Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1678 E. 2020/366 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1678 Esas
KARAR NO : 2020/366 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/776 Esas 2018/473 Karar
TARİH: 26/04/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı borçlunun, müvekkiline 27/03/2015 tarihli, 59/OC referans numarası ile 16.643,00 EUR bedelli proforma fatura düzenlendiğini, faturada birim fiyatlarına ve miktarlarına yer verilen mallar karşılığı olarak müvekkilinin işbu icap niteliğindeki proforma fatura bedelini uygun görüp, davalının … Bankası A.Ş. Maltepe Şubesinde bulunan … IBAN hesabına, … Bankası aracılığıyla malların bedelini 30/03/2015 tarihinde gönderdiğini, söz konusu bedelin yurt dışından gönderildiği için davalının belittiği banka hesabına geç yattığını, banka kayıtlarında da ödemenin proforma faturaya istinaden yapıldığını, iş bu ödemenin müvekkili tarafından 07/11/2014 ile 18/03/2015 tarihlerinde davalı tarafından düzenlenen “…” başlıklı belgelerde gözüken miktarlar düşülmek üzere 15.759,24 EUR olarak yapıldığını, davalının fatura içeriği malları teslim etmediği gibi, aldığı bedeli de iade etmediğini, davalı borçlu aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası nezinde icra takibi başlatıldığını, davalının İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/340 E.sayılı dosyası ile gecikmiş itirazda bulunduğunu, davalı borçlunun işbu itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle davalı borçlunun haksız itirazının iptali ile ira takibinin devamına, müvekkil şirket lehine %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı …’nın 2014 yılında kendi ilgi alanları ile ilgili TR ‘den alımlar yapmayı, önerilen TR şirketleri ile tanışmayı ve bu hususta kendisine yardımcı olunmasını istediğini, TR firmaları ve tarihleri netleştikten sonra 15/09-21/09/2014 tarihleri arasında Kütahya ve İstanbulda 9 farklı üreticiler ile tanışma ve görüşmelere kendilerini misafir ettiklerini, bu görüşmelerde TR şirketleri ile kendisi için olumlu sonuçlar sağlandığını, distribütörlük yanısıra, 2 TR firmasının … kendileri adına, diğerleri direkt sunabileceklerini belirttiklerini, İtalyada Distribütörü olan … taklitine sahip TR firması, bu ürünleri kendilerinden ithal etmek yerine, direkt benzeri …. taklitine sahip TR firmasından ithalatı tercih ısrarını sürdürdüğünü, …. takliti ürüne sahip TR firması ile görüşmelerde, İtalya Distribütörü ile sorunların yaşandığını, bu sebeple artık … kendisinden direkt ithal yapabileceği 24/02/2015 tarihli firma ile görüşmede kararlaştırıldığını, … ref. nolu siparişinin ödemesini tamamlasa idi kendisine tüm pozisyonlar zamanında gönderilmiş olacağını, bu durumun kendilerine yazı ile bilirtildiğini, …. yazışmalarda önceden belirtilmiş olan tutarların kendisine fatura edildiğini ve iadeli taahhütlü olarak gönderildiğinin şirket kayıtlarına girildiğini, savunarak … tek taraflı Tensip Tutanağına cevaben itirazlarının kabulünü talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/04/2018 tarih 2016/776 Esas 2018/473 Karar sayılı kararında; “Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde: davacının tercüman vasıtasıyla incelenen İtalyan Hukukuna uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarına göre davalıya 16.643,00 EURO bedelli proforma faturanın sipariş avansı olarak borç kaydedildiği, davalının alacaklarını düşüldükten sonra 15.759,24 EURO bedelin bankadan davalıya yapılan transfer olarak kayıtlı olduğu, davalı ticari defter