 TL ye düştüğünü, müvekkil şirket bu parayı senet bedeli olarak değil fatura bedellerine dayalı olduğunu ve hesaptan düşüldüğünü, yine bu ödemenin müşteri senedi ödemesi olarak senedi ihbar edene, açık hesap borcunu müvekkile ödeyeceğini, müvekkili şirketin yaptığı işlem doğru olduğunu, açık hesaba para geldiğini, müvekkil şirkette açık hesap alacağından düşüldüğünü, yani TAKAS ettiğini, bu nedenle takas definde bulunduğunu, dolayısıyla 50.000 TL lik ödemenin açık hesaptan düşülmesinde hukuka aykırılık olmadığını, diğer ödemelerinde 01.12.2015 tarihinde müvekkil şirket alacağı 49.909,95 TL, 11.12.2015 tarihinde 40.000,00 TL lik nakit bir ödeme olduğunu, kalan 9.913,96 TL’nin ise davalı şirketçe 12.10.2016 tarihinde 10.000,00 TL ve 15.000,00 TL gönderilerek borcun kapatıldığını, yine 15.086,04 TL alacaklı hale geldiğini, açık hesabın devam ettiğini, mal alımı ve ödemeler yapıldığım, davacının daha önce bahse konu olan senetleri ödememesi üzerine icra takibi yapıldığını ve alacağın tahsil edildiğini, davacının bu tahsilatı müvekkilinden istemesinin doğru olmadığını, tahsilatların senede sayılması durumda müvekkilinin açık hesabından 105.000,00-15.000,00= 90.000,00 TL alacaklı olması gerektiğini, dolayısıyla bu yaklaşımın hukuka ve nesafete uygun olmadığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/06/2018 tarih ve 2016/585 Esas – 2018/616 Karar sayılı kararında; “…Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından alınan 15/11/2017 tarihli raporda ,”davalı yanın incelemeye katılmadığı, incelenen davacı şirket ticari defterlerinin lehine delil vasfını haiz olduğu, davacının aynı senetlere istinaden iki kere ödeme yaptığı anlaşıldığından Kocaeli … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına yaptığı 132.121,16 TL’ nin iadesini davalıdan sebepsiz zenginleşme esaslarına göre talep edebileceği, , davacı lehine alacağa hükmedilmesi durumunda konu alacak için dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2. maddesine göre avans faizi talep edilebileceği yönünde “görüş bildirilmiştir. İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, taraflar arasında devam eden ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından davalı şirkete olan borç karşılığı 25/06/2015 tanzim tarihli 20/10/2015 vadeli 50.000,00 TL ile aynı tanzim tarihli 30/10/2015 vade tarihli 55.000,00 TL bedelli 2 adet bononun verildiği uyuşmazlık dışıdır. Yanlar arasında çözülmesi gereken husus söz konusu bonolara karşılık davacı firmanın ödeme yapıp yapmadığı , yapmış ise bu senetlerden dolayı yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalıdan talep edilip edilmeyeceği yönünde toplanmaktadır. Kocaeli …icra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklı … Ltd. Şti. ‘nin davacı aleyhine her iki senetten dolayı toplamda 109.977,40 TL alacağı için icra takibine başladığı, davacının 28/04/2016 tarihinde 132.121,16 TL dosya ödemesi yaparak bu senetlerden dolayı icra dosyasını kapattığı anlaşılmıştır. Davalı her ne kadar taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde mükerrer ödeme olmadığını , borcun diğer borçlara mahsup edildiğini iddia etmiş ise de ticari defterlerin incelenmesi için belirlenen günde defterlerini ibraz etmemiş ve bu yöndeki savunmasını ispatlayamamıştır. Kocaeli … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasındaki borcun kaynağı davacının davalıya ticari ilişki kapsamında verdiği 2 adet bonodan kaynaklanmaktadır. Davacı şirket ticari defterleri ve banka ödeme dekontları karşılaştırıldığında 20/10/2015 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli senet ile 30/10/2015 vade tarihli 55.000,00 TL bedelli senet için davalıya ödeme yaptığı tespit edilmiştir. Davacının bu çerçevede aynı senetler istinaden 2 kere ödeme yaptığı , davalının 2 senet karşılığı ödeme aldığı halde bu senetleri ciro ederek dava dışı … Ltd. Şti. ‘ne ciro ettiği anlaşıldığından sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davacının dava konusu miktarı davalıdan talep edebileceği düşüncesi ile davanın kabulü ile, 132.121,16 TL alacağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile, 132.121,16 TL alacağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemece,dava konusu 2 adet bonoya dayalı alacağını müvekkilinin iki defa tahsil ettiği, bu nedenle sebepsiz zenginleştiği gerekçesi ile iş bu kararı verdiğini, Kararın hukuka uygun olmadığını,mahkemenin ticari defterlerin sunulmasına ilişkin ara kararını verdiği 20/06/2017 günlü duruşmaya müvekkili şirket temsilcisi …’ un katıldığını, celsenin uzun sürdüğünü,celse sonunda ticari defterle konusunda şirket temsilcisine