Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1650 E. 2020/356 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1650 Esas
KARAR NO : 2020/356 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/488 Esas 2018/745 Karar
TARİH: 10/07/2018
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı ile 2009 yılında imzalamış olduğu ticari vekillik sözleşmesi uyarınca davalının Argıcık/Kayseri Şubesi ticari vekilliğini yaptığını, ticari vekillik sözleşmesinin haksız fesih ile sona erdirildiğini, müvekkilin sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının ödenmediğini, davalı tarafından tek taraflı tutulan ve müvekkili tarafından kabul edilmeyen cari hesap tablolarına dayanarak müvekkiline 25/06/2010 tarihi itibariyle 1.075,45-TL borç çıkartıp, borç bakiyesi iddiasına dayanarak ticari vekillik sözleşmesini haksız şekilde feshettiğini, davalının cari hesap kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, davalı firmanın müvekkiline toplamda 63.176,06-TL elden ödemeler yaptığını iddia ettiğini, bu ödemelerin yapılmadığını, yapılan sözleşmenin 17. maddesine göre ödemelerin banka üzerinden olması gerektiğini, ödemelerin müvekkilinin imzasını taşımayan nakit ödeme makbuzları ile elden nakit ödeme olarak düzenlendiğini, müvekkilin kendisine ödenmediği halde nakit ödenmiş gibi gösterilen hak edişleri ve yapmış olduğu isim hakkı ödemesi olan 7.500-TL ile birlikte davalıdan 65.104-TL alacağı bulunduğunu, müvekkilinin borcunun bulunmaması nedeniyle sözleşmenin teminatı olarak rehin verilen … plakalı araç üzerindeki rehnin de kaldırılması gerektiğini ve tüm bu nedenlerle 65.104-TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının sözleşmeye aykırı olarak kasadan para kullandığını ve kasa açığı verdiğini, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, sözleşmenin 17/a maddesinde tahsilatların teslimatındaki gecikmelerin, kasadan para kullanılmasının derhal fesih sebebi sayıldığını, davacının kasadan para kullandığını açıkça kabul ettiğini, durumu kabul eden davacı tarafından fesih bildiriminin de ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin imzalandığını, cari hesaba işlenen tüm tediye makbuzları ve kasa açık tutanaklarının davacının bilgi ve onayı dahilinde kendisi ve çalışanı … tarafından imzalanıp onaylandığını, davacının cari hesap mutabakatına dair mutabakat mektuplarını ve tutanakları bizzat imzalamasından anlaşılacağı üzere iddiaların haksız ve dayanıksız olduğunu, sözleşmeye aykırı davranan, yaptığı tahsilatları gününde müvekkilinin hesabına aktarmayan, disiplin prosüdürüne uygun davranmayan davacıya sözleşme gereği kesilen cezaların hak edişten mahsup edildiği gibi kargoların hasar ve kaybından dolayı müşterilere ödenmek zorunda kalınan tazminatların davacının hak edişinden kesildiğini, 33.906,17-TL bedelli tediyelerin ve diğerlerinin cari hesaba davacının bilgisi dahilinde işlendiğini, tacir olan davacının iş bu cari hesabı mutabık olduğuna dair ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin imzaladığını, 27.079,98-TL lik kasa açığı tutanağının bizzat davacı tarafından imzalandığını, diğer tutanak ve tediyelerinde aynı şekilde davacı yada çalışanının bilgisi ve onayı dahilinde imzalandığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 10/07/2018 tarih 2015/488 Esas 2018/745 Karar sayılı kararında;”Mahkememizce dosyanın yapılan incelemesinde taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin karşılıklı mutabakatla sonlandırılması nedeniyle haksız feshin bulunmadığı davacının cari hesap alacağının raporla tespit edildiği bu miktar yönünden davanın kabulü gerektiği, yine alınan raporla davacının davalıya borcunun bulunmadığı ve ticari ilişkinin sonlandırıldığı anlaşıldığından davaya konu araç üzerindeki davalı lehine olan rehnin kaldırılması gerektiği davacının haksız feshe dayalı taleplerini buna bağlı olarak isim hakkı için yapmış olduğu ödemenin iadesi talebinin yerinde olmadığı …”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 1.277,30-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Davaya konu … plakalı araç üzerindeki davalı taraf lehine olan rehnin kaldırılmasına, karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin fazlaya ilişkin kısma yönelik red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Gerekçeli kararda 11/07/2016 tarihli bilirkişi raporunun dayanak alındığını, bilirkişi raporuna 07/09/2016 tarihli dilekçe ile yapılan itirazların dikkate alınmadığını, imza incelemesi talebinin gerçekleşmediğini, davalının imzalar konusunda cevap dilekçelerinin 2. sayfası 2. maddesinde tevil yollu ikrarda bulunduğunu, 25/04/2017 tarihli dilekçe ile imza incelemesi yapılmasını istedikleri;Delil listesinin (01/06/2016 tarihli) 7. maddesinde davalı … tarafından düzenlenen ticari vekil mutabakat mektubunun, 8. maddesinde