Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/164 E. 2018/1170 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/164
KARAR NO : 2018/1170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 07/06/2017
NUMARASI : 2016/1014 Esas – 2017/594 Karar
DAVA : Ticari Şirket Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 28/11/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirketin 2015 yılı olağan genel kurul toplantısının 04/08/2016 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığını, finansal tabloların görüşülmesine ilişkin gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesi talebi üzerine, bütün gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesi kararı alındığını ve ikinci toplantının 06/09/2016 tarihinde yapıldığını, bu toplantıda hukuka aykırı işlemler yapıldığını, alınan kararların hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin ortağı olduğu şirketin yasanın tanıdığı ve emredici olan hükümlere aykırı olarak bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğini, TTK nın 437. Maddesi gereğince finansal tablolar, yönetim kurulu faaliyet raporu ve sair bilgilerin genel kurul toplantısından en az 15 gün öncesinde şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurulması gerekmesine karşın yerine getirilmemiş olduğunu, haklı sebeple yönetim kurulu üyelerinin azli ve yerine yenilerinin seçilmesine ilişkin maddenin gündeme eklenmesi hususunun, gerekli olmamasına rağmen bakanlık temsilcisi tarafından oylamaya sunulmasının kanuna aykırı olduğunu, TTK 364/1 maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması için kural olarak gündemde bir maddenin bulunması gerektiğini, ancak haklı nedenlerin varlığı halinde gündemde madde bulunmasa da yönetim kurulu üyelerinin görevden alınabileceğini, gündemin birinci maddesinde yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılması teklifine ilişkin oylamada oy kullanmaktan mahrumiyet bulunmasına rağmen ortakların kanuna aykırı olduğu halde oy kullandıklarını, yönetim kurulu üyelerinin şirketi büyük zarara uğrattıkları gerekçesi ile sorumluluk davası açılması konusunda teklifte bulunulduğunu, şirketin hakim hissedarı konumundaki …’ün oy kullandığını, … ün yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu şahsın … limited şirketinin %100 hissesine sahip ortağı ve tek temsilcisi olduğunu, …’in de şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olmaları nedeniyle TTK 636 maddesi gereğince oydan mahrum olduklarını, yine gündemin 7. Maddesi gereğince 2015 yılı faaliyetleri ile ilgili ibra oylamasında da …’ün oy kullandığını, TTK 436 maddesi gereğince de oydan mahrumiyetin söz konusu olduğunu, yine gündemin 11. Maddesi gereğince TTK 395 ve 396 maddeleri gereği şirkette işlem yapma ve rekabet yasağının kaldırılmasına ilişkin oylamada … şirketi ve …’in oylarıyla yönetim kuruluna izin verildiğini, ancak TTK 436 maddesi gereğince bu kişilerin oydan yoksun olduğunu ileri sürerek, alınan kararların iptaline, 11. maddenin ise yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, bilgi alma hakkının engellenmediğini, gündemin 3. maddesinin görüşülmesi sırasında verilen önerge üzerine bağımsız denetim raporunun okunduğunu, faaliyet raporu ve bağımsız denetim raporunun davacılara verildiğini, davacıların bilgi alma ve inceleme haklarını kullandıklarını, yönetim kurulu üyelerinin azil ve yenilerinin seçilmesine ilişkin maddenin gündeme eklenmesi hususundaki iddianın da doğru olmadığını, TTK 413/2 maddesi gereğince bakanlık temsilcisinin işlem yaptığını, oylamada talebin reddedildiğini, haklı sebep olarak herhangi bir somut gerekçe sunulmadığını, yönetim kurulu üyelerinin yolsuzluk yaptığına, yetersiz olduklarını, yükümlülüklerini ihlal ettiklerine dair herhangi bir somut iddianın bulunmadığını, anonim şirketlerde gündeme bağlılık ilkesinin esas olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin aleyhine sorumluluk davası açılması teklifine ilişkin oylamada oydan yoksunluk ilkesi gereğince ihbar isteminin doğru olmadığını, gündeme madde ilavesine ilişkin bir oylama yapıldığını, yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasına engel bir durum olmadığını, her bir pay sahibinin sorumluluk davası açma hakkı bulunduğunu, bu davayı açmasına engel bir durumun da olmadığını, gündemin 7. maddesi gereğince alınan kararın oydan yoksunluk iddiası ile iptali talebi ile yerinde olmadığını, yapılan oylamada oy çokluğu ile karar alındığını ancak kararda da yönetim kurulu üyelerinin ibra için oy kullanmadığı ibaresinin yer aldığını, TTK nin 395 ve devamı maddeleri gereğince izin verilmesine ilişkin oylamada oydan yoksunluk nedeni ile iptal talebinin de yerinde olmadığını, TTK nın 436. maddesinde oydan yoksun olan kişilerin sayıldığını, … ve …’in bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, yönetim kurulu üyelerine verilen verilecek huzur hakkı ve diğer konuların yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 07/06/2017 tarih 2016/1014 Esas 2017/594 sayılı kararında; “…Dava konusu genel kurul toplantısında alınan ve gündeme dahil 7 ve 11. Maddelerinin iptal koşullarının oluştuğu, davacıların alınan kararlara karşı muhalefet şerhlerinin bulunduğu ve tutanağa geçirildiği, yönetim kurulu üyeleri …şirketi adına … ve yönetim kurulu üyesi …’in kendi ibralarına ilişkin oylamada oy kullandıkları, bunun TTK 436.maddesine aykırı olduğu, bu şahısların oydan mahrumiyetlerinin bulunduğu, bu şahıslar oylamaya katılmadıkları takdirde de karar nisabının sağlanamadığı, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 7. No.lu kararın bu yönden iptal koşullarının oluştuğu, yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve rekabet yasağının kaldırılmasına ilişkin 11. Madde açısından da aynı şahısların oy kullandıkları bu şahısların TTK 436.maddesi uyarınca oydan mahrum oldukları, bu şahısların katılımı ve oylarıyla kararın alındığı, oylarının karar nisabını etkilediği belirtilmiştir.
İptali istenen diğer maddeler açısından ise gündemin 1. maddesi gereğince görüşülen yönetimin değiştirilmesi ve sorumluluk davası açılması talebinin reddi, TTK nın 364. Maddesine aykırılık teşkil etse de bu maddeye ilişkin herhangi bir muhalefet şerhi söz konusu olmadığı, bu nedenle iptal koşullarının oluşmadığı diğer maddeler ile ilgili iptal istemleri ile ilgili de alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı belirtilerek davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davalı şirketin 06/09/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 7 ve 11. Maddelerine ilişkin kararların iptaline, gündemin 11. maddesi ile ilgili yürütmenin durdurulması yönünden dosya kapsamı, mevcut delil durumu, kararların içeriği dikkate alınarak talebin kabulü ile, gündemin 11. maddesi ile alınan kararın yürütmesinin dava neticeleninceye kadar durdurulmasına, bunun dışında kalan taleplerin reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Gündemin 7.maddesinde 2015 yılı faaliyet dönemi içinde görev alan yönetim kurulu üyelerinin 2015 yılı faaliyetleri ile ilgili ibra edilmeleri müzakereye açıldığını, yapılan oylamada toplam 17.770.790,00.TL sermayeyi temsil eden olumsuz oylara karşılık 42.942.310,00.TL’nin olumlu oyu üzerine oy çokluğu ile 2015 yılı faaliyetleriyle ilgili olarak dönem içinde görev alan yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmesine karar verildiğini,
Ancak ilk derece mahkemesinin kararında belirtilenin aksine 06/09/2016 tarihli toplantı tutanağında da; “yapılan oylamada yönetim kurulu üyeleri ibra için kullanmadı” şeklinde belirtildiği üzere, oylamada … ve … ‘in yönetim kurulu üyesi sıfatı ile oy kullanmadıklarını,
Oy kullananların tamamının oylarını “ortak” sıfatı ile kullandıklarını, aksi düşünce “oysuz pay sahibi olmaz” şeklindeki ilkeye de aykırılık teşkil ettiğini, dolayısıyla yönetim kurulu üyesi sıfatıyla oy kullanılmadığından 7.maddenin iptaline karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Gündemin 11.maddesinde TTK’nın 395 ve 396.maddeleri kapsamında yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve rekabet etme yasaklarının kaldırılmasının oylandığını,
TTK’nın 436.maddesinde oydan yoksunluk hallerinin belirtildiğini,
Anılan düzenleme dikkate alındığında, pay sahibi olan …Ltd.’nin ve …’in “şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı” başlıklı TTK’nın 395.ve Rekabet Yasağı başlıklı 396.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine verilecek izne yönelik oylamaya katılamayacağına dair bir düzenleme de bulunmadığını, yapılan oylama neticesinde de yönetim kurulu üyelerine oy çokluğu ile 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verildiğini,
Oylamada oy kullananların tamamının ortak sıfatına haiz olup, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla kimsenin oy kullanmadığını, bu nedenle yapılan oylamanın usule ve yasaya uygun olduğunu,
İlk derece mahkemesinin 11.maddenin yürütmesini geri bırakmasının da usule ve yasaya uygun olmadığını, 11.maddenin oylamasının usule uygun yapıldığını, ayrıca tedbir kararı verilebilmesi için HMK 390.maddeside öngörülen şartların da gerçekleşmiş olması gerektiğini, fakat davada bu şartların gerçekleşmediğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kısmen kabule yönelik kısmının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına ve davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1014 Esas 2017/594 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, davalı şirketin 06/09/2016 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların iptali davasıdır.
