Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1747 E. 2020/419 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1747
KARAR NO: 2020/419
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/556 Esas – 2018/519 Karar
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı yanın, davalı şirketin eski yetkilisi olduğunu, Beşiktaş … Noterliğinin 11.08.2015 tarih ve … yevmiye nolu Limited Hisse Devir sözleşmesi ile hisselerini … ve …’e devrettiğini, hisseleri devralan kişilerin davalı … Sicil Müdürlüğü nezdinde hisse devrinin genel kurul onayına sunulması ve karar almaması sebebi ile halen Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde yetkili ortak olarak gözüktüğü, Bahsi geçen olaydan dolayı davalı şirketin kamu ve özel borçları yönünden müvekkili açısından sakıncalar doğurduğunu, ilan yapılmaması sebebiyle 3. Kişi alacaklıların haciz maruz kaldığım, müvekkilinin davalı … Sicil Müdürlüğü’ne Beşiktaş liği’ nin 30.01.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile terkin talebinde bulunduğunu, ancak cevap yazısında, hisse devri nedeni ile ortaklığın sona erdiğinin tespitine ilişkin mahkeme kararının sunulmasını talep ettiğini, bu nedenle işbu davanın açıldığını, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı yanlara bırakılmasını talep etmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın, müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün … sicil numarasına bağlı olarak faaliyet gösteren diğer davalı şirketin ortağı olduğunu, 11.08.2015 tarihinde Beşiktaş …. Noterliğinin … yevmiye sayılı limited şirket hisse devri sözleşmesi ile tüm hisseleri … ve … adlı şahıslara devrettiğini, ancak hisseleri devralan adı yazılı şahısların şirket nezdinde, Ticaret Sicil Yönetmeliği m. 103 gereğince esas sermaye payının devrine onay verildiğine ilişkin karar alarak tescil ve ilan ettirmesi gerekirken bu hususta herhangi bir işlem yapılmadığını ve davacı yanın halen şirketin sicil kayıtlarında ortak/yetkili gözüktüğünü, işbu hususların tescil ve ilan ettirilmesi için davacı yanın adı yazılı şahıslara bildirimde bulunduğunu, ancak adı yazan şahısların bu konuda bir karar almadığını, ayrıca pay defterine de devir işlemlerinin işlenmediğini, beyan ederek işbu davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir. Diğer davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/05/2018 tarih ve 2017/556 Esas – 2018/519 Karar sayılı kararında; ” … Davacı davalı ortağı olduğu limited şirketteki ortaklığının hisse devri ile sona erdiğinin tespitini ve ortaklıktan resen ve hükmen sicilden terkinini talep etmiştir. Şirket ortaklığından ayrılmak tek taraflı bir bildirim sayılıp , şirkete ulaşmakla hüküm ifade etmektedir. TTK nun 33.maddesi ile Ticaret Sicil yönetmeliğinin 28.maddesinde ticaret siciline ait tescil, değişiklik ve silinmeler ile diğer işleyiş ve işlemlerin ne şekilde yapılacağı belirtilmiştir. Hisse devri ile ilgili işlemler tescil ve ilana tabi olduğu , hisse devrinin genel kurulun onayına sunularak şirkete tebliğ edilmesi ve bu hususun ticaret sicil müdürlüğüne ibrazı ile birlikte şirket esas sermaye payını devralan bildirilmesi gerekli olup davacı bu usuli işlemleri gerçekleştirmeden önce ticaret sicil müdürlüğüne başvurmuş, verilen cevap gereği yerine getirilmeden mahkememize dava açmıştır. Gerek ticaret sicil müdürlüğünün ilgili yazısı , gerek bilirkişi raporu içeriği ve tüm dosya kapsamıyla, davacının tescil, değişiklik ve silinmelerle ilgili işlemeleri TTK na ve Ticaret Sicil Yönetmeliğine uygun bir şekilde yapmamış olduğundan …” gerekçesi ile; ” Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hisse devrinin genel kurula sunulmasının imkansız olduğunu, Beşiktaş … Noterliğinde hisse devri yapılmasına müteakip bu hususta ortaklar kurulu kararı alınmış olup, dosyada mübrez olduğunu, bu aşamadan sonra hisse devri yapılmasına ilişkin genel kurul kararı yeni ortaklar tarafından yapılması gerekmekte olup, davacının bu duruma müdahale etmesi mümkün olmadığını, zaten yeni orataklar (hisseyi devralanlar) genel kurul kararı alıp, sicil müdürlüğüne başvurmamaları sebebi ile huzurdaki davanın açıldığını, Kaldı ki, mübrez bilirkişi raporunun 6. sahifesinde ifadeye göre, davacı kendisine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini, Yerel mahkeme hakimi davayı ve somut olayı tam olarak anlamadığını, şirket devirlerinde usuli işlemlerde önce ortaklar kurulu kararı alınır, sonra noterde hisse devri yapılır ve akabinde yeni ortaklar genel kurulu alarak