kayıtlarına göre ise; 14/12/2015 tarihli 151.2137 nolu 51.774,90 TL lik faturanın gelir hanesine 38.419,00 EURO bedelli siparişin %60 lık karşılığı olan 19.256,00 EURO nun ödenmemesi sebebiyle tanzim edilen masraf faturası olarak kaydedildiği, taraflar arasında 28/01/2015 tarihli 59/OC nolu 38.416,00 EURO bedelli sipariş formu uyarınca davacı tarafından davalıya 15.759,24.EURO banka vasıtası ile ödeme yapıldığı, bu ödemenin karşılığında davalının siparişe konu malları teslim etmediği dosya kapsamındaki taraf beyanları ve delilerle sabittir. Her ne kadar davalı 38.419,00 EURO bedelli siparişin %60 lık karşılığının ödenmemesi sebebiyle davacı adına 151.2137 nolu masraf faturası düzenleyip ticari defterlerine kayıt etmiş ise de bu masraf faturasının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi dosya kapsamındaki deliller ile davalı, davacı ile aralarındaki ticari ilişkide sipariş bedelinin tamamen ödenmesi halinde siparişe konu malların teslim edileceği ve siparişin kalan bedelinin ödenmemesi halinde ödenen bedelin masraf kabul edilerek iade edilmeyeceği konusunda anlaşma olduğu hususunu ispatlayamamış olup, davalının sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğramış olduğu zararlara ilişkin süresinde açılmış bir karşı dava ya da takas mahsup defii de bulunmadığı nazara alınarak davacı şirketin malların tesliminden sonra kalan bedeli ödeyeceği yönünde mail göndermesine rağmen davalının ileri sürdüğü koşullar ve ödemelerin gerçekleşmesi halinde malları davacıya teslim edeceğini bildirdiği böylelikle taraflar arasında mal tesliminin gerçekleşmediği ve 59/OC nolu siparişe konu işlemin tarafların iradelerinin uyuşmaması sebebiyle ifa edilemediği anlaşılmış olup davacının proforma faturaya avans olarak ödediği 15.759,24 EURO bedeli faturaya konu malların teslim edilmemesi sebebiyle iadesini talep edebileceği kanaatine varıldığı …”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ İLE , 2- İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasında takibe konu 15.759,24 euro asıl alacak yönünden İİK 67 maddesi uyarınca İTİRAZIN İPTALİNE, takibin %4,5 faiz oranını geçmemek kaydı ile 03/03/2016 tarihinden itibaren kamu bankalarınca Euro para cinsine uygulanacak 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı ile devamına,3-Takibe konu 15.759,24 euro asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK 67 maddesi uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararında geçen irade uyuşmazlığı tespitinin yanlış olduğunu, dosyada mevcut deliller dikkate alındığında irade uyuşmazlığı kabulünün asla mümkün olmadığını, Davacının taleplerinin asılsızlığı ve haksızlığını kanıtlayan tüm delillerin dosyaya sunulduğundan, ikinci bir dava olan karşı dava açmaya lüzum görülmediğinden, bu teknik konudaki mahkemenin en ufak bir uyarısında ikinci bir dava olan karşı dava açılabileceğini, Bilirkişinin en önemli özelliğinin özel bilgiye sahip olması olduğunu, inceleme yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olan kişi olduğunu, dosyadaki tüm deliller yeterli analiz edilmediğini, yeni bir bilirkişi talebinin mahkemece kabul edilmediğini, Bilirkişinin raporunda hem daha önceleri peşin ödemeli işlemleri dikkate almayıp, hem davacının taahhütlerini hem davacının taahhütlerine uymamasını, hem davacı vekilinin dosyadaki delilleri sayılması, davacının 59/OC Ref.Nolu ve 28/01/2015 tarihli sipariş sözleşmesine sonradan haksız, farklı dayatmalar getirmesi, davacı borçlu iken, davalıyı borçlu çıkarmasının anlaşılamadığını, Davacının