Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1671 E. 2020/275 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1671
KARAR NO: 2020/275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/122 Esas – 2018/631 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/02/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, davalı şirketle ticari ilişkisi olduğunu, bu kapsamda, davalıya teslim edilen mallar için düzenlenen 4 ADET fatura bedelinden 5.192.00 TL lik kısmın ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine Anadolu …icra müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun biçimde dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, ancak davalı tarafın süre uzatım dilekçesi sunduğu ancak davaya cevap sunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/05/2018 tarih ve 2017/122 Esas – 2018/631 Karar sayılı kararı ile; ” … Taraflara ait deliler toplanmış ve ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ve davalıya ticari defter ve dayanak belgelerini hazır etmesi için Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, HMK 222 maddeler gereğince ihtarlı muhtura tebliğ edildiği halde davalının inceleme günü defterlerini hazır etmediği ve mazerette bildirmediği görülmekle, dosya üzerinden ve davacıya ait ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, takip dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının takipte alacağının 4 adet satış faturasından bakiye kalan alacak tutarına dayandırdığı, takip konusu 4 adet satış faturasının davacı defter kayıtlarında yer aldığı, davacının 20.03.2016 tarihinde davalıya takip konusu olmayan 1.121,00 TL 1 adet fatura düzenlediği, ve davalıdan fatura bedelini tahsil ettiği, takip konusu olan 8.968,00 TL tutarlı 4 adet faturayı 2016 yılında davalı şirkete kestiği, ve bu faturalar nedeniyle davacının 3.776,00 TL tahsilat yaptığı, bakiye 5.192,00 TL alacağının kaldığı, ve davacının bu alacağını takibe konu ettiği, davacının takip konusu 4 adet fatura ve içeriği malların davalıya teslimini kanıtlaması gerektiği, ancak buna ilişkin bir belge sunamadığı, fakat … Bankasının 14.07.2017 tarihli yazısı ekinde gelen davacıya ait banka hesap hareketlerine göre 12.04.2016 tarihinde 1.239,00 TL, 15.07.2016 tarihinde 2.537,00 TL davalının ödeme yaptığı, davacının ticari defterlerinin kapanış bilançosunda da, davacının davalıdan bir alacağının olmadığının görüldüğü, davacıya ait muavin kayıtlarına göre, 5.192,00 TL davacı alacaklı görülürken, ticari defter kayıtlarında bu alacağın görülmemesinin sebebinin takip dayanağı 31.03.2016 tarihli 2.655,00 TL bedelli faturanın ve 10.08.2016 tarihli 3.127,00 TL bedelli faturanın aynı gün kasa hesabından tahsilat gösterildiği, yani davacıya peşinen ödeme yapıldığı, dolayısıyla davacının takip konusu 8.968,00 TL tutarlı fatura karşılığı toplam 9.558,00 TL ödeme aldığı, takip tarihi itibariyle davalıdan bir alacağının olmadığı defter kayıtları ile belirlenmekle yemin deliline dayanan davacıya davalıdan alacağı olduğu hususunda yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hatırlatılmış, davacının yemin deliline dayanması üzerine yeminini eda etmek üzere Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve davalı şirket yetkilisinin teklif edilen yemini usulüne uygun olarak eda ettiği görülmekle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Kanıtlanamayan davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sırasında dava dilekçeleri ile delillerinin ibraz edildiğini, her türlü delile dayandıklarının beyan edildiğini, ayrıca tarafların dolayısıyla davalının ticari defterleri de delil olarak bildirildiğini, 6102 sayılı TTK’ nun 83. maddesi ile HMK’ ya yapılan yollamaya göre ticari defterlerin HMK 222 maddesine göre davalı tarafından ibraz edilmek zorunda olduğunu, ibraz edilmemesi halinde HMK 222/5 maddesine göre işlem yapılması gerektiğini, 6102 sayılı TTK’ nun 64. maddesine göre ticari defterlerin tutulmasının bir zorunluluk olduğunu, TTK 65 maddeye göre de tacirin tüm alışverişlerine ilişkin kayıtlarını ticari defterlerine işlemek zorunda olduklarını, hukuki uyuşmazlıklarda ibraz başlıklı TTK 83/2 maddesi yollaması ile HMK 219 maddesine göre tarafların tüm belgeleri ibraz etme zorunlulukları olduğunu, Mahkemece bu eksiklikler ikmal edilmeden dosyanın bilirkişiye gönderilmesi ve bilirkişice de bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile rapor düzenlenmesi sonucunda da kanuna ve hukuka aykırı rapor tanzim edildiğini, HMK 220 maddesine göre de; geçerli bir mazeret olmaksızın ve defterlerin zayi olduğuna dair bir yazılı delilleri bulunmaksızın defterleri ibraz etmemesi halinde, hakimin belgenin içeriği konusunda karşı tarafın beyanını kabul edebilir denilmekte olduğunu, 6102 sayılı TTK’ nun 562. maddesi ile defter ve belge ibraz edilmekten kaçınılmasının cezai yaptırıma bağlandığını, Mahkemece davalıya bu hususlarda ihtarat yapıldığını, kesin süre verildiğini ve bu ihtarata