Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1638 E. 2020/268 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1638 Esas
KARAR NO : 2020/268 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/886 Esas 2018/753 Karar
TARİH : 11/07/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİH 27/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında açık hesap ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin davalıya fatura karşılığı mal sattığını ve tüm bu işlemlerin açık hesaba işlendiğini, davalı ile sürdürülen ticari ilişki sırasında davalıdan satılan malların bedellerinin tahsil edilemediğini, davalı ile defalarca görüşülmesine rağmen sonuç alınamadığını bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalıya ödeme emri gönderildiğini, davalının icra takibine itiraz etiğini, takibin durduğunu, müvekkili şirkete ve davalıya ait ticari defterler, tüm belge ve kayıtlar ile davalı ve müvekkili arasındaki ticari faaliyeti kapsayan yıllara ait vergi dairesine ibraz etmiş olduğu BA-BS formları üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde davalı yanın müvekkili şirkete borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, tüm bu nedenlerden dolayı davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkumiyetini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, siparişi yapılan ürünlerin 30.12.2015 tarih ve …. seri numaralı sevk irsaliyesi ile yine davacı şirket pazarlama yetkilisi …. müvekkil şirket yetkililerine … de imzasıyla teslim edildiğini, müvekkili şirkete daha sonra fatura gönderilmediğini, müvekkiline konsinye bırakılan ürünlerin satışı bittikten sonra fatura edileceğinin söylendiğini, davacıdan toplam 8.170.TL’lik konsinye ürün alındığını ve zaman içerisinde 1.025.TL’lik ürünün satılıp parasının da davacıya ödendiğini, davacının müvekkiline konsinye satışı şeklinde bıraktığı ürünlerin outlet olduğunu, fiyatının yüksek aynı zamanda ürünlerin kalitesiz olduğunu bu yüzden de satışının mümkün olmadığını, bu durumun alacaklıya ve firma yetkilisine sözlü ve telefonla defalarca iletildiğini, müvekkilinin konsinye olarak bırakılan ürünleri iade etmek için sipariş formunda yazılı adrese gittiğini ancak alacaklıyı o adreste bulamadığını, telefonda yapılan ısrarlı “ürünlerinizi alın” baskısından sonra davacının, müvekkili şirket aleyhinde icra takibi yaptığını, sipariş formunda yer alan konsinye ürünlerden satışı yapılıp alacaklıya parası ödenen ürünler dışındaki tüm saatlerin alacaklıya iade edilmek üzere eksiksiz ve sağlam şekilde hazır tutulduğunu ihtarname ile bildirdiklerini ancak davacının bu ihtarnameye olumsuz cevap verdiğini, davacının istediği ve gösterdiği yer ve kişiye ürünleri iade etmeye hazır olduklarını beyan ederek davanın reddini ve yargılama ve avukatlık ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi 11/07/2018 tarih 2017/886 Esas 2018/753 Karar sayılı kararında;”Her ne kadar davalı taraf icra dosyasına itiraz ile icra takibinde talep edilen bedellerin konsiye satışı şeklinde kendilerine bırakılan saatlere ilişkin olduğunu bu nedenle borçlu olmadığını iddia iddia etmiş, verdiği cevap dilekçesi ile aynı yönde savunmada bulunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında saat alım satımından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafın icra takip talebinin 6102 Sayılı Kanunun 21. md kapsamında değerlendirilen faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsiline yönelik olduğu, davacı tarafın alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafın borcunun bulunmadığına yönelik itirazı ile takibin durduğu, davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 67.md de ifadesini bulan itirazın iptali davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı görülmüştür. Taraflarca ibraz edilen ve talep edilen delillerin toplanılmasını