asılsız yanıltıcı beyanlarını çürüten nice önemli dikkate alınmadığından gerekçeli kararda peşin ödemeli ihracatı yapacak olan alacaklının davalı borçlu gibi gösterildiğini, Davacının düzenlediği 59/OC ihracat sipariş sözleşmesi, daha önceki sipariş sözleşmelerinde de olduğu gibi aynı şeklide peşin ödemeli olarak işleme alındığının, gerekçeli kararda dikkate alınmadığını, Davacının ilgili peşin ödeme taahhüdünün 29/01/2015 tarihli e-posta yazışmalarında alındığını, davacının peşin ödeme taahhüdünün mahkemenin istemesi halinde sunulacağının belirtildiğini, mahkemenin bu e-postayı incelemediğini, İlgili gerekçeli kararda davacı vekilinin örneğin 03/10/2016 tarihli mahkemeye sunduğu cevabında davacının 59/OC 28/01/2015 sipariş sözleşmesi hususunda “bu siparişin davamızın konusu ile ilgili alakası yoktur…” diyerek mahkemeyi yanıltarak yalan beyan vermiş iken, bu ve daha farklı nice haksız ve asılsız beyanları dikkate alınmadığı, gerekçeli kararın değerlendirilmesinde tamamen gözden kaçtığını, Gönderici olarak kendilerinin 2 ayrı çıkış için 2 ayrı gümrükleme ve nakliye masraflarını karşılamalarının ödeme yükümlülüğü getireceği ve fiyatların tek gümrükleme ve nakliye masraflı olduğunun dikkate alınmadığını, İlgili bilirkişi raporunda dosyada mevcut nice delilleri ve yukarıdaki hususları hiç dikkate almadan alacaklının borçlu çıkarıldığını, ilgili bilirkişi raporunun analizleri eksik, yanlış ve kabulü mümkün olmadığından, dilekçe ve sözlü duruşmalarda yeni bilirkişi atanması taleplerinin olduğunu, Bilirkişi raporundan alıntı gerekçeli karardaki “…yüklemeden önce bedelin tamamını göndereceği ve yüklemenin daha sonra yapılacağı yönündeki bir taahhüdün bulunmadığı…” bilirkişinin …Sözleşme uygulamaları ile bağdaşması olanaksız ve anlaşılamayan bir hukuk boşluğu yakalama çabası gibi algılandığını, Davacının 29/01/2015 tarihli e-posta taahhüdü bu hukuk boşluğunu da yanıtladığı gibi, davacının iptal etmeye dayattığı 59/OC 28/01/2015 tarihli sipariş sözleşmesinde aynı pozisyonları 03/06/2015 tarihli 490/OÇ Ref.Nolu sipariş sözleşmesi ve Pos.20 gibi bazı pozisyonları sonradan fevken ve haksız iptal isteği asıl davacının davalıyı oyuna getirme ve kötü niyetliliğini açık ve net şekilde kanıtlarken, davacının tüm bu yanıltıcı, kötü niyetli oyunları bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda yer almadığını, Davacının 28/01/2015 tarihli 59/OC Ref.Nolu Euro 38.416.tutarlı sipariş sözleşmesini tamamlayan 07/04/2015 tarihli … Ref.Nolu Euro 19.256.tutarlı kalan bakiyesinin ödenmediğini, Davacıya yazılı bildirildiğini, uzun görüşme ve yazışmalar sonuç getirmeyince davacıya yazılı bildirilen masraf tutarının 14/12/2015 tarih I1512137 Ref. nolu masraf faturası kesildiğini, Davacının kalıbını yaptırdığı için Pos.20 iptalini dayattığı pozisyonun kendisine bildirilen fark masrafını ödememiş olsaydı, hem 27/03/2015 tarihli hem P1503078 proforma nolu pozisyonlar gönderileceğini, hem 03/06/2015 tarihli 490/OC Ref.Nolu sipariş sözleşmesindeki 59/OC siparişindeki 07/04/2015 tarihli P1504094 ile aynı eşdeğer pozisyonlardan oluşan ek siparişi de işleme alınacağını, Gerekçelerini bilmedikleri 26/04/2018 tarihli kısa karara müteakip davacı ve davacı vekilinin mahkemeyi yanıltmaları, 59/OC Ref.Nolu siparişini ve delilleri yok sayarak davalı olan alacaklı iken borçlu gibi gösterildiğini, yanlış karara sebep olduğundan savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/776 Esas 2018/473 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari mal alımı