Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1645 E. 2020/313 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1645 Esas
KARAR NO : 2020/313 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 11/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/480 Esas – 2018/783 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 05/03/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirkete nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … San. A.Ş.’nin Almanya’da yerleşik … firmasından satın aldığı 8 kap 145 adet şanzıman emtiasının Almanya’dan Gölcük’e kadar olan hava ve kara taşımasının, üst taşıyıcı … izafeten …. Ltd. Şti sorumluluğunda fiili taşıyıcı …. A.Ş.’nin 09/05/2015 uçuş tarihli … sefer sayılı uçağı ile gerçekleştirildiğini, söz konusu emtiaların 11/05/2015 tarihinde sigortalı firma tesislerine ulaştığını, yapılan kontrollerinde 40 adet emtianın metal kafeslerindeki yuvalarından çıkarak hasarlandığının tespit edildiğini, emtiaların hasarlı şekilde teslim edilmesi üzerine, gümrük geçici depo memurunun ve … geçici depo yetkilisinin de imzası alınarak antrepo rezerve tutanağının tanzim edildiğini, sigortalı firmanın malzeme planlama bölümü kalite kontrol yetkilileri tarafından yapılan tespitlerde ise şanzımanın emtiasının sıfır araç üretiminde kullanılacak olması ve meydana gelen hasar sebebiyle şanzımanların sıfır vasfını kaybetmesi sonucu kullanılamaz olduğunu, hasar ihbarına müteakip davacı şirket tarafından 08/09/2015 tarihinde sigortalısına 55.258,70 Tl hasar bedelinin ödendiğini, sigortalısının zararını ödeyen davacı şirketin TTK 1472 madde hükmü uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, emtialarda oluşan hasarlardan dolayı davalıların sorumlu olduklarını, davalılara yapılan müracaatların sonuçsuz kaldığını ve herhangi bir ödemede bulunulmadığını, bu sebeple işbu davayı açma zaruretinin doğduğunu belirterek 55.258,70 TL rücuen tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirket kayıtlarının tetkikinde taraflarına usulüne uygun ve süresi içinde yapılmış bir hasar ihbarının bulunmadığını, taşımanın 05/07/2013 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafından davanın ikame olunduğu tarihe kadar herhangi bir hasar bildiriminin yapılmadığını, davacı veya sigortalısı tarafından hak düşürücü süre içerisinde ve usulüne uygun bir ihbar bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, hava taşıması sırasında herhangi bir hasar meydana gelmediğinden, davalı şirketin dava konusu zararın oluşumunda hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacı taraf veya sigortalısı tarafından davalı şirkete süresi içerisinde ve usulüne göre yapılmış bir ihbar olmaması, ayrıca hasarın oluşumunda davalı şirketin kusur ve sorumluluğu bulunmaması nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın bu hususu gözetip, buna göre sigortalısının dava hakkının devamı için üzerine düşen edimlerini yerine getirip getirmediğini araştırarak, zararın poliçe kapsamında olup olmadığı, bu açıdan değerlendirilerek tazmin edilmesi gerekirken bu yapılmadan gerçekleştirilen lütuf ödemesi (ex-gratia) niteliğindeki ödemelerin talep edilemeyeceğini belirterek haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … izafeten … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ile, … dava konusu emtianın Almanya’dan Türkiye’ye taşınması işini üstlendiğini, bu kapsamda, söz konusu taşımanın uluslararası bir taşıma niteliğinde olup, söz konusu taşımadan kaynaklanan herhangi bir talebe yönelik olarak TTK hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, Türkiye’den ve Türkiye’ye yapılacak olan uluslararası hava taşımalarının, Montreal Konvansiyonunu onaylamış olan devletlerin sınırları dâhilinde bulunan yerler arasında yapılması halinde, ilgili taşımanın Montreal Konvansiyonu hükümlerine