bunu Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirdiklerini, davalı şirketin genel kurul kararını almaması sebebi ile davacı tarafın huzurdaki davayı açmak zorunda kaldığını, Davacı tüm usuli işlemler yapmış ve davalı … Sicil Müdürlüğüne noterden başvuru yaptığını, Şirket hisselerini devralan kişilerin ilgili ticari defterlerine devre onay verildiğine ilişkin karar alarak tescil ve ilan ettirmesi gerekirken bu hususta herhangi bir işlemde bulunmadıklarını, bu durum Ticaret Sicili Yönetmeliği m.259 vd. hükümlere aykırı olduğunu, Aynı maddenin 3. ve 4. fıkrasına ithafen tescilin yapılmamasından doğacak zararlardan korunmak hukukun koruması gereken haklardan olduğunu, bu nedenle müvekkilinin bir an önce tescilin kaldırılmasının gerektiğini, Davacı taraf gerek kanun, gerekse de Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 259. maddesine göre tüm usuli işlemleri yapmış olup Ticaret Sicil Müdürlüğünün dosyada mübrez 31.01.2017 tarihli cevab-i yazısında ifade ettiği üzere; “yukarıda bahsi husus gerçekleşmiyor ise; hisse devri nedeni ile ortaklığınızın sona erdiğinin tespitine ilişkin kesinleşme şerhine havi mahkeme karar aslının…” İşte somut olayda ilk bağlamda “genel kurul kararı” eğer bu husus gerçekleşemiyor ise “mahkeme kararı” gerekli olduğunu, zati genel kurul kararı alınamaması sebebi ile mahkemeye başvurulduğunu, yerel mahkemenin somut sorunu ilelebet çözümsüzlüğe götürecek tarzda genel kurul yapılması şartı koşmasının hatalı olduğunu, genel kurul kararı alınabilmiş olsa idi zaten huzurdaki davanın açılmasına gerek kalmayacağını, Yerel mahkeme hakimi somut problemi ve davayı teknik anlamda anlamadığı için davacının hukuken alması mümkün olmadığı genel kurul kararını dava şartı olarak ileri sürmüş ve davayı reddettiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; ticari şirket ortaklığının devrinin tespiti ve ticaret siciline tescili talebine ilişkindir. Mahkemece, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dosya arasında fotokopisi bulunan Beşiktaş … Noterliği’nde düzenlenen 12/08/2015 tarih ve … yevmiye nolu Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi incelendiğinde; Davacı … 230.000,00 TL. Sermayeli davalı … LTD.ŞTİ.’nin tek ortağı olarak olarak, 230.000,00 TL. Sermaye hak ve hissesinin 161.000,00 TL.sini şirkete dışarıdan giren …’ a, uhdesinde kalan 69.000,00 TL.sını ise şirkete dışarıdan giren …’e aktif ve pasifleri ile devrederek devir bedellerini nakden ve tamamen aldığı anlaşılmıştır. Dosya arasında fotokopisi bulunan Beşiktaş 19 Noterliği’ nde onaylanan … LTD.ŞTİ. ORTAKLAR KURULU KARARI incelendiğinde; …, …, …’in katılımıyla 13/08/2015 tarihli ortaklar kurulunun toplanıp hisse devri,müdür iptali ve müdür ataması hakkında karar aldıkları hisse devrinin 13/08/2015 tarihli ortaklar kurulu kararıyla kabul edildiği ve davacının şirket müdürlüğü görevinin sona erdiği,yerine …’ ın şirket müdürü olarak atandığı ve ticaret sicil müdürlüğüne başvurulmadığı için ortaklar kurulu kararının ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediği anlaşılmıştır. Davacı yan, limited şirket hisse devir sözleşmesi nedeniyle şirket ortaklığından ayrıldığının tespiti ve ticaret siciline tesciline karar verilmesi talebi ile iş bu davayı açmıştır. 6102 sayılı TTK’ nun 598. maddesinin 1. fıkrası “Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur.” 2. fıkrası ise “Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması halinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir,” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm gereğince, şirket müdürü tarafından tescil yaptırılmaması halinde ayrılan ortak adının silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Yukarıda yapılan açıklamalar ve anılan yasa hükmü karşısında,davacı vekilinin talebinin tescile ilişkin olduğu, limited şirketlerde pay devri için genel kurul kararı alındığında devir işleminin tescili için şirket müdürü tarafından 30 gün içinde ticaret siciline başvurulmaması halinde ayrılan ortağın tescil için ticaret siciline başvurma hakkı bulunduğu, davacının 13/08/2015 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararı ile devir işleminin tescil için ticaret siciline başvurarak tescil yaptırması mümkün iken davacı bu usuli işlemleri gerçekleştirmeden önce ticaret sicil müdürlüğüne başvurmuş, verilen cevap gereği yerine getirilmeden iş bu davayı açmış olup İDM.ce yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 19/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.