Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1702 E. 2020/447 K. 26.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1702 Esas
KARAR NO: 2020/447 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/325 Esas 2017/927 Karar
TARİH: 07/12/2017
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, yabancı uyruklu olan vekiledeni …’nin 2001 yılında BDDK’ dan … Sigorta A.Ş.’ nin, 2002 yılında … ve … A.Ş.’ni satın aldığını, kendisini dolandıran …’ı Londra’ da tanıdığını, 1998 yılından itibaren de kendisi yanında çalışmaya başladığını ve kendisinin güvenini kazandığını, oluşturulan güven sonucunda, 19.04.2002 tarihinde TMSF ve BDDK nezdinde vekiledeni adına idari konularda işlem yapmak (iş takibi) üzere vekiledeni tarafından bu kişiye vekâletname verildiğini; ancak kendisine vekiledeni adına hesaplarından para çekebilmesi veya hesaplar arası para aktarma yetkisinin verilmediğini, buna rağmen …’ın 01.09.2000 tarihinde (vekiledeninin imzasını taklit ederek) …’a sahte imzalı talimat göndererek kendisini vekil tayin ettiğini, kendisine yetki verilmediği halde, basına ve finans çevrelerine kendisini vekiledeninin genel koordinatörü olarak tanıttığını ve vekiledeninin imzasını taklit ederek, sahte belgeler düzenleyerek ve bu sahte belgelerle, vekiledeninin hesaplarından kendisine pek çok kez para aktardığını, vekiledeninin şüphelenmesi ve bankalardan hesap ekstrelerini talep etmesi üzerine, vekiledeninin 01.09.2000 tarihli; …’ın yetkili kılındığı sahte talimat belgesi ile karşılaştığını, vekiledeninin diğer bankalardaki hesaplarının da incelenmesini talep etmesiyle; hesaplarından pek çok kereler paralar aktarıldığını öğrendiğini, vekiledeninin imzasının taklit edildiği belgeler incelendiğinde; bu belgelerin düzenlenme tarihlerinde, vekiledeninin genelde yurt dışında olduğunun belirlendiğini, …’ın yapmış olduğu pek çok usulsüz işlem sonucu, davacı …’ nin büyük miktarlı paralarını kendi varlığına geçirdiğini, … tarafından vekiledeninin bilgisi dışında, Üsküdar … Noterliği’nce düzenlenmiş ve onaylanmış bulunan ; 19393 sayılı Sermaye Piyasası Kurulu ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarında vekiledeni adına yapılacak her türlü işlemde imza atmaya …’ı yetkili ve vekil tayin eden (SAHTE BİR BELGE) düzenlendiğini, bu belgede vekiledeninin imzasının taklit edildiğini, bu konuda grafolojik incelemenin yaptırıldığını ve imzanın vekiledeninin eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, …’ın sahte imzalarla, vekiledenine ait paraları çektiği bankaların, şu anda … bünyesinde bulunan … ve … ile … ve TMSF olduğunu, vekiledeninin … Kozyatağı Şubesi nezdindeki … no lu vadesiz TL Mevduat Hesabından 01.09.2000-11.12.2001 tarihleri arasında USD’ye çevrilerek (vekiledeninin hesaplarına aktarılanlar dışında) 312.521.325.201- TL lık çıkış yapıldığını, (Bu hesaptan yapılan ödeme ve transferlerin, …’ın şubeye tevdi ettiği, imzası vekiledenine ait olmayan, …’ın yetkilendirdiğine dair 01.09.2000 tarihli yazıya ilişkin yapıldığını) vekiledeninin bu Şube nezdindeki … no lu vadesiz USD hesabından; 01.09.2000-10.12.2001 tarihleri arasında (TL na çevrilerek vekiledeninin hesaplarına aktarılanlar hariç) 470.844,00 USD çıkış yapıldığı, (Bu hesaptan yapılan ödeme ve transferlerin, …’ın Şubeye tevdi ettiği, imzası vekiledenine ait olmayan, …’ın yetkilendirildiğine dair 01.09.2000 tarihli yazıya ilişkin yapıldığı) vekiledeninin … Kadıköy Şubesi nezdindeki … no lu vadesiz TL hesabından; 18.09.2001 tarihinde vekiledeninin imzası taklit edilerek 2.000.000.000-TL çekildiğini, Karaköy Şubesi nezdindeki … no lu vadesiz TL hesabından; vekiledeninin imzası taklit edilerek 19.000.000.000,-TL çekildiğini, Karaköy Şubesi nezdindeki … no lu vadesiz USD hesabından; vekiledeninin imzası taklit edilerek 75.600,-USD çekildiğini, Buna göre davalı …’ın dolandırıcılık sureti ile ve diğer davalılar … (… A.