Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1761 E. 2018/1301 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1761
KARAR NO : 2018/1301
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : … ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2018 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2018/62 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ : 19/12/2018
İlk derece Mahkemesince verilen 15/02/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararına davalılar tarafından vaki itiraz sonucu dosya üzerinden verilen 12/03/2018 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararın, Dairemizin 11/07/2018 tarih ve 2018/918 E-697 K sayılı kararı ile kaldırılması sonucunda mahkemece verilen 12/09/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair ara karar, davalılar vekilince istinaf edilmiştir. Davacılar vekili tarafından da istinaf yoluna başvurduklarını belirten süre tutum dilekçesi verilmiş olduğu, 18/09/2018 tarihinde istinaf başvuru harcının yatırıldığı, istinaf karar harcının da UYAP sisteminden çıkartılan belgeye göre 21/09/2018 tarihinde yatırıldığı, Kararın davacılara tebliğine dair bir belge bulunmadığı fakat davacılar vekilinin kararı UYAP üzerinden öğrenerek dosyaya birden fazla dilekçe ve evrak sunduğu anlaşılmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin ortağı olduğu şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesini, olmadığı takdirde şirketten ayrılma akçelerinin ödenmesi karşılığında şirket ortaklığından çıkmalarına karar verilmesini talep etmişler, kendilerine hiçbir bilgi verilmediğini, şirkette kayıt dışı satışlar yapıldığını ileri sürerek, davalı şirkete kayyum atanmasını talep etmişlerdir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/4710 D.iş sayılı dosyasında davacıların tespit istekleri doğrultusunda mahkemece gereken işlemlerin yapıldığı ve rapor oluşturulduğunu, davacıların hiçbir surette şirkete giriş ve çıkışının yasaklanmadığını, davacıların ayrılma taleplerinin kabul edilmemesinin ise herhangi bir haklı sebep oluşturmadığını, davacıların genel kurul yapılması için ihtarname çektiklerini buna rağmen genel kurul yapılmadığını iddia ettiklerini, ancak kanunda genel kurulun yapılmaması halinde talebi kabul edilmeyen ortakların hukuki haklarının bulunduğunu, davalı şirketin anasözleşmesinin tadili için 6102 sayılı Ticaret Kanunu çerçevesinde ve usulüne uygun genel kurul yapıldığını, davacıların dilekçesinde öne sürdükleri hiç bir hususun şirketin fesih veya tasfiyesine gerekçe olmadığını, bugüne kadar şirketin Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde usul ve yasalara uygun olarak yönetildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 15/02/2018 tarih 2018/62 Esas sayılı ara kararında;
Davanın TTK 636/3 maddesinde düzenlenen haklı sebeplerle şirketin feshi, olmadığı takdirde davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesi ile davacı ortağın şirketten çıkarılması istemine ilişkin olduğu belirtilerek aynı yasanın 4. Fıkrasında fesih davası açıldığında mahkemece taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir hükmünün yer aldığı, bu kapsamda TTK 630/2 maddesi geregince şirket yetkilisinin yönetim hakkının kaldırılmasına ve yerine kayyım veya mahkemenin takdir edeceği tarafsız bir yetkilinin atanması talebi açısından dava konusu uyuşmazlığın yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması istemine ilişkin olmadığı gerekçesiyle mevcut deneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddinin gerektiği belirtilerek ihtiyati tedbir istemi TTK 636/3 ve HMK 389. maddeleri uyarınca değerlendirilmiş; HMK 389. Maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir hükmü uyarınca davadaki uyuşmazlığın davalı şirket tarafından dava dilekçesinde ayrıntılı yazılı olan şirkette kayıt dışı satış yapıldığı, davacının şirkete giriş çıkışının yasaklandığı, davacılara şirket işleri yönünden bilgi verilmediği, haksız yere kar paylaşımı yapılmadığı gibi nedenlerin varlığı ya da yokluğu ile bunlar nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesi gerekip gerekmediği olduğu, HMK 390/3. Maddesinde yaklaşık ispat koşulunun mutlak bir ispat olarak anlaşılmaması gerektiği, iddialara göre şirketin yöneticisi olan … ile diğer ortaklar arasında uyuşmazlıklar çıktığı, şirketin tek yöneticisinin davalı olduğu davaya neden olarak davalının yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı iddiasının gösterildiği, aralarında ciddi uyuşmazlık bulunan şirket ortaklarından birinin davanın devamı sırasında temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanması, davacı açısından önemli zararlara sebebiyet verileceği endişesini yaratabileceği, tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerektiği, davacının iddiaları henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte aralarında uyuşmazlıklar bulunduğu