Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1646 E. 2020/190 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1646 Esas
KARAR NO: 2020/190 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/359 Esas – 2018/600 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki ve anlaşma gereği fabrikasında ürettiği gıda ürünlerini davalı marketlerde satışa sunulmak üzere mutabık kalınan bedeller üzerinden mal temin etmeyi, davalı ise aldığı mal bedellerini taraflarca yazılı veya sözlü olarak belirlenen ve faturalandırılan bedellerini ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının temin edilip teslim edilen ürünlerin bedelini ödemek yerine katılım bedeli.insert bedeli, mağaza yenileme bedeli, aylık ciro kesintisi, yıllık ciro kesintisi, yılsonu ciro kesintisi, açılış iskontosu, iskonto farkı ve benzeri adlar altında haksız ve keyfi sayılacak şekilde, kanunsuz TTK’ya ve ticari teamüllere aykırı karşı faturalar keşide etmek sureti ile çeşitli adlar altında faturalar düzenlediğini ve bu sebeple sattığı malın bedelini alamaz hale geldiğini, durumun şifahen iletildiğini ancak keyfi işlemlerin devam ettiğini ve borcunu ödememe yoluna gittiğini, ısrarla haksız düzenlenen faturalarını kabul ettirmeye çalıştığını, davalıya Bakırköy …Noterliği 15.06.2007 tarihli … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeye aykırı faturaların kabul görmeyeceğini ve aralarındaki sözleşmenin haklı sebeplerle fesih edilmek zorunda kalındığını ve teslim edilmiş mallara ilişkin 91.123,74 TL alacağının faizi ile ödenmesi yönünde ihtarname yollandığını ancak davalının buna karşı ihtarname göndererek sözleşme hükümlerinin uygulanacağını ve aynı mahiyetli faturaların yine gönderilmesi üzerine tekrar Bakırköy …Noterliği … yevmiye nolu ihtanmame ile bu faturaların davalıya iade edildiğini ve borcun ödenmesi hususunun tekrar edildiğini, davalının borcunu ödememekte kararlı olduğunu, piyasadaki gücünden hareketle tek tip ve kendi menfaatini kollar sözleşmeler yaptığını, satılan ürünün bedelini ödemek yerine karşı faturalar keşide ederek borcunu alacağa çevirdiğini, şimdilik 5.000 TL alacağın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile beraber tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 01.04.2006 tarihli ve 1 yıl süreli satınalma sözleşmesine istinaden TTK 89-101 ve sair maddeleri çerçevesinde cari hesap İlişkisi çerçevesinde çalıştığını ,sözleşmede hangi şartlarda alım yapılacağının ve hangi faturaların düzenleneceğinin açıkça düzenlendiğini, davacı adına düzenlenen faturaların sözleşme dahilinde düzenlendiğini, düzenlenen sözleşmenin TTK ,BK ve diğer kanunlara uygun ve piyasa şartlarına uygulanabilirliği mümkün hükümler içerdiğini,sözleşmenin 1 yıl süreli olduğunu ve önce noter kanalı ile feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde 1 yıl yenilendiğini, davacının 20.06.2007 tarihinde feshi ihbarda bulunması sebebiyle talebinin 01.04.2008 tarihinde hüküm ifade edeceğinden sözleşme sonuna kadar sözleşme hükümlerinin aynen uygulanacağını, 15.06.2007 tarihi itibariyle 5.547,86 TL alacaklı olduğunu davacıya bildirdiğini, davacıya herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Karşı dava yönünden talep; davacı Bakırköy …Noterliğinin 15/06/2007 Tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile satın alma sözleşmesini feshettiklerini ve muaccel borcun 91.123,74 olduğunu beyan ederek karşı davalarının kabulü ile 7.990,31 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 13/01/2017 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; bilirkişi incelemesi sonucunda tanzim edilen 10/10/2016 tarihli raporun 9. sayfasının b bölümünde, davacının, davalıdan 57.660,27.TL alacaklı bulunduğunun belirtildiğini, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL ‘lik alacak talebinin 52.660,27.TL daha artırarak toplamda 57.660,27TL alacağın Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 19/06/2018 tarih ve 2014/359 Esas – 2018/600 Karar sayılı kararında; “…İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları ve bilirkişi raporu içeriklerine göre; taraflar arasında ticari ilişki neticesinde 01/04/2006 tarihli … Satın Alma Sözleşmesinin olduğu, denetime elverişli ve itibar edilen 24/11/2015 ile 13/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacının ticari defterlerdeki alacak