Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1717 E. 2020/380 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1717
KARAR NO : 2020/380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/687 Esas – 2017/1126 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 12/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı banka arasında davaya konu söz konusu kredilere ilişkin imzalanan matbu sözleşmelerin bir örneğinin müvekkiline verilmediği gibi, söz konusu sözleşmelerin kredi masraflarına ilişkin kısımları müvekkil ile müzakere de edilmediğini, söz konusu sözleşmelerde müvekkilinin kendi el yazısıyla yazmak suretiyle kabul ettiği kredi masrafı adı altında davalı banka lehine herhangi bir alacak kaleminin de bulunmadığını, davaya konu ticari kredi sözleşmeleri doğrultusunda müvekkilinden tahsil edilen masraf miktarları da aynı şekilde müvekkilden davalı bankanın hangi gideri karşılığında tahsil edildiği belirtilmeden hukuka aykırı olarak tahsil edildiğinden bahisle 15/12/2005 ila 05.01.2015 tarihleri arasında kullandığı 26 adet kredi nedeniyle masraf adı altında tahsil edilen 15.818,00 TL’ nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil bankanın Kozyatağı İstanbul Şubesi arasında imza edilmiş olan ticari kredi sözleşmesi’nin vergi ve masraflar başlıkğı altındaki maddesinde; “iş bu sözleşme ekindeki belgeler ve kredi ile ilgili her türlü işlemin gerektirdiği tescil, onay, fek, vesaireye ait her türlü vergi, harç, fon payları ve giderleri/masraflar, mevcut veya ileride yasalarla öngörülebilecek tüm vergi, fon harçlar ile bankaca yapılacak tüm masraflar tamamiyle müşteriye aittir.” denilmiştir. ayrıca bu masrafların neler olduğununda da kalem kalem sayıldığını, anlaşma gereği kararlaştırılan ücret ve masrfları ödedikten ve uygun kredi seçeneklerinden faydalandıktan sonra hür iradesi ile emzalayıp ödediği bedeli iade alan tacinih muhtaç olup olmadığı, davalı ticari amaçla hareket ettiğini, yaptığı anlaşmanın ve ödeyeceği bedellerin farkında olduğunu, tüm bankacılık hizmetleri ve işlemleri için ücret ve masraf tahakkuk ettirmek suretiyle hizmet verilmesinin yasal olduğunu, ayrıca davacının kredi kullanım aşamasında söz konusu sözleşmenin bütünleyici parçası olan ” Geri Ödeme Planını” ödeme planında açık şekilde yer alan masraf tutarını da görerek imzaladığını ve bu plana uygun olarak ödemeyi yapmayı kabul ettiğini, bu konuyu kabul etmediğine dair mahkemeye herhengi bir belge sunmadığını, sözleşmenin erken ödeme ve erken kapatma başlıklı maddesinde müşteri erken ödeme planında belirtilen taksitlerden bir yada birden fazlasını vadesinden önce ödemesi kredi borcunun bir kısmını veya tamamını vadeden önce ödemesi halinde erken ödenen tutarın % 2′ sini geçmeyecek şekilde erken ödeme ücreti ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder düzenlemesinin yer aldığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 05/12/2017 tarih ve 2015/687 Esas – 2017/1126 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi nedeniyle davalı banka tarafından davacıdan masraf adı altında tahsil edilen bedellerin iadesi olduğu, davacı tarafça, davalı bankanın herhangi bir masraf yapmamasına rağmen masraf adı altında bedel tahsil edilmesinin haksız olduğundan bahisle iadesinin istenildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Davacı tarafça 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden evvel kullanılan krediler bakımından kredinin kullandırıldığı tarih itibariyle henüz yürürlüğe girmiş olmayan 6098 sayılı TBK’ nın 20 ve devamı maddelerinde yer alan genel işlem şartlarının uygulanmasının mümkün olmadığı, 6102 sayılı TTK’ nın 20. (eTTK m.22) maddesinin 1.cümlesinde ” Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. ” düzenlemesine yer verildiği, davalı