tabi olacağını, konvansiyonun Almanya tarafından da onaylanmış olup, bu kapsamda dava konusu taşıma ve işbu taşımadan kaynaklanan uyuşmazlıkların Montreal Konvansiyonu hükümlerine tabi olacağını, davacı tarafın, Montreal Konvansiyonu uyarınca 14 günlük hak düşürücü süre içerisinde davalı şirkete karşı ihbarda bulunmamış olduğundan derdest davanın reddi gerektiğini, bir an için davalının varlığı iddia edilen emtia hasarına ilişkin olarak sorumlu olduğu kabul edilse dahi, davacı tarafın ve sigortalısının davalıdan talepte bulunabilmesi için öncelikle Montreal Konvansiyonu’nun 31. Maddesi 2. fıkrası uyarınca hasar ihbarında bulunması gerektiğini, taşıma esnasında kargonun hasara uğradığına ilişkin her türlü ihbarın teslimden itibaren en geç 14 gün içerisinde yapılması gerektiğini, söz konusu sürenin hak düşürücü nitelikte olup, belirtilen süre içerisinde ihbar yapılmaması halinde alıcı talep hakkını kaybedeceğini, somut uyuşmazlıkta, davacının dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporu ve ilgili belgelerden görüldüğü üzere, dava konusu emtiaların alıcı Ford Otomotiv’e 12 Mayıs 2015 tarihinde teslim edildiğini, hasara ilişkin talebin ise, davacı … tarafından yaklaşık 8 ay sonra, 29 Aralık 2015 tarihinde yapıldığını, gerek Montreal Konvansiyonu gerekse de taraflar arasındaki taşıma koşullarını düzenleyen maddede yer alan düzenleme uyarınca alıcı tarafın 14 gün içerisinde hasar ihbarında bulunmadığını, bu kapsamda, davacı tarafın yukarıda yer verilen hak düşürücü süre içerisinde hasar ihbarında bulunmadığından huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın, dava konusu emtiaların hasara uğradığını ispatlayamadığını, davacı tarafın dilekçesi ve ekinde yer alan ekspertiz raporundan görüldüğü üzere, dava konusu 40 adet emtia, sıfır vasfını kaybettiği marka değerinin korunması gerektiği iddiası ile reddedildiğini ve expertiz raporunda belirtildiğine göre ürünlerin imha edildiğini, dosyaya sunulmuş olan belgelerde söz konusu ürünlerin gerçekten hasara uğradığına dair bir kayıt bulunmadığını, hasarın gerçekten meydana geldiği hususunun ispata muhtaç olduğunu, davacının faiz talebinin de fahiş olduğunu, dava konusu hasarın gerçekleşmiş ise, anılan zarardan …’nin sorumlu olması gerektiğini, bir an için dava konusu emtiaların hasara uğradığı kabul edilse dahi, söz konusu hasarın diğer davalı … tarafından gerçekleştirilen hava taşıması sırasında gerçekleştiği Gümrük Geçici Depolama Tutanağı ve ekspertiz raporunda yer alan tespitlerle sabit olduğunu, ilgili emtiaların hasara uğramış olduğu durumda, söz konusu zarardan emtiaların Almanya’dan Türkiye’ye hava yolu ile taşınması işini üstlenmiş olan MNG’nin sorumlu olacağını, davacının aktif husumet ehliyetine haiz olmaması sebebiyle davanın reddine, iddia edilen talebe dair davalının herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle davanın reddine, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalının sorumluluğunun kabul edilmesi halinde, sorumluluğun Montreal Konvansiyonu’nun ilgili hükümleri uyarınca belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 11/06/2018 tarih 2016/480 Esas 2018/783 Karar sayılı kararında; “….Yapılan yargılama davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, nakliyat sigorta poliçesi, hasar tutanakları, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi, bütün dosya kapsamı dikkate alındığında, davacı … şirketinin dava dışı …San. A.Ş’nin Almanya’dan ithal ettiği bir kısım şanzıman emtiasının taşıma sigortacısı olduğu, söz konusu emtianın üst taşıyıcı … sorumluluğunda fiili taşıyıcı … A.