Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1694 E. 2020/341 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1694
KARAR NO: 2020/341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/423 Esas – 2018/443 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili bankanın Keşan Şubesi ile davalılardan … Ltd. Şti. arasında imzalanan 06.07.2012 tarihlî ve 1.000.000.-TL. Iık Genel Kredi Sözleşmesine istinaden ticari nitelikli nakdi krediler kullandırıldığı, diğer davalı …’in de bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığından dolayı borçtan sorumlu oldukları, borçların ödenmemesi üzerine sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca kredilerin kat edildiği ve borcun ödenmesi için Keşan …Noterliğinin 01.12.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı keşide edildiği, takiben borçlunun mal kaçırma ihtimaline binaen ihtiyati haciz kararı alınarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız takibe başlandığı, ancak davalıların itirazı ile takibin durduğu, sözleşme hükmüne nazaran takibin yetkili icralardan yapıldığı, borçluların borca ve faize itirazlarının da hukuki dayanaktan yoksun oldukları, sözleşmeye aykırı hiçbir işlem yapılmadığı, temerrüt faizinin sözleşme gereğince bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına % 50 eklenerek bulunduğu, İddiasında bulunarak – Açıklanan nedenlerle, davalı borçlular tarafından icra takibine yönelik tüm 50*000,(10 TL alacağı, 2,3598 döviz kuruyla, 21.188,24 Euro; 05.09.2013 tarihli, … sıra numaran, 08.05,2013 vade tarihli, 28.000,00 TL alacağı, 2,5792 döviz kuruyla, 10.856,08 Euro; Çp,Ö9.2013 tarihlî, … sıra numaralı, 09,05.2013 vade tarihli, 28*000,00 TL alacağı,!2,7148 döviz kuruyla, 10*313,84 Euro, 05.09,2013 tarihli, … sıra numaralı, 10.05.21)13 vade tarihli, 28.000,00 TL alacağı, 2,7252 döviz kuruyla, 10.274,48 Euro, 05M9.2bl3 tarihli, … sıra numaralı, JL05.2013 vade tarihli, 28000,00 TL alacağı, 2,7344 höviz kuruyla, 10.239,91 Euro şeklinde cari hesaba Ödemelerde bulunmuştur* Yine sözleşrpesel ilişki kapsamında müvekkilimiz, … numaralı, 31*05.2013 tarihli, 7.993,34 EURO bedelli, … numaralı, 29*06.2013 tarihli, 11.800,00 EURO bedelli, … numaralı, 31*07.2013 tarihli, 11*800,00 EURO bedelli … numaralı, 29100.2013 tarihli, 11.800,00 EURO bedelli, … numaralı, 30*09.2013 tarihli, 11.8OR0O EURO bedelli, … numaralı, 31.10.2013 tarihli, 11.800,00 EURO bedelli … numaralı, 21.11.2013 tarihlî, 8.260,00 EURO bedelli faturalar tanzim ederek davalıca iletmiştir. Davalı, süreç içerisinde makinayı kullanmıştır. 25*11*2013 tarihinde davalı söz konusu makineyi, müvekkil şirketin Teknik Servisine teslim etmiştir. Yapılan kontril ve tetkikler sonucunda; makinenin sağ mobİl kumanda kolunun çarpma sonucu kırıldığı ve yenisiyle değişmesi gerektiği görülmüştür. Ancak 03.05.2013 tarihli ticari teklian müşterinin Yükümlülükleri başlıklı kısmının 5.6 maddesinde ise aynen; Müşteri, kiraladığı makineler ile birlikte teslim edilen kullanma ve bakım talimatlarına göre kullanmak zorundadır. Uygunsuz kullanım, operatör ve işçilik hataları, bakım eksiklikleri vb durumlarda doğacak her türlü zarar ve ziyan müşteri tarafından karşılanacaktır şeklidedir* Bu doğrultuda müvekkil şirket ayrıca 30*11.2013 tarihli, … numaralı, 3.1lfc,20 EURO bedelli fatura tanzim etmiştir, km takibine konu alacak bakımından; davalı şirkete işbu faturaların tümü ve söz konusu borcuna binaen cari hesap ekstresi 06.lf2.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Anılan faturalara ve borcun tamamına itiraz ediijnedîğİnden borç muaccel hale gelmiştir* Bu sebeple 14.0S.2014 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile söz konusu faturaların toplam bedeli olan ka\ laklanan 44.999,44 TL tutarındaki alacak müvekkilimizce takibe konulmuştur. Takip sor ası, borçlu yan; 07.08.2014 tarihli haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazı ile takibi durdurduğunu, harca esas değer olan 44.999,44 TL lik alacağımız bakımından geri dö ülemez zarara uğramamak için, dava süresince Mahkememizden borçlu şirket adına kayıtlı gayrimenkul ve menkullere yönelik ihtiyati tedbir karan verilmesini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasına yapılan haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle likit olan alacaklarının % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmenin TBK’ nın 583. maddesindeki şartlara sahip olmadığı için müvekkil … için hüküm ifade etmeyeceğini,Sözleşmenin 24. sayfasında müteselsil kefalet başlığı altında “kefilin beyanı” kısmındaki el yazısının müvekkiline ait olmadığını, TBK’ nın 583. maddesinde kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağını, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şartı arandığını, Kanunun öngördüğü şekil şartlarına sahip olmayan sözleşme işbu sebeple … için hüküm doğurmayacağını, celbi talep edilen evraklar ile sözleşmedeki el yazısının incelemesi yapıldığında müvekkili …’ e ait olmadığının net bir şekilde görüleceğini,kefalete ilişkin şekil şartlarına haiz olmayan sözleşme hükümleri … hakkında hüküm doğurmayacağından, … aleyhine başlatılacak her türlü icra takibi ve dava için HMK’ nın 6. maddesinde düzenlenen hükümler geçerli olduğunu, yerleşim yeri Keşan olan müvekkili hakkında başlatılacak her türlü icra takibi ve açılacak dava için Keşan Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, işbu sebeple icra takibinin başlatıldığı icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin ticaret sicilindeki adresinin keşan olduğunu müvekkili davacı bankanın keşan şubesi’nin müşterisi olduğunu, iddia olunan borcun doğumu ve ifa yerinin keşan olduğunu, sözleşme çerçevesinde dahi iddia olunan borcun ifa yerinin keşan olduğunu, şirketin hakkında başlatılacak icra takiplerinde ve açılacak davalarda keşan icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, iddia olunun borç muaccel hale dahi gelmeden takibin başlatıldığını, icra takibinin bu yönüyle de hukuka ayrıkılık teşkil ettiğini,temerrüt şartlarının gerçekleşmediğini zira TBK’ nın 117. maddesinin açık olduğunu kanuni şartları gerçekleşmeden keyfiyete bağlı olarak işletilen temerrüt faizinin hukuka aykırı olduğunu,Kötüniyetli bankaya, tahsil edilmesi için senetler verildiğini, vadeleri geldiğinde senet borçluları tarafından ödemelerinin yapıldığını, nihayetinde iddia olunan borç tutarının afaki ve farazi olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile davacı aleyhine % 40 tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 08/05/2018 tarih ve 2016/423 Esas, 2018/443 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında imzalanan 06.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine göre davalı şirketin asıl borçlu, davalı …’n müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları, her ne kadar … yönünden cevap dilekçesi ile önce el yazısına, yargılama aşamasında da imzası olmadığından itiraz etmiş ise de dava itirazın iptali davası olup İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyasında … tarafından yapılan itirazda ne kefalet sözleşmesinin geçersizliğine ne el yazısına ne de imzaya açıkça itiraz edilmemiş olup borca faize ilişkin itirazlar mevcuttur. Buna göre imza ve elyazısına takipte itiraz edilmediğinden daha sonra açılan itirazın iptali davasında inceleme konusu yapılmamıştır. Yaptırılan ayrıntılı bilirkişi incelemesi sonucunda destek kredisi hesabı, şirket kredi kartı hesabı, cari hesap ve kretili mevduat hesapları yönünden alacaklılar hesaplanmış, temerrüt tarihi yönünden kök ve ek raporda farklılık oluşmuş ise de kat ihtarnamesinin tebliğ tarihleri göz önüne alınarak her iki davalı yönünden 04.12.2015 tarihinde temerrüden gerçekleştiği anlaşılmakla ek rapor hükme esas alınmış ve neticeten davanın kısmen kabulune karar vermek gerekmiş, asıl alacak miktarları likit yani belirlenebilir olduğundan, davacı tarafça talep edilip davalı da haksız olduğundan % 20 oranında icra inkar tazminatına … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın Kısmen KABULÜNE, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalıların yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin destek kredisi hesabı yönünden 12.029,30-TL asıl alacak, 416,45-TL işlemiş faiz 20.83-TL faizin % 5 gider vergisi , ticari kredi kartı hesabı yönünden 19.956,94-TL asıl alacak, 452,41-TL işlemiş faiz, 22.63-TL faizin % 5 gider vergisi, cari hesap yönünden 165.445,51-TL asıl alacak 1.323,56-TL işlemiş faiz 66,18-TL faizin % 5 gider vergisi, kredili mevduat hesabı yönünden 469,33-TL asıl alacak , 9,81-TL işlemiş faiz, 0,49-TL faizin % 5 gider vergisi olmak üzere 200.212,44-TL