ve karşılıklı güvenlerin zedelendiği gerekçeleriyle davalı şirketin yöneticisi …’un yönetim ve temsil hakkının tedbiren kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine, TTK 636/4 ve HMK 389. Maddeleri uyarınca davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE, tarafların ortağı olduğu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün 14835-8 sicil numarasında kayıtlı … Ltd. Şti.’ ne denetim ve onay kayyımı olarak mali müşavir …’ in atanmasına, …Tic. Ltd. Şti’nin yöneticisinin şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işleminin ( şirket malvarlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işlemi ) geçerliliğinin, mahkemece atanan kayyımın onayına bağlanmasına, kayyımın denetim ve onay görevini yaparken, ortakların hak ve menfaatini ve şirketin menfaatlerini gözetmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi ara kararına davalılar vekili tarafından süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine mahkemece ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin dosya üzerinden verilen 12/03/2018 tarihli ara kararın istinaf edildiği, Dairemizin 11/07/2018 tarih ve 2018/918 E-697 K sayılı kararı ile ihtiyati tedbire itirazın dosya üzerinden değil duruşma açılarak değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle mezkur kararın kaldırılması üzerine mahkemece bu kez duruşma açılarak verilen 12/09/2018 tarihli ara kararında, tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerektiği, şirketin yönetimi ile ilgili olarak geçici hukuki koruma sağlama yönündeki ihtiyati tedbir kararının dosya kapsamındaki delillere uygun olduğu gerekçesiyle davalıların itirazlarının reddine, davacı tarafın itirazlarının ise istinaf aşamasında olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmiştir.
TARAFLARIN İSTİNAFLARI
Verilen karara karşı davacılar vekili, süre tutum dilekçesi sunmuş fakat gerekçeli karar Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ olunmamış, davacılar da gerekçeli bir istinaf dilekçesi sunmamıştır.
Davalılar vekili ise, HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartlarının sayıldığı, davacıların ortaklıktan ayrılma istekleri nedeniyle davalı şirketin yönetimine hangi gerekçe ile onay kayyumu atandığının izah edilmediği, davacıların hisse değerinin ödenmesi konusunda bir kaygısının olmadığını, atanan kayyum nedeniyle şirketin ticari itibarının zedelendiğini, kredi kullanamaz hale geldiğini, şirketin muhtemel zararlarını karşılamak üzere bir teminat da alınmadığını, çoğunluk hisse sahiplerinin haklarını kullanmalarının önüne geçildiğini belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Davada, TTK 636 mad. uyarınca davalı şirketin haklı nedenler uyarınca fesih ve tasfiyesi, uygun görülmez ise davacıların payının gerçek değerinin ödenerek davalı şirketten çıkmalarına karar verilmesi, TTK 636/4 maddesi de dikate alınarak tedbiren şirket yöneticisinin yetkilerinin kaldırılması/kısıtlanması ve şirkete kayyım atanması talep edilmiştir.
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, verilen ihtiyati tedbir kararının dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır.
15.02.2018 tarihli ara karar ile tedbir isteminin kısmen kabulü ile; TTK 636/4 ve HMK 389 maddeleri uyarınca davalı şirket yöneticisi davalı … un şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işleminin denetim kayyımı onayına bağlanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacıların şirkete tam kayyum atanması yönündeki talepleri üzerine mahkemece verilen 13/06/2018 tarihli bu talebin reddine yönelik ara kararın davacılar tarafından istinaf edildiği ve dairemizin 2018/1598 E sayılı dosyası üzerinden istinaf incelemesinin yürütüldüğü, davanın tasfiye veya şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin olduğu, davacıların iddialarının yargılamayı gerektirdiği fakat taraflar arasında ciddi uyuşmazlık bulunduğu, şirket ortaklarından birinin davanın devamı süresince temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanmasının davacı açısından önemli zarara sebebiyet vereceği endişesi yarattığı, tarafların hak ve menfaatleri arasında dengenin korunması ihtiyacı gözetilerek davalı şirkete denetim kayyımı atandığı, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre; verilen ihtiyati tedbir kararının gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine; davacıların istinaflarının dairemizin 2018/1598 sayılı dosyasında değerlendirildiği gibi istinaf süre tutum dilekçesinde gerekçe gösterilmediği de anlaşılmakla istinaf başvurularının HMK’ nın 352. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 352 maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar ve davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı, istinaf eden taraflarca peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/12/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.