Ş. ve … A.Ş.) ve TMSF nin akde aykırı fiilleri ve güven ilkesine uymayan tutumu ve fiilleri sonucu vekiledeninin hesaplarından çekilen paranın, toplam: 333.521,33-YTL (333.521.325.201-TL) ve 546.444,00-USD olduğunu, usulsüzlük ve dolandırıcılık işlemleri yapan …’ın; Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2002/48065 hazırlık dosyası ile İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2002/366 sayılı dosyaları kapsamında arandığını ve gözaltına alınarak tutuklandığını, yukarıda belirtilen miktarlarda parayı zimmetine geçiren …’dan bu paraların tahsil edilerek vekiledenine ödenmesi amacıyla bu davanın açıldığını ve Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/134 D.İş sayılı dosyası ile tedbir talebinde bulunulduğunu, vekiledeninin davalı … A.Ş’nin (… A.Ş. ve … A.Ş.) ilgili Şubelerinde, bankacılık Hizmetleri konusunda sözleşme yaparak hesaplar açtığını, vekiledenine ait imzaların başından beri bankada bulunduğunu, ancak; …’ı yetkili kılan bir vekâletname veya temsil belgesini veya talimatı bankaya vermediğini, banka elemanlarının sahte imza ile …’ın hesaplardan para çekmesine izin verdiğini, bu konu da gereken dikkat ve özeni sarfetmediklerini, bu nedenle davalı banka elemanlarının davranışının ağır kusur niteliği taşıdığını, B.K. madde 96 ve 100 uyarınca ve ayrıca güven ilkesi, bilgi ve ikaz etme yükümü gereği, vekiledeninin uğradığı zararın karşılanamayan kısmı için davalı banka ve davalı bankayı bünyesinde bulunduran TMSF nun da sorumlu ve yükümlü olduğunu beyanla vekiledeninin uğramış olduğu toplam 333.521.325.201-TL (333.521,32-YTL) ve 546.444-USD zarardan şimdilik 35.000.000.000-TL (35.000,-YTL lık) kısmının, paraların usulsüz çekildiği tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir. Davacı vekili 22.06.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesindeki taleplerini tekrarla, 13.08.2008 tarihli bilirkişi raporunu kabul anlamına gelmemek üzere, rapora göre %50 kusur dikkate alınarak, fazlaya ilişkin diğer hakları saklı tutulmak kaydıyla 333.521,32 TL : 2 = 166.760,66 TL ve 546.444-USD : 2= 273.222-USD ; dava tarihi itibariyle 1-USD = 1.564,14 TL olmak üzere, tüm işlem ve talimatlara yönelik talepleri 594.118,11-TL’nin usulsüz paraların çekildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tahsili talebiyle davayı ıslah etmiştir. Davalı TMSF vekili cevap dilekçesi ile, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, dava dilekçesinde TMSF na husumet yöneltilmesinin gerekçelerinin ortaya konulmadığını, dava konusu hesapların TMSF’ den ve birbirinden bağımsız ve ayrı tüzel kişiliğe haiz iki bankanın nezdinde bulunduğunu, bu nedenle davada husumetin usul hükümleri çerçevesinde, davalı bankalara yöneltilmesi gerektiğini, diğer davalı …’ın 1998 den beri davacının işlerini takip ettiğini, yürütülen işlemlerde davacının basiretli bir iş adamı gibi hareket etmediğini, olayların üzerinden çok uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen davacının sessiz kaldığını, yapılan tüm işlemleri benimsediğini, bu hesaplardaki usulsüzlükleri yıllar geçtikten sonra öğrendiğini ileri sürmesinin MK 2. maddesindeki dürüstlük ve ticari işlerdeki güven ve istikrar kuralı ile bağdaşmayacağını beyanla mahkemenin yetkisizliğine, görev itirazlarının kabulü ile davanın görev yönünden reddine, aksi halde TMSF açısından davanın husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, … Bankası A.