Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1651 E. 2020/243 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1651
KARAR NO : 2020/243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/667 Esas – 2018/709 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, satın aldığı mal bedelleri sebebi ile müvekkiline 9.867,10 TL borçlu olduğunu, borcunu ödemediğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının süresinde yaptığı itirazla hem borcunu inkar ettiğini, hem de yetki itirazında bulunduğunu, alacağın faturaya müstenit para alacağı olduğunu, bu nedenle takipte müvekkilinin ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğunu beyanla davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazlarının iptaline, takibin faiz, masraf ve % 20 icra inkar tazminatı ile devamına, masraf ve vekalet ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, faturaya dayalı icra takiplerinde alacaklının ikametgahında dava açılabileceğini iddia ettiğini, dava konusu olayda akdi ilişkinin kabulüne dair bir beyan olmadığı gibi aksine borcun tamamına itiraz edildiğini, mahkeme aksi kanaat olur ise yani fatura ve irsaliyelere göre bir karar verilecek ise; fatura ve irsaliyelerin taraflarına tebliğ edilmediğini, bunlara ilişkin itiraz haklarını saklı tuttuklarını, irsaliye veya fatura altında müvekkiline atfedilen bir imza var ise bu imzaları da kabul etmediklerini beyanla yetki itirazlarının kabulüne, bunun mümkün olmaması halinde davanın esastan reddine karar verilmesini, müvekkili lehine alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı yan üstüne bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/06/2018 tarih ve 2016/667 Esas – 2018/709 Karar sayılı kararında; ” … Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça icra takibine konu edilen cari hesabın dayandığı faturaların her iki tarafın da usulüne uygun olarak tutmuş oldukları ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının davacı adına kesmiş olduğu fiyat farkı faturalarının davacı tarafından iade faturası ile kabul edilmediği, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide fatura birim fiyatlarının aynı seyirde olduğu, davalının fiyat farkı faturalarını ne sebeple düzenlemiş olduğunu açıklayıp bu anlamda haklılığını ispat edemediği, bu nedenle davacının takipte talep edilen tutarda alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, itirazın iptaline, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davalı aleyhine hüküm altına alınan alacak üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatına … ” karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, ” 1-Davanın kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin talep edildiği şekilde devamına, 2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 1.973,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Mahkemenin, yetki itirazının reddine dair kararının usul ve yasaya uygun olmayan ve eksik incelemeye dayalı bir karar olduğunu, davacının, icra takibinde alacağın dayanağı olarak ” 9.867,10 TL Bedelli satılan mal bedeli toplamı” olarak açıkladığını, dava dilekçesinde dahi sadece alacağın faturaya müstenit olduğunu iddia ederek somut bir fatura sunmadığı düşüldüğünde, mahkemenin red gerekçesini açıkça yazması gerektiğini hatta İçtihatlarda vurgulandığı üzere yetki itirazının hadise şeklinde incelenmesi gerektiğini, bu sebeple, yetki itirazının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kararın usulden bozulmasını talep ettiklerini, 10.10.2017 tarihli bilirkişi raporunun aleyhe kısımlarına itiraz etmekle birlikte, rapor ile esasen davacının “9.867,10 TL” alacaklı olmadığı ortaya çıkmış olmasına rağmen mahkemece bu bilirkişi raporunun neden hükme esas alınmadığının gerekçeli kararda dahi açıklanmadığını, Davacının 2016 yılı muavin defteri incelendiğinde, müvekkil tarafından kesilen, 26.01.2016 tarih … fiş numaralı 7.371,91 TL, 21.03.2016 tarih … fiş numaralı 317,52 TL, 28.03.2016 tarih … fiş numaralı 816,48 TL ve 02.04.2016 tarih … fiş numaralı 97,20 TL.lik faturaların davacı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmediğinin görüldüğünü, Davacının, müvekkili tarafından e-fatura olarak düzenlenen toplamı 8.603,11 TL olan faturaları, e-fatura sistemi tarafından davacının e-fatura sistemine düşmüş olmasına rağmen davacı tarafça kayda alınmadığının anlaşıldığını, davacı tarafın, söz konusu faturalara Türk Ticaret Kanunu’ nun 21/2. maddesi gereğince itiraz da etmemiş olduğu gözetildiğinde, davacının kötü niyetli olarak 8.603,11 TL’ lik tahsilat yapma gayreti içerisinde olduğu anlaşılmakta ise de mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, oysa, söz konusu faturaların e-fatura ( temel fatura ) olup sistem gereği elektronik olarak karşı yana tebliğ edilmekte olduğunu, Müvekkil tarafından e-fatura olarak düzenlenen toplamı 8.603,11 TL olan faturaların, davacının e-fatura sistemine düşmüş olmasına rağmen davacının bu faturaları kayıtlarına almadığı gibi TTK.nun 21/2.maddesi gereğince itiraz da etmediğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 2016/10413 E – 2017/6221 K ve 25.09.2017 tarihli ilamında, karşı yana tebliğ edilen fiyat farkı faturalarının cari hesaba mahsup edilmesi gerektiğinin açıkça vurgulandığını, mahkemece bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığını,