özellikle bilgi verilerek ihtarat yapılmadığını,şirket temsilcisinin bilirkişilerin şirkete gelerek ticari defterleri inceleyeceğini düşündüğünü, Bilirkişi heyetinin müvekkili şirketin ticari defterlerini sunmadığı tespiti yapılarak müvekkilinin cari hesap alacaklarına ilişkin ödeme yapıldığı iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle müvekkili şirket aleyhine rapor düzenlendiğini, Mahkemenin, 20/06/2017 günlü celsede müvekkili şirket yetkilisine Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde bilgi verip ihtarat yapılmadığı için müvekkilinin ticari defterleri sunması hakkında yeterince bilgilendirilmediği için HMK.’ ya göre usul hukuku hatası yapıldığını,adil yargılanma hakkının engellendiğini,öncelikle müvekkili şirketin ticari defterlerini sunması ve müvekkilinin ticari defterlerininde bilirkişiler tarafından değerlendirilmesi için kararın bozulması ve kaldırılmasını talep ettiğini, Bilirkişi raporu incelendiği zaman davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinde olayı çözecek şekilde değerlendirmediklerini, eksik inceleme nedeniyle müvekkilinin senet bedellerini iki defa tahsil edilmesine sebebiyet verdiği ve sebepsiz zenginleşmiş göründüğünü,ortada sebepsiz zenginleşmenin olmadığını, Senetlerin tanzim tarihinin 25/06/2015 olup bilirkişilerin davacı kayıtlarında tespit edilen hesap hareketlerini 31/07/2015 tarihinden başlattıklarını,bu tarihin senetlerin verildiği ve tanzim edildiği tarihten sonraki bir tarih olduğunu,bilirkişilerin davacı kayıtlarına göre hesap hareketlerini 25/06/2015 tarihinden önce başlatmaları gerekirdi çünkü müvekkilinin davacıdan cari hesap alacağının 128.513,35 TL. Olduğunu,bu borca karşılık davacının 50.000 TL. ve 55.000 TL. lik iki adet bono ile 105.000 TL.lik ödeme yaptığı ve 23.513,35 TL. Borcunun kaldığının görüleceğini, Müvekkilinin bu bonoları 25/06/2016 tarihli alacaklarına mahsuben aldığını ve ticari ilişkileri nedeniyle piyasada kullandığını, son hamil … Turizm Şirketi’ ne ciro edildiğini,bu şirket tarafından … Bankası Yeniçarşı Şubesine verildiğini, … Bankası’nın bu iki senedin … adına ödenmesi için 02/07/2015 tarihinde davet mektubu gönderdiğini,davacı şirketin 02/07/2015 tarihi itibariyle senetlerin müvekkilinde olmadığını,müvekkilinin ciro ettiğini,senetlerle ilgili ödemenin …’a yapılması gerektiğini bildiğini, Gebze … Noterliği’ nden çekilen 22/10/2015 ve 03/11/2015 tarihli ödememe protestolarının dosyaya ibraz edildiğini, Davacının basiretli tacir gibi davranarak kendine en yakın şubeye kadar gelmiş olan senedin bedelini banka şubesine ödeyip senedi alması gerekirken veya … Şirketine ödeyip senedi teslim alması ve Merkez Bankası protesto kaydını kaldırması gerekirken bunları yapmayıp … Şirketinin icra takibi yapması üzerine davacının borcunu icra ya ödeyerek senetleri teslim aldığını, Müvekkiline yapılan ödeme ile yukarıdaki sürecin hiç bir ilgisinin olmadığını,eldeki tek delilin davacının kendi ticari defterleri olduğunu, davaçının hesap hareketlerine bakıldığı zaman bile 26/11/2015 tarihi itibariyle müvekkiline 97.999,71 TL. Borcu olduğunu, 50.000 TL. Havale yaptığını ve 47.999,71 TL.ye düştüğünü,11/12/215 tarihinde müvekkiline 49.999,99 TL. Borçlu olduğunu, 40.000 TL. Lik havale yaptığını ve borcunun 9.999,99 TL.ye düştüğünün görüldüğünü, davacının kendi ticari defterlerine göre ile iddiasını doğrulamadığını, Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir kimsenin mal varlığında haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının zararına zenginleşmenin meydana gelmesinin gerektiğini,bu anlamda müvekkilinin malvarlığında davacının zararına bir zenginleşmenin söz konusu olmadığını, Davacı ticari defterlerinin 25/06/2015 tarihini de kapsayacak şekilde elde edilmesinin ve yeni heyettten yeni rapor alınmasını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/585 Esas-2018/616 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı aleyhine başlatılan kambiyo senedine bağlı takibe dayanak 2 adet senet bedelinin mükerrer ödendiği iddia edilerek istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, Davanın kabulü ile, 132.121,16 TL alacağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece verilen kararın dosya kapsamına uygun olup olmadığı ve istirdat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davalı vekilinin, ticari defterlerinin incelenmediğine ve bilirkişi inceleme ara kararının usulüne uygun olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İlk derece mahkemesince ön inceleme duruşmasının yapıldığı 20/06/2017 tarihli duruşmaya davalı şirket yetkilisi …’un katıldığı, Mahkeme, 