Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1748 E. 2019/58 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1748 Esas
KARAR NO : 2019/58 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/813 Esas
TARİH : 24/09/2018
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) – İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında ticari satış gerçekleştiğini, müvekkilinin satış bedelinin tümünü ödemesine rağmen davalının bedel karşılığı malın tamamını göndermediğini, bedeli de iade etmediğini, bunun üzerine ilamsız icra takibinde bulunulduğunu, davalının takibe haksız itiraz ettiğini itirazın iptali ile davanın sonuçlanmasının beklenilmesinin, müvekkili açısından telafisi imkansız zararlar doğurması ve müvekkilinin işbu davayı kazanıp kesinleştirmesi halinde bile alacağını tahsil edememesi ihtimalinin yüksek olduğunu ileri sürerek, davalının tüm menkul ve gayrimenkul ile banka hesapları dahil olmak üzere tüm mal varlığına tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 24/09/2018 tarih 2018/813 Esas sayılı ara kararında;
“HMK 389 ve devamı maddeleri gereği dosya kapsamı mevcut delil durumuna göre talep yargılamayı gerektirdiği “gerekçesi ile,
İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Davanın müddeabihinin oldukça hatırı sayılır bir tutar olduğunu, müddeabihin bu kadar yüksek olması davaların sonuçlanmasının beklenilmesinin müvekkili açısından telafisi imkânsız zararlar doğurması ve alacaklının işbu davayı kazanıp kesinleştirmesi halinde bile alacağını tahsil edememesi ihtimalinin yüksek olmasından hareketle davalının tüm menkul ve gayrimenkullerine, banka hesapları dahil olmak üzere tüm malvarlığına tedbir konulması talebinde bulunduklarını,
İlk derece mahkemesinin mevcut delil durumuna göre talep yargılanmayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebini reddettiğini, ancak mevcut delillerin ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yeterli olduğunu,
HMK 390. Maddesinin ihtiyati tedbir talebini düzenlediğini, mezkûr maddede tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiğini, bu hüküm ile tedbir talep edenin; talepten önce, talebinin konusu, dayanakları, tedbirin türü üzerinde düşünmesini ve talebini somutlaştırmasını sağlamanın amaçlandığını,
Bu düzenlenmeyle birlikte, doktrinde kabul gören “yaklaşık ispat” ifadesinin kanun’da kullanılmasının da bir amacı bulunduğunu, kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranacağını, düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde ise tam kanaat değil; kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaatin yeterli görüldüğünü, geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görüldüğünü,
Müvekkilinin elinde davalının düzenlediği Proforma Fatura mevcut olduğunu, proforma faturaların kanunun ihtiyati tedbir için öngördüğü yaklaşık ispat koşulunu fazlasıyla karşılar nitelikte olduğunu,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/921 Esas 2018/ 2465 Karar 27.04.2018 tarihli kararında; proforma faturanın sözleşmeyi kurduğuna, proforma faturanın ticari ilişkinin sabit olması için yeterli olduğuna ilişkin karar verildiğini,
HMK’nın 389. maddesinde sayılan 3 şarttan mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkânsız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinin tamamının davada sabit olduğunu,
Davalının, durumunda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle yani davalının malvarlığının büyük bir kısmını işbu dava sırasında 3.kişilere devir yapmak suretiyle elinden çıkarması halinde müvekkilinin işbu davayı kazansa dahi alacağının büyük bir kısmını tahsil edemeyeceğini,
Müvekkilinin HMK’da belirtilen yaklaşık ispat kavramı uyarınca ihtiyati tedbir için gerekli olan yasal şartları sağladığını, müvekkilinin davalının yarattığı durum dolayısıyla finansal olarak zor bir vaziyette bulunduğundan dolayı HMK’nın 392. Maddesindeki şartlar uyarınca teminat alınmamak suretiyle ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep ettiklerini, ilgili kanun maddesi uyarınca talep resmi belgeye dayanıyorsa, başkaca kesin bir delile dayanıyorsa, durum ve koşullar gerektiriyorsa teminat alınmadan tedbire karar verilebileceğini, kanun maddesinde sayılan 3 halden birinin mevcudiyeti halinde mahkemece teminat alınmadan ihtiyati tedbire karar verilebileceğini, bu bakımdan davadaki hususların kanunun durum ve koşullar gerektiriyorsa hükmüne dayandığı gerekçesiyle teminat alınmadan tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 24/09/2018 tarihli tedbir talebinin reddi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/813 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Talep itirazın iptali davasında ihtiyati tedbire ilişkindir.
HMK’nın 389/1 maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Maddeye göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Dava itirazın iptali davası olup ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilen davalının mal varlığı ve hakları çekişme konusu olmayıp bu durumda ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir.
Davacının talebi para borçlarında geçici hukuki koruma tedbiri niteliğinde olan ihtiyati haciz talebi olarak kabul edildiğinde, ihtiyati haciz koşulları İİK 257. maddesinde düzenlenmiş olup maddeye göre ihtiyati haciz talep edebilmek için vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş para alacağının söz konusu olması gerekir. Burada alacağın varlığının yaklaşık olarak ispatı yeterlidir. Davacının iddiası ve mevcut delil durumuna göre alacağın varlığı yargılamayı gerektirmekte olup, henüz davada dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlanmamış olması ve delillerin tamamının toplanmaması karşısında davacının dilekçe ekinde sunduğu delillerin alacağın varlığını yaklaşık olarak ispata yeterli olmaması nedeniyle talebinin reddine dair mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/01/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.