Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1750 E. 2020/401 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1750 Esas
KARAR NO : 2020/401 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/1083 Esas – 2018/479 Karar
TARİH : 19/06/2018
DAVA İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı ile yaptığı sözlü anlaşmaya istinaden dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti.’ne kimyasal ham madde teslim edildiğini, buna istinaden düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini, davalı adına gönderilen malların toplam tutarının 31.423,33 Tl olduğunu, buna karşılık kredi kartı ile 12.000 TL tahsil edildiğini, bakiye kalan 19.423,32 TL nin ödenmesi için davalıya Üsküdar …. Noterliğinden 21/08/2015 tarihinde … yevmiye sayılı ihtarname keşide edildiğini, davalının ihtarnameye cevap vermemesi üzerine alacağının tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamını, alacak miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesinde belirtilen hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili ile davacı arasında … arasında kimyasal hammadde ürünleri alımı satımı konusunda sözlü anlaşma yapıldığını, ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini ve …..Ltd. Şti’den fazla mal tesliminin yapılmadığını, üretimden çıkan 10.000-10.000-10.000 adet olmak üzere toplamda 30.000 adet 100 ml. 35 ml ve 50 ml ürün çıktığını, bu ürünler içinde kullanılan miktarların davacının çalışanları olan … isimli şahsın el yazısı ile notlandırıldığını, bu ürünlerin 14.000 – 16.000 TL tutarında olması gerektiğini, davacının 31.413,33 TL talepte bulunduğunu, davacıya 12.000 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu miktar kadar ürün talep ettiğini, ürünlerin davacının yakın ilişkide olduğu …..Ltd. Şti.’ne gönderdiğini, ürün teslimine ait herhangi bir teslim belgesinin bulunmadığını, müvekkili çalışanı olan … ile davacı çalışanı … isimli şahsın görüşmelerinin bulunduğunu, …ın müvekkiline ihanetinin bulunduğunu, bu şahsın müvekkilinin yanında 15/06/2015 tarihinde işe başladığını, davacı tarafından düzenlendiği bildirilen hiçbir faturanın müvekkiline teslim edilmediğini, ürünlerin de ….Ltd. Şti. firmasına teslim edildiğini, davacının düzenlendiği faturaları … ile gönderildiğini ve teslimin … isimli kişiye yapıldığının belirtildiğini, müvekkilinin işyerinde böyle bir şahsın çalışmadığını, konu olan faturaların müvekkili tarafından alınmadığından muhasebeleştirilmediğini, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/06/2018 tarih 2015/1083 Esas 2018/479 Karar sayılı kararında;”…İddia, savunma, bilirkişi kök ve ek rapora ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın, ticari mal satışına bağlı bakiye fatura alacağına yönelik alacağın takibinde itirazın iptaline ilişkin olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 19.413,32 TL asıl alacak, 67,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.480,34 TL alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, yasal 1 yıllık süre içerisinde İİK 67 maddesi gereğince itirazın iptali davası açıldığı, davacının davalı ile aralarındaki sözlü sözleşme gereği, davalının talebi doğrultusunda, anlaşmaya konu kimyasal hammaddeleri, dava dışı ….şirketine teslim ettiğini, bunlarla ilgili 12/06/2015 tarihli 5 adet fatura ve 25/06/2015 tarihli 1 adet fatura olmak üzere toplam 6 adet fatura düzenleyip davalıya kargo ile gönderdiğini, davalının bir itirazının bulunmadığını, bu faturalara kısmi olarak 12.000 TL ödeme yapıldığını, bakiye 19.413,32 TL asıl alacak, 67,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.480,34 TL için yaptıkları takibe davalının itirazının iptalini istediği, davalının yasal sürede “…ticari ilişki nedeniyle hammedde alımı yapılmıştır. Bu hammeddenin toplam bedeli 12.000 TL’dir. Bu bedeli kredi kartı ile ödedim. Başka borcum yoktur…” şeklinde itiraz ettiği, takip talebinde ve ihtarda açıkça faturalarda kısmi ödeme yapıldığı belirtilmesine rağmen, davalının itirazında, ticari ilişki ve mal teslimimi kabul edip, ödeme iddiasında bulunduğu ve malların bedellerinin 12.000 TL olduğunu iddia ettiği, cevap dilekçesinde de yine açıkça mal teslimini inkar etmeyip, dava dışı fason üretici ….