bakiyesinden, davacı şirketin, delil listesindeki “… Ait Cari Hareket Raporunun Sözleşmeye Uygun Faturalar” bölümünde ve “… ve …’in Kabul Ettiği Faturalar” kısmında ikrar edildiği anlaşıldığından 13.659,84 TL alacağı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı adına … ve …’ın imzaladığı, davacı ve karşı davalı vekilinin sunduğu delillerle … ve …’in kabul ettiği faturaları da beyan ettiklerinden, sözleşmede yer alan hükümler, teamüllere aykırı düşen şaşırtıcı veya haksız hüküm niteliğinde olmadıklarından, sözleşme bütün hükümleri ile birlikte geçerlidir. HMK md.193/f.2 hükmü nedeniyle, sözleşme hükümlerine aykırı olarak kesilmiş olan ya da davacının haklı olarak kesilip kesilmediğine denetleyebileceği belgeleri sunulmaksızın kesilmiş olan faturalardan dolayı davalı davacıdan alacaklı olamayacağı anlaşıldığından, karşı dava yönünden, dava tarihi itibariyle davalı/karşı davacının bir alacağının olmadığı anlaşılmış, asıl dava yönünden ise davacının 13/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebin 57.660,27 TL’ye çıkardığı anlaşılmakla…”gerekçesi ile; 1”Asıl dava ile ilgili olarak: 1-Davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulü ile 5.000.00 TL’nin 23/06/2007 tarihinden itibaren işleyen reeskont faiziyle, ıslah talebi de dikkate alınarak bakiye 8.659,84 TL’nin de ıslah tarihi olan 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyen reeskont faiziyle birlikte davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, Karşı dava ile ilgili olarak: 1-Davalı-karşı davacının davasının reddine, 2-Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davacıya ödenmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı/karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı- Karşı davalının dava ve 13/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi talep ettiği cari hesaba dayanan alacak talepleri ayrı ayrı zamanaşımına uğradığını, ilk derece mahkemesince zamanaşımı itirazının hiç değerlendirmeden hükmün tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK. 101. maddesinde cari hesap alacaklarına ilişkin zamanaşımının özel olarak düzenlendiğini, Taraflar arasındaki sözleşmeye göre sözleşmenin imzalanmasından itibaren her 3 aylık dönemde hesap mutabakatının yapılacağını ve yapılmadığı takdirde müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının kesinlik arz edeceğine ilişkin düzenlemenin dikkate alınmadığını, Davacı alacaklarını usulüne uygun tutulmuş defter ve kayıtları ile ispat edemediğini, Dosya kapsamında incelenen davacı defterlerinin yalnızca açılış tasdikleri olduğu ve kapanış tasdikinin yapılmadığının tespit edildiğini, davacı ihtilaflı faturaları defter ve kayıtları ile de ispat edemediğini, bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini, Müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturalara karşı davacı 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmediğinden fatura münderecaatları davacı tarafından da kabul edildiğini, Davacı müvekkili şirket tarafından keşide edilen faturalara 8 günlük itiraz süresinden sonra itiraz ettiğini, bu sebeple fatura içerikleri davacı tarafından kabul edilmesine rağmen ilk derece mahkemesi tarafından bazı faturalar davacı carisine alacak olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine, karşı davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir. Davacı/karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının dosyadaki delillere ve yasaya aykırı olduğunu, ortadan kaldırılmasının gerektiğini, İlk derece mahkemesi, davacı tarafından sunulduğu belirtilen ”…’e Ait Cari Hareket Raporu” belgenin, delil kuvvetini HMK’a aykırı bir şekilde değerlendirildiğini, belge üzerinde davacı şirket yetkililerine ait herhangi bir imzanın yer almadığını, Bilirkişi raporunun sayfa 9. 