Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1663 E. 2020/347 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1663 Esas
KARAR NO: 2020/347 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/116 Esas – 2018/386 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, Kuyumcu Kent- Kapalıçarşı arasında yolcu taşıma işi için davalı … A.Ş tarafından müvekkilinin ihaleye davet edildiğini, yapılan karşılıklı görüşmelerde işin konusunun Kuyumcu Kent – Kapalıçarşı arasında yolcu taşıma işi olduğunu ve bedel olarak 20.09.2015 tarihli sözleşmelerle personel ve müşterilerin ücretsiz taşınması ve davalı şirkete aylık 20.000,00 TL. para ödenmesi öngörüldüğünü, ancak davalı şirket yönetimince 20.000,00 TL bedelin kira adı altında ödenmesi talebi karşısında görünüşte müvekkili şirkete servis araçlarının hareket alanı 29.09.2015 tarihli kira protokolü ile kiralandığını, belirtildiği şekilde imzalanan yolcu, personel taşıma ve kira sözleşmeleri doğrultusunda müvekkilinden davalı şirketin bedel olarak talep ettiği ve sözleşmeye göre servis alanı kira bedeli olarak görünen ve aylık 20.000,00 TL ödemenin de garantisi olarak da toplam da 260.000,00 TL. bedelli 13 adet bono niteliğinde kambiyo senedinin alındığını ve bu senetlerin müvekkili şirket yetkilisi ve ortağı olan diğer müvekkil …’na da imzalattırıldığını, yapılan sözleşme gereği müvekkiline Kapalıçarşı-Kuyumcu Kent arasında yolcu taşıma işini tek başına yapacağını ve taşınacak yolcu miktarının günlük olarak 1300 kişi civarında olduğu belirtildiğini, bunun üzerine müvekkili aradaki bir dizi yazılı ve sözlü anlaşmalar gereği 01.10.2015 tarihinde işe fiilen başladığını, ancak yapılacak iş ve taşınacak yolcu konusunda davalı şirket yöneticilerince yanılgıya düşürüldüğünü ve aldatıldığını kısa süre içerisinde anladığını, Kuyumcu kent-Kapalıçarşı arasında, müvekkili firmadan önce yolcu taşıma işini gerçekleştiren servis işletmesi … Ltd. Şti.’ ne davalı tarafça iş bıraktırılmayıp yolcuların büyük bir kısmının bu servis işletmesi tarafından taşıtmaya devam ettirildiğini, bunun için davalı şirket yöneticileri ile görüşen müvekkiline bu konuda bir şey yapamayacakları belirtildiğini ve diğer servis işletmesi ile problemin kendisinin halletmesi gerektiği söylendiğinin, adı geçen taşıma şirketinin görevlileri ve sürücüleri tarafından müvekkili şirket sürücüleri rekabet adı altında edildiğini, çıkan tartışma sonucunda darp edildiğini ve işi bırakmaya zorlandıklarını, bu nedenle çıkan olayların emniyet birimlerine kendi ihbarları ile şikayet konu edilip adli vaka olarak yasal işlemleri başlattıklarını, çıkan olaylar nedeniyle bu soruna çözüm getirilmesi konusunda müvekkilinin yoğun ısrarı sonunda davalı taraf Kuyumcu Kent-Kapalıçarşı arasında yolcu taşıma işine resmen bir müdahale ve işi ihale yetkilerinin olmadığını itiraf ettiklerini, müvekkilinin öncelikle bu konuda yanılgıya düşürüldüğünü, öte yandan Kuyumcu Kent- Kapalıçarşı arasında taşınması söz konusu olan yolcu kapasitesinin ortalama günlük 500-700 kişi arasında olduğunun çalışırken anlaşıldığını, esasen bu miktarın tamamı bile müvekkilinin zarar etmesine engel değilken eski servis işletmesince bu yapılan taşımadan arta kalan ve müvekkili tarafından taşınan kişi sayısının günlük 100-150 kişi civarında kaldığını, müvekkilinin bu konuda da yanıltıldığını, bu konuda şirket muhasebe kayıtlarına geçen verilere göre kişi başı 4 TL. ücret ile ortalama günlük 120 kişi yolcu taşındığını, yine günlük toplam taşıma bedeli olarak 480,00 TL alındığını, bu miktarın kar etmek bir yana şirket giderlerini ve görünüşte kira bedeli olarak alınan 20.000,00 TL. ile şirketin ücretsiz personel ve müşterilerini taşıma giderlerini karşılamasının bile olası olmadığını, bu konuda şirket muhasebe kayıtlarının da delil olduğunu, yine imzalanan kira protokolünde belirtilen servis alanının 50 m2’lik bir alan olduğunu, böyle küçük bir üstü açık alanın 20.000,00 TL. gibi fahiş bir bedelle kiralanmasının da olası olmadığını, kontrat bu ve daha önce belirtilen nedenlerle bir yanılgı sonucu müvekkile imzalattırıldığını, geçersiz olduğunu, tüm bu olumsuzluklar karşısında uğradığı zararın farkına varan müvekkili, bu konuda zararı daha fazla artmadan aradaki sözleşmeleri karılıklı feshetmek için davalı şirket yöneticileri ile yüz yüze yaptığı görüşmelerden hiçbir olumlu sonuç alamadığını, davalı yöneticileri sözleşmeyi feshedemeyeceğini ve tüm senetleri ödemesi gerektiğini kendisine belirterek teminat niteliğinde alınan bonoları iade etmekten imtina ettiklerini, yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alamayan müvekkili tarafından yazılı olarak 19.10.2015 tarihinde gönderilen feshi ihbar niteliğindeki yazıda ihale olunan işle ilgili tüm olumsuzluklar özellikle 3. Ve 4. Maddelerde dile getirilmiş