Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/173 E. 2018/674 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/766
KARAR NO : 2018/665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/118 Esas – 2017/161 Karar
DAVA : Tazminat ( Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tekstil sanayinde faaliyet gösterdiğini, İngiltere’de mukim…isimli müşterisine 16.01.2015 tarih 968708 sıra nolu fatura içeriğindeki ürünleri sattığını, söz konusu ürünlerin İngiltere’deki müşterisine nakliyesi için 1. Sıradaki ….A.Ş. ile anlaştıklarını, … ise ürünlerin taşınması için alt taşımacı olarak 2. Sıradaki…i ile anlaştığını, müvekkiline ait ürünlerin 2. sıradaki davalı … ye ait … plakalı araç ile 3. sırada yer alan davalı şoför … nezaretinde nakliye edilirken 22.01.2015 tarihinde çalındığını, meydana gelen hırsızlık olayından sonra müvekkili şirket ve gönderilen çalınan ve müşteriye teslim edilemeyen ürünleri tespit edip mail attığını, netice itibariyle müvekkiline ait ürünlerden toplam 265 koli ve 16293 parça ürünün çalındığını, çalınan ürünlerin fiyatının ise 61.305,17 Sterlin olduğunu. Hırsızlık olayının meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, CMR konvansiyonunun 17.maddesinde taşımacının sorumluluğunun düzenlendiğini, 3.sırada yer alan davalının aracı güvenli bir otoparka çekmeden, hiçbir güvenlik önlemi almadan yol kenarına çektiğini ve başka bir kamyonun yükün bulunduğu tıra yanaşıp 265 koli eşyayı yüklemesi süresince de uyanmadığını ve herhangi bir tepki vermediğini, zararın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu bu nedenle 228.109,25 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu uyuşmazlığın CMR konvansiyonu hükümlerine tabi olduğunu, CMR 17/2 uyarınca müvekkili firmanın meydana gelen hırsızlık olayında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, somut kara taşımasında müvekkili firmanın fiili taşıyan olmadığını, müvekkilinin fiili taşıyanı uygun şekilde seçip gerekli talimatları uygun şekilde verdiğini, tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, tazminata hükmedilmesi halinde CMR’de öngörülen sorumluluk sınırını aşamayacağını, CMR 27.uyarınca tazminat taleplerinde ancak %5 oranında faiz talep edilebileceğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı ….Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde; Davacının belirttiği üzere tazminat talebine konu eksikliğin sebebinin Hırsızlık olduğunu, taşıyıcının önlemesine imkan olmayan bir durum olduğundan CMR 17/2 maddesine göre taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, aracın şoförünün alıcı adresine ulaştığını giriş kaydı yapıldıktan sonra başka bir adrese yönlendirildiğini, şoförün adresi ararken takometresinin dolduğunu ve diğer adresi bulamadığından aracı güvenli bir park yerine çektiğini, hırsızlık sırasında şoförün araçta dinlenme halinde olduğunu ve olayın gece gerçekleştiğini, bunun dışında dosyada hırsızlığa dair bir bilgi ve belge olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava değerine itiraz ettiklerini, hesaplamanın CMR 23.maddesine göre yapılması gerektiğini, malın gerçek değerinin Türkiye’deki değerinin tespiti ve sınırlı sorumluluk kapsamında hesaplama yapılması gerektiğini, CMR konvansiyonunun 27.maddesi faiz konusunda talep edilecek faiz oranının yıllık %5’i geçmeyecek şekilde olması gerektiğini düzenlediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin söz konusu malların himayesinde bulunan aracından çalınmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin çalışmış olduğu firmada aracına yüklenen davacıya ait malları sağ salim teslim etmesi gereken adrese 22.01.2015 tarihinde ulaştığını ancak o firma tarafından malların o an teslim alınmayarak sabah 06:00’da gelmesi için kendisine yeni bir adres gösterildiğini, gösterilen adresin 22.km uzaklıkta olduğunu, mümkünse burada veya daha yakın bir adreste konaklamak istediğini söylemesine rağmen alıcı firma görevlilerinin bu isteği geri çevirdiklerini, bahsedilen yere gittiğinde oranın park olmadığını ancak başkaca şoförlerinde bulunduğunu kendisinin de konaklamak üzere geceyi