Karar duruşmasına ( 27.06.2018 tarihli ) Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2018/24 Esas ve Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/52 Esas dosyalarında duruşması bulunması nedeniyle katılmayacağı gerekçesi ile mesleki mazeretini bildirir dilekçe arz ettiğini, mahkemece ne mesleki mazeretlerine dair dilekçenin dikkate alınmadığını, mazeretleri hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmediğini, duruşma tutanağına dahi yazılmadığını, Aynı şekilde, bilirkişi raporuna vaki itirazlarının 18.06.2018 tarih ve 515.280.86.68 iş numarası ile gönderilmiş olmasına rağmen, duruşma tutanağına geçmediğini, bu durumun da mahkemenin bilirkişi raporuna itirazlarına dair dilekçelerini incelemeksizin hüküm kurma yoluna gittiğini gösterdiğini, oysa 18.06.2018 tarihli dilekçeleri ile bilirkişi raporuna itirazlarını arz ederek yeni bir bilirkişiden rapor alınmasının talep edildiğini, Açıklanan şekilde, mahkemece erişim haklarının ihlal edildiği gibi eksik incelemeye dayalı olarak da hüküm kurduğunu beyanla; Belirtilen nedenlerle; – Tehiri icra talepli olarak istinaf incelemesi yapılarak İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/667 E – 2018/709 K. ve 27.06.2018 tarihli ilamının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddi ile alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere müvekkil lehine tazminata hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve avukatlık avukatlık ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davanın kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin talep edildiği şekilde devamına karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin Mahkemenin, yetki itirazının reddine dair kararının usul ve yasaya uygun olmayan ve eksik incelemeye dayalı bir karar olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davalı/borçlu vekili icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunarak yetkili İcra Müdürlüğü’nün Kazan İcra Müdürlüğü olduğunu belirtip borca ve yetkiye yönelik itiraz ettiği, davalı vekili mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde, davacı ile arasında ticari ilişki olmadığını beyan edip akdi ilişkiyi reddettiğini belirtmiş olup mahkemece, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2015/12892 Esas, 2016/6409 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, takip tarihi itibarıyla icra dairesinin yetkili olup olmadığı usulüne göre araştırılmadan 15/02/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verildiği halde gerek ara kararda gerekse gerekçeli kararda ret gerekçesinin yazılmadığı görülmüştür. HMK’ nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Davalı vekilinin Karar duruşmasına ( 27.06.2018 tarihli ) Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2018/24 Esas ve Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/52 Esas dosyalarında duruşması bulunması nedeniyle katılmayacağı gerekçesi ile mesleki mazeretini bildirir dilekçe arz ettiğini, mahkemece mesleki mazeretlerine dair dilekçenin dikkate alınmadığını, mazeretleri hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmediğini, duruşma tutanağına dahi yazılmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İDM. 28/02/2018 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile ek rapor alınması için dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verildiği, 3 nolu ara kararı ile dosyada eksiklik bulunmadığı takdirde gelecek celsenin HMK186 madde gereğince sözlü yargılama olarak yapılmasına, gelecek celse duruşmada hazır bulunulmaması halinde yoklukta karar verileceğinin taraflara ihtarına karar verildiği, 4 nolu ara kararı ilede duruşmada hazır bulunmayan davalı tarafa iş bu duruşma zaptının tebliği suretiyle sözlü yargılama yapılacağı hususu ve sonuçlarının tebligata şerh düşülmesine karar verildiği, davalı vekili uyap sisteminden ek rapora karşı itirazlarını içerir yeni bilirkişiden yeni rapor alınması talepli 18/06/2018 tarihli dilekçe gönderdiği, davalı vekili uyap sisteminden gönderdiği 27/06/2018 tarihli dilekçesinde ise; öncelikle 18/06/2018 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı gönderdiği beyan dilekçesindeki itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınması için dosyanın bilirkişiye verilmesini, mümkün olmaması halinde mesleki mazeretinin kabulü ile yeni duruşma gününün uyap üzerinden öğrenmesine karar verilmesini talep edip mazeretini belgelendirir başka mahkemelerdeki duruşma tutanaklarını eklediğini belirttiği halde, mahkemece 27/06/2018 tarihli duruşmada usule aykırı olarak, davalı vekilinin ek rapora karşı gönderdiği itirazlarını içerir beyan dilekçesinin ve mazeret dilekçesinin duruşma zaptına geçmediği, bu nedenle davalı vekilinin gerek ek rapora karşı verdiği beyan dilekçesindeki itirazlarının gerekse mazeretinin değerlendirilmediği ve davalı vekilinin yokluğunda karar verildiği görülmüştür. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeden kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve yukarıda tespit edilen hususlar hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/06/2018 tarih ve 2016/667 Esas – 2018/709 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 168,51 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 24,00 TL olmak üzere toplam: 122,10 TL.’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.