Ş (… A.Ş.) vekili cevap dilekçesi ile, davacının teminat yatırması gerektiğini, … Kozyatağı Şubesi mevduat hesapları ile ilgili olarak; davacının belirttiği … no lu hesabın, … Merkez Şubesine 25.01.2005 tarihinde bir yıllık mevduat olarak 1.119.254,07 USD bakiye ile … no lu hesap numarası alarak devrettiğini, hesabın vadesinin 26.02.2003 tarihinde dolduğunu ve vade sonunda hiçbir işlem görmeden banka dışına transfer edildiğini, …’ın, BDDK-TMSF tarafından …’a satıldığından, hesaba ilişkin vekiledeni bankanın bir sorumluluğunun bulunmadığını, … Kadıköy Şubesi tediye işlemlerinin müşteri talimatına istinaden yapıldığını; davacının … nolu hesabından … tarafından çekilen 2.000.000.000,-TL nın, davacının yazılı talimatına istinaden gerçekleştirildiğini, …’dan yapılan tediye işlemlerinin de müşteri talimatına istinaden gerçekleştirildiğini; davacının … nolu USD hesabının 26.03.1999-27.12.2001 tarihleri arası hesap hareketleri ile … nolu TL hesabının 04.01.2001-28.12.2001 tarihleri arası hesap hareketleri incelendiğinde; dolar bazında 76.000,-USD tutarında bir tediye işleminin gerçekleşmediğini, bu hesaptan talimata istinaden …’a tediye işlemleri dökümünün 26 kalemde 496.100,-USD olduğunu ve ödemelerin tamamının davacının yazılı talimatına istinaden yapıldığını, … no lu hesap hareketlerine ise 19.000.000.000,-TL tutarında bir işlemin görülmediğini, bu hesaptan talimata istinaden …’a 4 kalemde 17.000.000.000-TL ödendiğini ve bu ödemelerin de davacının yazılı talimatına istinaden yapıldığını, hem Kadıköy hem de Karaköy Şubesinden yapılan tüm tediye işlemlerinin dayanağının, müşteri talimatı üzerindeki imzalar ile müşteriden hesap açılırken alınan … imza Kartonu, … Döviz Tevdiat Hesapları üzerine keşideli Çek Taahhütnamesi, Vadesiz Mevduata ait hesap ve çek taahhütnamesi, Faksla iletilen Talimat Uygulamasına ilişkin Hizmet Sözleşmesi ve … Kadıköy Şubesine verdiği 30.03.2001 tarihli genel talimat üzerindeki davacı …’ ye ait imzalar ile karşılaştırıldığında yakın benzerlikleri görüldüğünü, banka personelinin şekli olarak imza karşılaştırması yapmış olduğunu, talimatlar ve talimatlar üzerindeki imzaların kontrol edilerek işleme alındığını, personelin imza kontrollerinde kendilerinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiklerini bu konuda teftiş kurulu tarafından yapılan araştırmalarda, ilgililerin bir kasıt veya ihmaline rastlanmadığını, davacının … ile imzaladığı, Cari Hesap Sözleşmesi, BHS sözleşmesi, DTH ları üzerine keşideli Çek Taahhütnamesi, Vadesiz Mevduat Hesabı Çek taahhütnamesi, Faksla verilen Talimat uygulamasına ilişkin Hizmet Sözleşmesi, dolayısıyla bu sözleşmelerin tamamının bizzat davacı tarafından imzalandığını, davacının, zimmete geçirildiğini iddia ettiği parayı diğer davalı … dan talep ettiğini, ayrıca vekiledeni bankadan da 35.000.000.000,- TL zararın tahsilini istediğini; ancak B.K. 60 göre tazminat talebiyle açılacak davalarda, zamanaşımı süresinin, failin ve zararın öğrenildiği andan itibaren 1 yıl olup, davacının, davalı … hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, tediye işlemlerinin en yeni tarihlisinin Eylül 2001 olduğunu, dolayısıyla 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmadığını vekiledeni aleyhinde açılan davanın iyi niyetli olmadığını, davacının talebinin mükerrer olduğunu; davacının hesaplarından çekilen parayı, hem diğer davalı … dan hem de müvekkili bankadan ayrı ayrı istemesinin mükerrerlik oluşturduğunu, zira vekiledeni banka ile diğer davalı … arasında müteselsil sorumluluk doğuracak herhangi bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını beyanla vekiledeni banka aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi 07/12/2017 tarih 2014/325 Esas 2017/927 Karar sayılı kararında; “Bankacı bilirkişiler vasıtasıyla yaptırılan bilirkişi incelemesinde, yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı açıkça tespit edilmiştir. Hesap hareketleri yönünden davacı tarafından 01.09.2000 tarihli genel talimatın sahte imza ile düzenlendiği ve yine para çekimine dair diğer talimatların sahte olduğu iddia edildiği, mevcut belgelerin aslının bulunamadığı, (20/09/2001 tarihli belge hariç) ancak … adına taklit edilmek suretiyle atılmış olan imzanın aldatma kabiliyetini haiz olduğu hususunda düzenlenen raporlar doğrultusunda, artık aslı bulunamayan faks çıktısı talimat belgelerinin hangisinin sahte, hangisinin gerçek olduğunun netice ile çok ilgili olmadığı, zira davacının aynı mahiyetteki belgelerle ve gerçek anlamda bankalar nezdinde işlem yaptığı, para çektiği sabit olduğu gibi, sahte olduğu sonradan anlaşılan vekaletname (ceza yargılaması sırasında sahte olduğu tespit edilmiştir.) ile …’ı vekil tayin ederek işlerinin takibini bu şahsa verdiği, Türkiye de tüm ihalelere …’ın davacı temsilcisi sıfatıyla katıldığı, bankalar nezninde …’ı temsilcisi olarak tanıttığı ve uzun yıllar süren bu ilişkide …’ın davacının temsilcisi olduğu hususunda piyasada ve davalı bankalar nezninde haklı bir güven oluştuğu, kaldı ki somut olayda davalı bankaların bu güven yanında sahte olduğu iddia edilen talimat yazılarına istinaden …’a ödeme yaptıkları, banka çalışanlarının davalı … ile birlikte hareket ettiklerine, sahte talimatlarla çekilen paraları zimmetlerine geçirdiklerine dair hiçbir iddia ve delil bulunmadığı, eylemlerin faili …; somut olayda yetkisiz temsilci sıfatında olduğu, BK 38 madde uyarınca yapılan işlemler onaylanmadığı sürece hükümsüz ise de, yetkisiz temsilci ile işlem yapan muhatabın kusursuz sorumlu olduğu sonucuna varılamayacağı, somut olayda yetkisiz temsilci … kendisinin yetkisiz olduğunu bilmekle, davacının uğradığı zarardan doğrudan doğruya sorumlu olacağı, davalı bankaların sorumluluğu, kendilerine düşen özen ve dikkati gösterseler idi, yetkisiz temsili anlayacak durumda iseler, doğan zarardan sorumlu tutulacakları, ancak; somut olayda uzun süre … tarafından yapılan işlemler, davalı …’nın bankalar nezninde davacı adına işlem yaparken kullandığı talimatlar yönünden, banka çalışanlarının şüphe duymalarını gerektirecek herhangi bir neden olmadığı ve talimatlar yönünden teyit alma zorunluluğuna dair bir düzenleme olmadığı, zira başlangıçta davacı ile davalı bankalar arasında bağıtlanan “Faks İle İletilen Talimatın Uygulanmasına İlişkin Sözleşme” doğrultusunda, faksla talimat vererek işlem yapılması hususunun davacı tarafından açıkça kabul edildiği ve yine sözleşmenin 4. Maddesinde “imza benzerlikleri sonuçlarından bankanın sorumlu olmadığı, bankanın hile ve sahteciliklerin sonuçlarından sorumlu olmadığının” hüküm altına alındığı, hernekadar sözleşmedeki bu maddenin BK 99 madde uyarınca geçerli olmayacağı ileri sürülebilir ise de, davalı bankaların genel özen yükümü çerçevesi