Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1648 E. 2019/1632 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1648 Esas
KARAR NO : 2019/1632 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/396 Esas 2018/467 Karar
TARİH : 04/07/2018
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 28 Aralık 2015 tarihinde … yetkili bayisi olan … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nden 2015 model … 16+1 135 Ps Eus Deluxe tipinde satış sözleşmesi kurarak ticari araç satın aldığını, aracın orta sürgülü kapısından anormal ses geldiğini, yetkili servise 13 Aralık 2016 tarihinde başvuruda bulunduğunu, 4 gün sonra “araç orta kapının ayarlandığı, yağlandığı ve ses giderildiği” çözümü ile aracı teslim aldığını, bu tarihten sonra aracın anormal seslerin devam etmesine istinaden 03/01/2017 tarihinde yetkili servise tekrar götürdüğünü “arka viraj demir lastiğinde sorun olduğu ve yenisi ile değişim yapılarak sesin giderildiği” çözümü ile 8 gün sonra aracı teslim aldığını ancak aracın orta sürgülü kapısından tekrar ses gelmeye başlamasıyla 06/02/2017 tarihinde tekrar servise götürdüğünü, 4 gün sonra “sürgülü kapı makarasının yenilenmesi” çözümü ile aracı teslim aldığını, aracın otomotik sürgülü kapı arızası ve bulunamayan çözümler nedeniyle Ford Otosan Genel Müdürlüğüne talepte bulunduğunu herhangi bir cevap alamadığını müşteri temsilcisi tarafından tekrar yetkili servise yönlendirdiğini, bu nedenlerle aracının aynı özelliklerde olmak kaydıyla müteselsil sorumlularca değiştirilmesini, arıza onarımı nedeni ile yetkili serviste kalınan günler başına olmak üzere ticari faaliyetten kayıp oranının en yüksek temerrüt faizi ile birlikte, aracın ticari faaliyette bulumadığı günleri kapsayan sigorta ve kasko ücretlerinin, aracın ruhsatının umumi olması nedeniyle oluşan kaybın ve kredi borcunun çalışılmadığı günler için müteselsil sorumlularca ödenmesini talep etmiştir.Davalı … San. A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, ayıp ihbar süresine riayet edilmediğini, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir arıza bulunmadığını, davacının seçimlik hakkını onarım yönünde kullanmış olduğunu bu nedenle hakkından dönüp bedel iadesi talep edemeyeceğini, davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi şeklinde seçimlik hakkının bulunmadığını, taleplerinin iyi niyetli olmadığını, araç bedelini aşan taleplerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili firma açısından husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının .. Transit marka, 2015 model, … şase nolu, … plakalı aracı 28.12.2015 tarihinde müvekkili şirketten satın aldığını, müvekkili firmanın, satışa sunduğu tüm araçlarda gerekli bakımları, testleri ve kontrolleri yapıp araçları hasarsız ve ayıpsız bir şekilde sattığını, davacının aracında da gerekli tüm kontroller ve incelemeler yapıldıktan sonra davacıya ayıpsız şekilde teslim edildiğini, davacı aracı aldıktan 1 yıl sonra aracındaki hataların ayıp olduğunu iddia ettiğini, davacının bu süre zarfında araçtan yararlanmaya devam ettiğini, aracın ayıpsız teslim edildiğini, gizli ayıp söz konusu olmadığını, müvekkil şirketin, davacı aracını hangi şikayetle getirirse getirsin gerekli tamiratı yapıp aracı sorunsuz bir şekilde davacıya teslim ettiğini, kabul anlamına gelmemekle ayıp olsa bile bu ayıp için müvekkiline bir ihtar da bulunulmadığını, ayıp ihbarı ve dava açma süresinin zamanaşımına uğradığını, bu sebeple de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/07/2018 tarih 2017/396 Esas 2018/467 Karar sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde davacının davalı …’dan … marka ticari araç satın aldığı, araçtaki arızaların gizli ayıplı nitelikteki arızalar olduğu ve bu arızaların kullanıcı kaynaklı olmadığı, aracın onarıldığı ve çalışır hale getirildiği bilirkişi raporunda belirtilmiş olup, aracın 28.12.2015 tarihinde alındığı, garanti süresinin teslim tarihinden itibaren 3 yıl olduğu, garanti süresi içinde yapılan ve garanti kapsamına giren ayıplara ilişkin ihbarın süresinde yapılmış sayılacağı, garanti belgesini düzenleyenin davalı … Otomotiv olduğundan sorumluluğun kendisine ait olmadığı yönündeki savunmaya itibar edilemeyeceği, davacının aracındaki arızanın onarılmış olması sebebi ile davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmiş, aracın serviste beklediği süre bakımından davacı aracını ticari faaliyette kullanamadığından maddi tazminat kalemleri yönünden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi maddi tazminat tutarını 20.931,20TL olarak hesaplamış, davacı vekili ise talebini 176.894,36TL olarak ıslah ettiği, bilirkişinin aracın serviste kaldığı sürelere ilişkin hesaplamasında maddi hata yaptığı, … sayılı iş emrinin dava konusu olmayan araç için düzenlendiği, … sayılı iş emrine göre aracın 03.03.2017-25.03.2017 tarihleri arasında serviste kaldığı anlaşılmakla, serviste kaldığı toplam süre olan 53 gün üzerinden hesaplama (53×140) yapılmış, davacı maddi tazminat kalemi olarak aracını kullanamadığı günler için kazanç kaybını davalılardan talep edebileceği…” gerekçesi ile: Davanın KISMEN KABULÜ ile,Davacının aracını yenisiyle değiştirilmesi talebinin reddine,7.420,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan alınıp davacıya verilmesine,Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararının gerekçesiz, dosyadaki belgelerle çelişkili ve hukuken yanlış olduğunu, Aracın onarıldığı gerekçesiyle araç değişim talebinin reddi kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda da tespit olunduğu üzere defalarca araçtaki aynı ve farklı nedenli ayıplar dolayısıyla servise müraacatta bulunulduğu, ilgili servisin azami tamir süresini geciktirdiği gibi her defasında araçtaki arıza giderildi diyerek aracı müvekkiline teslim etmişse de müvekkilinin sonrasında tekrar aynı şikayetlerle servise müracaat zorunluluğunda bırakıldığını, özellikle araçtaki elektronik arıza ve sair önceki arıza şikayetleriyle servise başvurulduğunu, Gerek dava açmadan evvel gerekse işbu dava açıldıktan sonra dava süresince araçtaki aynı ve farklı şikayet nedenli gizli ayıpların servis tarafından tamir edilemeyerek nihayetinde aracın tüm döşemeleri çıkarılarak araç iskelet vaziyetine getirildikten sonra aracın elektrik ve mekanik tesisatının tümünün değiştirilmek zorunda kaldığını, (Yargıtay HGK 24/06/2009 T. 2009/4 -176 E. 2009/279 K., Yargıtay 13. HD. 19/03/2009 T. 2018/14787 E. 2009/3729 K. Yargıtay HGK 04/03/2009 T. 2009/4-11 E. 2009/99 K., Yargıtay HGK 21/10/2009 T. 2009/4-441 E. 2009/444 K., Yargıtay HGK 01/07/2009 T. 2009/4-246 E. 2009/297 K., 6098 sk. 227.mad., Garanti Belgesi Yönetmeliği 9.mad.)Yukarıda sayılı Yargıtay kararları ve Kanun maddelerinden anlaşıldığı üzere müvekkilince dava açmadan evvel TBK 227. mad. uyarınca seçimlik hakkın kullanılması amacıyla davalı şirkete ihtarda bulunularak aynı Kanun maddesi kapsamında derhal aracın benzeri ile değiştirilmesine yönelik davalı şirkete ifa hakkı hatırlatıldığı halde davalının üretici kaynaklı olduğu raporla tespit olunan gizli ayıba ilişkin sorumluluğunu yerine getirmeyerek bu davanın açılmasına sebep olduğunu, Kanun gereği müvekkilinin aracın benzeri ile değiştirilmesine dair talebinin yasal koşulları bu davada hukuk ve