ve davalı şirket tarafından ihale edilen hizmet için gerekli güzergah düzenlemesi izinlerin alınması, inme-binme noktalarının belirlenmesi yetkilerin alınmadığı, ihalenin bu şekilde yetkisiz yapıldığı, gerekli belgelerin alınmadığının tespit edildiği açıklanmış ve bu sebeple ihale ve sözleşmelerin yok hükmünde olduğu da belirtildiğini, bu ihtarlara karşılık davalı firma tarafından çekilen ihtarlarda hukuki ilişki sadece kira sözleşmesiymiş gibi cevap verilmekte, diğer sözleşmelerin müvekkilin kendi tercihi olduğu ifade de edilmekte, bu durumda yaptıkları ihalenin usulsüz olduğunu kendileri de kabul etmiş olduklarını, yine aynı ihtarda müvekkilin kira sözleşmesine ek taahhüt verdiğinden söz edildiğini, yapılan tüm sözleşmeler yapılacak bütün bir işin parçalarına ilişkin olup, ücretsiz personel ve müşteri taşıma sözleşmeleri de kira sözleşmesi gibi ana işin parçaları olduğunu, yoksa müşteri ve personel neden bedava taşınsın yada 20.000 TL’ye 50 m2 yer kiralansın? Esas sözleşmeyi yapmaya da ihale etme yetkisi olmayan davalı firma bu yetkisi varmış gibi müvekkile diğer konularda yazılı sözleşme yapmaktan kaçınmamış ve müvekkili firmayı yanıltarak ihtarlarından belirttikleri basiretli tacir kimliğinden uzaklaştıklarını, sanki müvekkili ile sadece bir kira protokolü yapılmış izlenimi yaratılmaya çalışıldığını, bu husus dahi müvekkilinin yanılgıya düşürüldüğüne, aldatıldığına delil olduğunu, nitekim internet üzerinden yapılan davalı tarafa ait ihale ilan ve şartname duyurusu da bu hususu ortaya koyduğunu, davalı taraf yetkili olmadığı bir ring servisi ihalesi açtığını, bu işi ekte sunulan bir dizi sözleşmelerle müvekkili firmaya ihale ettiğini kabul etmiş, öteki taraftan daha önce aynı şekilde işi ihale ettiği … isimli Ltd.Şti.’nin çalışmaya devamına göz yumduğunun ortada olduğunu, davalı taraf M.K. 2. Maddesin anlamındaki hakkı kötüye kullanarak iyiniyet kurallarına aykırı olarak müvekkilini yanılgıya düşürerek aldığı teminat niteliğindeki bonoları iade etmekten imtina etmiş ve ihtarında bu senetleri takip yolu ile tahsil edeceğini bildirdiğini, bu doğrultuda 05.10.2015 vade tarihli bonoyu icra takibine konu etmiş ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından müvekkili firmanın banka hesaplarına haciz tatbik edilmiş, hesapları ticari işleri nedeniyle kullanmak durumunda olan müvekkili tarafından bu takip dosyası toplam 24.950,39-TL olarak 22.01.2016 tarihinde ödenerek kapatıldığını, son olarak yaptıkları araştırmada davalı … tarafından yeni bir benzer ihale ile Kuyumcukent- Kapalıçarşı ring taşıma işi … bünyesinde faaliyet gösteren … adında bir firmaya verildiğini belirterek öncelikle teminat niteliğinde verilen ve ilki 20.000 TL bedelli 05.10.2015 vade tarihli olarak icra takibine konu edilip tahsil edilen hariç olmak üzere toplam 240.000 TL bedelli 12 adet bono niteliğindeki kambiyo senedinin takibe konulması ya da 3. Kişilere cirosunu önlemek için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava sonunda davalı tarafa dava konusu 12 adet senet ve kira kontratı nedeniyle 240.000 TL borçlu olmadıklarının tespiti ile tüm senet ve bunlara dayanarak açılacak icra takiplerinin iptaline, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibine konu edilerek tahsili sağlanan 05.10.2015 vade tarihli senet nedeniyle icra kanalına ödenen 24.950,39-TL’nin temerrüt faizi ve masraflarla birlikte istirdadına, tüm yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Kuyumcukent, 2215 işyerinin olduğu ve 15.000 den fazla çalışanın bulunduğu, kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren devasa bir tesis olup, Kapalıçarşı ile entegre çalışan bir tesis olduğunu, müvekkili …. ise KuyumcuKent tesisinin idare ve yönetimini yerine getirmekte olan bir hizmet şirketi olduğunu, Kuyumcukent ile Kapalıçarşı’nın birbirine entegre çalışmasından dolayı Kuyumcukent ile Kapalıçarşı arasında faaliyet gösteren bir servis hizmeti zaruri olmakta olup müvekkili …. bir hizmet şirketi olduğundan iş bu Kuyumcukent – Kapalıçarşı ring servis işini kendi bünyesinde gerçekleştiremediğinden dolayı ring servis işini ihaleye açarak taşımacılık firmalarına taşere ettiğini, müvekkili şirket bahse konu Kuyumcukent- Kapalıçarşı yolcu taşıma işi için davacı tarafı da ihaleye davet ettiğini, davalı … Turizm ise de Kuyumcukent tesisine gelerek fizibilite çalışması yapmış, günlük taşınacak müşteri sayısını ve ücretini tespit ettiğini, bunun üzerine ihaleye katılmayı kabul ederek servis taşımacılığı faaliyetlerini yürütmek için Atölye Bloğu zemin kat platform alanı giriş bölgesindeki yeri kiraladıklarını, davacı taraf dava dilekçesinde ise müvekkili şirketin davacı tarafa günlük taşınacak müşteri sayısının 1300 kişi civarında olduğunu, ancak fiilen işe başladıkları tarihte yapılacak iş ve taşınacak