Ş tarafından taşındığı, bu taşımada 40 adet metal emtianın hasarlandığı, yapılan ekspertiz çalışması sonucunda sigortalıya 55.258,70 TL ödeme yapıldığı belirtilerek bu ödemenin taşımadan sorumlu davalı şirketlerden tahsilini talep etmiş olup mahkememizce yaptırılan ve kabul gören bilirkişi raporuna göre davacı … şirketine sigortalı bulunan emtiada meydana gelen hasardan Montreal Konvansiyonu Kanununun 22. Maddesi uyarınca davalıların söz konusu hasar bedelinden sorumlu olduğu, yine poliçe kapsamında davacı … şirketinin tüm hasar bedelinden sorumlu olduğu, bu bağlamda sigortalısına yapılan ödemenin doğru olduğu görülmüştür. Her ne kadar davacı … şirketi tarafından poliçe kapsamında hasar bedeline ilaveten %6 artırılarak ödeme yapılacağı düzenlenmiş ise de davalıların sorumluluğu sadece gerçek hasar bedelleriyle sınırlıdır. Bu nedenle davacı … şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinden poliçe kapsamında ilave edilmek suretiyle yapılan %6’lık ödemenin düşürülerek sadece hasar bedeli olan kısımdan davalıların sorumlu olduğu görülmekle, %6’lık hasar miktarı olan 3.315,52 TL’nin düşülmesinden sonra davalıların bakiye kalan hasar bedeli olan 51.943,18 TL’den sorumlu olduğu …”gerekçesi ile,1-Davacının davasının KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, 51.943,18 TL yönünden davanın KABULÜ ile, bu miktarın 08/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartıyla her iki davalıdan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Kalan kısımlar yönünden DAVANIN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile,Yerel mahkemenin, dosyada alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiğini,Nakliyat sigorta poliçesinin 11/05/2015 tarihli olup dava konusu hasarın ise 09/05/2015 tarihinde gerçekleştiğini, hasarın gerçekleştiği tarihte sigortalı olmayan emtianın sigorta güvencesinde olmadığına yönelik itirazlarının yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını,En geç nakil vasıtasının hareketinde, belirtilen bilgilerin sigortacıya bildirilmesi şartı koşulduğunu, dava konusu olayda olduğu gibi nakil vasıtasının hareketinden sonra bildirim yapılması durumunda oluşabilecek zararların sigorta kapsamında olmayacağının nakliyat abonman sözleşmesinde belirtildiğinin, ancak bilirkişilerin inceleme yapmadan sevkiyatları sigorta kapsamındaymış gibi yorum yaptığını,Sigortalının memurlarının ihmali veya yukarıda zikredilen bilgilerin tam sağlanamaması nedenleriyle bilginin geç verildiğini ve bu nedenle sefer poliçesinin sevkiyat tarihinden sonra yapıldığıyla ilgili dosyada hiçbir bilgi veya belge olmadığını, davacının bu yönde bir beyanının bulunmadığını, davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi talep edilmesine rağmen yerel mahkemenin bu hususları değerlendirmeden ve işbu iddialarına gerekçe getirmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, Rezerve tutanağının hasar bildirimi yerine geçmesinin mümkün olamayacağını, rezerve tutanağında 40 adet metal oto malzemelerinden 20 adedinin hasarsız, 20 adet metal malzemelerin hasarlı olduğu şeklinde tespit yapıldığını, yapılan eksper incelemesi neticesinde hasarın 20 adet malzemeyle sınırlı kalmadığı diğer 20 adedinin de hasarlı olduğunun tespit edildiyse, bu hususun taşıyıcıya bildirilmesi gerektiğini, rezerve tutanağında hasarsız olarak tespit edilen malzemeler bakımından tespitin yapıldığı andan itibaren 14 gün içinde ayrı bir bildirim yapılmaması nedeniyle 20 adet malzeme bakımından müvekkil taşıyıcının sorumlu olmayacağının bildirilmesine rağmen yerel mahkeme, bilirkişi raporundan aynen alıntı yapmak suretiyle işbu itirazlarını araştırmadığını ve hükmün eksik inceleme ile hatalı kurulmasına sebebiyet verdiğini,Yukarıda izah edilen sebeplerle, nakliyat sigorta poliçesinin 11/05/2015 tarihli olduğunu dava konusu hasarın ise 09/05/2015 tarihinde gerçekleştiğini; hasarın gerçekleştiği tarihte sigortalı olmayan emtianın sigorta güvencesinde olmadığını, montreal Konvansiyonun 22. ve 24. maddeleri gereği, taşıyıcının sorumluluğunun 19 SDR ile sınırlı olacağını, rezerve tutanağında 20 Adet emtianın hasarsız olduğunun yazılı olduğunu hasarlı kabul edilen emtialardan elde edilecek bedelin %40 sovtaj bedelinden fazla olması durumunda haksız kazancın ortaya çıkacağı yönündeki itiraz ve beyanlarının araştırılmadan, hatalı ve eksik inceleme ile oluşturulan bilirkişi raporu aynen alıntılanarak kurulan hükmün kaldırılarak, itirazları doğrultusunda yeniden inceleme yapılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, istinaf gerekçeleri doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …izafen …. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile,Davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin haiz olmadığını, davacı …’nın dosyaya sunmuş olduğu işbu sefer poliçesi 11 Mayıs 2015 başlangıç tarihli olduğunu, dava konusu hasarın gerçekleştiği 9 Mayıs 2015 tarihinden sonra düzenlendiğini, dolayısıyla dava konusu hasarın sigorta güvencesi altında olmadığını, bilirkişilerin, 21 Haziran 2017 tarihli kök raporlarının “3-) Sigorta Poliçesinin Geçerliliği” başlığı altında, nakliyat abonman sözleşmesinin bir çerçeve sözleşme olduğunu ve belirli bir zaman dilimi için genel olarak belirtilmiş taşımaların tamamını kapsadığını belirterek, dava konusu taşımanın sigorta güvencesinde gerçekleştiğini belirttiklerini, bilirkişilerin işbu tespitlerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, her ne kadar nakliyat abonman sözleşmeleri çerçeve sözleşmeler olsalar da belirli bir taşımaya ilişkin olarak rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan bildirimin sigortacıyı sorumluluk altına sokmayacağını, işbu hususun Yargıtay içtihadı ile de sabit olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27 Ocak 2016 tarihli ve 2015/14264 E., 2016/853 K.) davacı tarafın işbu dava tahtında aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının bilirkişilerin “münferit sigorta poliçesinin hasarın gerçekleştiği tarihten sonra düzenlenmiş olduğu” yönündeki tespitleri ile sübuta ermiş olduğunu, bilirkişilerin buna rağmen davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunduğuna ilişkin hatalı tespitlerinin ise hukuki dayanaktan yoksun olduğunu,
Söz konusu itirazların dosyaya sunulduğunu, ama bilirkişilerin, bu defa 30 Mart 2018 tarihli Ek Raporlarında işbu itirazlarına ilişkin Nakliyat Abonman Sözleşmesi’nde bulunan “Teminat Sınırı Klozu”na atıfta bulunduklarını, oysaki ilgili klozda açıkça “Sigortacı, Sigortalının memurlarının ihmali veya yukarıda zikredilen bilginin tam sağlanamaması nedenleriyle yukarıda zikredilen limit dahilindeki sevkiyatlarına ait formların, nakil vasıtasının hareketinden evvel kendisine verilmemesi hallerinde de sevkiyatları sigortalı tuttuğunu peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmüne yer verildiğini, ilgili hüküm ile, sevkiyata ilişkin formların nakil vasıtasının hareketinden önce sigortacıya verilmemesi halinde de sigorta teminatının sağlanacağının düzenlendiğinin; yoksa işbu hüküm münferit sefere ilişkin bildirimin yapılmamış olması durumunda da sigortacının teminat sağlayacağı anlamını taşıdığını, klozda, sevkiyata ilişkin formların nakil vasıtasının hareketinden önce sigortacıya verilmemesi, sigortalının memurlarının ihmali yahut bilgilerin tam sağlanamaması sebeplerinden kaynaklanırsa münferit taşımaya ilişkin sigorta güvencesinin devam edebileceğinin düzenlendiğini, dosyada bu hususu gösterir hiçbir gerekçe ve açıklamaların olmadığını, buna rağmen bilirkişilerin ilgili klozu raporlarına dercetmekle yetindiğini, ayrıca bilirkişilerin ek raporlarına dercettikleri ilgili klozda açıkça en geç nakil vasıtasının hareketinde her sevkiyata ilişkin bildirimde bulunulması gerektiğinin belirtildiğini,Montreal Konvansiyonu uyarınca 14 günlük hak düşürücü süre içerisinde müvekkiline ihbarda bulunulmamış olup davanın