adalet ilkeleri gereği olduğunu, Davanın başından beri davalının sahte iş emri numaralı belge düzenleyip mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına dair ısrarlı itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmayarak gerekçeli kararda maddi hata diyerek yetinmekle bilirkişi raporu aksine aşağı tutarda maddi tazminata karar verilmesinin hukuk ve adalete aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin sair tazminat taleplerini geçersiz şekilde reddinin hukuka aykırı olduğunu, Netice itibariyle yerel mahkemenin 08/01/2018 tarihli bilirkişi raporundaki araçta yapılan tümden esaslı, mekanik onarımlar göz ardı edilerek araç değişim talebinin reddi kararının ve her ne kadar gerekçeli kararda maddi hata denmekle yetinilmişse de davalı şirketçe kötü niyetle dava dosyasına sunulan sahte iş emri belgelerine itibar edilerek maddi tazminat talebinin kısmen kabulünün hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesi ile; Öncelikle müvekkili şirket tarafından dosyaya herhangi bir iş emri sunulmadığı, davacının bu ithamlarının müvekkili tarafından herhangi bir iş emri sunulmadığından kabulünün mümkün olmadığını, Müvekkili şirketin taraf olmadığı bir sözleşmenin konusunu teşkil eden maldaki ayıp iddiasından dolayı sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, Somut olayda müvekkiline teslim tarihinden itibaren başlayan 2 ve 8 gülük süreler içinde herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, iddia edilen ayıp nedeniyle müvekkiline belirlenen süre içinde bildirim yapılmadığından ve ayıp ihbar süreleri de hak düşürücü süreler olduğundan davanın reddi gerektiğini, Dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir arıza bulunmadığını, Davacının seçimlik hakkını onarım yönünde kullanmış olup, bu hakkından dönüp bedel iadesi talebi edemeyeceğini, Mahkemece araç bedelinin de tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 13. HD 05/12/2011 T. 2011/2178 E. 2011/18007 K.)Davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi şeklinde bir seçimlik hakkı bulunmadığını, Davacının taleplerinin iyi niyetli olmadığını, Davacının araç bedelini aşan taleplerinin her halükarda haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. San. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin maddi tazminat hususundaki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosya kapsamında gerek beyanlarında gerekse de bilirkişi raporuyla ispat edildiği üzere dava konusu araçta ayıp olarak nitelendirilebilecek bir husus bulunmadığı yerel mahkeme kararıyla hükme bağlandığını, Ancak davacı lehine hükmedilen 7.420,00TL maddi tazminat kaleminin yasa ve usule aykırı olduğundan kaldırılması gerektiği, davacı aracı müvekkili şirkete teslim ettikten sonra kendisine 22 günlük kira bedeli ödendiği, bunun sonrasında araç üzerinde teknisyenler ve Otosan Mühendisliği tarafından incelemeler yapıldığı, araç tamir edilmiş ve 05.05.2017’de teslime hazır hale geldiğini, ancak davacının kötü niyetli olarak aracı teslim almaktan kaçındığını, Bununla birlikte davacının hakkı olmadan talep ettiği ödenen zorunlu trafik sigortası ve kasko ücretleri talebini, muhasebeciye ve Vergi dairesine ödenen vergi ve sair ücretler başlıklı talebini ve aracın kredisi başlıklı alacak kalemi talebi de yine yerel mahkeme tarafından tacirin ticari hayatının gerekliliği yönündeki ödemeler olduğundan reddedildiğini, Bunların yanı sıra davacı dosya kapsamındaki tüm dilekçelerinde olduğu gibi istinaf başvuru dilekçesinde de müvekkilinin ticari itibarını zedeleyen iftira boyutunda ithamlarda bulunduğunu, Davacı cevaba cevap dilekçesinde araç