yolcu sayısında müvekkil şirket tarafından aldatıldığını, ciddi yanılgıya düşürüldüğünü belirttiklerini, davacı taraf günler öncesinden Kuyumcukent kompleksine gelerek ihale konusu işini araştırmış, fizibilite çalışmasını yapmış ve taşınacak yolcu sayısı konusunda kendi tespitlerini yaparak işi kabul ettiğini, basiretli tacir olarak aldatıldığını iddia edemeyeceği gibi zaten kendileri tarafınca gerekli tespitler yapılarak ihaleye katıldıklarını, davacı taraf dava dilekçesinde Kuyumcukent tesisinde kendilerinden önce yolcu taşıma faaliyetini yürüten … adlı firmaya, müvekkili şirket tarafından işin bıraktırılacağı taahhüdü verildiğini ancak bu taahhüdün yerine getirilmediğini, bu hususta davacı tarafın iddia ettiği diğer hususlar gibi gerçeği yansıtmadığını, … adlı firma ile müvekkil şirketini davacı firmanın sözleşmesi süresince hiçbir ilişkisi olmadığı gibi … firması aleyhine Bakırköy … İcra Müd. … Esas, Bakırköy … İcra … Esas, Bakırköy … İcra … esas numaralı icra dosyaları ile Bakırköy 5. Sulh Hukuk 2016/98 Esas sayılı dosyası ile tahliye davası açıldığını, davacının iddia ettiği üzere … firmasının tesiste çalışmasını engellemek zorunda olmadıkları halde hukuki olarak tüm işlemleri yaptıklarını, ayrıca tekrardan önemle belirtilmek istenir ki, davacı tarafın iddia ettiği gibi … adlı firmaya işin bıraktırılacağı gibi bir taahhüt ne yazılı nede sözlü olarak verilmediğini, davacı taraf dava dilekçesinde yolcu taşıma işi için gerekli güzergah düzenlemesi izinlerinin alınması, inme-binme noktaların belirlenmesi yetkilerinin alınmadığı, ihalenin bu şekilde yetkisiz yapıldığını bu şekilde yapılan ihale ve sözleşmelerin yok hükmünde olduğunu müvekkili şirkete bildirdiklerini, müvekkili şirket ile davacı taraf arasında servis taşımacılığı yapması için tesis içerisinde ortak alan niteliğinde olan yer ile ilgili olarak kira sözleşmesi yapıldığını, yapılan bu kira sözleşmesi ile ilgili olarak da müvekkili şirket ortak alan kiralaması yapmakta yetkili olduğunu, kiralanan bu alanda servis taşımacılığı yapmak davacı tarafın kendi inisiyatifi olup bahse konu taşımacılık faaliyetinin yürütülmesi için gerekli izin ve belgelerin alınması sorumluluğu da davacı tarafa ait olduğunu, zaten davacı tarafça verilen yazılı taahhütnamenin 1. Nolu maddesinde de açıkça belirtildiği üzere çalışanların gün içerisindeki taşınması için faaliyet izin belgesi ve evrakların alınması sorumluluğu davacı tarafa ait olduğunu, bir hizmet şirketi olan müvekkil şirket böyle bir taşıma işini yapmadığı, gerekli faaliyet izin belgesi ve gerekli evraklara sahip olmadığı için taşıma işini yapamadığı, gerekli faaliyet izin belgesi ve gerekli evraklara sahip olmadığı için taşıma işini gerekli belgelere sahip olan veya söz onuşu belgeleri başvuru neticesinde alabilecek olan taşıma firmalarına ihale sonucu taşere edildiğini, gerekli faaliyet belgelerinin izinlerin alınması sorumluluğu davacı tarafa ait olmasına rağmen davacı tarafça söz konusu belge ve izinlerin olmaması nedeniyle taraflar arasında imza altında alınan sözleşmelerinin yok hükmünde olduğunu bildirerek feshedileceği ihtarını bildirmesi hukuki ve fiili dayanaktan yoksun olduğunu, 01.10.2015 tarihli protokol gereğince ödenmeyen kira bedelleri, temerrüt faizleri ve cezai şart bedellerine karşılık olarak 3 aylık kira bedeli tutarında teminat mektubunu sözleşme, imza tarihinde taraflarına teslim edilmesi gerektiği halde teslim edilmediğini, akabinde sözleşme süresi içinde davalı gerekçesiz ve geçersiz olarak, aniden terk ederek, işi bırakarak yine sözleme ekinde bulunulan taahhütleri yerine getirmediğini, davacının işi terkinden sonra müvekkil davalının yeni firma arayışı yaklaşık 2 ay devam etmiş olup, boş kalan süre içinde şirketin doğrudan zararı ile personel taşımacılığı da yamamanız sebebi ile personelin haricen kullandığı araç masrafları tarafınıza fatura edilmiş olup iş bu fatura bedelini ödenmediğini, davacı taraf dava dilekçesinde kendisinden önceki taşıma faaliyetini yürüten … adlı firma ile husumetinin olduğunu belirterek karakol tutanaklarını sunmuşlar ayrıca husumetinin olduğu firmayı Sayın mahkemenizde açılan davada tanık delili olarak bildirdiklerini, husumeti olduğu firmayı tanık delili olarak bildiren davacı tarafın davasının maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu aşikar olduğu ve reddi gerektiğini, davacı taraf dava dilekçesinde kiralanan otopark alanın kira bedelinin 20.000,00-TL olarak belirlendiğinin belirlenen bu bedelin kiralanan alana göre fahiş bir bedel olduğunu, fahiş bedel olması sebebiyle sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia ettiklerini, bahsi geçen kira sözleşmesi ve kararlaştırılan kira bedeli sözleşme serbestisi içerisinde tarafların icap ve kabulleri karşılığında kurulmuş olup geçerli