Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1714 E. 2020/379 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1714
KARAR NO: 2020/379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/235 Esas – 2018/881 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sağlık malzemeleri ticareti ile uğraşan bir şirket olduğunu, bu kapsamda fatura mukabilinde davalıya ürün satışı yaptığını, ancak borcunu ödememesi üzerine aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ ‘ nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ederek itirazın iptaline, davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari defterlerinde davacının alacağının gözükmediğini, taraflar arasında faturalara ilişkin mutabakat sağlanmadığını beyan ederek davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf uhdesine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 06/09/2018 tarih ve 2017/235 Esas – 2018/881 Karar sayılı kararı ile; ” … Toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, takip dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre, davacı şirketin 2014 yılından bakiye kalan 4.707,19 TL alacağının 2015 yılına devrolduğu, davacının 2015-2016 yıllarından davalı şirkete 36.138,63 TL tutarlı 12 adet fatura daha düzenlediği, davalı şirketten toplam 30.294,71.TL tahsil ettiği ve bakiye 10.551,11 TL alacağının kaldığı, Davalının talimat yolu ile incelenen ticari defter kayıtlarında da davacının 10.549,30.TL alacağı olduğunun belirlendiği, 1.81 TL’ lik farklılık dışında taraf defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, Dava tarafça dayanılan faturaların davalı defterinde kayıtlı olması nedeniyle malın davalıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği, ispat külfetinin davalıda olduğu, davalının davacıya borçlu olmadığı iddiasını ispat edemediği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 10.551,11.TL bakiye alacağı bulunduğu halde davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği, davacının alacağının likit olduğu belirlenmekle, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” 1-DAVANIN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin 10.551,11 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, Davacının alacağı likit olduğundan % 20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davada, dosyada mübrez Anadolu … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasından yapılan icraya itirazlarında müvekkilin tescilli adresinin … Mah. … Cad. … Apt. No: … / … Çorlu /Tekirdağ ​olup; yetkili mahkemeler Çorlu Mahkemeleri olduğunu, Faturaların usulüne göre tebliğ edilmediğini ve mutabakat sağlanmadığını, Müvekkil şirket faturaların içeriğinin şirket yetkilisine tebliğ olmadığını ve taraflar arasında herhangi bir mutabakata varılmadığını, söz konusu icra takibine konu olan borcun haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddini talep ettiklerini, Öncelikle, faturayı tebliğ alan kişinin şirketin yetkilendirip, atadığı bir şirket temsilcisinin olması gerektiğini, herhangi bir şirket çalışanının şirketin aktif ve pasiflerini değiştirecek türde alınan mal ve hizmetlerle alakalı evrak imzalaması söz konusu olamayacağını, davalı şirket bünyesinde onlarca kişi çalışmakta olduğunu, söz gelimi, şirket için temizlik işleri ile uğraşan bir çalışan veya danışma bölümünde duran bir çalışan tarafından faturanın tebliğ alınmasının hukuka ve mantığa aykırı olacağını, somut olayda Tebligat Kanunu’ nun kıyasen uygulanması gerektiğini, Faturayı tebliğ alanın şirket temsilcisi veya çalışanı olmadığını, şirket bünyesinde böyle biri çalışmadığını, açıklandığı gibi davacı şirket temsilcisinin varlığını göz ardı ettiğini ve diğer kurallara sirayet edilmeden fatura tebliğ edilmiş dendiğini, bu nedenle söz konusu sevk irsaliyesinin davalı şirketi bağlayıcı bir geçerliliği olmadığını, Sunmuş oldukları Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/496 E – 2018/577 K sayılı kararında ” davacı şirket defterinde kayıtlı faturaların ve sevk irsaliyesinde belirtilen mal ve hizmetlerin davalı şirkete tebliğ ve teslim edildiği belgelenemediğinden ve davacı tarafça bu husus yargılama aşamasında ispat edilemediğinden subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” denildiğini beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstinaf taleplerinin kabulü ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/235E – 2018/881K sayılı ve 06.09.2018 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin 10.551,11 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiş, verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında, davacının satıcı, davalının alıcı olduğu tıbbi malzeme satışı yönünden anlaşma bulunduğu ancak taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı görülmüştür. Uyuşmazlık, Davacı tarafından davalıya satılan sözleşme konusu ürünlerin teslim edilip edilmediği ve takip yapılan icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkili olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davalı vekilinin, takibin yetkisiz yerde başlatıldığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Davalı/borçlu vekili icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmayıp borca ve ferilerine yönelik itiraz ettiği, davalı vekili mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde, mahkemenin ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edip yetkili icra müdürlüğü ve mahkemelerin Çorlu İcra Müdürlüğü ve Mahkemeleri olduğunu ve taraflar arasında faturalara ilişkin mutabakat sağlanmadığını beyan etmiş olup mahkemece, 23/11/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı/borçlu icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde açıkça icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmediğinden açılan itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesi ile icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edemeyeceğinden ve takip konusu alacak fatura alacağından kaynaklı olup kesin yetki kuralı sözkonusu olmadığından davalı/ borçlunun takibin yetkili icra müdürlüğünde yapılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin mahkemenin yetkisine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Davalı tarafın açıkça taraflar arasında akdi ilişki olmadığına yönelik bir itirazı olmadığından, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2015/12892 Esas – 2016/6409 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere fatura ilişkisinden kaynaklı borcun para borcu olup 6098 sayılı TBK’ nın 89. madde hükmü uyarınca para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği, TBK 89/1. maddesi hükmü uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan, ilk derece mahkemesinin yetki itirazının reddine yönelik verdiği karar yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin, faturaların usulüne göre tebliğ edilmediği, mutabakat sağlanmadığı ve malın teslim edilmediğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Her ne kadar davalı vekili faturanın tebliğ edilmediği ve içeriği malın müvekkiline teslim edilmediğini savunmuş ise de, davalının usulüne uygun olarak tutmuş olduğu bilirkişi raporu ile saptanan ticari defterlerinde anılan faturaların kayıtlı olduğu, davalı kendi ticari defterlerine görede davacıya 10.549,30 TL. Borçlu olduğu anlaşılmaktadır.Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2004/7898 Esas – 2005/2012 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 6100 Sayılı HMK.’ nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı,sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Bu durumda artık davalı vekilinin malın teslim edilmediği, mutabakat sağlanmadığı ve borcu olmadığı yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 720,75 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 181,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 539,75-TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.