HMK 355. Maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, dava konusu 06/09/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve mahkemece iptaline karar verilen 7 ve 11 no.lu kararların iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Genel kurul kararlarının iptal sebepleri 6102 sayılı TTK’nın 445/1.maddesinde düzenlenmiş olup kural olarak kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarının iptali istenebilir.
Davalı şirketin belirtilen tarihte yapılan genel kurul toplantısında alınan 7 no.lu karar davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin 2015 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmelerine, 11 no.lu karar ise yönetim kurulu üyelerine TTK 395 (şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı) ve 396. (rekabet yasağı) Maddelerinde izin verilmesine ilişkindir.
Her iki karar da oy çokluğuyla alınmıştır.
Davalı şirketin sermayesi ve o doğrultuda pay miktarı, hazırun cetveline göre: 64.600.450,00 TL olup toplam hisse adedi ise 6.460.045 olarak belirlenmiştir. Genel kurul tüm pay miktarı- oranının temsiliyle toplanmıştır.
Davalı şirketin belirtilen tarihte yönetim kurulu üyelerinin …, … ve …’dan oluştuğu anlaşılmaktadır. Toplantıya … ve … yönetim kurulu üyeleri sıfatıyla katılmışlardır. … aynı zamanda 388.735 pay sahibidir. …’un payı yoktur. … davalı şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı olup aynı zamanda davalı şirketin ortaklarından olan en büyük pay sahibi …Ltd adlı yabancı menşeli şirketin ortağıdır. Davacılar …’ün yabancı şirketin tek sahibi olduğunu öne sürmekte, davalı taraf ise yabancı şirketin % 50 pay sahibi olduğunu savunmaktadır. …’ün davalı şirketin hakim ortağı olan dava dışı şirketteki hisse oranının dava konusuyla bir ilgisi yoktur.
… firmasının davalı şirketteki pay oranı, hazırun cetvelinde 3.294.623 olarak gösterilmiştir. … bu hisse oranının daha fazla olması gerektiği yönünde hazırun cetveline şerh düşmüşse de bu konu ihtilaf konusu değildir. Bu durumda … firması, davalı şirketin % 50 den fazla paylı (% 51) hakim ortağıdır. Diğer paydaşların toplam pay miktarı, 3.165.422 dır.
Davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan ortak …’in pay oranı 388.735 olup, 7. Maddenin oylamasına katılmadığı anlaşılmaktadır. Zira 7. Maddenin oylamasında 42.942.310,00 TL’yi temsil eden oyların olumlu, 17.770.790,00 TL yi temsil eden oyların ise olumsuz olduğu belirtilmiştir. Diğer maddelerin oylamasında kabul oy miktarı 46.829.660,00 olup, olumsuz oy miktarları hep aynıdır.
… genel kurul toplantısına 999.608 pay sahibi … adına da vekaleten katılmış ve oy kullanmış görülmektedir.
Yönetim kurulu üyesi olan …’ün kişisel olarak davalı şirkette ortaklığı bulunmamaktadır. Mahkeme, …’ün kendi ibrasına ilişkin oy kullanmasını, TTK 436. Maddesine aykırı görerek iptal etmiştir. … kendi ibrasına ilişkin olarak kendisine ait paylardan dolayı bir oy kullanmamış olup, (…’ün kendisine ait bir pay bulunmamaktadır.) dava dışı davalı şirketin ortağı ve en büyük hissedarı başka bir tüzel kişiliğin temsilcisi sıfatıyla oy kullanmıştır. Bu anlamda bu iptal sebebi dosya kapsamına uygun değildir. Yargıtay 11. H.D. Nin 12/12/2016 tarih ve 2016/2098 E-9484 K sayılı kararında yönetim kurulu üyesi olmayan şirketin temsilcisinin kendisi yönetim kurulu üyesi olsa dahi yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen ibrada oy kullanmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. Bu içtihat karşısında mahkemenin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan …’ün ortak şirket temsilcisi sıfatıyla vermiş olduğu oy, TTK 436. maddesi kapsamında oydan yoksunluk olarak değerlendirilemez.