onarımı ile ilgili belgelerde müvekkilinin oynama yaptığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, Müvekkili şirkette Aracın Servise Teslim Formu müşteri aracını servise getirdiğinde düzenlenip müşteriye verilen bir form olduğu, sonrasında tüm işlemlerin yapıldığını gösteren form; araca yapılacak işlemler bittikten yani araç müşteriye teslim edilecek hale geldikten sonra Aracın Müşteriye Teslim Formu-Kapanış adı altında düzenlendiğini, iki formun birbirinden farklı olduğunu, biri müşteri aracı getirdiğinde şikâyetlerinin anlatıldığı form olup diğeri ise tüm tespitler yapılıp işlemler yapıldıktan sonra düzenlenen form olduğunu, dava konusu araç için araç servise getirildikten sonra Aracın Servise Teslim Formu düzenlenmiş ve davacıya teslim edildiği, ancak araç üzerinde teknisyenler ve Otosan Mühendisliği tarafından incelemeler devam ettiğinden bu süre zarfında garanti onayı hakkında bildirim yapılamadığından iş emri kartı sistemde kendiliğinden kapandığı, bunun üzerine tekrar iş emri kartı açılmış ve davacının aracında gerekli tamiratlar yapıldığını, yapılan işlemleri gösterir son form olan Aracın Müşteriye Teslim Formu-Kapanış formu dosyaya sunulduğunu, davacının ıslah dilekçesinde bahsettiği ve sahtecilik yapıldığını iddia ettiği ek olarak sunduğu form Aracın Servise Teslim Formu olduğu ve bunu dava dosyasına davacı yan sunduğunu, herhangi bir sahtecilik söz konusu olmadığını, Mahkeme kararı ile dava konusu aracın ayıplı olmadığından bahisle davacının aracın yenisi ile değişimi talebi reddedildiği, araçta ayıp olmadığı mahkeme kararı ve bilirkişi raporuyla sabit olduğu, aracı geç alan da davacı olduğu, müvekkiline atfedilecek kusur olmadığını, bu sebeple kabul etmemekle birlikte hesaplanan maddi tazminattan müvekkili şirket değil öncelikle davacının kendisi; mahkeme aksi kanaatte ise davacının Kasko Sözleşmesi gereği Kasko şirketi sorumlu olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/396 Esas 2018/467 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu aracın gizli ayıplı olduğundan bahisle, ayıptan ari misli ile değiştirilmesi ile gizli ayıp nedeniyle aracın kullanılamaması nedeniyle uğranılan kazanç kaybının tazmini istemine ilişkindir.Davacı, davalılardan …’nin ithalatçı diğer davalının satıcı olduğu ticari aracı satın aldığını, satın aldığı tarihten itibaren aracın aynı arızaları vermesi nedeniyle yetkili servise götürdüğünü, yetkili servisçe araçta oluşan arızanın giderildiği belirtilerek aracın teslim edilmesine rağmen söz konusu arızanın tekrar ettiğini, bu şekilde defalarca servise gittiğini, aracın arızasının giderilmediğini, aracın yenisi ile değiştirilmesini davalı …’dan talep ettiğini, talebine yanıt verilmediğini, aracın daha sonra faklı arızalar da verdiğini, araçtan beklediği verimi alamadığını, arızanın gizli ayıptan kaynaklandığını belirterek aracın yenisi ile değiştirilmesini ve serviste kalması nedeniyle ticari aracını kullanamamaktan kaynaklı zararının tazminini talep etmiş, mahkemece araçtaki arızanın gizli ayıp olduğu, kullanıcı kaynaklı olmadığı, davalı Fod Otosan’ın aracın ithalatçısı ve garanti vereni olarak. diğer davalının satıcı olarak sorumlu olduğu, araçtaki gizli ayıbın giderildiği bu edenle misli ile değiştirilmesi talebinin reddi gerektiği, kazanç kaybı konusunda talebin kısmen kabulü gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacının talepleri arasında, davaya konu araçla servis işi yaptığı, bu yönde dava dışı iki şirketle anlaşma yaptığı, araç serviste kaldığı süreler nedeniyle edimini yerine getiremediği, bu nedenle anlaşma yaptığı şirketlerden birinin kendisine