nedeniyle avans olarak ödenen bedelin mal teslimi yapılmaması nedeniyle istiradadı için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı, davalının proforma faturasına istinaden ve bu fatura belirtilerek proforma faturada belirtilen bedelin banka havalesi ile davalıya ödendiğini, buna rağmen proforma faturada belirtilen malların teslim edilmediğini, ödenen bedelinde iade edilmediğini, ödenen bedelin tahsili için yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiş, davalı, davacının ilgi alanları ile ilgili TR’den alımlar yapmayı ve önerecekleri TR şirketleri ile tanışmayı talep ettiğini, davacıya bu konuda yardımcı olduklarını, TR’de bazı şirketlerle davacıyı tanıştırdıklarını ve olumlu anlaşmalar yapmasını sağladıklarını, bunlardan bazıları ile kendisi aracılığı ile bazıları ile direkt ticari ilişki kurabileceğini belirttiğini, davacının 59/OC Ref. Nolu 38.416 Euro tutarlı sipariş verdiğini, siparişte ödeme şeklini “siparişte belirlenir” diyerek kendisine bıraktığını, söz konusu sipariş bedelinin tamamını göndermediğini, sipariş ödemesini gecikmeli ve %60 gibi eksik yaptığını, ödemesini tamamlaması konusunda davacıya açıklayıcı yazı yazıldığını, davacının yanıtlarının sipariş sözleşmesi ve kendi açıklamaları ile örtüşmediğini, ticari güvenin sarsıldığını, tüm sipariş bedelini ödemiş olsa idi kendisine tüm pozisyonlarda siparişin gönderileceğini bu hususun kendisine yazılı olarak bildirildiğini, bu nedenle sipariş edilen malların gönderilmediğini, yazılı açıklamalarında belirtildiği üzere yaptıkları masraflar için davacıya fatura düzenlendiğini, faturanın davacıya teslim edildiğini bu nedenle davacıya borçlarının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında davalının proforma faturası ve bu fatura bedeli kadar (indirimler düşüldükten sonra) davacı tarafça davalı adına havale yapıldığı, proforma faturada yazılı malların davalı tarafından teslim edilmediği hususu ihtilafsızdır.Uyuşmazlık proforma faturaya istinaden yapılan havale bedelinin teslim olgusu gerçekleşmediğinden iadesinin gerekip gerekmediği noktasında çıkmaktadır. Davalı, sipariş bedelinin tamamen ödenmediğini, bu nedenle mal teslim etmemekte haklı olduğunu, davacı tarafından gönderilen bedelin masraflar için davacı tarafa düzenlediği fatura bedeline mahsup edildiğini belirterek davanın reddini savunmuş ise de, söz konusu faturayı davacıya tebliğ ettiğini ispatlayamamıştır. Dosyaya buna ilişkin posta teslim alındısı sunmuş ise de söz konusu posta teslim alındısında içeriğinin fatura olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. İlgili fatura davacı defterlerinde kayıtlı olmayıp, davalı da faturayı davacıya tebliğ ettiğini ve faturaya süresinde itiraz edilmediğini ispatlayamamıştır. Söz konusu fatura davalının savunmasına göre masraf faturası olup, davalı taraflar arasında masraf adı altında fatura düzenlenebileceğini ispatlayamadığı gibi, fatura içeriği masraflardan davacının sorumlu olacağına ilişkin anlaşma bulunduğunu, söz konusu masrafları yerine getirilmeyen siparişe istinaden yaptığını ve bunlardan davacının sorumlu olduğunu da ispatlayamamıştır.Buna göre teslim edilmeyen ürünler için gönderdiği bedelin tahsili için davacının yaptığı takibe davalı itirazı haksız olup , davalının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.423,01.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından istinaf aşamasında yatırılan 757,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.665,11.TL’ nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.