bankanın olduğu ve dava konusu kredilerin davalının ticari işletmesiyle ilgili işlem olduğu, dava konusu kredilerin ticari nitelikli olduğu, davacının masraf alındığını bildiği ve davalı bankadan kredi kullanmaya devam ettiği, davacının tacir olduğu da dikkate alındığında basiretli davranma yükümlülüğü bulunduğu gibi sözleşme hürriyeti kapsamında başka bankalar ile de sözleşme imzalama imkanının bulunduğu, ancak davalı ile imzalamayı tercih ettiği, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere tahsil edilen miktarların bir kısmının davalı banka tarafından ilan edilen bedellerin altında olduğu, her ne kadar masraflara ilişkin belge sunulmamış ise de alınan bedellerin bankacılık teammüllerine göre miktar itibariyle uygun olduğu anlaşılmakla 01/07/2012 tarihinden evvel kullandırılan krediler bakımından davanın kısmen kabulü ile fazla alınan miktarlar bakımından ise (15/12/2005 tarihli kredi için 504,00 TL, 20/06/2007 tarihli kredi için 94,50,00 TL, 03/08/2011 tarihli kredi için 73,50 TL ve 21/10/2011 tarihli kredi için 21,00 TL ) iadesinin gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden evvel kullanılan krediler bakımından ise; dosyaya celbedilen belgeler dikkate alındığında; davacıya 27/02/2013 tarihinde “genel işlem koşullarına ilişkin bilgilendirme notu” başlıklı belgenin teslim edildiği, “Müşteri Kabul Yazısı” başlıklı 02/09/2013 tarihli, 01/03/2013 tarihli ve 26/05/2014 tarihli davacının imzasını taşıyan belgeler ile de, sözleşme öncesi bilgi formunun teslim edildiği, sözleşmenin ayrıntılı olarak incelendiği, banka tarafından genel işlem koşullarına ilişkin olarak yeterli bilgilendirmenin yapıldığı, sözleşmenin içeriğinin öğrenilmesi için zaman ve imkan sağlandığı, sözleşme içeriğinde bulunan genel işlem şartları bakımından davacının bilgilendirildiği, sözleşme metninde genel işlem koşullarının varlığından davacının kredi kullanmadan evvel bilgisinin bulunduğu, davacıya teslim edilen genel işlem koşullarına ilişkin bilgilendirme notu dikkate alındığında sözleşme metninde komisyon ve masraf alınacağına ilişkin maddenin ne anlama geldiği ve bu suretle madde içeriğinin taraflar arasında yorum farklılığından doğabilecek anlaşmazlığı ortadan kaldırdığı, alınan masraf miktarları ve davacı tarafça kredi kullanılarak elde edilen fayda birlikte düşünüldüğünde madde metninde yer alan masraf alınmasına ilişkin hükmün eldeki davamız bakımından dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, bu hali ile 01/07/2012 tarihinden sonra imzalanan sözleşmede genel işlem koşulu bulunduğu kabul edilemeyeceğinden, kredi sözleşmesi uyarınca alınacak ücretin miktar ve oranı da göz önünde bulundurulduğunda davanın kısmen kabulü ile bankanın genelgesine göre belirlenen miktarlardan fazla alınan bedellerin iadesine karar vermek gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 1-Davacıdan haksız olarak alındığı tespit edilen 693,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece mahkemesince davalı banka tarafından müvekkil tarafından kullanılan ticari krediler sırasında, haksız yani maddi ve yasal haklı herhangi bir dayanağı olmadan herhangi bir masraf karşılığı olmadan tahsil ettiği masrafların, müvekkilden haksız olarak tahsil edildiklerinin tespitiyle, söz konusu her bir masrafın müvekkile ayrı ayrı tahsil edildikleri tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizleriyle iadesine yönelik açtıkları davaya ilişkin yapılan yargılama sonucunda huzurdaki davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesince kararın maddi ve yasal haklı dayanağı bulunmadığını, Müvekkilin, davalı bankanın Kozyatağı Şubesi’ nden 26 adet ticari kredi kullandığını, Müvekkil ile davalı banka arasında söz konusu kredilere ilişkin imzalanan matbu sözleşmelerin bir örneğinin