toplam alacağın her bir asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi , faizin % 5 gider vergisi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Kabul edilen asıl alacak miktarlarının % 20′ si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalılardan tahsiline, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilleri yetki itirazlarının kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Her iki müvekkilin de adresleri Edirne’nin Keşan ilçesinde olduklarını, bu nedenle icra takibinin ve yargılamanın Keşan Adliyesi’nde gerçekleştirilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket açısından borcun varlığı ile yetkiyi, müvekkil şahıs açısından da kefalet ilişkini ve yetkiyi kabul anlamına gelmemekle birlikte; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2015/27019 K: 2016/4412 K.T.: 18.02.2016 tarihli kararı : “…Somut olayda takip dayanağı genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin asıl borçlusunun …Tic. A.Ş. olduğu, uyuşmazlık halinde, Samsun Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı görülmektedir. HMK’ nun 17. maddesi gereğince; düzenlenen yetki sözleşmesi, tacirler arasında geçerlidir. Kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan borçlu …’nun ise tacir sıfatı bulunmadığından, HMK’ nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesi kendisini bağlamaz.” denildiğini, Müvekkillerin itiraz dilekçelerinde borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve borcun tüm fer’ ilerine itiraz ettiklerini, İtirazın iptali davalarında borçlunun itiraz sebepleri ile bağlı olmadığı Yargıtay’ ın birçok kararında ifade edilmekteyken, Yerel Mahkemenin hukuka aykırı olarak itiraz sebeplerini yargılamaya esas aldığını, ( Yargıtay 11. HD E:2016/7438 – K:2018/1030 ve 13.02.2018 T, Yargıtay 19. HD E.2005/8577 – K. 2006/2144 ve 03.03.2006 T, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E: 2004/8133 K: 2005/4828 ve T: 29.04.2005) Yerleşik Yargıtay kararlarına karşın Yerel Mahkeme dilekçelerinin ve davaya sundukları cevapları dikkate almadığını, hak arama hürriyetlerini ihlal ettiğini, 14 Şubat 2017 tarihli ön inceleme duruşma tutanağı incelendiğinde, davacı bankanın savunma, itiraz ve taleplerine itiraz etmediğinin görüleceğini, ” Yerinde inceleme yetkisi verilen ” bilirkişinin görevini gereği gibi yerine getirmediğini, bilirkişi incelemesinin taleplerini karşılar nitelikte gerçekleştirilmediğini, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmadığını, bu sebeple huzurdaki karar ile Anayasa’ nın 36. maddesinin ihlal edildiğini, Davalı bankaya birçok kıymetli evrak teslim edildiğini, kıymetli evrakların tahsil edilip edilmediği, edilmedi ise tahsili için hangi yollara başvurulduğunun bilinmediğini, davacı bankanın bu hususla ilgili kendilerine bilgi vermediğini, dosyaya bu hususa ilişkin evrak sunulamadığını, Davacı bankanın bu konuyu aydınlatmamak gayreti içinde hareket ettiğini, bu nedenle bu hususun ancak ve ancak banka ekranlarının uzman bir kişi tarafından incelenmesi ile ortaya çıkacak nitelikte olduğunu, Bilirkişi incelemesinin, banka ekranlarının incelenmesi şeklinde yapılmadığını ve bu nedenle de maddi gerçeğin tespit edilemediğini, Yerel Mahkemenin de ara kararının gereğini yerine getirmediğini, Yerel Mahkemenin; davacı banka nezdinde gerekli incelemeler yapılmadan, talepleri karşılanmadan, kendi ara kararının dahi gereğinin yerine getirilmeden dosya hakkında karar vererek müvekkillerin hak arama hürriyetlerinin ihlal edilmesine sebebiyet verdiğini, Sözleşmede müvekkil şahsın kendi adına attığı imza bulunmamakla; sözleşmedeki el yazısının da müvekkil şahıs …’ e ait olmadığını, işbu sebeple kefalet ilişkisinin kurulamadığını, Müvekkil şahsın sözleşmede şahsı adına atılmış imzası olmadığını, Müvekkil şahıs yönünden kefalet ilişkisinin sözleşmedeki el yazısının müvekkile ait olmaması sebebiyle kurulamadığını, Kefalet ilişkisi tesis edilmemişken; sözleşmenin müvekkil … için hüküm doğurması mümkün değilken Yerel Mahkemenin bu konuya ilişkin inceleme yapmadığını, Huzurdaki dosyada Yerel Mahkemenin; Anayasa ile güvence altına alınan hak arama hürriyetini ihlal ettiğini, Yargılama faaliyetinin gereği gibi yerine getirilmediğini, davacının davası ispat edilmeden dava hakkında karar vermekte acele edildiğini beyanla; Açıklanan ve re’sen saptanacak sebeplerle; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/423 E. sayılı dosyasından verilen 2018/443 sayılı 08.05.2018 tarihli kararına ilişkin duruşmalı istinaf başvurularının kabulü ile; – Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine, – Esasa ilişkin inceleme yapılamıyorsa kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari genel kredi sözleşmesi kapsamında destek kredisi, şirket kredi kartı, borçlu cari hesabı, kredili mevduat hesabından kaynaklı alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Somut olayda, davacı bankanın Keşan Şubesi ile davalı …LTD.