Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1792 E. 2020/528 K. 30.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1792 Esas
KARAR NO: 2020/528 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/793 Esas – 2018/907 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/04/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalıya Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden 13/06/2016 tarihinde ilamsız icra takibi yapıldığını ve davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, davacının, davalı taraftan alacağının sebebinin 15/05/2014 tarihinde taraflar arasında yapılan sözleşmeye dayandığını, borcu ödemeyen davalının kendilerini sürekli olarak oyaladığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik takip tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte itirazın iptaline, 19.000 TL.nin davalıdan tahsiline, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan 10/06/2014 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde ihtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, tacirler arasında kararlaştırılan yetkinin kesin yetki olduğunu, icra takibi ve itirazın iptali davasının yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davalı şirketin takip alacaklısına hiçbir borcu bulunmadığını, alacak iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, ayrıca taraflar arasında 15/05/2014 tarihinde yapılan geçerli bir sözleşmede bulunmadığını, bu nedenlerle yetki itirazlarının kabulüne, davalı şirketin borcu bulunmadığından davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/07/2018 tarih 2017/793 Esas 2018/907 Karar sayılı kararında; “Davacı vekiline 08/05/2018 tarihli oturumda sözleşmenin 9. maddesi kapsamında davalı tarafa yapmış oldukları herhangi bir yazılı ihtarın bulunup bulunmadığı, varsa buna ilişkin delillerini sunabilmesi için iki haftalık kesin süre verilmiş, aksi halde bu hususta delil sunmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut hali ile değerlendirileceği ihtar edilmiş, verilen kesin süreye rağmen davacı vekili sunduğu 18/07/2018 tarihli dilekçesinde; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davalı tarafın davacı şirkete olan fatura alacağına ilişkin borcundan dolayı icra takibi yapıldığını, davalı tarafın iş bu dosya ile ilgili dosyaya borcunu ödemiş olup dava ile ilgili sözleşmeye ilişkin alacak ile ilgili dosya borcuna itiraz ettiğini, davalı tarafın temerrüde düşmüş olup sözleşmede belirtilen alacak meblağının davalı tarafça ödenmesi gerektiğini beyan etmiş, 19/07/2018 tarihli oturumda sözleşmeye aykırılığa dayalı açmış oldukları davalarının kabulüne karar verilmesini, herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirir bir durum olmadığını beyan etmiştir. Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) “hükümüne amirdir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasını yapmış oldukları itirazın iptali istemiyle iş bu dava açılmış ve davalı tarafından yetki itirazında bulunulmuş ise de taraflar arasındaki sözleşme gereği, İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşılmakla davalının yetkiye yönelik itirazı reddolunmuş, yine taraflar arasında düzenlenen “sözleşme” başlıklı, 15/05/2014 tarihli, belirsiz süreli sözleşmenin 4. ve 5. maddelerine istinaden davalıya ödenen bedellerin geri iadesi talep edilmiş olmakla sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin 9. maddesinde “işletici, sözleşme şartlarına uymaması durumunda şirket, işleticiyi yazılı olarak uyaracaktır. Bu uyarı sonrasında 7 iş günü içinde işleticinin gerekli düzeltmeleri yapmaması durumunda kendisinin şirketten almış olduğu nakit katılım bedelini, yasal faizini şirekte geri ödeyeceğini ve bu konuda herhangi bir indirim talep etmeyeceğini peşinen kabul ve taahhüt eder.” hükmünü içerdiği dikkate alınarak davacı vekiline davalı şirkete bu hususta yapmış olduğu herhangi bir yazılı ihtarın bulunup bulunmadığı, var ise buna ilişkin delillerini sunması için iki haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içinde bu hususta herhangi bir bildirimde bulunulmadığı anlaşılmakla sözleşmenin süresiz olduğu herhangi bir fesih bildiriminin bulunmadığı, yine 9. Madde kapsamında yazılı ihtarın dosyaya sunulmadığı dolayısıyla davacının sözleşmenin 4 ve 5 maddeleri kapsamında davalıya ödediği hizmet bedeli ve ürün tanıtımı bedellerini iade ve talep şartlarının oluşmadığı, buna dayalı olarak yapılan takibe davalının itirazının yerinde olduğu …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin davacı vekilinin, davalı şirkete bu hususta yapmış olduğu her hangi bir yazılı ihtarın bulunup bulunmadığını, var ise buna ilişkin delillerin sunulmasını istemiş ve süresi içerisinde sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, ancak davanın asıl dayanağı olan İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı icra dosyasında sunulan ödeme emrinin başlı başına bir yazılı ihtar teşkil ettiğini, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2014/11106 Esas 2015/1098 sayılı kararında da bu hususun hukuki olarak gerekçelendirildiğini; ” İİK’nın 269/b-4 maddesi hükmü gereğince borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emri TBK.nun 315. Maddesinde yazılı ihtar yerine geçer. ” hükmü bulunduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/793 Esas – 2018/907 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davasıdır. Davacı, taraflar arasında yapılan 15/05/2014 tarihli sözleşme gereğince davalıya nakit katılım bedeli ödediklerini, davalının sözleşme şartlarına aykırı davrandığını, sözleşme ile bu durumda ödenen katılım bedelinin iade edileceğinin düzenlendiğini, davalının bu bedeli iade etmediğini, bedelin iadesi için yaptıkları takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece sözleşme ile kararlaştırılan yazılı ihtarın yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında yapılmış olan 15/05/2014 tarihli nokta satış sözleşmesi ile davalı işletmesinde davacının ürettiği ürünleri satmayı başka marka maden suyu/minaralli su satmamayı taahhüt etmiştir. Davacı da sözleşmenin 4 ve 5. maddeleri ile bunun karşılığında davalıya işletmede kullanılmak ve tanıtım amacıyla nakdi ödeme yapmıştır. Talep sözleşmeye aykırılık nedeniyle ödenen bu bedellerin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde söz konusu katılım bedellerinin iadesi şartları belirlenmiştir. Buna göre işletici (davalı) sözleşme şartlarına uymaması halinde şirket (davacı) işleticiyi yazılı olarak uyaracaktır. Yazılı uyarıya rağmen işletici 7 gün içerisinde gerekli düzeltmeyi yapmazsa şirketten aldığı nakit katılım bedelini iade edecektir. Davacı, mahkemece verilen kesin süreye rağmen davalıya sözleşmenin 9. maddesi gereğince yazılı uyarı yaptığına ilişkin her hangi bir belge sunmamıştır. Davaya konu takip dayanağı sözleşmeye aykırılık nedeniyle ödenen nakit katılım bedelinin iadesine ilişkin olduğundan alacağın muacceliyeti için sözleşmenin 9. maddesi gereğince yazılı uyarı yapılması gerekmekte olup davacı sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalıya yazılı uyarıda bulunduğunu dolayısıyla sözleşme ile kararlaştırılan alacağın muaccel hale geldiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TListinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/04/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.