Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1649 E. 2020/242 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1649 Esas
KARAR NO : 2020/242 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/570 Esas – 2018/416 Karar
DAVA : İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenmiş Acentelik Sözleşmesinin 40 md. İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, müvekkili ile davalı … arasında 27/02/2010 tarihinde acentelik sözleşmesi, acentelik sözleşmesi ek protokolü, Cari hesap sözleşmesi niteliğinde ki ek protokol ve alt kira sözleşmesinin imzalandığını, müvekkili şirketin İmes irtibat bürosu (şubesi) acente olarak devredildiğini ve işletmesinin kendisine bırakıldığını, İmes acentesinde yapılan denetimlerde kasa sayımında tespit edilen toplam 31.568,38 TL tutarındaki miktarın müvekkili adına tahsil edildiği halde tahsil edilmemiş gibi gösterildiğini, acentenin bu miktarı şahsi ihtiyaçlarında kullandığını, yapılan tutanakların tümünde davalının kendi beyanı ve imzasının bulunduğunu, davalının kasa açığı için bir adet borç senedi tanzim ederek davacı yana teslim ettiğini, davalının kasa açıklarının büyümesi üzerine acentenin şubeyi terkettiğini, tüm gider kalemleri toplamı üzerinden söz konusu senetin icraya konulduğunu, senedin vadesinde ödenmediğini ve senedin İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/363 sayılı dosyası ile iptal edildiğini tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalının yapmış bulunduğu itirazın iptali ve takibin kaldığı yerden devamı ile davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, açılan davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine; davacı şirketten olan alacaklarının faiz ile birlikte tespitine, %40 dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 18/04/2018 tarih ve 2015/570 Esas – 2018/416 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak;Her nekadar davalı taraf icra dosyasına itiraz ile borçlu olmadığını iddia etmiş; Mahkememize hitaben verdiği cevap dilekçesi ile özetle davacı tarafın kötü niyetli hareketleri gerek kendilerini gerekse diğer acenteleri mağdur ettiklerini, acenteyi 23/12/2011 Tarihinde devir ettiğini, kendisi hazır bulunmaksızın yapılan hukuka aykırı denetimleri kabul etmediğini, yapılan tutanaklara itirazı üzerine bir kısmının iptal edildiğini, davacı tarafından ödenecek payın eksik hesaplandığını, acente devrinde devir edilen matbu evrak ve poşetlerin değerlerinin hesaplanmadığını, bu tutarların kasa açığından düşülmediğini belirterek davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; Dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında27/02/2010 Tarihinde Süresiz Acentelik Sözleşmesi ek olarak cari hesap ve alt kira sözleşmesinden doğan ticari ilişki bulunduğu,davacı tarafın icra takip talebinin cari hesap alacağından kaynaklı bakiye alacağın tahsiline yönelik olduğu, davacı tarafın cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafın borcunun bulunmadığına yönelik itirazı ile takibin durduğu, davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 67.md de ifadesini bulan İtirazın İptali Davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı görülmüştür. Taraflarca ibraz edilen ve talep edilen delillerin toplanılmasını müteakiben Mali Müşavir Bilirkişi Vasıtası ile yapılan inceleme ile; davacı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu,6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 40.md sinde davacı tarafın ticari defterlerinin geçerli ve kesin delil olacağının kararlaştırıldığı , incelenen ticari defterler ile davacının davalıdan 18.999,21.TL. alacaklı olduğu, taraflar arasında imzalanan Sözleşmenin 20.md/a maddesinde Acentenin taşıma ücretlerini ve tahsilatı yapılmak üzere kendisine gönderilen faturaların tahsilatlarını en geç tahsilat gününde … kargo nam ve hesabına yatıracağının, her geciken gün için %0,1 oranında gecikme cezası uygulanacağının kararlaştırıldığı, Mali Müşavir Bilirkişi tarafından raporda belirlendiği ve düzenlenen tutanaklarla sabit olduğu üzere Davacı tarafın Sözleşmenin 38.md uyarınca sözleşmenin feshi işleminin haklı sebep nedeni ile fesih niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, Mali müşavir bilirkişi vasıtası ile yapılan hesaplamalar yerinde görülmüş olmakla davacı tarafın davasının kısmen kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş,davalı tarafın icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız ve davacı tarafın alacağını geç almasına sebep olacak nitelikte bulunduğu anlaşılmakla…”gerekçesi ile; ”1-)Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafın İstanbul ….İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 18.999,21.TL.asıl alacak,4.764,06.TL.Takip tarihine kadar işlemiş faiz ve takip tarihinden sonra asıl alacağa yıllık %9 oranını aşamamak üzere değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine yönelik İTİRAZIN İPTALİNE, fazlaya ilişkin talebin Reddine; 2-)Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile (23.763,27.TL) nin %20’si oranında 4.752,65.TL.Tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesine verdikleri cevaplar ile bilirkişi raporlarına ilişkin yaptıkları itirazların incelendiğinde bu davanın yargılamasında Anayasal güvence altına alınan savunma hakkının ihlal edildiği ve ilk derece mahkemesinin bu hususa gerekli özeni göstermediğinin açık olduğunu,Bilirkişi incelemesinin şirket merkezinde ve acentede keşif yapılması davanın esası ve hakkaniyeti için hayati önem taşıdığını, ancak ilk bilirkişiye keşif ve inceleme için davacı tarafça izin verilmemesi üzerine bilirkişi dosyayı inceleme yapmaksızın iade ettiği ve bilirkişilikten çekildiğini, yeni bir bilirkişiye onayları ve