müvekkile verilmediği gibi, söz konusu sözleşmelerin kredi masraflarına ilişkin kısımlarının müvekkil ile müzakere de edilmediğini, söz konusu sözleşmelerde, müvekkilin kendi el yazısıyla yazmak suretiyle kabul ettiği kredi masrafı adı altında, davalı banka lehine herhangi bir alacak kalemi de bulunmadığını, Bir tarafını banka gibi kredi kurumlarının oluşturduğu sözleşmelerin, bu kurumlarca önceden tek taraflı olarak hazırlanmakta olduğunu ve müşteri ile tüm koşulları müzakere edilmeden, yalnızca kullanılan kredi miktarı, faiz oranı ve taksit sayısı gibi genel birkaç koşul üzerinden görüşmeler yapılarak, bu konularda karşılıklı olarak uzlaşıldıktan sonra müşteriye imzalatılmakta olduğunu, söz konusu sözleşmeler doğrultusunda müşterilerden, bankanın hangi gideri için tahsil edildiği belli olmayan farklı farklı isimler altında bir takım masrafların tahsil edildiğini, Davaya dayanak ticari kredi sözleşmeleri doğrultusunda müvekkilden tahsil edilen masraf miktarlarının da aynı şekilde, müvekkilden davalı bankanın hangi gideri karşılığında tahsil edildiği belirtilmeden hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, Mahkemece verilen kararda da yer aldığı gibi davalı bankanın müvekkilden masraf adı altında aldığı paraların hangi masrafı için alındığına ilişkin dava dosyasına herhangi bir belge sunmadığını, yani aslında davalı banka tarafından söz konusu masrafların müvekkilden tahsilini haklı kılacak herhangi bir sebep yokken söz konusu masrafların müvekkilden tahsil edildiğini, hal böyleyken Mahkemece, huzurdaki davaya konu taleplerinin tamamının kabulü yerine kısmen kabulüne karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Bankanın yayınladığı genelgede yer verdiği masrafların, banka tarafından kredi kullanımı nedeniyle fiilen yapılmadıkça, müşteriden söz konusu genelgede yer alan miktarın altında tahsilat yapılmış dahi olsa banka müşterilerden talep ve tahsilinin maddi ve yasal haklı dayanağının bulunmadığını, Yargıtay’ ın ilgili dairelerince bu yönde verilmiş çok sayıda kararın bulunduğunu, Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporu doğrultusunda verilen huzurdaki kararın kaldırılması için huzurda işbu istinaf başvurusunun yapılması zarureti doğduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, Davaya konu taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkil bankanın Kozyatağı/ İstanbul Şubesi’ nden kredi kullanan davacı tarafından, konut kredisi kredi tahsis ücreti adı altında tahsil edilen ücretin tarafına iadesi talebiyle açılan söz konusu davada talebin kabul edildiğini ve müvekkil banka aleyhine 693,00.TL ye hükmedildiğini, anılan Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olup istinaf etme gereği hasıl olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’ nun “Ücret İsteme Hakkı” başlıklı 22. maddesinde;’tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir.’ hükmüne yer verilmekte olduğunu, bankaların tacir sıfatı ile müşterilerine verdiği hizmet karşılığında ücret, komisyon, masraf almasının o hizmetin maliyetinin bir karşılığı olduğunu, Rekabet Kurulu’ nun 01.08.2002 tarih ve 02-46/563-229 sayılı gerekçeli kararında da; ‘… her bankanın bankacılık hizmet bedellerini serbest piyasa koşullarında kendirlerinin serbestçe tayin edebilecekleri’ belirtilmekte olduğunu, Alınan ücret ve masrafların iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik yaratmadığı gibi, mevzuata aykırılık da teşkil etmediğini, ayrıca ülkemizde faaliyet gösteren tüm bankalar tarafından kullandırılan krediler için de benzer ücret ve masraflar alınmakta ve bu kredilere ilişkin faiz oranları, alınacak masraf tutarları, aylık ve yıllık toplam maliyet bedeli de açık bir şekilde belirtilerek, internet sayfalarında ilan edilmekte olduğunu, Taraflar arasında