cezai şart uyguladığını, anlaşmalarla üstlendiği edimi yerine getiremediği için iki şirketle yaptığı sözleşme gereği alabileceği ücretlerden mahrum kaldığı bulunmaktadır. Mahkemece davacının sunduğu anlaşmalar değerlendirilmeden ve özellikle dava dışı Kültür koleji ile yaptığı sözleşme ile davacıya uygulanan cezai şart konusunda ve yine davacının talepleri arasında yer alan araç için yaptığı sigorta harcamaları ile vergi harcamaları ve kredi borcu nedeniyle uğradığı zararlara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan, bilirkişice aracın serviste kaldığı gün hesabının yanlış yapıldığı belirtilerek ve mahkemece nasıl bulunduğu açıklanmayan serviste bekleme süresi tespiti ile davacının kazanç olarak belirttiği sadece bir adet servis taşıma işine ilişkin bildirdiği ücret baz alınarak mahrum kaldığı gelir kaybı hesabı yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yine davacı aracın serviste kaldığı günlere ilişkin olarak davalının 22 günlük kiralama bedelini kendisine ödediğini kabul etmiş, davalıda aracın serviste kaldığı günlere ilişkin davacıya 22 günlük kira bedelinin ödendiğini belirtmiştir. Mahkemece taraflarca ödendiği kabul edilen günlük kiralama bedelinin mahrum kalınan kar bedelinden mahsubu gerekip gerekmediği de değerlendirilmemiştir. Aracın gizli ayıbının giderilmesi için iç döşemesinin komple sökülerek yeniden yapıldığı aracın orjinalliğinin kaybolduğu, davacı tarafça bu nedenle aracın teslim alınmadığı belirtilmiş olmasına rağmen araçtaki gizli ayıbın giderilmesi için yapılan bu tamirin aracın değerine etki edip etmediği, aracın bu haliyle davacı tarafından kabul edilmemesinin yasal olup olmadığı, aracın iç aksamının değiştirilmiş olmasının aracın değerini düşürüp düşürmediği, bu haliyle aracın davacı tarafından kabulü gerekip gerekmediği, misli ile değiştirilmesinin gerekip gerekmeyeceği, gerekmesi halinde misli ile değiştirilmesi imkanı olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilmiştir.Mahkeme kararı belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa’nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir.Gerekçesiz bir kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Bölge Adliye Mahkemesinin hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir.6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Yine davada tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da istinaf incelemesi yapılmaksızın kararın HMK 353/1-a-6 maddesine göre kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemeye gönderilmesi halleri arasında değerlendirilmelidir. Çünkü istinaf incelemesi için tarafların iddia ve savunmalarının mahkeme tarafından hangi gerekçe ile kabul veya reddedildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf incelemesi de buna göre yapılacaktır. Mahkemenin bazı talep ve savunmalar konusunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapmaması durumunda bu hususların ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi söz konusu olacaktır ki bu husus usul kanunumuzca kabul edilen dar istinaf usulüne de aykırıdır.Bu nedenle mahkemece, tarafların iddia ve savunmalarının tümünün değerlendirilerek, bunların neden kabul edildiği veya neden kabul edilmediğine ilişkin usulüne uygun gerekçe yazılmak suretiyle değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülerek karar verilmesi için mahkemesine HMK 353/1-a- 6 maddesi uyarınca gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarih ve 2017/396 Esas – 2018/467 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 3-İstinafta sarfedilen giderlerin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.