şirketine teslim edildiğini kabul ettiği hammadeden kendilerine 30.000 adet ürün teslim edildiğini, bunlarında 14.000 – 16.000 TL edebileceğini, kendisinin de 12.000 TL ödeme yaptığını, kendisinin fahiş fiyata maruz bırakılması nedeniyle fazla ödeme yapmadığını, ayrıca faturaların kendilerine tebliğ ve teslim edilmediğini, faturaların kendi işçisi olmayan … isimli kişi tarafından imzalanıp kaşelendiğini ileri sürdüğü, ikinci cevap dilekçesin de ise ürünlerin kendileri adına yaptıkları ödeme karşılığı dava dışı ….şirketine teslim edildiğini beyan ederek teslim hususunu ikrar etmiştir. Dolayısıylya mal teslimi hususu HMK 188 maddesi gereğince ikrar edilmiş olup çekişmeli olmaktan çıkmıştır. Yine tarafların çalışanları oldukları uyuşmazlık konusu olmayan davacı çalışanı … ile davalı çalışanı … arasıdaki davalı tarafından da itiraz edilmeyen e posta ve watshap yazışmalarından faturaların kargo ile gönderildiği, teslim alındığı ve itiraz olmadığı, ödeyeceğiz diyerek geçiştirildiği, hususuda sabit olmuştur. Davalının çalışanının kendisine ihanet ettiği yönündeki savunması ise davacıyı bağlamaz. Dosya kapsamında bulunan kargo fişinde de gönderinin bizzat davacıya verildiği açıktır. Bu durumda davacının taraflar arasıdaki ticari ilişkiyi, mal teslimini, faturaların tebliğini ispat ettiği, davalının faturalara TTK 21 maddesi gereği süresinde itiraz etmediği, takip talebindeki kadar davacının alacaklı olduğunun raporlar ile ispatlandığı, faturalara konu malların tesliminin miktar ve fiyatlarının e posta içerikleri ile sabit olduğu, bu durumda mal tesliminin yapılmadığını, faturaların tebliğ edilmediğini, bu belgelerdeki imzaların kendilerine ait olmadığına ilişkin davalı savunmalarına itibar edilemeyeceği sabit olduğundan imza incelemesine de gerek duyulmamıştır. Ek raporda e mail yazışmalarında kabul edilen hesaba göre ve davacı defterine göre alacak miktarı likit olarak hesaplanmış olup, davacı taraf e posta yazışmalarına her hangi bir itirazda bulunmadığından bu nedenle davacının kendisinin de kabul ettiği e mail ile göndermiş olduğu hesaplamaya göre alacak miktarı mahkememizce kabul edilmiş, buna göre davacının davasının kısmen kabul edilerek itirazın iptali ve faturaya dayalı alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E.sayılı dosyasındaki itirazının 18.121,91 TL asıl alacak, 46,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.168,83 TL üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl aalcağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 den fazla olmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen 18.168,83 TL %20 tekabül eden 3.633,77 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemece kararın hukuka aykırı bir değerlendirme neticesinde kısmen kabul kısmen red şeklinde sonuçlandırıldığını, Gerekçeli kararın başında, itiraza konu bakiye alacak miktarının 19.423,32-TL olarak belirtilmişse de, bu hususun sehven yanlış yazılmış olduğunu, itiraza konu alacak takip miktarının 19.413,32-TL üzerinden icraya konu edildiğini, bu tutar üzerinden itiraza uğradığını, nihayetinde dava dilekçesinde içeriğinden de görüleceği üzere harca esas değer olarak 19.480,34-TL gösterildiğini, (19.413,32-TL faturaya dayalı anapara alacağı + 67,02-TL işlemiş faiz ) bu hususun gerekçe bölümünde düzeltildiğini, Alınan bilirkişi ek raporunda, kök raporda, ticari defter kayıtları ve takibe dayanak fatura tutarlarına göre hesaplamış olduğu, takip ana para alacağı olan 19.413,31-TL üzerinden faiz hesaplaması yapıldığı, tebliğe göre temerrüt faizini 50,26-TL olarak hesaplamış, nihayetinde davacının davalıdan olan faiz ve sair masraflar/ücretler hariç toplam alacağının 19.463,57-TL olduğunun rapor edildiğini, İlk derece mahkemesinin