akdedilen, davalı tarafından da imzalanan tüketici kredisi borçlanma ve rehin sözleşmesinin “Vergi ve Masraflar” başlıklı maddesinde, kredi sözleşmesi ve kredinin teminatları ile ilgili işlemlere ait giderlerin, dosya, istihbarat ve e.haberleşme giderlerinin müşteri tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, aynı maddenin son paragrafında; anılan vergi, gider ve ücretlerin müşteri hesabına Bankaca istenildiği şekilde mal edilebileceği ve müşteri tarafından ödenmesinin zorunlu olduğunun hükme bağlandığını, Davalının kullanmış olduğu krediye ait sözleşmeyi okuyarak ve sözleşmenin her sayfasına imzasını atarak söz konusu sözleşme hükümlerinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı kanunla değişik 6. maddesine uygun olarak, tamamını inceleyip, içeriğini ve koşullarını anlayarak kabul edip, müvekkil Banka tarafından onaylanmış birer suretini teslim aldığını ve işbu sözleşme hükümlerinin kredinin tasfiyesine kadar geçerli olacağını kendi iradesi ile kabul, beyan ve taahhüt ettiğini beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/687 E. 2017/1126 K. sayılı ve 05/12/2017 tarihli ilamının bozulmasına, Tehir-i icra taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı banka tarafından davacıya kullandırılan krediler nedeniyle kredi masrafı adı altında tahsil edilen ücretlerin iadesi istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 15/12/2005 ile 05/01/2015 tarihleri arasında GKS. Leri imzalanmış ve bu tarihler arasında davalı banka tarafından davacıya 26 adet kredi kullandırılmıştır.Somut uyuşmazlık,15/12/2005 ile 05/01/2015 tarihleri arasında kullandırılan 26 adet kredi kullanımında davalı banka tarafından kredi masrafı adı altında tahsil edilen ücretlerin oranı ve miktarının sözleşme ve mevzuata uygun olup olmadığı, davalı bankanın davaya konu kesintileri yapma hakkı olup olmadığı noktasındadır.Davalı vekilinin istinaf sebebi incelendiğinde;İstinafa konu edilen davada, davalı vekilince istinaf edilen miktar 693,00-TL. olup; karar tarihi itibariyle kabul edilen miktar kesin nitelikte olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinde davalının masraf alma hakkının bulunduğu ancak alınacak oranın belirlenmediği, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere tahsil edilen miktarların bir kısmının davalı banka tarafından ilan edilen bedellerin altında olduğu, 01/07/2012 tarihinden evvel kullandırılan krediler bakımından ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki tespitin ve hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğunun dairemizce tespit edildiği,Davacı tarafça 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra kullanılan krediler bakımından ise; dosyaya celbedilen belgeler dikkate alındığında; davacıya 27/02/2013 tarihinde “genel işlem koşullarına ilişkin bilgilendirme notu” başlıklı belgenin teslim edildiği, “Müşteri Kabul Yazısı” başlıklı 02/09/2013 tarihli, 01/03/2013 tarihli ve 26/05/2014 tarihli davacının imzasını taşıyan belgeler ile de, sözleşme öncesi bilgi formunun teslim edildiği, davalı banka tarafından sözleşme içeriğinde bulunan genel işlem şartları bakımından davacının bilgilendirildiği, buna göre davalı bankanın yaptığı kesintilerin taraflar arasındaki sözleşme ve bankacılık teamüllerine uygun olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine, istinafa konu edilen davada, davalı vekilince istinaf edilen miktar 693,00 TL. olup karar tarihi itibariyle kabul edilen miktar kesin nitelikte olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’ nun 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı HMK’ nun 352/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 8-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 9-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.