bir sözleşme olduğunu, ayrıca TTK madde 18/2 de yer alan ‘‘ Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir’’ hükmü ve TTK madde 22 yer alan ‘‘ Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121. Maddesinin 2. Fıkrasıyla 182. Maddesinin 3. Fıkrasında ve 525. Maddesinde yazılı hallerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret ve sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez’’ hükmü uyarınca davacı tarafın bu iddiası asılsız, mesnetsiz ve hukuki dayanağı olmadığını, davacı … Turizm Kuyumcukent-Kapalıçarşı Ring servis hizmeti için ihaleye davet edildiğini, ihale davetini alması üzere ihale zamanından günler öncesinde Kuyumcukent tesisine gelerek gerekli araştırmayı yapmış, yapılacak işin mahiyeti, taşınacak yolcu sayısını bahse konu taşıma işi için yapılacak işi ve elde edilecek olan karı tespit ederek ihaleye katılmış ve ihale sonucunda Kuyumcukent-Kapalıçarşı ring Servis taşımacılığı işine başladığını, davacı taraf ile tesiste faaliyete başlaması üzerine kullanacağı servis araçları için park alanı olarak kullanılması amacıyla aylık 20.000-TL bedel karşılığında kira sözleşmesi imzalandığını, kira sözleşmesinde ödenmeyen kira bedelleri, temerrüt faizleri ve cezai şarta karşılık olmak üzere 3 aylık kira bedeli tutarında teminat kararlaştırılmış ancak teminat müvekkil şirkete verilmediğini, davacı tarafla müvekkil şirketin kendi bünyesinde istihdam edilen personelin işe gidiş-gelişi için Personel Taşıma (Servis) Hizmet Sözleşmesi imzalanmış ve iş bu sözleşmede ‘‘ Servis Firmasının sözleşme süresi içinde işi bırakması veya başka bir taşıyıcı firma ile anlaşılıncaya kadar personel taksi ile ulaşımı gerçekleştirilecek, şehir taksi ücretlerini servis firmasına fatura edecektir.’’ Hükmü yer aldığını, ancak davacı taraf haksız ve sebepsiz yere sözleşme süresi içerinde işi bırakarak hem müvekkil şirketin zarara uğratılmasına hem de personelin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, davacı tarafın işi bırakması üzerine yaklaşık 2 ay müvekkil şirketin yeni bir firma arayışı devam ettiğini, ilgili sözleşme hükmü gereğince de yeni firma bulunana kadar geçen süre için personel ulaşım masrafları davacı tarafa fatura edilmiş ancak ödeme yapılmadığını, personelin ulaşım zararı yanı sıra müvekkil şirketin kira bedeli de ödenmediğini, davacı taraf Kuyumcukent tesisinde faaliyete başladığı ilk günden beri hem ticaret ahlakına hem karşılıklı taraflar arasında imza altında alınan sözleşme hükümlerine hem de bizzat kendileri tarafından verilen yazılı taahhütname hükümlerine uymayarak, aykırı davranarak ve de ticaret etiğine uymayacak şekilde hiçbir şekilde geçerli bir neden olmaksızın aniden işi bırakması/ terk etmesi nedeniyle açık ve bariz şekilde hem Medeni Kanun da düzenlenen dürüstlük kuralına hem de Türk Ticaret Kanununda düzenlenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, davacı tarafın hiçbir hukuk kuralıyla bağdaşmayan ticaret hayatının genel etik kurallarıyla örtüşmeyen bu tutum ve davranışları neticesinde müvekkil şirket uğradığı zararı davacı taraf ile arasında imzalanan kira kontratı gereğince ödenmesi gereken kira bedellerinin, teminatı için verilen senetlerden zararın karşılık olan miktarını icra takibine konu etmek zorunda kaldığını, kalan diğer senetleri ise davacı tarafa teslim etmek için bildirimlerde bulunmuş ancak en başından beri kötü niyetli olan davacı taraf senetlerini teslim almayarak huzurdaki iş bu davayı açarak müvekkil şirketi zor duruma düşürmüş, ayrıca teslim alınmayan senetlerin iade edilebilmesi için gönderilmiş ihtarname ekli olduğunu belirterek müvekkili şirketin fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, davanın reddini, verilmiş olan ihtiyari tedbir kararının kaldırılmasını, müvekkili şirketin alacaklısı olduğu T.C. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosya borcunun davacı taraftan tahsil edilmesini, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/04/2018 tarih ve 2016/116 Esas, 2018/386 Karar sayılı kararında; “Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle Davacı ile Kuyumcu Kent – Kapalıçarşı arasında yolcu taşıma işine ilişkin olarak davalı ile 20.09.2015 tarihli sözleşmelerle personel ve müşterilerin ücretsiz taşınması ve davalı şirkete aylık 20.000,00 TL. kira para ödenmesi konusunda sözleşme imzalandığını, 20.000. TL kira bedelinin şirkete servis araçlarının hareket alanı 29.09.2015 tarihli kira protokolü ile kiralandığını,bu kapsamda aylık 20.000,00 TL ödemenin de garantisi olarak da toplam da 260.000,00 TL. bedelli 13 adet bono niteliğinde kambiyo senedinin alındığını ve bu senetlerin müvekkili şirket yetkilisi ve ortağı olan diğer davacı …’na da imzalattırıldığını, Ancak vaat edilen sayıda yolcunun bulunmadığını ve ayrıca Kuyumcu kent-Kapalıçarşı