dışında özel bir araştırma yükümü, örneğin imzaların sahte olup olmadığını araştırmak gibi bir yükümlülüğünün olmamasına ve dahi taraflar arasındaki ilişki de talimatlardaki imzaların sahte olup olmamasından öte, davacı ile davalı …’ın bankalar nezninde oluşturdukları güven, Jandarma Kriminal Labratuvarı tarafından verilen en son raporda belirlendiği üzere, imzaların çalışanlar nezninde iğfal kabiliyetinin bulunması, davacının davalı … yönünden yansıttığı yakınlık ve güven, ilişkinin bu şekilde uzun süre devam edegelmesi, özellikle davacının başlangıçta faks ile iletilen talimatların uygulanması hususundaki kabul ve talimatı nazara alındığında davacı ve davalı …’nın birlikte hareket ettikleri, neticede sahte talimatlarla işlem yapma açısından davalı bankaların sorumlu tutulamayacağı, TBK 116 madde kapsamında (BK 100 mad.) davalı bankaların sorumluluğu doğmadığı anlaşılıp kabul edilmiştir. Davalı … yönünden ise, tüm dosya kapsamı ve özellikle ceza mahkemesi dosyası kapsamına göre, sahte talimatlar ile işlem yaptığı ve davacıya ait paraları zimmetine geçirdiği, davacının zararı doğduğu, davalı …’nın zararın tamamından sorumlu olduğu, bu nedenle ıslah dilekçesi nazara alınarak toplam 594.118,11-TL üzerinden davanın kabulüne karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür…”gerekçesi ile, 1-)Davalılar … BANKASI A.Ş. ve TMSF yönünden açılan davanın REDDİNE, 2-)Davalı … yönünden davanın KABULÜ ile 594.118,11-TL’nin 35.000-TL asıl alacak kısmına dava tarihi 12.12.2002 tarihinden, 559.118,11-TL asıl alacak kısmına ıslah tarihi 22.06.2009 tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi işletilmek suretiyle davalı … dan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin ret kararının BFB ve TMSF’nin konumları ve hukuki sorumluluklarına uygun olmadığını, Müvekkilinin sadece bu davaya konu … Kozyatağı Şubesi, … Kadıköy, … nezdindeki hesaplarından bilgisi rızası dışında sahte talimatlarla toplamda 594.118,11.TL para çekildiği ilk derece mahkemesinin kabulünde ve çekişmesiz bir husus olduğunu, İlk derece mahkemesinin davalılar BFB ve TMSF’nin sorumlu olmayacağına ilişkin kararının hatalı olduğunu, hesapların bulunduğu bankaların, bankacılık faaliyetlinin gereği ve sonucu olarak uhdelerindeki mevduatın korunmasından ve hak sahibine ödenmesinden özen ve sorumlu olduğunu, ancak el koyma ve devir işlemleri nedeniyle, davalı BFB hesapların bulunduğu bankaların altında birleştirildikleri çatı banka olarak birleşen bankaların külli halefi sıfatıyla, davalı TMSF ise hem mevduatın yasal sigortalayanı olarak hem de el konulan bankaların BFB’nin sahibi ve yöneticisi olarak sorumlu olduğunu, İlmi ve kazai içtihatlarla kabul edildiği üzere objektif özen yükümlülüğü gereği bankaların hafif kusurlarından dahi sorumlu olduklarını, mahkemenin kabul ettiğinin aksine, banka sadece şüphe duyulacak hallerde dikkat göstermekle sorumluluktan kurtulamayacağını, aksine usulsüzlük yapılmasına mani olacak tüm tedbirleri almak zorunda olduklarını, (Yargıtay 11. H.D: 2014/1997 E. 2015/1622 K., Yargıtay 4. H.D. 2015/15817 E. 2016/6449 K. 10/05/2016 T.) Yargıtay’ın bir çok kararında bankaların sorumluluğunun, özel güven nedeniyle ağırlaştırılması gerektiği kabulünde olduğu, yasa koyucu birer güven kurumu olan bankaların bazı sorumluluğunu, kusursuz sorumluluk olarak vasıflandırıldığını, Gerek Bankacılık Kanunu ve gerekse ilgili mevzuat, bankaya işlem yapan kişinin kimliğini ve yetkili olup olmadığını hak sahibinden teyit ettirmek