20/06/2017 tarihli duruşmanın ara kararı ile;” 4- Dosya üzerinde ve tarafların ibraz edecekleri ticari defterler ve dayanakları üzerinde bir Serbest Mali Müşavir ve sözleşme denetleme uzmanı bilirkişileri aracılığıyla, davacının alacağının bulunup bulunmadığının ve varsa miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına incelemenin taraflara çıkartılacak meşruhatlı davetiyenin tebliği için geçecek süre de göz önüne alınarak 15/09/2017 günü Saat 10.00 da mahkememiz kaleminde yapılmasına bilirkişinin mahkememizce resen atanmasına, dosya kapsamı gözönüne alınarak bilirkişiler için ayrı ayrı 600,00-TL den toplam 1.200,00 TL bilirkişi ücretinin, bilirkişi tebliğ ve raporların tebliğ ücretinin davacı vekilince yatırılan avanstan karşılanmasına, avansın eksik kalması halinde iki haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince tamamlanmasına, 5-Davacı vekili ile davalı vekiline ibraz edecekleri tüm ticrari defterleri ve dayanaklarını inceleme gün ve saatinde Mahkememiz kaleminde hazır bulundurmalarının hususunun ihtarına, 6- Taraf vekillerinin belirtilen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtları ile belgelerini ibraz etmemeleri halinde ticari defter ve kayıtlarını delil olarak bildirmekten vazgeçmiş sayılacakları hususunun ihtaratına; 7-Bilirkişinin rapor düzenleyebilmesi için gerek görmesi halinde taraflara ait yasal defterleri ve diğer ilgili evrak ve belgeyi bulundukları yerde inceleyebilmesi yönünden kendilerine HMK 278. maddesi hükmünce yetki de verilmesine, ” şeklinde bilirkişi incelemesine karar verildiği, Bilirkişi incelemesine karar verilen duruşmaya davalı şirket yetkilisi katıldığı halde mahkemece 2 ve 3 nolu ara kararda davalı vekili olarak yazıldığı, ayrıca inceleme yapılacak ticari defterlerin ve kayıtların hangi yıllara ait olduğunun belirtilmediği ve taraflarca inceleme gün ve saatinde ticari defterlerin ibraz edilememesi ve yerinde inceleme talebi olduğu taktirde mahkemeye bildirmeleri yönünde ara karar oluşturulmadığı, tarafların yerinde inceleme talebi olduğu taktirde mahkemeye bildirmeleri ve bilirkişiye HMK’nın 278/4 maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi veriliyorsa bu hususun da açıkça ara kararında gösterilmesi, tarafların da bu inceleme sırasında hazır bulunabileceklerinin açıklanması gerekir ve inceleme ara kararınında usulüne uygun meşratlı davetiye ile davalı vekiline tebliğ edilmesi gerekmektedir. O halde somut olayda, mahkemenin inceleme ara kararının bu koşulları taşıdığından ve ihtaratın usulüne uygun yapıldığından söz edilemez. Mahkemenin bu uygulaması, tarafların ispat hakkını ve adil yargılanma hakkını zedeler nitelikte olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Taraflar arasında ticari ilişki olduğu ve dava konusu iki adet bononun da davacının davalıya olan borcu için verildiği iki tarafında kabulündedir. Dava konusu bonolarda davacı keşideci ve davalı lehtar olup davalı davaya konu iki adet bonoyu kendisinin ticari ilişki içinde bulunduğu dava dışı … Turizm Şirketine ciro edilerek teslim ettiği, bu şirket tarafından … Bankası Yeniçarşı Şubesine verildiği, … Bankası’nın bu iki senedin … adına ödenmesi için 02/07/2015 tarihinde davet mektubu gönderdiği, Gebze .. Noterliği’nden çekilen 22/10/2015 ve 03/11/2015 tarihli ödememe protestolarının dosyada mevcut olduğu, Dava konusu edilen ve 25/06/2015 tarihinde tanzim edilerek davalıya verilen senetler 20.10.2015 ve 30.10.2015 vadelidir. Davacı tarafından davalıya senet bedeli olarak banka kanalıyla EFT olarak yapılan ödeme tarihleri ise 12/01/2016,11/12/2015,26/11/2015 tarihi olup protesto tarihlerinden sonra davalı hesabına EFT yolu ile ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı, davacı tarafından yapılan ödemeleri açık hesaptan mahsup ettiğini belirtip cevap dilekçesi ile mahsup savunmasında bulunmuştur. Davacının TBK.nun 101 maddesi kapsamında bonolara mahsuben ödemeler yaptığı sabit olup vade ve ödeme tarihleride dikkate alınarak tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenerek, davacının bonolar haricinde açık hesaptan mahsubu gereken borcu bulunup bulunmadığı tespit edilerek ve dava tarihi itibariyle yapılan varsa fazla ödemenin tespiti gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle; ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/06/2018 tarih ve 2016/585 Esas – 2018/616 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 2.256,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 23,5 TL olmak üzere toplam: 121,6 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/04/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.