davalı … tarafından düzenlenen 27.079,98 TL bedelli tediye makbuzunun muhtevasına itiraz edildiğini ve yine bu belgenin müvekkilinin imzasını içermediğini belirttiklerini,Davalının defter kayıtlarında mevcut olup müvekkiline imzası karşılığında yapılan ödemeleri gösterdiği iddia edilen ödeme makbuzları üzerindeki imzaların incelenmesini talep ettiklerini, Ticari vekillik sözleşmesinin haksız fesih ile sona erdirildiğini, müvekkilinin bu sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının ödenmediğini, Davalı ….’nin kendisi tarafından tek taraflı olarak tutulan ve müvekkili tarafından kabul edilmeyen cari hesap tablolarına dayanarak müvekkili …’a 25.06.2010 tarih itibari ile 1.075.45 TL borç çıkarıp borç bakiyesi iddiasına dayanarak ticari vekillik sözleşmesini haksız şekilde feshettiğini, Davalı tarafından tek taraflı olarak tutulan cari hesap kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını,Davalı ….’nin 29 Ocak 2010 tarihinde 13.802,12 TL, 25 Şubat 2010 tarihinde 19.000 TL, 05 Mart 2010 tarihinde 1.104,05 TL, 29 Nisan 2010 tarihinde 27.079,98 TL, 14 Mayıs 2010 tarihinde 189,91 TL, 15 Haziran 2010 tarihinde 2.000 TL, müvekkile elden nakit ödemeler yaptığını ileri sürdüğünü, bu ödemelerin yapılmadığını, elden nakit ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, merkezi İstanbul’da bulunan davalı … ‘nin , “Argıncık /Kayseri” şubesi ödemelerini elden nakit yapmasının ticari hayatın olağan kurallarına ters bir uygulama olduğunu, taraflar arasında imzalanan Ticari vekillik Sözleşmesinin 17. Maddesine göre de sözleşme gereği yapılan hesap hareketlerinin banka üzerinden yapılmak zorunda olduğunu, Müvekkili …’ın, kendisine ödenmediği halde ödenmiş gösterilen hak edişlerinden ve yapmış olduğu isim hakkı ödemesinden kaynaklı olarak davalı …’den 65.104 TL alacağı bulunduğunu, Davalının sözleşmenin imza tarihinden sona erme tarihine kadar, müvekkiline kasa açığı olduğuna ilişkin bir ihtar, bir yazışma ve de bir uyarı mektubu göndermediğini, Davalının basiretli bir tacirin yapması gerekenleri yapmadığı gibi hak ediş ödemelerini de yapmayarak müvekkilinin ekonomik açıdan sıkışmasını ve zaten kendisine bağımlı acentanın, her istediğini yapacak duruma gelmesini sağlamaya çalıştığını, Merkezi İstanbul’da bulunan davalının ticari vekillik sözleşmesinin 17 maddesindeki “Ticari vekil yapmış olduğu tüm işlemlere tahsilatları aynı gün banka mesai bitim satına kadar, bu saatten sonra gerçekleşecek tahsilatları ise en geç bir sonraki iş günü saat 10.00’a kadar Genel Müdürlükçe belirlenip kendisine bildirilen banka hesabına yatırmakla yükümlüdür” hükmü ile kendisine yapılacak ödemelerin banka yolu ile yapılmasını isterken her nedense Kayseri’de mukim müvekkili davacıya yaptığı ödemeleri tediye makbuzu ile yaptığını belirttiğini, davalı tarafça sunulan tediye makbuzlarının …’ın imzasını taşımadığını, tediye makbuzlarındaki imzaların müvekkili …’ın davalı ile imzalamış olduğu ticari vekillik sözleşmesindeki imzasından ve Kayseri … Noterliği 01 Temmuz 2009 tarih, … yevmiye numaralı İmza Beyannamesindeki imzasından farklı olduğunu, bu nedenle makbuzlar üzerinde imza incelemesi yapılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen red kararının kaldırılarak, davanın tüm talepler yönünden kabulüne, talep olan 65.104 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işlemiş ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Davacının hukuka ve davacı ile davalı şirket arasında daha önce imzalanmış bulunan sözleşmeye aykırı olarak kasadan para kullandığını, bu sebeple ticari vekillik sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesinin, davacının sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle haklı nedenle feshedildiğini, bu durumun davacı tarafın kabulünde olduğunu, durumu kabul eden davacının daha önce dosyaya sunulan fesih bildirimini de ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin imzalamış olduğunu,Aradaki ticari vekillik sözleşmesinin 17/a. maddesi açık hükmünde de görüldüğü üzere vekilin kasadan para kullanması/müvekkili şirket adına tahsil edilen ücretleri şirket hesabına zamanında ödememesinin sözleşmenin derhal fesih sebebi olarak sayıldığını, Dosyaya delil olarak önceden sunmuş bulundukları Cari Hesap Sözleşmesi’nin 6/C maddesinde de belirtildiği gibi vekilin hiçbir nedenle kendi kasasından nakit para kullanamayacağını, böyle bir tespitin … A.