yükümlülüğünü yüklemekte olduğunu, mahkemenin talimatlar için teyit alınmasının zorunlu olmadığı şeklindeki kabulünün yasal düzenlemeye aykırı olduğunu, TBK mad.115/son maddesi gereğince müvekkilinin davalı bankalarda hesap açılışı sırasında imzaladığı cari hesap sözleşmesi, BHS, DTH üzerinden çek keşide sözleşmesi, faksla verilen talimat uygulamasına ilişkin hizmet sözleşmesi gibi belgelerin, kesin olarak hükümsüz olup, bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, Mahkemenin müvekkili ile …’ın bankalarda güven oluşturduğu şeklindeki gerekçesinin dayanaksız olduğunu, müvekkilinin …’ın yaptığı sahtecilik ve usulsüzlüklere bir katkısı olmadığını, …’ın bir kısım bankalara sunduğu vekaletnamesinin sahte olarak tanzim edildiğinin bilirkişi incelemeleri ile ortaya çıktığını ve mahkemenin kabulünde olan bir husus olduğunu, İlk derece mahkemesinin bilirkişi tespitlerine aykırı karar verdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılama yapılarak tüm davalılar yönünden davanın kabulüne, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/325 Esas 2017/927 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bankada mevduat hesabı bulunan davacının mevduat hesaplarından sahte belgelerle para çekildiğinden bahisle bunların tazminine ilişkindir. Davacı, davalı bankalarda bulunan mevduat hesaplarından davalı …’ın sahte talimatlarla usulsüz olarak para çektiğini, davalı bankaların özen görevine aykırı davrandığını belirterek sahte talimatlarla çekilen paraların davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş, mahkemece davalı … hakkında açılan davanın kabulüne, banka ve TMSF hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu usulsüz olduğu belirtilen para çekme işlemleri 01/09/2000 ile 11/12/2001tarihleri aralığını kapsamaktadır. Dosyada bulunan ve kesinleşmiş, Üsküdar 2. (İstanbul Anadolu 6.) Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/135 E., 2007/15 K. sayılı ilamı ile, davalılardan …’ın sahte talimatlar yoluyla davacının davalı bankalarda bulunan hesaplarından usulsüz işlemlerle para çektiği sabittir. Mahkeme de davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu husus uyuşmazlık konusu olmayıp, mahkeme kararına karşı bu yönde herhangi bir istinaf başvurusu da bulunmadığından davalı … yönünden verilen karar kesinleşmiştir. Uyumazlık, davalı …’nın yaptığı bu usulsüz işlemler nedeniyle davalı bankaların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı noktasında çıkmaktadır. Davacının, bankalarda bulunan hesaplarına ilişkin olarak işlem yapmak üzere davalı …’ya verdiği bir vekaletname bulunmamaktadır. Davacı ile ilgili bankalar arasında hesap açılışlarında fax ile işlem yapılmasına dair sözleşme imzalanmış bulunmaktadır. Davacı taraf ilgili sözleşmelere itiraz etmemiştir. Söz konusu sözleşmelerde davacının imzası bulunmaktadır. Söz konusu itiraza uğrayan ve ağır ceza mahkemesince de sahte belgelerle yapıldığı tespit edilen para çekme işlemlerinin bir kısmının faxla verilen talimatlar, bir kısmının ise aslı temin edilen talimatlar yoluyla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bunlardan asılları tespit edilen talimatlarda davacı adına atılı bulunan imzaların davacı eli ürünü olmadığı sabit olup aslı temin edilemeyen fax çıktısı ve fotokopi belgelerde davacı adına atılı bulunan imzalarında davacı eli ürünü olmadığı yönünde bilirkişi kanaat raporları alınmış olup, esasen bu husus ağır ceza mahkemesi kararı ile de çekişme konusu değildir. Yani davacının itiraz