haberlerinin olmadan dosyanın tevdi edildiğini, keşif gününün davalı tarafa tebligat yapılmadan değiştirildiğini, davalının gıyabında keşif yapıldığının açık ve net olduğunu, Dosyadaki tutanaklara itiraz ettiklerini, tutanaklarda daha sonradan doldurulan ve kasa açığını müvekkili aleyhine artıran parafsız/imzasız notların hukukiliğinin irdelenmediğini, müvekkilinin paraf ve imzası olmayan eklemelerin yasal kabul edilmesinin hiçbir kanuni dayanağının bulunmadığını, Bilirkişi incelemesi davacı şirket merkezinde yapılmadığından mahsubunu talep ettikleri hak ve alacaklarla ilgili belgelerde davacının uhdesinde olduğundan bu yönde belge talebinin de davacının şirket merkezinden talep edilemediğini, çalışan maaşlarının davacı tarafından şirket merkezinden talep edilemediğini ve bu alacakta müvekkili hanesine borç olarak eklendiğini, müvekkiline ödenmesi gereken 2011 cirosundan olan alacaklarının da ödendiğine ilişkin belge davacı tarafça sunulmadığı halde bu alacağının göz ardı edildiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinden kaynaklı kasa açığı ve sözleşme gereği yansıtılan diğer alacakların tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile, davalı tarafın İstanbul ….İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 18.999,21.TL.asıl alacak, 4.764,06.TL.takip tarihine kadar işlemiş faiz ve takip tarihinden sonra asıl alacağa yıllık %9 oranını aşamamak üzere değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine yönelik itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine davalı borçlu icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içerisinde olup yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece İİK 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz değerlendirilmeden esasa girilmiş isede dava acentelik sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davası olup sözleşmenin 40 maddesinde yetki sözleşmesi yapıldığı,yetki sözleşmesine göre İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olup davalı /borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazının yerinde olmadığı görülmüştür. Taraflar arasında 27/02/2010 tarihinde süresiz acentelik sözleşmesi ve aynı tarihli cari hesap sözleşmesi akdedilmiştir.Sözleşmenin 20/a Maddesinde; ”Acente,ücret alıcıdan ve peşin ödeme taşımalarına ilişkin taşıma ücretlerini ve tahsilatı yapılmak üzere kendisine gönderilen faturaları … KARGO nam ve hesabına gününde tahsil eder ve … KARGO tarafından belirlenip kendisine bildirilen banka hesabına en geç tahsilat gününde yatırır.Bu süre kesin vadedir.Hesaba yatırma aşamasında meydana gelecek Acente kusuruna dayalı gecikmelerde sayısına bakılmaksızın … Kargo’nun haklı neden ile fesih hakkı doğacak ve haklı nedenler ile fesih hakkı kullanılsın veya kullanılmasın gecikilen her gün için söz konusu geciken bedelin %0.1 oranın gecikme cezası uygulanarak acentelik ücretinden kesilecektir. Acente, Müşterilerden havale yoluyla ödeyecekleri tutarları, … Kargo’nun bildireceği hesap dışında başka bir hesaba veya kendi özel hesabına havale etmesini isteyemez,” hükmünün düzenlendiği, Sözleşmenin 20/b Maddesinde; ”Acente,her haftanın Cuma günü akşamı,günlük kasa bültenlerinin dışında bir kasa açıklaması düzenleyecektir.Bu açıklamada tahsil edilmeyen faturalar ve gecikme nedenleride belirtilecektir. Acente, … Kargo’nun onayı dışında kendiliğinden tahsilatları geciktiremez,…”hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmenin 38 maddesinde fesih koşulları düzenlenmiştir. 22/12/2011 tarihinde davalının nezdinde yapılan tespitlerde, 24.966,05 TL. kasa açığının bulunduğu, bu miktarın 8.432,61 TL. tutarındaki zararın müşteriden tahsil edildiği halde tahsil edilmemiş olarak gösterildiğinin tespit edildiği ve davalının tutanak altını imzalaladığı görülmüştr.15-16/12/2011 tarihli tutanakta, yönetmelik ve talimatlar gereği bağlı birimlerde genel müdürlüğün onayı olmadan ve SGK. Girişi yapılmadan çalışma/çalıştırılmanın yasak olmasına rağmen Marmara Bölge Müdürlüğünün bilgisi ve onayı olmaksızın … Acentesi tarafından SGK. Girişi yapılmaksızın … adlı şahsın kurye olarak, Acente Müdürü …’nın eşi … ise şubede müşteri hizmetleri sorumlusu görevinde çalıştığının görülüp tespit edildiği ve davalının tutanak altını imzalaladığı görülmüştür.Davacı … Kargo, çekmiş olduğu 23/12/2011 tarihli noter ihtarı ile sözleşmeyi feshetmiştir. Dosyada mübrez bulunan tutanaklar ve tespitlerle 27/02/2010 tarihli sözleşmenin 20/a-b maddesindeki edimleri davalının yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle fesih koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin 40 Maddesinde; ”taraflar arasındaki çekişmelerde … Kargonun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacaktır,” hükmü düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi kök ve ek raporuna göre; davacı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu, 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 40.md sinde davacı tarafın ticari defterlerinin geçerli ve kesin delil olacağının kararlaştırıldığı, incelenen ticari defterler ile davacının davalıdan 18.999,21.TL. Asıl alacak,01/01/2012 Tarihinden 14/10/2014 takip tarihine kadar asıl alacağa %9 faiz oranından 4.764,06 TL.işlemiş faiz olmak üzere toplam: 23.763,27 TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği belirtilmiş olup ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden dosya içeriğine ve hukuka uygun olup davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.623,27 .TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 405,82. TL harcın mahsubu ile bakiye 1.217,45. TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2020 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.