müteakiben Mali Müşavir bilirkişi vasıtası ile yapılan inceleme ile; davacı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu, 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, davalının Ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmaması nedeni ile kendi lehine delil olma niteliğinin bulunmadığı, taraflar arasında ki ihtilaf konusu faturanın 30/12/2015 tarihli çeşitli markalarda saatler için düzenlenmiş bulunan 6.930,46.TL. bedelli +1.247,48KDV tutarlı toplam 8.177,94.TL.miktarlı fatura olduğu görülmüştür. Davalı taraf fatura konusu saatlerin kendisine teslim edildiğini kabul etmekle birlikte saatlerin konsiye olarak verildiği iddiasına dayanmaktadır. Konsiye Mal ürünün toptancısı tarafından satıcıya, parasını sattıktan sonra toptancıya vermesi koşulu ile verdiği maldır. Davalı taraf bu iddiasını kanıtlamak amacı ile 25/12/2015 tarihli sevk irsaliyesi fotokopisini ibraz etmiştir. Davalı tarafça ibraz edilen sevk irsaliyesi fotokopisinde ürünlerin konsiye olarak verildiğini belirten şerh de imzası bulunan … davacı şirket yetkilisi olmadığı, davacı şirketi borç altına sokacak imza ve beyan yetkisi bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça davacı adına keşide edilen Bakırköy …. Noterliğinin 02/07/2017 Tarihli ihtarnamesi, malların kendisine tesliminden ve faturanın düzenlenmesinden itibaren 1,5 yıl sonra keşide ettiği görülmüştür. Davacı tarafça ibraz edilen 30/12/2015 tarihli faturada konsiye olarak verildiğini gösterir bir ibarenin yer almadığı görülmektedir. Sunulu nedenlerle; Davalı tarafın ürünlerin konsiye olarak verildiği iddiası Mahkememizce sübut bulmadığından davalı tarafın bu yönde ki savunmasına itibar edilememiş, davacı tarafın davasının kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş, davalı tarafın icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız ve davacı tarafın alacağını geç almasına sebep olacak nitelikte bulunduğu anlaşılmakla davalı taraftan icra inkar tazminatının alınarak davacı tarafa verilmesi gerektiği …”gerekçesi ile, 1-)Davacı tarafın davasının kabulü ile, davalı tarafın İstanbul ….İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.144,14.TL.asıl alacak ve takip tarihinden sonra asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine yönelik itirazın iptaline, 2-)Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile (7.144,14.TL) nin %20’si oranında tazminatın davalıdan alınark davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemenin sabit olayı değerlendirirken maddi hataya düştüğünü ve hukuka aykırı bir karar verdiğini, davanın en başından beri ısrarla belirtilen ürünlerin konsinye olarak bırakıldığı ve ürünler satıldıkça ücretinin konsinye teslim edene ödeneceği beyanlarının göz ardı edildiğini ve ürünlerin konsinye olmadığı yönünde karar verildiğini, Müvekkili şirkete bırakılan ürünler davacı firmada sözleşmeleri yapan ve ürünleri teslim eden davacı şirket sahibi … yeğeni olan … tarafından kendi el yazısı ile ”ürünler konsinye olarak bırakılmıştır” yazarak ve ıslak imzalanarak şipariş formu bırakıldığını, Davacıya gönderdikleri ihtarnameye cevap verilen Beyoğlu ….Noterliğinden 07 Ağustos 2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede … kendilerinde çalışmadığı ve sipariş sözleşmesini inkar etmedikleri, takibe itirazlarında da açıkça … tarafından yapılan sipariş sözleşmesi ve bu sipariş sözleşmesi üzerine müvekkiline bırakılan ürünlerin konsinye satışı şeklinde olduğunu belirtmelerine rağmen davacı tarafın dava dilekçesinde bu durumu inkar etmediğini, Müvekkili şirket ile davacı arasındaki teamül konsinye sözleşmesi şeklinde olduğunu, sektörün geneline bakıldığın da aynı teamülün oluştuğunu, konsinye alışverişinde ürünlerin mağazaya bırakılacağı ve mağaza sahibi ürünleri sattıkça kendi karını aldıktan sonra ürün ücretini mal sahibine teslim