arasında,önceden yolcu taşıma işini gerçekleştiren servis işletmesi … Ltd. Şti.’ ne yolcu taşıma işinin devam ettiğini, Kuyumcu Kent- Kapalıçarşı arasında taşınması söz konusu olan yolcu kapasitesinin ortalama günlük 500-700 kişi arasında olduğunun eski şirket çalışması sebebiyle kendilerinde günlük 100-150 kişi civarında kaldığını, kişi başı 4 TL. ücret ile ortalama günlük 120 kişi yolcu taşındığını, yine günlük toplam taşıma bedeli olarak 480,00 TL alındığını, bu miktarın kar etmek bir yana şirket giderlerini ve görünüşte kira bedeli olarak alınan 20.000,00 TL. ile şirketin ücretsiz personel ve müşterilerini taşıma giderlerini karşılamasının bile olası olmadığını, 20.000 TL bedelli 05.10.2015 vade tarihli olarak icra takibine konu edilip tahsil edilen hariç olmak üzere toplam 240.000 TL bedelli 12 adet bono niteliğindeki kambiyo senedinin bulunduğunu belirterek bu senetler sebebiyle borçlu olmadıklarının tespitini talep ettikleri görülmüştür. Davalı taraf cevap dilekçesi ile Kuyumcukentte 2215 işyerinin olduğu ve 15.000 den fazla çalışanın bulunduğu, kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren tesis olduğunu , Kuyumcukent ile Kapalıçarşı’nın birbirine entegre çalışmasından dolayı Kuyumcukent ile Kapalıçarşı arasında faaliyet gösteren bir servis hizmeti zaruri olduğunu, …. bir hizmet şirketi olduğundan iş bu Kuyumcukent – Kapalıçarşı ring servis işini kendi bünyesinde gerçekleştiremediğinden dolayı ring servis işini ihaleye açarak taşımacılık firmalarına taşere ettiğini, Kuyumcukent- Kapalıçarşı yolcu taşıma işi için davacı tarafı da ihaleye davet ettiğini, faliyet gösteren … adlı firma ile davalı şirketini davacı firmanın sözleşmesi süresince hiçbir ilişkisi olmadığını, bu şirkete yönelik, tahliye davası açıldığını, davacının iddia ettiği üzere … firmasının tesiste çalışmasını engellemek zorunda olmadıkları halde hukuki olarak tüm işlemleri yaptıklarını, davacı tarafın iddia ettiği gibi … adlı firmaya işin bıraktırılacağı gibi bir taahhüt ne yazılı nede sözlü olarak verilmediğini,belirterek davanın reddini talep ettiği görülmektedir. Davacı taraf mahkememize taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında alacak borç ilişkisi kapsamında sözleşme şartları sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti için menfi tespit davacı açıldığı görülmektedir. Dosya kapsamı itibariyle tarafların sunmuş oldukları tanıklar dinlenmiş ve toplanması talep edilen belge evrak ve kayıtlar celp edilmiştir. Tüm dosya kapsamı itibariyle taraflar arasında 29.05.2015 tarihli sözleşme imzalandığı hususunda tarafların kabulü bulunmaktadır. Sözleşme içeriği itibariyle yukarıda da ayrıntıları ile taraf beyanlarında belirtildiği gibi, davalının işlettiği Kuyumcu kent ile bağlantılı çalıştıkları Kapalı çarşı arasında servis araçları ile ring seferlerinin yapılması olduğu görülmektedir. Davacı taraf sözleşme gereğince servis araçların kullanımı için kendilerine tahsis edilen alan için aylık 20.000.TL kira bedeli ödemeyi sözleşme gereğince taahüt ettiği ve bu kapsamda dava konusu olan teminat olmak amacıyla senetlerin verildiği görülmektedir. Dinlenen tanık beyanları ve taraf beyanlarından da anlaşıldığı üzere, davacı tarafın almış olduğu taşıma işi itibariyle özellikle günlük ortalama taşınan yolcu sayısı , önceki taşıma şirketinin yasal olarak taşımaya devam etmesi, aylık 20.000. TL kira bedeli dikkate alındığında hernekadar taraflar arasında sözleşmenin hukuken kurulmuş olsa bile tek taraflı zarara sebebiyet verdiği edimler arasında uyuşmanın bulunmadığı dikkate alındığında davacının sözleşmeyi 19.10.2015 tarihi itibariyle fesih etmesi mahkememizce uygun olduğu görülmektedir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri gereğince taraflara tek taraflı yazılı bildirim ile tek taraflı fesih hakkı vermektedir. Davacı taraf fesih hakkına istinaden fesih ettiği mahkememizce kabul edilmiştir. Tüm bu sebeplerle davacı taraf sözleşme gereğince fesih öncesi işlemiş olan kira bedeli ve bu bedele ilişkin yapılan Bakırköy … icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası itibariyle 24.950,39 TL borçlu olduğu mahkememizce kabul edilerek davacının bu miktar açmış olduğu davasının reddine karar verilmesi, vadesi gelmemiş ve de fesih ile hüküm ifade etmeyecek toplam 12 edat 240.000 TL (her biri 20.000.TL) senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği “gerekçesi ile, ”1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Davacının davasının toplam 12 adet vade tarihleri 05/11/2015 tarihinden başlayan 05/10/2016 tarihinde sonra eren toplam 240.000,00.-TL miktar itibariyle davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Davacının davasının 24.950,39.