2,5 paragrafta belirtildiği üzere, davacı şirketin ticari defterlerinde bu tabloda yer alan 30.122,16 TL’lik faturaların hiçbirinin yer almadığını, İşbu belgenin dosyaya sunuluş amacının, inceleme kolaylığı sağlaması açısından taraflar arasındaki görüşmelerde ihtilafa neden olan faturaların ve olayların gösterilmesinin olduğunu, Davacı şirketin imzaya yetkili kişisi tarafından imzalanmayan ve hatta hiçbir imzanın yer almayan işbu tablonun davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuş olmasının gerekçe gösterilerek ikrar olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, İkrarın açık ve kesin olmasının gerektiğini, İlk derece mahkemesince birinci ihtimalde hüküm kurması gerekirken raporda yer alan 3. İhtimalde belirtilen sonuca göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalının aykırı bir şekilde keşide ettiği faturaları kendi defterlerine kaydederek itiraz edilmedi savı ile ve sözleşmenin 4. maddesinin de gerekçe göstererek kendisine yeni bir alacağın yaratamayacağını, ( Yargıtay 15 HD 2006/7750 Esas – 2007/882 Karar 14/02/2007 Tarih) Davalının temerrüt tarihi 24/06/2007 tarihi olması nedeni ile ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı düştüğünü, ( BK 117. maddesi) İlk derece mahkemesi karşı davada, vekalet ücretinde de yasaya aykırı hüküm kurduğunu, karşı davanın reddine kararının verildiğini, bu nedenle avukatlık ücretinin davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, karşı dava ile ilgili olarak 5. Bendinde yazım hatası yağılarak 2.180TL vekalet ücretinin davacı-karşı davacıya ödenmesine karar verildiğini, hükümde sehven yazım hatası yapıldığının açık olduğunu, düzeltilmesinin gerektiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yapılacak istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, 57.660,27TL alacağının 24/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve mahkeme masrafları, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacak davası olduğu, karşı davanın ise; taraflar arasındaki satın alma sözleşmesi uyarınca kesilen faturalardan kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, Asıl dava ile ilgili olarak: 1-Davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulü ile 5.000.00 TL’nin 23/06/2007 tarihinden itibaren işleyen reeskont faiziyle, ıslah talebi de dikkate alınarak bakiye 8.659,84 TL’nin de ıslah tarihi olan 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyen reeskont faiziyle birlikte davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, Karşı dava ile ilgili olarak: 1-Davalı-karşı davacının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı-karşı davacı vekilinin, Davacı- Karşı davalının dava ve 13/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi talep ettiği cari hesaba dayanan alacaklarının ayrı ayrı zamanaşımına uğradığını, ilk derece mahkemesince zamanaşımı itirazının hiç değerlendirmeden hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece, 04/03/2014 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı ile; davalı vekilinin zamanaşımı ve kısmi dava itirazlarının reddine karar verildiği ancak hangi gerekçeyle ret edildiğinin yazılmadığı ve gerekçeli karardada bu yönde gerekçe yazılmadığı görülmüştür. Davalı vekili, davacı vekili tarafından verilen 13/01/2017 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesine karşı verdiği 26/01/2017 tarihli beyan dilekçesi ile,ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığını,ıslah edilen miktarın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiği halde mahkemece, ıslah edilen miktara yönelik zamanaşımı defi konusunda bir karar verilmediği ve gerekçeli kararındada bu yönde değerlendirme yapılmadığı görülmekle, davalı-karşı davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK’nın 297. maddesi uyarınca, mahkeme gerekçeli kararında bulunması gereken hususlar düzenlenmiş olup buna göre karar gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebep kararda gösterilmelidir. İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu unsurları içermediği anlaşılmaktadır. HMK’nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, Davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, davalı-karşı davacının zamanaşımı defi karara bağlanmadan ve deliller değerlendirilmeden karar verildiğinden, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının Davalı – karşı davacının diğer istinaf sebepleri incelenmeden ve Davacı-karşı davalının istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeden kaldırılmasına ve davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı – karşı davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/12/2018 tarih ve 2014/359 Esas, 2018/600 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi uhdelerinde bırakılmasına, 5- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2020 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.