büyük bir yanılgıya düşerek, eldeki resmi kayıtlara, usulüne uygun olarak tutulan ve mahkemeye ibraz edilen işletme defteri ve davalıya usulüne uygun olarak gönderildiği kanıtlanmış faturalara rağmen, davacı ve davalı çalışanları arasında hiçbir resmi geçerliliği bulunmayan e-mail ve whatsapp yazışmalarındaki tutarlara itibar ederek alacağın burada belirtilen tutar üzerinden var olduğuna karar verildiğini, İlk derece mahkemesi tarafından, işletme defteri ve faturada varlığı ve miktarı sabit olan bedellere aykırı olarak sadece taraf çalışanlarının yazışmalarından yola çıkarak vermiş olduğu kararın hiç bir şekilde hukuki geçerliliği bulunmadığını Bu yönde verilmiş olan karar H.M.K. Md. 222 ye açıkça aykırılık teşkil ettiğini,Davalı tarafında faturaların kendisine tesliminden itibaren T.T.K. da belirtilen süreler içerisinde bir itirazının olmadığını,Yerel Mahkemenin, 4 yılı aşan sürede yapmış olduğu yargılama neticesinde ticari kayıtlara itibar etmek yerine davacı ve davalı yan çalışanları arasında hiçbir resmiyeti olmayan adi yazışmalara itibar ederek bir miktar alacağa hükmederek uzun süren yargılama neticesinde mağdur olan müvekkili 1.311,50-TL eksik hesaplama ile tekrar mağdur ettiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile İstinaf dilekçesi ve sair tüm itirazların gözetilerek yasal düzenlemeler ve emsal kararlar dahilinde usul ekonomisi gereğince tekemmül etmiş dosyanın, mağdur olan müvekkilin daha fazla zarara uğramaması adına yapılacak inceleme neticesinde bilirkişi kök raporunda belirlenen 19.413,31-TL asıl alacak, ek raporda belirlenen 50,26-TL işlemiş faiz yani toplamda 19.463,57-TL üzerinden davacı müvekkilin davalıdan olan alacağının varlığı nedeniyle davanın kabulüne, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, bu itiraz nedeniyle likit ve muayyen olan alacak miktarı üzerinden davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin cevap dilekçesinde belirtilen hususlarda araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucunda karar verdiğini,Faturaların teslim edildiğine ilişkin kargo teslim tutanağındaki imzaya itiraz edildiğini, bu konuda imza incelemesi yapılması gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verildiğini, Yerel mahkemece; gerekçeli kararda 12.000,00 TL’lik mal teslimi ve ödeme yapıldığının kabul edilmesinin, diğer mal tesliminin ve borcun da mevcut olduğu kanaatine vararak davanın kabul edildiğinin belirtildiğini, davacının hiçbir yasal dayanağı olmayan ve teslim belgesi dahi sunulmayan bir alacak iddiasında bulunması ve bunun şahsi kanaat ile alacağın varlığının kabul edilmesinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, Teslimi yapıldığı beyan edilen ürünlerin müvekkiline değil de bir başka bir firmaya teslim edildiğini, Yetkisiz temsilci ile yazışmalar yapıldığının, yetkisini aşan şahısla yapılmış görüşmeler olup bundan dolayı müvekkilinin borçlandırılmasının sözkonusu olmadığını, müvekkilinin işyerinde hiçbir vasfı ve sıfatı olmayan bir ve daha çok şahsi görüşmelerin olduğu – ki burada teslim edilen malların neler olduğu, bahsi geçen ödemenin ne olduğu konusunda hiçbir bilgi bulunmaksızın yapılan yazışmalara dayalı olarak doğrudan müvekkilinin sorumluluğunun kabulü hususundaki kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılması ve davanın reddinin gerektiğini, Faturaların müvekkilinin usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinde yer almadığını, ( HMK m.222) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmasına ve haksız ve mesnetsiz davanın reddine ve karar icra takibine konu edildiğinden istinaf incelemesi sona erinceye kadar icranın tehirine karar verilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava faturaya dayalı ödenmemiş alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı taraflar arasındaki sözlü anlaşmaya istinaden dava dışı şirkete kimyasal ham madde teslim edildiğini, buna istinaden düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğini, fatura