Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1672 E. 2020/360 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1672 Esas
KARAR NO : 2020/360 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/168 Esas 2018/692 Karar
TARİH: 05/07/2018
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Tasfiye Halinde … San. Ve Tic. A.Ş.’nin ticaret sicil gazetesindeki ilan ile 30/01/2017 tarihinde tasfiye haline girdiğini, müvekkilinin iş akdinin işvereni … San. Ve Tic. A.Ş. tarafından gerekçe gösterilmeksizin, tek taraflı ve haksız olarak 03/11/2016 tarihinde feshedildiğini, işverenin haksız feshi nedeniyle, müvekkilinin işçilik hak ve alacaklarının tahsili için iş mahkemesine dava açtığını, dava sırasında şirket tasfiyesi sonlandırılıp sicilden terkin edildiğini, taraflarına şirketin ihyası davası açmak üzere yetki verildiğini, bu nedenle şirketin ek tasfiyesi için yeniden tescil ve ilan edilmesine, ek tasfiye işleminin yapılması için tasfiye memurunun atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu olayda Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK 32 ve Yönetmelik 34. maddeleri doğrultusunda işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğunu, müvekkilinin yasal hasım konumunda bulunduğunu, müvekkili aleyhine yargılama gideri yüklenmesinin doğru olmayacağını beyanla yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesi ile, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, şirketin davacı işçiye herhangi bir borcu bulunmadığından açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, İstanbul 34. İş Mahkemesinin 2017/147 esas sayılı dosyasının kesinleşmesi yönünden bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 05/07/2018 tarih 2018/168 Esas 2018/692 Karar sayılı kararında;”Davacı tarafından ihyası talep olunan şirket aleyhine İstanbul 34. İş Mahkemesi’nin 2017/147 Esas sayılı dosyasında … San. Ve Tic. A.Ş.’ne karşı sigorta başlangıç tarihinin tespiti iddiası ile sigorta hizmetlerinden faydalandırılması için açılan davada mahkemece adı geçen şirketin ihyası amacıyla dava açılması bakımından davacıya süre verildiği anlaşılmaktadır. Şirket davada ayrıca tasfiye memuru ile de temsil edilmiştir. Davalı tasfiye memurunun iş mahkemesindeki derdest davaya konu teşkil edecek savunmalarının dosyamızdaki talep kapsamında değerlendirilmesi de mümkün olmayıp, bu husus anılan davada incelenebilecek hususlar arasındadır. Keza sicil evrakları arasında tasfiye sürecine dair çağrı ilanlarına rastlanmadığı gibi, TTK 543/2. maddesinde yer alan bir yıllık süreye de riayet edilmediği de görülmektedir. Bu itibarla tasfiye sürecinde derdest davanın varlığı karşısında mahkememize açılmış şirketin ihyası istemli davanın yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Diğer yandan davalı sicilin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağı, keza TTK 547. maddesi doğrultusunda ihya olunan şirkete ek tasfiye ilemleri bakımından önceki tasfiye memurunun bu sıfatla atanması gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; …’nün …. sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … San. Ve Tic. A.Ş’in ihyasına önceki tasfiye memuru …’nin ek tasfiye işlemleri içinde bu sıfatla görevlendirilmesine, kararın ticaret sicilde tescil ve ilanına, karar verilmiş ve karara karşı davalı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin sicil evrakları arasında tasfiye sürecine dair çağrı ilanlarına rastlanmadığı gibi, TTK 543/2 maddesinde yer alan bir yıllık süreye de riayet edilmediği, bu itibarla derdest davanın varlığı karşısında şirketin ihyası istemli davanın kabulüne karar verdiğini, bu kararın hukuki düzenlemelere ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, İlgili şirketin TTK 543. maddesine uygun olarak tasfiye sonucunda ticaret sicilden terkin edildiğini, yasada öngörülen ilanların yapıldığını, maddenin 2. fıkrasının 15/07/2016 tarihli 6728 sayılı kanunun 68. maddesi ile değişikliğe uğradığını ve fıkrada yer alan 1 yıl ibaresinin 6 ay şeklinde değiştirildiğini, şirketin 3. çağrı ilanının 14/03/2017 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, bu ilandan 8 ay sonra tasfiyenin sonuçlandığına ilişkin ilanın yapıldığını, mahkemenin 1 yıllık süeye riayet edilmediğine ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığını, mahkemenin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükmüne aykırı karar verdiğini, Tasfiye işlemlerinin usulüne uygun yapıldığını, usulüne uygun tasfiye yapılmadığından bahisle şirketin ihyası talepli davanın değişiklikten bihaber olarak kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı bir karar olup düzeltilmesi gerektiğini, Mahkemenin eksik inceleme yaparak hüküm verdiğini, Tasfiye halindeki şirket hakkında şirketin ihya edilmesi için davacı tarafın haklı hiçbir hukuki yararı olmadığını, (Yargıtay 11. H.D. 2004/13191 E. 2005/10704 K. 9/11/2005 T.)İçtihattan dan da görüleceği gibi masraf ve zaman gerektiren ihyanın, gerçek amacının uygun, inandırıcı nedenlere dayanması gerektiğini, Netice itibariyle İstanbul 34. İş Mahkemesinin 2017/147 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davada dahi safahat olarak bilirkişi aşamasına dahi ulaşılmadığı halde işbu davanın kazanılacağına dair kanaat oluştuğu kesin olup bu durumun hukuken kabulünün mümkün olamayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/168 Esas 2018/692 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı tarafından açılan dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. İş mahkemesindeki dava tarihine göre şirket tasfiye olmadan önce açılan iş davası dikkate alınmadan tasfiye sonuçlandırılmıştır. Söz konusu İş mahkemesinde görülmekte olan davada ihyası talep edilen şirket davalı olup, davada vekil aracılığı ile temsil edilmiştir. İlgili şirket hakkında açılmış bir dava bulunmasına ve şirket davadan haberdar olmasına rağmen dava sonuçlanmadan tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilmiştir. Şirket hakkında açılmış bulunan davanın sonuçlanması beklenmeden şirketin tasfiye edilmesi tasfiyenin eksik bırakıldığını göstermektedir. Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Somut olayda davacı ile ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu, devam eden İş Mahkemesi’ ndeki dosyanın görülüp sonuçlandırılması için terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Davacının İş mahkemesinde açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.). Ticaret sicilden terkin edilen şirket hakkında devam eden yargılama bulunduğundan iş bu davanın görülebilmesi için şirketin ihyası zorunludur, davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde değildir.İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından istinaf aşamasında yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.