rağmen defter ibraz edilmediğini, bu durumda Yerel Mahkemece HMK 220/3 maddesine göre hareket edilmesi ve müvekkil davacının beyanını dikkate alması gerekirken, müvekkilin beyanını dikkate almadığını ve kanuna aykırı karar verdiğini, Yerel Mahkemece davalıya yemin teklifi yapıldığını ve davalı şirket yetkilisi Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/7 Talimat dosyasına yaptığı yeminde borcunu ödediğini beyan ettiğini, bu durumda ödeme iddiasında bulunduğu için ödediğini ispat etmek külfetinin davalıya geçtiğini, bu sebeple mallarının bedelinin ödendiğini ispat külfetinin davalıya düştüğünü, davalının kendi ticari kayıtları ile malın bedelini ödediğini ispat etmesi gerekirken, kasten ve bilerek kendi defterlerini ibraz etmediğini ve defterlerinin zayi olduğuna dair bir mazeret de bildirmediğini, davalının açıkça kötü niyetli olduğunu, ispat külfetinin davalıda olduğunu, ( Yargıtay 19 HD 04.04.2011 tarih ve 2010/9865 Esas – 2011/4273 Karar ) Yargıtay 19 HD 2011/3796 Esas – 2011/13273 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, iki tarafın defteri incelenmeden verilen kararın eksik inceleme ile verildiğini ve bozulması gerektiğini, dairenin yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğunu, Mahkemece taraf defterlerinin ibraz edilmesini sağlama yükümlülüğü ve bundan sonra bilirkişi incelemesi yoluna gitmesi gerektiği halde ikmal edilmeden karar verilmiş olmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’ sen dikkate alınacak nedenlerle; – Tehir-i icra taleplerinin kabulüne, – Yerel Mahkemenin 2017/122 Esas – 2018/631 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulü ile itirazın iptaline, kötü niyetli itiraz sebebi ile davalının % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, – Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; ticari satıma dayalı açık hesap ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan iptali davasıdır. Mahkemece, Kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı borçlu icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün yetkisine,mahkemeye verdiği süre tutum dilekçesi ile de mahkemenin yetkisine itiraz etmiş olup İDM.ce bu yönde herhangi bir karar verilmediği görülmekle beraber dava fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davası olup, TBK. 89 Maddesine göre davacı alacaklının ikametgah adresine göre takibin yapıldığı icra müdürlüğü ve davanın açıldığı mahkeme yetkili olup bu yönde bir istinafda olmadığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. HMK’ nın 222/1 ve TTK’ nın 83/1 maddesine göre ticari davalarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. Ayrıca HMK’nın 31. maddesinde hakimin davayı aydınlatma görevi düzenlenmiştir. Maddeye göre hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi ve hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlarda taraflara açıklama yaptırabileceği gibi soru sorabilecek ve delil gösterilmesini isteyebilecektir. Somut olayda, davacı tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmış, süresinde kendi ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmuştur. Davalı ise talimat mahkemesinde ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemiştir. Davacı münhasıran davalının ticari defterlerine delil olarak dayanmadığından davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemesi ispat yükü üzerinde olan davacının ispat yükünü yer değiştirmeyecektir. Davacı vekili takibe konu açık hesap ticari ilişki nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de, davacının usulüne uygun olarak tutmuş olduğu bilirkişi raporu ile saptanan ticari defterlerine göre, takip konusu olan 8.968,00 TL tutarlı 4 adet faturayı 2016 yılında davalı şirkete kestiği, davacının ticari defterlerinin kapanış bilançosuna göre, davacının davalıdan bir alacağının olmadığının tespit edildiği belirtilmiş olup davacı kendi ticari defterlerine görede davalıdan alacaklı olmadığı anlaşılmaktadır.Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2004/7898 Esas,2005/2012 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 6100 Sayılı HMK. Nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı,sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Mahkemece davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacının yemin deliline dayanması üzerine davalının yeminini eda etmek üzere İDM.ce Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı ve davalı şirket yetkilisinin teklif edilen yemini usulüne uygun olarak eda ettiği görülmüş olup dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ispat külfeti kendisinde olan davacının iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu dairemizce tespit edilmiş olup davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekillinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından istinaf aşamasında yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/02/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.