bedellerinin toplam tutarının 31.423,33 TL olduğunu, 12.000 TL’sinin tahsil edildiğini, kalan bedel olan 19.423,32 TL’nin ödenmediğini, tahsili için yapılan takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 18.168,83 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş bu karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava değeri 19.480,34 TL olup davada reddedilen miktar 1.311,51 TL’dir. Buna göre karar tarihi itibarıyla HMK 341/4 maddesine göre davada reddedilen kısım miktar itibarıyla kesin olduğundan davacının istinaf dilekçesinin 346/1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekir.Davalı, taraflar arasında kimyasal hammadde alımı konusunda sözlü anlaşma olduğunu, davacı tarafından fatura konusu malların teslim edildiğini ancak bu malların bedelinin KDV dahil 14.000-16.000 TL olması gerekirken davacının fazla bedelle fatura düzenlediğini, 12.000 TL ödeme yaptığını, fazla talep edilen bedeli ödemediğini, sözlü görüşmelerin kendi çalışanı … ile davacı çalışanı … arasında watsapp ve e-mail yoluyla yapıldığını, kendi çalışanı olan … işletme içi ihanetinin söz konusu olduğunu, davaya ve takibe konu faturaların teslim alınmadığını, davacının fazladan bedel talep ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan raporda davacı faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı işletme defterinde kayıtlı olmadığı, söz konusu fatura içeriği malların dava dışı … Ltd. Şti.’ne teslim edildiği, teslime ilişkin düzenlenen formda bu şirket kaşesi ile bu şirket adına ….imzası ile teslim alındığı, faturalarda teslim alan imzası bulunduğu ancak isim yazılı olmadığı, bu nedenle kimin teslim aldığının tespit edilemediği, dosyaya sunulan ve taraf çalışanları arasında yapılan e-mail yazışmalarında malların ve faturaların tesliminin kabul edildiği ve ödemelerden sonra 18.121,92 TL alacağın kaldığının belirtildiği, buna göre ihtarın tebliğinden itibaren talep edilebilecek faiz miktarının hesaplandığı görülmüştür.Taraflar arasında mal satımı konusunda sözlü anlaşma olduğu, davalının talebi üzerine davaya ve faturaya konu malların davacı tarafından, dava dışı şirkete teslim edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mal bedelleri konusunda çıktığı, davalının fatura edilen mal bedelinin kararlaştırılan bedelden fazla olduğunu ileri sürdüğü, ancak bunu ispat edemediği, davalının da kabul ettiği üzere sözlü anlaşmanın her iki tarafın çalışanları aracılığı ile elektronik ortamda yapıldığı, dosyaya sunulan taraf çalışanları arasında düzenlenen e-mail yazışmalarından satılan malların bedelleri ve ödemeler sonucunda kalan borç miktarında anlaşma bulunduğu, davalının söz konusu anlaşmayı yapan çalışanının kendisine ihanet ettiğini belirttiği, bu hususun davalının iç ilişkisini ilgilendirdiği ve davacıya karşı defi olarak ileri sürülemeyeceği, davaya ve takibe konu faturaların bu durumda davalıya tebliğ edilip edilmemesinin bir önemi bulunmadığı, davalının da faturaları teslim aldığını zımnen kabul ettiği ancak bunları muhasebeleştirmediğini belirttiği, buna göre taraflar arasında kararlaştırılan fiyattan yüksek fiyatla fatura düzenlendiğinin ispatı külfetinin davalı da olduğu, davalının bu hususu ispat edemediği anlaşılmakla davalının istinaf sebepleri yerinde değildir. Buna göre, davada reddedilen miktar karar tarihi itibarıyla HMK’nın 341/4 maddesine göre miktar itibarıyla kesin olduğundan davacının istinaf dilekçesinin HMK 346/1 maddesi gereğince reddine, Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 341/4, 346/1, 352. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar .TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL’ nin mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.237,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 310,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 927,90.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 19/03/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.