reddinin gerektiğini, istinaf incelemesine konu uyuşmazlığın Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme’ye (“Montreal Konvansiyonu”) tabi olduğunu, Montreal Konvansiyonu’nun 31/2 hükmü uyarınca sonradan fark edilebilecek hasarlarda yükün teslim alınmasından itibaren 14 gün içinde teslim almaya yetkili şahsın taşıyıcıya yazılı ihbarda bulunması gerektiğini, dava konusu olaya ilişkin olarak müvekkiline 14 günlük süre içerisinde hasar ihbarında bulunulmadığını, davacı tarafın uğradığı iddia olunan zararın ispatlanamadığını, dava konusu … tarafından gerçekleştirilen hava taşıması esnasında meydana geldiğinden, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için dava konusu emtianın hasara uğradığı kabul edilirse, söz konusu hasarın diğer davalı … tarafından gerçekleştirilen hava taşıması sırasında gerçekleştiği dosya kapsamında tartışmasız olduğunu, nitekim sayın bilirkişiler dava konusu hasarın nakliye esnasında meydana geldiğini belirttikten sonra, fiili taşıyıcı …’nin emtiada oluşan hasardan sorumlu olduğu değerlendirmesinde bulunduğunu, hal böyle iken, emtianın hasara uğramış olduğu kabul edilse dahi, işbu zarardan, emtianın Almanya’dan Türkiye’ye taşıması işini üstlenen fiili taşıyıcı….’nin sorumlu olacağını,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortaladığı emtianın nakliyesinin davalılar tarafından 09/05/2015 tarihli uçuş ile gerçekleştirildiğini, söz konusu emtiaların 11/05/2015 tarihinde sigortalı firma tesislerine ulaştığını, hasarın tespit edildiğini, hasar bedelinin sigortalısına ödendiğini, hasarı ödemekle sigortalısının haklarına halef olan müvekkilinin zarardan sorumlu olan davalılardan tazminatının tahsilini talep ettiğini, davalıların zarar bedelini ödemediğini belirterek zararın tazminini talep ve dava etmiştir.Davalılar, hak düşürücü sürede ihbarda bulunulmadığını, sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesinin yapıldığı anda zaten hasarın meydana geldiğini, TTK’nın 1458. maddesi uyarınca sözleşmenin geçersiz olduğunu, hatır ödemesi nedeniyle rücu hakkının doğmadığını, tutulan tutunakla 20 adet emtiada hasar meydana geldiğinin belirlendiğini ancak ekspertiz raporu ile 40 adet emtia hasarının tazmininin talep edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, hasar iddiasının soyut ve ispata muhtaç olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu emtiaların akdi taşıyan ve fiili taşıyan olan davalılar tarafından 09/05/2015 tarihli uçuşla hava yolulla taşındığı, emtiaların taşımacılar tarafından tam ve sağlam teslim alındığı, gümrük muhafaza memurunca tutulan tutanakla 2 kap kargo ambalajının kısmen hasarlı olmasından dolayı yapılan kontrolde kaplar içinde bulunan 20 adet metal malzemenin hasarlı olduğu, 20 adedinin hasarsız olduğu yolunda tutanak tutulduğu, tespit tutanağının 11/05/2015 tarihinde düzenlendiği, davacı … şirketi ile sigortalısı arasında 31/01/2015-2016 tarihleri arasında geçerli nakliyat abonman sözleşmesinin bulunduğu, söz konusu taşımaya ilişkin spesifik nakliyat sigorta poliçesinin ise 11/05/2015 tarihinde düzenlendiği, eksper raporuna göre söz konusu ambalajı hasarlı 2 kap içinde bulunan 40 adet şanzımanın hasarlı olduğu ve kullanılamayacak nitelikte bulunduğu sabittir.Uyuşmazlık, hasarın taşımadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davalı taşıyanların sorumlu olup olmadığı, sigorta poliçesinin geçerli olup olmadığı ile hasar bedeline ilişkindir.Dava hava yoluyla uluslararası taşımadan kaynaklandığından uyuşmazlıkta Montreal konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır.Davacı sigortacı ile dava dışı sigortalı arasında geçerli nakliyat abonman sigorta poliçesinin bulunduğu bu abonman poliçesine dayalı olarak davaya konu taşımaya ilişkin spesifik sigorta poliçesinin taşımanın yapıldığı tarihten sonra düzenlendiği