ŞTİ. arasında 06/07/2012 tarihinde 1.000.000,00 TL.miktarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeyi diğer davalı …’in Müteselsil Kefil olarak imzaladığı görülmüştür. Davalılar vekilinin her iki müvekkilinin adresinin Keşan/Edirne olmasından dolayı, icra dairesi ve mahkemenin yetkili olmadığı yönündeki istinaf sebebi incelendiğinde; HMK’nın 17. maddesinde;” tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır ” hükmü düzenlenmiştir. Davaya dayanak genel kredi sözleşmesinin X- Diğer Hükümler başlıklı bölümünün 3. maddesinde; ”sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıkta İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacaktır. Ancak yukarıda anılan yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılınması, genel mahkemelerin yetkisini bertaraf etmez. Banka tarafından müşterinin veya müteselsil kefillerin ikametgahının veya mal varlığının bulunduğu veya kredinin nakledildiği şube ikametgahındaki mahkeme ve icra dairelerine başvurmasına ve adli kovuşturma yapılmasına engel değildir.Müşterinin Türkiye sınırları içinde veya dışında mal varlığının bulunduğu veya bulunabileceği her yerde ,banka kanuni yollara başvurabilir,” hükmü düzenlenmiştir. Genel kredi sözleşmesinin tarafları tacir olup HMK 17. maddesine göre yapılan yetki sözleşmesi geçerlidir. Sözleşmedeki bu yetki şartının 6102 sayılı TTK 7. maddesinde hükme bağlanan teselsül karinesi ve kefaletin fer’iliği ilkesi gereği kefil olan borçluyuda bağlayacağından İDM. ce yetki itirazının reddine yönelik karar yerinde olup davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalılar vekilinin itirazın iptali davasında mahkemenin borçlunun itiraz sebepleri ile bağlı olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Davalılar vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesi ile; genel kredi sözleşmesine ilişkin olarak kefalet sözleşmesindeki kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi ibarelerininde yazılı olduğu kefilin beyanı kısmındaki yazının müvekkili …’in el yazısı ürünü olmadığına dair beyanda bulunduğu görülmüştür. Yargıtay 11 HD. Nin 2007/7319 Esas, 2008/9068 Karar sayılı içtihadında ve yerleşik yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, borçlunun icra takibine yaptığı itiraz sebepleri ile bağlı olduğu kuralı,itirazın kaldırılması için icra tetkik merciine başvurma hali için geçerli olup,itirazın iptali davasında ise icra takibine yaptığı itiraz sebepleri ile bağlı olmaksızın her türlü savunma nedenlerini bildirebilir.Bu durum karşısında,İDM.ce davalı …’in kredi sözleşmesindeki kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi ibarelerininde yazılı olduğu kefilin beyanı kısmındaki yazının kendisine ait olmadığı yönündeki savunması üzerinde durulup, taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalılar vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Dosya içerisinde GKS. olduğu halde şirket kredi kartı sözleşmesinin olmadığı,bilirkişi tarafından sunulan hesap extrelerine göre inceleme yapıldığı görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve davalılar vekilinin davada ileri sürdüğü savunmaların bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması nedeniyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne,ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalıların istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2016/423 Esas, 2018/443 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3.419,13 TL istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 31,5 TL olmak üzere toplam : 129,6 TL’ nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/03/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.