-TL’lik kısmının REDDİNE, 2-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 20.350,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davacılar ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Davaya konu sözleşmeler bir bütün olarak düşünüldüğünde bazı hususlarda davalı tarafça yanılgıya düşürülmek suretiyle aldatılmış olduğunu ve bu nedenlerle fesih hakkını kullandığını, Davalı tarafın hukuken geçerli bir resmi ihale açma yetki ve imkanı olmamasına rağmen yetkiliymiş gibi izlenimin oluşturduğunu, Yapılan iş karşılığında kira bedeli adı altında 20.000 TL. bedel alınmasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin bu parayı açıktan alamayacağı için kira bedeli olarak talep ettiğini, Müvekkili firmanın tüm bu konularda yanılgıya düşürüldüğünü, teminat niteliğinde senetlerin keşide ettirildiğini ve yapılan iş ile şahsi olarak hiçbir ilgisi olmayan diğer müvekkili …’na bir müteselsil borçlu gibi imzalatıldığını, müvekkilin yapılan iş ya da kiralama ile ilgisinin bulunmadığını, Müvekkilleri yapılan sözleşmeler ve keşide edilen bono niteliğindeki senetler konusunda hile yanılgıya sevk edildiğini ve yapılan sözleşmelerin geçersiz hale geldiğini, bu itibarla senetlerden dolayı müvekkilerinin borçlu olmadığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğünde 05/11/2015-05/12/2015 ve 05/01/2016 vade tarihli toplam 60.000TL bedelli senetlerden dolayı toplam 44.413,20.TL asıl alacak üzerinden takibi yapılan ve bu dosyada icra kasasına takibi durdurmak amacıyla ek tedbir kararı doğrultusunda yatırdıkları 52.950,54.TL’ndan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesine rağmen, icra kasasına yatırılan paranın kesinleşme ile taraflarına iadesine ya da istirdadı yönünde kararın verilmediğini ve hüküm kısmında da icra dairesinden yatan bedel kadar borçlu olmadıklarının tespit edildiğinden de açıkça bahsedilmediğinden kararın bu yönüyle eksik kaldığını ve ileride İcra mercilerinde infazı yönünde sıkıntı yaşanmasının muhtemel olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının davanın reddedilen kısmı ile ilgili ilamdaki kararın kaldırılarak bu kısım içinde davanın kabulü ile ödenen 24.950,39. TL’nin istirdadı yönünde karar verilmesini, Kararın kabul kısmında yer alan ve borçlu olmadığının tespiti yönünde hüküm altına alınan ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibe konu edilen 05/11/2015-05/12/2015 ve 05/01/2016 vade tarihli toplam 60.000 TL. bedelli senetlerden dolayı toplam 44.413,20 TL. asıl alacak üzerinden takibi yapılan ve bu dosyada icra kasasına yatırdıkları 52.950,54TL’nin istirdatına geri kalan senetler yönünden de borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davada yerel mahkemece dava konusu sözleşmelerin incelendiğini, bilirkişi raporunun düzenlendiğini, tanık beyanlarının alındığını ancak tüm dosya kapsamına göre maddi gerçeğe ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, Dosyada alınan 16.01.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre taraflara ait ticari defterlerde yapılan inceleme neticesinde yasal takibe konu senetlere ilişkin faturaların bulunduğunu, bu faturaların karşılıklı iade faturası kesilmesi suretiyle tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, incelenen sözleşme hükümlerine göre müvekkili davalı şirket tarafından sözleşmelere uygun olarak faturaların kesildiğini ancak davacı şirket tarafından ödenmediğini, dava konusu alacak kalemlerinin sözleşmeler gereği müvekkili davalı şirket tarafından haklı olarak faturalandırıldığının tespit edildiğini, Dosyada dinlenilen tanık beyanlarına göre, dinlenilen tüm tanık beyanlarının davacının iddiası aksi yönde olduğunu, davacının iddiasını tanık beyanları ile de ispatlayamadığının, Tüm bunlara rağmen gerek bilirkişi raporu gerekse dinlenilen davacı tanıklarının beyanlarının aksine yerel mahkeme tarafından taraflar arasında sözleşmenin hukuken kurulmuş olmasına rağmen tek taraflı zarara sebebiyet verdiğini, edimler arasında uyuşma bulunmadığından bahisle fesih öncesi döneme ait kira alacağına ilişkin yapılan yasal takibe konu senet yönünden davanın reddine; ancak sözleşme gereğince davacının ödemekle yükümlü olduğu cezai şart bedeli ve uğranılan zararın tazminine ilişkin yasal takibe konu senetler yönünden davanın kabulüne karar vererek kendi içerisinde çelişen, ayrıca yasal takibe konu edilmeyen diğer 9 senet için davacı tarafın söz konusu senetlerin kendilerine teslim edildiğini, bu senetler yönünden davadan feragat ederek, yatırılan teminat bedelinin iadesi talep edilmişken yine tüm senetler üzerinden hüküm kurularak bu yönde davacı lehine vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın bozulması gerektiğini, Davacı tarafın fesih gerekçesi olarak kendilerinin yolcu kapasitesi yönünden yanıltıldıklarını, sözleşmeyi bu yanılgı içerisinde imzaladıklarını, kandırıldıklarını iddia ederek sözleşmeyi