Bu durumda … davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte kişisel olarak pay sahibi olmayıp, davalı şirketin hakim ortağı dava dışı …l firması adına oy kullandığı kendisine ait bir pay bulunmadığı için kendisine ait oylamaya katılmasının da söz konusu olmadığı, kararın toplantı ve karar nisabı açısından geçerli olup, oy kullanma yasağı bulunan şahısların oylarıyla ibra kararının alınmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan 11. maddede alınan kararda ise yönetim kurulu üyesi … aynı zamanda kendisine ait pay miktarı doğrultusunda oy kullanmıştır. … ise pay sahibi olarak değil, aynı şekilde pay sahibi dava dışı ortak tüzel kişilik temsilcisi olarak oy kullanmış görülmektedir. Dava dışı …firması yukarıda da belirtildiği gibi davalı şirketin hakim ortağı konumundadır. …’in 11. Maddeye ilişkin oy oranı, alınan kararın sonucunu etkileyebilecek oranda değildir. 6102 sayılı TTK’nın 436/1. maddesi gereğince yönetim kurulu üyesi TTK’nın 395-396. maddesi gereğince izin verilmesi hususunda kendi lehine oy kullanamaz ise de diğer yönetim kurulu üyeleri için yapılan oylamada oy kullanabilir. Yani … kendisiyle ilgili konuda kendi hisse oranı doğrultusunda oy kullanamaz fakat diğer yönetim kurulu üyelerine ilişkin konuda oy kullanabilir. Aynı şekilde … dava konusu genel kurula aynı zamanda …adına da vekaleten katılmış olduğundan kendisiyle ilgili karara … adına oy kullanabilir. Bununla birlikte …’in sahip olduğu hisse oranı, alınan kararın sonucunu ne toplantı ne karar nisabı açısından etkileyebilecek konumda olmadığından bu husus esasa etkili değildir.
Davalı şirketin dosyada bulunan ve 5 Kasım 2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen 28/09/2015 tarihli genel kurul toplantısında da dava konusu genel kurul toplantısına katılan paydaşların aynen katıldığı, yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. Maddelerde belirtilen konularda izin verildiği, kararın oy birliğiyle alındığı, mevcut davacılardan …’in aynı şekilde olumlu oy kullandığı, bu anlamda davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddelerde belirtilen hususlarda izin verilmesi yönünde bir uygulama, ticari teamül olduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nın 436/1. Maddesi uyarınca oydan yoksunluk halinin bulunabilmesi için kanunda sayılan kişilerle şirket arasındaki ilişkinin kişisel nitelikte olması gerekmektedir. (Yargıtay 11.H.D’nin 18/06/2018 Tarih ve 2016/12403 E-2018/4469 K. Sayılı Kararı) İptaline karar verilen kararların bu nitelikte olmamaları nedeniyle iptal kararlarının hukuka uygun olduğundan söz edilemez.
Sonuç olarak salt yönetim kurulu üyelerinin oy hakkından yoksunluğuna dayanan iptal sebeplerinin yerinde olmadığı, kararların davalı şirketin dava dışı hakim ortağının temsilcisinin % 51 e ulaşan oyunun dahil olduğu oy çokluğu ile alındığı, dava dışı hakim ortağın temsilcisinin aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olmasının, kararların iptalini gerektirmediği, TTK’nın 445/1. Maddesindeki iptal koşulların oluşmadığı gibi, somut bir iptal sebebinin ve hukuka aykırılığın ispatlanmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2017 tarih ve 2016/1014 Esas – 2017/594 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre karar tarihi itibariyle ilk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 35,90 TL harçtan davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6,7 TL’ nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yargılama gideri sarf edilmediğinden; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN;
6-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL peşin karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep eden davalı tarafa iadesine,
7-İstinaf başvuru harcı 98,10 TL ve istinaf posta gideri 35,00 TL toplamı 133,1 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansı bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/11/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.