anlaşılmaktadır.Abonman nakliyat poliçeleri çerçeve sözleşme olup her taşıma sırasında ayrıca o taşımaya ilişkin poliçe düzenlenmesi gerekir. söz konusu poliçenin taşıma işinin başlangıcında taşımayı yapacak aracın tespiti sonrasında sigortalı tarafından bilgiler verildikten sonra düzenlenmesi gerekir. Bu şekilde düzenlenen sigorta poliçesi geçerlidir. Olayımızda taşıma 09/05/2015 tarihinde gerçekleşmesine rağmen poliçe 11/05/2015 tarihinde taşımadan sonra düzenlenmiştir. Abonman nakliyat sigorta sözleşmesinin tazminatın sınırı klozu başlığı altında düzenlenen maddesinde sigortalının memurlarının ihmali veya yukarda zikredilen bilginin tam olarak sağlanamaması (uçuş bilgileri) nedeniyle sevkiyatlara ait formların nakil vasıtasının hareketinden evvel kendisine verilmemesi hallerinde de sevkiyatın sigorta teminatı kapsamında olduğu belirtilmiştir. Buna göre sigorta poliçesi geçerlidir. Tutulan tutanağa göre hasar 11/05/2015 tarihinde saat 15.00 da tespit edilmiştir. Tespitin yapıldığı yer alt taşıyıcı … kargonun geçici depolama yeridir. Buna göre hasarın taşıma sırasında oluştuğu, sigorta poliçesinin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Hasar bedelini sigortalısına ödeyen davacı … şirketi kanunen ve sigortalısı ile yaptığı temlik sözleşmesi gereğince akdi olarak sigortalısının haklarına halef olduğundan aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Davalıların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Hasar fiili taşıyanın geçici depolama alanında, filil taşıyanın elamanınında katılımı ile ve imzaladığı gümrük memurunun düzenlediği tutanakla belirlendiğinden 14 günlük hak düşürücü süre içinde hasar ihbarı yapılmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Hasarın taşıma sırasında oluştuğu, davalıların akdi ve fiili taşıyan oldukları anlaşıldığından sigortalı emtia sahibine karşı hasardan dolayı müteselsilen sorumludurlar. Davalıların sorumlu olmadıklarına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Hasar tespit tutanağında 2 kap içinde taşınan 40 adet emtianın ambalajının hasarlı olduğu tespit edilmiştir. Yine tutanakta bu kaplar içinde bulunan 20 adet emtianın hasarsız olduğu belirtilmiş ise de söz konusu emtianın özelliği, ambalajın hasarlı olduğunun belirtilmesi, tutanağı düzenleyen gümrük memurunun gözle yapılan kontrolle hasarı tespit etmesine olanak bulunmaması, davalı akdi taşıyıcının sigortacısı tarafından görevlendirilen eksperinde davacı tarafça yaptırılan eksper incelemesine katılmış olması, hasarın tam olarak ancak konusunda uzman kişilerce tespit edilebilecek olması ve eksper incelemesi sonucunda tüm emtianın hasarlı olduğunun tespiti karşısında davalıların 20 adet emtianın hasarlı olmadığı yolundaki itirazı yerinde değildir.Sovtaj bedeline gelince yine hasarlı emtianın sıfır araçlarda kullanılacak şanzıman olması hasarlı şanzımanların araçlara montesinin mümkün olmaması ve kullanılma imkanın bulunmaması karşısında ve sigorta sözleşmesinde öngörülen sovtaj bedelinin tazminat ödemesi sırasında düşülmüş olması nedeniyle bu hasarlı emtiadan sigortalının sağlayacağı yararın belirlenerek tazminattan düşülmesi gerektiği yönündeki davalı itirazları yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı ….’den alınması gereken 3.548,23.TL harçtan istinaf eden tarafından yatırılan 887,05.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.661,18.TL’ nin davalı ….’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı … alınması gereken 3.548,23.TL harçtan istinaf eden tarafından yatırılan 887,06.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.661,17.TL’ nin davalı ….’ den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa avansı yatıran taraflara iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/03/2020 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.