feshettiklerin dava dilekçelerinde taraflarınca keşide edilen ihtarnamelerinde beyan ettiklerini, davacının fesih iddiaları yerinde olmayıp bu nedenle fesih beyanının da geçersiz olduğunu, yerel mahkeme kararının hatalı olup davacı taraf takibe senetlerini ödemek ile yükümlü olduğunu, Davacı tarafın basiretli tacir olduğunu, sözleşme şartlarının ağır olduğunu, cezai şartın ağır olduğunu iddia edilemeyeceğini, davacı tarafın tacir olup TTK madde 18/2 hükmü uyarınca basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü altında bulunduğunu, TTK madde 18/2‘ belirtildiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/10873 E. 2016/4997 K. 03.05.2016) Yerel mahkeme kararında öncelikle sözleşmenin geçerli olmasından bahisle davanın kısmen reddine karar verildiğini, sonrasında sözleşmenin edimlerinin ağır olmasından bahisle sözleşmeyi geçersiz sayarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, yerel mahkeme kararının hem davacı tarafın basiretli tacir olması nedeniyle sözleşme hükümlerinin ağır olduğunu iddia edemeyeceğinden hem de davasının temelini oluşturan iddiasını ispatlayamadığından bahisle maddi gerçeğe, usul ve yasaya aykırı olup bozulmasının gerektiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davalı lehine kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda davanın reddine karar verilmesine, incelemenin duruşmalı yapılmasına, hüküm kesinleşinceye kadar icranın ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı şirket ile davalı arasında imzalanan 01/10/2015 tarihli kira sözleşmesine istinaden davacı şirketin keşideci,davacı şahsın kefil olarak imzalayıp davalıya verilen her biri 20.000,00 TL. Bedelli 13 adet senetten bir adedinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi sonucu icra yolu ile ödenen bedelin istirdadı ve icraya konu edilmeyen 12 adet senetten kaynaklıda borçlu olmadığının tespiti talepli İİK 72 Maddesi gereği açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının davasının toplam 12 adet vade tarihleri 05/11/2015 tarihinden başlayan 05/10/2016 tarihinde sonra eren toplam 240.000,00.-TL miktar itibariyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Davacının davasının 24.950,39.-TL’lik kısmının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı şirketin sözleşmenin feshinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı şirket, Kuyumcukent-Kapalıçarşı arasında müşteri ve personel taşıma yapmak üzere 01/10/2015 tarihinde davalı tarafla Müşteri Taşıma ve Personel Taşıma sözleşmeleri imzaladığı, davacının bu taşıma sözleşmesine istinaden davalı ile aynı tarihli kira protokolü imzaladığı, bu protokole göre Kuyumcukent Tesisleri Atölye Bloğu Zemin Kat platform alanı giriş bölgesinde 50 m2’lik bağımsız bölümü için aylık 20.000,00 TL.’ye kiralama yaptığı,davacı taraf aylık kira bedellerinin teminatı olarak 29/09/2015 keşide ve 05/10/2015 başlangıç vade tarihli her biri 20.000,00 TL.bedelli 13 adet sıralı bonoyu davalıya verdiği anlaşılmıştır. Davacı şirket 19/10/2015 tarihli fesih ihtari ile ;”şirketin kanuni olmayan ve gerçek bilgilere dayanmayan bir işi yapmasının mümkün olmadığı, bu nedenle sözleşmenin feshedilmesini düzenlenen senetlerin iade edilmesini, bunların yapılmaması durumunda Ekim 2015 ayı sonu itibariyle işi bırakmak zorunda kalacakları,”bildirilmiştir. Davalı tarafça davacıya 21/10/2015 ve 03/11/2015 tarihli cevabi ihtarlar çekilmiştir. Taraflar arasındaki bu sözleşmelerde herhangi bir bedel ve taşınacak yolcu sayısı ile ilgili bir sayı zikredilmemiş ise de, ilk derece mahkemesince dinlenen tanık beyanları ve taraf beyanlarından da anlaşıldığı üzere, davacıdan önceki taşıma firmasının sözleşmesinin sona ermesine rağmen alanı tahliye etmediği ve fiilen görevine devam ettiği, davacının almış olduğu taşıma işinin bir kısmının bu firma tarafından halen yerine getiriliyor olması ve bu firma elemanları tarafından davacı şirketin çalışmasının engellenmeye çalışılması nedenleriyle, davacı tarafın almış olduğu taşıma işinin özellikle günlük ortalama taşınan yolcu sayısının öngörülenden çok daha düşük sayıda kalması dikkate alındığında, mevcut fiili durumun tek taraflı zarara sebebiyet verdiği, edimler arasında uyuşmanın bulunmadığı, edimler arasındaki orantısızlık nedeniyle sözleşmenin davacı yönünden çekilmez hale geldiği, mevcut durum itibariyle davacının aylık 20.000. TL kira bedelini ödemesinin ve diğer edimlerini yerine getirmesinin mümkün olmadığı, bu hali ile davacıdan sözleşmenin devamının beklenmesinin hakkaniyete uygun olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri gereğince taraflara tek taraflı yazılı bildirim ile sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı vermektedir. Davacı taraf fesih hakkına istinaden kira sözleşmesini ve bağlantılı Müşteri Taşıma ve