burada geçirdiğini, sabah kalktığında tentenin parçalanarak soyulduğunu gördüğünü ve polise haber verdiğini, müvekkilinin soyulmasına neden olan olayın alıcı firmanın malları teslim almaması ve ona güvenli bir park alanı göstermemesi olduğunu, müvekkilinin alıcı firmaya akşamdan teslime gitmesinin sebebinin ise diğer gün saat 17:00’de başka bir yüklemesi olduğunu, firma tarafından kendisine bizzat tembih edilerek geç kalmamak üzere malları akşamdan teslim etmeyi planladıklarını, müvekkilinin davalı firmanın talimatına uyma gayreti neticesinde hırsızlık olayının olduğunu beyanla müvekkili aleyhine açılmış davanın reddine karar verilerek tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 16/02/2017 tarih 2015/118 Esas 2017/161 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Taşıyıcının eşyayı tam ve sağlam durumda teslim aldığı, taşıyanın zararın kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebeple ileri geldiğini ispatlayamadığı, CMR Konvansiyonuna göre hesaplanan miktardan davalıların sorumlu olacağı, CMR 23. ve 25. maddeleri dikkate alınarak yapılan hesaplama gereğince, meydana gelen hasar bedelinin, taşıyanın sorumlu olduğu üst sınır 71.283,65 TL olmakla, davacının talep ettiği meblağı 228.109,25 TL’nin bu miktarın üzerinde kalması nedeniyle davalıların 71.283,65 TL ile sorumlu olacağı kanaatine varıldığı ” gerekçesi ile;
” Davacı vekilinin davalılar aleyhine açmış olduğu tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 71.283,65 TL nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili ve davalılar … ile .. ..A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Zararın tamamen tespit edildiği bir durumda, CMR Konvansiyonu’ nun 23. maddesi gereğince tazminatın sınırlandırılmasının adalete aykırı olduğunu, somut dosyada 3. sıradaki davalı şoförün arabayı otoparka dahi çekmeyip, hiçbir güvenliği olmayan yol kenarına bırakarak uyumuş, araba soyulana kadar en ufak bir tepki vermemiş olduğunu, bu ihmalin CMR 29 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini,
Hukuki bilgiyle çözümlenecek konularda bilirkişiye başvurulamayacağını, Konvansiyonun 29. maddesinde davaya bakan mahkeme kararı ile kasıt veya fena hareket addedilen kusurlar ibaresini açık ve net kullanmış olmasına rağmen, bilirkişi heyetinin bu konuda da görevini aşarak, hakim yerine kendisini koyarak, 3. sıradaki davalının kusurunun bu madde kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini belirttiğini, yerel mahkemenin de bu hususta açıkça değerlendirme yapma yetkisinin kendi takdirinde olduğu ve bu konuda kendisinin karar vermesi gerektiğini belirtmelerine rağmen, bilirkişinin kanaatine dayanarak hüküm kurduğunu, bu açıdan da kararın kabulünün mümkün olmadığını,
İleri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, tam zarar bedeli üzerinden davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. istinaf dilekçesinde özetle;
Davacı tarafın aktif husumet ehliyetine haiz olmadığı yönündeki itirazlarının yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini,
CMR m. 17/2 uyarınca müvekkilinin meydana gelen hırsızlık olayında herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen bu hususun yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını,
CMR m. 27 hükmünde açıkça tazminat taleplerinde ancak % 5 oranında faiz talep edilebileceği düzenlenmiş olmasına rağmen yerel mahkemenin davacıya avans faiz verilmesi yönünde karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu
İleri sürerek ilk derece mahkemesinin usul ve kanuna aykırı 16 Şubat 2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine, CMR m. 17/2 hükmü uyarınca sorumluluğu kaldıran halin varlığı ve dava konusu hasara alıcı tarafından verilen talimatın yol açmış olması sebepleriyle davanın reddine, davalıların sorumlu olduğuna hükmedilmesi halinde bilirkişilerce hesaplanan ve yerel mahkemece hükme esas alınan sınırlı sorumluluk çerçevesindeki azami tazminat tutarının dikkate alınmasına, müvekkili aleyhine bir hüküm tesis edilmesi halinde hükmedilecek tazminata işleyecek faiz bakımından CMR m. 27′ deki % 5 faiz oranından daha fazla bir oranın dikkate alınmamasına, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve sair tüm sonuçların davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkilin söz konusu malların himayesinde bulunan aracından çalınmasında herhangi bir kusur bulunmadığını,