Ş.’nin tek taraflı fesih hakkını doğuracağını, ticari vekillik sözleşmesinin, sözleşmenin 38. maddesi gereğince, haklı nedenle derhal feshedildiğini, Sözleşmenin 38. maddesine göre; sözleşme ….’nin derhal fesih yetkisini kullanacağı özel hallerde fesih iradesinin acenteye tebliğinin ertesi günü sona ereceğini,Müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, Davacının cari hesap mutabakatına dair mutabakat mektuplarını bizzat imzalanmasından ve tutanakları da bizzat imzalamasından anlaşılacağı üzere “Davacının dilekçesinde elden nakit ödemeler yapılmamıştır ve tediyeler davacının bilgisi dışında başkalarına imzalatılmıştır” şeklindeki iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Dava dosyasından anlaşılacağı üzere; davacı vekili tarafından da hakedişten mahsup edilme işleminin açık şekilde kabul edildiğini, Davacı tarafın sorumluluğunda olan ve kendisinin vermiş olduğu zarar ve cezalar müvekkili şirket tarafından hukuka ve arada imzalanan ticari vekillik sözleşmesine uyğun olarak davacının hak edişlerinden kesildiğini, bu sebeple daha önce bilirkişi raporuna karşı itirazlarında da belirtmiş oldukları gibi davacının mahkeme kararında da kabul edilen alacak miktarı kadar herhangi bir borcu bulunmadığını, Dosyada alınan bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların hiçbir şekilde değerlendirmeye tabi tutulmadığını, eksik inceleme sonucu karar verildiğini, mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, Tüm açıklamalar doğrultusunda yerel mahkeme tarafından rehnin kaldırılması yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kabul edilen kısmı yönünden ve rehnin kaldırılması yönünden istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın tüm talepler yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/488 Esas 2018/745 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari vekillik sözleşmesinin feshi nedeniyle cari hesap alacağının tahsili ile sözleşme teminatı olarak verilen rehnin kaldırılması talebine ilişkindir.Davacı, taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesinin davalı tarafça tek taraflı olarak haksız feshedildiğini, sözleşme kapsamında verilen rehnin kaldırılması gerektiğini, taraflar arasındaki cari hesap mutabakatındaki imzanın ve davalının cari hesaba tek taraflı olarak kaydettiği ödemeye ilişkin belgelerdeki imzanın davacıya ait olmadığını, cari hesap nedeniyle davalıdan alacaklı olduklarını ayrıca isim hakkı bedeli olarak tahsil edilen tutarında iadesi gerektiğini belirterek rehnin kaldırılmasını, cari hesap alacaklarının tahsilini talep etmiş, mahkemece sözleşme kapsamında taşıt üzerine konan rehnin kaldırılmasına, cari hesap alacağının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı istinaf dilekçesinde mahkemece verilen rehnin kaldırılmasına ilişkin kararın hatalı olduğunu belirtmiş ise de, söz konusu rehin sözleşmesinde rehinin taraflar arasındaki ticari vekillik ilişkisinin sona ermesine ve ticari vekilin hiç bir borcunun olmadığına ilişkin davalının ibrasına kadar devam edeceği belirtilmiş olup, taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesi feshedildiğinden ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalıya sözleşme kapsamında borcu olmadığı tespit edildiğinden davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davalının cari hesaptan kaynaklı borcu olmadığına ilişkin istinafına gelince, cari hesaptan kaynaklı alacak yönünden mahkemece kabul edilen miktar 1.277.30 TL olup karar tarihi itibarıyla kesin niteliktedir. Bu nedenle davalının kabulüne karar verilen alacak yönünden istinafa başvurmasına olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektedir.Davacı, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde davalı tarafça düzenlenen tediye makbuzlarındaki ve mutabakat tutanağındaki imzaları inkar etmiştir.Mahkemece adi yazılı belgelerdeki imza inkar edildiğinden HMK’nın 211. maddesine göre imza incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, maddenin 1/a bendine göre imza inkarında bulunan tarafın isticvabı ve imza örneklerinin alınması için talimat yazılmış, talimat mahkemesince HMK 171. maddeye uygun olarak davacıya çıkarılan isticvap ve imza örneği alınmasına ilişkin davetiye tebliğine rağmen davacı geçerli bir mazeret sunmaksızın isticvap duruşmasına katılmamıştır. HMK 211/1-a maddesinin son cümlesine göre isticvap için çağrılan taraf belirtilen günde hazır olmadığı takdirde inkar etmiş olduğu belgedeki imzayı ikrar etmiş sayılacağından, davacının imza inkarı mahkemece dikkate alınmamıştır.Taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesine göre taraflar arasında çıkacak sorunlarda davalı ticari defter ve kayıtları münhasır delil olarak kabul edildiğinden ve bilirkişi raporuna göre davalı ticari defter kayıtlarına göre yapılan inceleme sonucunda davacının cari hesap ilişkisinde davalıdan olan alacak miktarı tespit edildiğinden davacının tediye makbuzlarında ve mutabakata yer alan imzaların kendisine ait olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 54,40’ar.TL istinaf karar harcından, istinaf eden taraflarca peşin olarak yatırılan 35,90’ar.TL harcın mahsubu ile bakiyeleri 18,50’ar.TL harcın taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.