Personel Taşıma sözleşmelerini haklı sebeple feshettiği anlaşılmış olup İDM.nin bu yöndeki tespitinin ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür. Tüm bu sebeplerle, davacı taraf sözleşme gereğince fesih öncesi işlemiş olan kira bedeli ve bu bedele ilişkin yapılan Bakırköy … icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile 05/10/2015 vadeli bonoya ilişkin borçdan sorumlu olduklarından, ilk derece mahkemesince davacıların Bakırköy … İcra müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına konu olan 05/10/2015 vadeli bonoya ilişkin (24.950 TL.) istirdat talebinin reddine yönelik kararın yerinde olduğu, dava konusu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ikinci takibe dayanak olan 05.11.2015, 05.12.2015, 05.01.2016 vadeli senetler yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığı yönündeki mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu, davacıların İİK. 72/3 Maddesi kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı uyarınca icra kasasına yatırılan para davalıya ödenmediğinden bu yönden davanın istirdat davasına dönüşmesi mümkün olmayıp ilk derece mahkemesinin bu yöndeki tespitinin yerinde olduğu ancak dava konusu 13 adet bonodan; 29/09/2015 keşide tarihli, 05/2-3-4-5-6-7-8-9-10/2016 vadeli toplam 9 adet bononun dava açıldıktan sonra ön inceleme duruşmasından önce davalı tarafından davacılara iade edildiği, davalı tarafından iddia edildiği gibi iade edilen bu bonolar yönünden davacıların feragate yönelik bir beyanlarının olmadığı, iade edilen bu bonolar yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla,bu bonolar yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi gerekirken İDM.ce yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp taraf vekillerinin istinaf sebepleri kısmen yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davacıların Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına konu olan 05/10/2015 vadeli bonoya ilişkin istirdat taleplerinin reddine, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen 05/11/2015, 05/12/2015, 05/01/2016 vadeli bonolardan ve icra takip alacağından davacıların İİK 72. Maddesi uyarınca davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,dava konusu 29/09/2015 keşide tarihli, 05/2-3-4-5-6-7-8-9-10/2016 vadeli toplam 9 adet bononun dava açıldıktan sonra ön inceleme duruşmasından önce davalı tarafından davacılara iade edildiği ve bu 9 adet bono yönünden dava konusuz kaldığından bu bonolar yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; Tarafların istinaf taleplerinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/04/2018 tarih ve 2016/116 Esas, 2018/386 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile; 1-Keşidecisi davacılar, lehdarı davalı şirket olup her biri 20.000,00-TL bedelli,29/09/2015 keşide ve 5/10/2015 – 05/10/2016 sıralı vadeli davaya konu 13 adet bonolardan; 05/2-3-4-5-6-7-8-9-10/2016 vadeli toplam 9 adet bononun yargılama sırasında davacılara iadesi nedeniyle konusuz kalan bu bonolar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen 05/11/2015, 05/12/2015, 05/01/2016 vadeli bonolardan ve icra takip alacağından davacıların İİK 72. Maddesi uyarınca davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, 3-İşbu ilam kesinleştiğinde İİK 72/5 maddesi uyarınca icra takip dosyasına davacılar tarafından yatırılan paranın davacılara iadesine 4-Bakırköy … İcra müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına konu olan 05/10/2015 vadeli bonoya ilişkin istirdat talebinin reddine
İLK DERECE YÖNÜNDEN 5-Harçlar kanunu hükümlerine göre alınması gereken 4.098,60 TL harcın peşin alınan 4.524,70 TL harçdan mahsup edilerek bakiye 426,10TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 6-Davacı tarafça yatırılan 4.098,60 TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden kabul edilen toplam miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 3.742,50-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 9-Konusuz kalan dava yönünden, davacılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen toplam 215,95 TL tebligat/posta gideri ile 550,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 765,95 TL yargılama giderinin kabul ve reddedilen miktarlar oranlanarak hesaplanan (%91 kabul) 697,01 TL’ sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 11-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep eden davacılara iadesine, 13-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, ( 35,90TL + 4.062,70.TL=) 4.098,60 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep eden davalı tarafa iadesine, 14-İstinaf aşamasında taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 15-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 05/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.