Müvekkilin çalışmış olduğu firmada aracına yüklenen davacıya ait malları teslim etmesi gereken adresteki firmaya 22.01.2015 tarihinde ulaştırdığını ancak o firma tarafından malların o an teslim alınmayarak sabah 06:00′ da gelmesi için kendisine yeni bir adres gösterildiğini, müvekkilin bu adresin 22 km uzaklıkta olduğu mümkünse burada veya daha yakın bir adreste konaklamak istediğini söylemesine rağmen alıcı firma görevlilerinin bu isteklerini geri çevirdiklerini, müvekkile alıcı firma tarafından verilen adrese gittiğinde orada park alanının olmadığını gördüğünü, ancak aracını uygun bir yere pak ettiğini, park esnasında orada bulunan İspanyol şoförlere güvenli olup olmadığını sorduğunu, İspanyol şoförün o yerin güvenli olduğunu, her zaman burada konaklama yaptığını söyleyince aracını park ettiğini ve sabahı beklemeye başladığını ve uyuya kaldığını, sabah kalktığında ise aracının tentesinin parçalanarak soyulduğunu gördüğünü ve polise haber verdiğini, alıcı firmanın müvekkili tarafından kendisine ulaştırılan malları teslim alsa veya orada konaklamasına izin verseydi bu hırsızlık olayının gerçekleşmemiş olacağını, firmanın talimatına uyma gayreti neticesinde bu hırsızlık olayının yaşandığını, böyle bir durumda müvekkile kusur atfedilmesinin imkansız olup davanın kısmen de olsa kabul edilmesinin haksızlığa neden olduğunu,
İleri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; taşıma sözleşmesinde kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekil ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı … vekilince; davacının çalınan malların bedellerini alacısından almış olabileceği, bu kapsamda davacının aktif dava ehliyetinin olmadığı iddia edildiğinden ve bu hususta ilk derece mahkemesince de herhangi bir inceleme yaptırılmadığından dairemizce duruşma açılarak bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Mali müşavir bilirkişi … ibraz etmiş olduğu raporunda, davacı şirketin taşıma konusu ürünlerin bedelini dava dışı alıcı … şirketinden tahsil etmediği bildirdiğinden davacının aktif dava ehliyetinin olduğu kabul edilmiş ve bu yöndeki davalı … Limited Şirketinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Taşıyıcının eşyayı tam ve sağlam olarak aldığı, taşıyanın zararın kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebeple meydana geldiğini ispatlayamadığı, CMR Konvansiyonuna göre taşıyanlar zarardan sorumlu olacağından davalı … ile diğer davalı …’ın zarardan sorumlu olmadıkları yönündeki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Davanın TL üzerinden açıldığı ve ilk derece mahkemesince de TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşıldığından tarafların sıfatına göre alacağa avans faizi uygulanmasında da bir isabetsizlik yoktur.
Taşıma konusu ürünlerin park halindeki araçtan çalındığı dosya kapsamına göre sabit olup, davalı şoförün aracını güvenli olarak gördüğü bir yerde park etmesinde; kast veya kasta eşdeğer kusur kabul edilebilecek bir durum söz konusu olmadığından davacı vekilinin davalıların sınırlı sorumluluktan yararlanamayacakları yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin, davalı …Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 85,70′ er TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.869,39 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı …Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 1.218,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.651,39 TL’ nin davalı …Ş. ‘ den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.869,39 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 1.218,00 TL harcın ( 31,40 TL + 1.186,60 TL ) mahsubu ile bakiye 3.651,39 TL’ nin davalı …’ dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
7- Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 05/07/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.