ettiği ve adına davalı … tarafından yapılan para çekme işlemlerinin dayanağı olan gerek fax talimatları gerekse belge aslının sunulduğu talimatlardaki imzaların davacı eli ürünü olmadığı sabittir. Davacı, davalı …’ı bankalar nezdinde temsilcisi olarak tanıtmıştır. Ayrıca bankalar ile fax talimatı yoluyla işlem yapmak üzere sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşme gereğince iletilen fax ve diğer talimatlarda davacı adına atılı bulunan imzalar ile davacının gerek bankalara verdiği gerçek imzaları ve imza incelemesi için sunduğu imza örnekleri arasında ilk bakışta fark edilemeyecek derecede ancak kriminal inceleme sonucunda tespit edilebilecek iğfal kabiliyetine haiz benzerlikler bulunmaktadır. Davalı banka çalışanlarının talimat imzalarını kendilerinde bulunan davacı imzaları ile kontrol ederek imzaların gerçek olduğu kabulü ile işlem yapmalarında davalı bankalara atfedilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Davacı, gerek bankalar gerekse TMSF yönetimi üzerinde davalı …’nın kendi ticari vekili olduğu yönünde güven yaratmıştır. Söz konusu usulsüz işlemlerden sonra davalı …’ya kendi adına pek çok işlem yapmak üzere vekaletnameler düzenlemiştir. TMSF bünyesinde ihalelere katılması için yetkilendirmiştir. Ayrıca davacının davaya konu hesapları incelendiğinde itiraz ettiği işlemler dışında davalı … tarafından gerçekleştirilen pek çok işlem daha bulunmaktadır. Bu işlemler davaya konu işlemlerden önce ve sonra yapılmıştır. Davacının TL ve döviz hesapları kapatılmış, hesapta bulunan paralar başka hesaplara aktarılmış, TL hesapları döviz hesabına, döviz hesapları da TL hesabına çevrilmiştir. Davacının tüm bu işlemler sırasında usulsüz yapıldığını iddia ettiği işlemlerden haberdar olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca bu işlemlerden sonra bazı hesapları kapatılıp yeniden hesap açıldığı gibi davacının sahibi olduğu şirket hesaplarına da para aktarımları yapılmıştır. Davacı bankalar ile yapılan fax talimatı ile işlem yapma sözleşmelerinin geçersiz olduğunu belirtmiş ise de bu sözleşmelerdeki imzalarına itiraz etmemiştir. Yine davacı hesaplarında itiraza uğrayanlar dışında yine davalı … tarafından gerçekleştirilen pek çok para çekme işlemi bulunmaktadır. Davacı bu işlemlere itiraz etmemiştir. Buna göre de, davalı bankalar nezdinde davalı …’nın her türlü bankacılık işlemini yapma konusunda kendisini temsile yetkili olduğu ve talimatla işlem yapma konusunda güven oluşturduğu gibi yaptığı işlemlere de zımnen icazet verdiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalı bankaların söz konusu işlemlerde objektif özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını da ispatlayamamıştır. Davacı, dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarında davalı bankanın da kusurlu olduğunun belirtildiğini, mahkemece bilirkişi raporlarına aykırı karar verildiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, HMK 282 maddesindeki ” Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir.” şeklindeki düzenleme ile ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu diğer delillerle birlikte değerlendirilmiş olup, verilen karar gerekçesine göre davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir. Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı istinaf sebepleri yerinde olmadığından, davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiyeleri 18,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 26/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.