ettiği, kendilerinin taraflar arasındaki teammülün konsinye satışı olduğunu sipariş sözleşmesi ile ıspat ettikleri halde davacı açık hesap teammülünü ispatlayamadığını, Davacı şirket her ne kadar …in şirketle bir bağlantısı olmadığını iddia etse de firma da konsinye sözleşmeleriyle ilgilenen ve ürünleri teslim edip imzalayan kişi ve ayrıca firma sahibi … yeğeni olduğunu, dolayısıyla davacı şirkette SSK’lı olarak bir çalışan gözükmese dahi yaptığı işlemin geçerli olduğunu, davacı adına sipariş alan ve ürünleri müvekkili şirkete teslim eden kişi … olup davacının sipariş sözleşmesi ve içeriğini kabul edip, ürünlerin teslim edildiği sevk irsaliyesinde de …’in imzası olduğunu, ürünleri … teslim etmiş olup, bu durum bilirkişi incelemesi ve kararda da göz önüne alınmadığını, bu durum dahi bozma sebebi olduğunu, Ayrıca davacı şirket bıraktığı ürünleri konsinye olarak bıraktığı için fatura vermediği ve daha sonra da gönderilmediğini, davacı şirket her ne kadar faturayı kargo ile gönderdiğini iddia etse de bu konuda kesin bir delil sunamadığı ve iddiasını kanıtlayamadığını, davacı şirketin bahsettiği kargo ile gönderdiği evraklar fatura değil bıraktığı ürünlerin garanti belgeleri ve ürünlerin tanıtım katalogları olduğu, eğer faturalar gönderilmiş olsaydı müvekkili şirketin yasal süresi içinde fatura içeriğine itirazlarını bildireceğini, ancak böyle bir fatura verilmediği için içeriği görüp itiraz etme gibi bir olanak mümkün olmadığını, Müvekkili şirket defalarca davacı şirketle görüşüp ürünlerin satılmadığı kalitesinden dolayı cok tercih edilmediğini ve ürünlerin geri alınmasını talep etmiş ancak davacı şirketin bir türlü ürünleri almaya gelmeyip müvekkili şirketi oyaladığını, ayrıca davacı şirket müvekkili şirkete ”acele etmeyin , satınca ödersiniz , sizden para isteyen mi oldu , konsinye olarak bırakıldı zaten” gibi sözlerle ürünleri almaktan imtina ettiğini, müvekkili şirketin toplamda 8.170 TL’lik konsinye ürün almış ve zaman içerisinde 1.025 TL’lik ürün satıp parasını davacı şirkete ödediğini, ayrıca müvekkili şirketin 28.07.2017 tarihinde çektiği ihtarname ile davacıya ait eldeki ürünlerin davacı tarafından gösterilecek adrese teslime hazır olduğunu şu ana kadar satılan 1.025 TL’lik ürün ücretinin ödendiğini bildirdiğini, davacı şirket bu ihtarnameye rağmen kötü niyetli olarak dava açtığını, Müvekkili şirketin iyi niyetli olduğunu, bu iyi niyetini en başından beri gösterdiğini, aralarındaki teamül gereği konsinye olarak ürünler bırakılmış … tarafından el ile yazılıp imzalandığını, müvekkili şirkete her hangi bir fatura gönderilmediğini, satılan ürünlerin ücretlerinin ödendiğini, eldeki ürünler için ihtarname çekildiğini, teslime hazır olduğunun bildirildiğini, bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine ve ürünlerin konsinye olarak verildiğinin ve ürünlerin teslim edildiği sevk irsaliyesi yine Kadir İpek tarafından imzalandığı dikkate alındığından … ürünleri müvekkili şirkete konsinye bıraktığının kabulü gerekirken mahkeme aksi bir hüküm tesis ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/886 Esas 2018/753 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı, davalıya faturalı olarak mal sattıklarını bedelinin bir kısmının ödenmediğini, tahsili için yapılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise söz konusu satışın konsinye satış olduğunu, fatura içeriği malları teslim aldıklarını ancak konsinye satış olduğu için malları sattıkça bedelini ödeyeceklerini, sattıkları ürünlerden 1,025 TL bedelin ödendiğini, ilgili faturanın kendilerine tebliğ edilmediğini, diğer ürünlerin satılmadığını bunları iadeye hazır olduklarını bu nedenle borçlu olmadıklarını belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, takibe ve davaya konu fatura içeriği malların davalıya teslim edildiği, fatura bedelinden 1.025 TL’nin ödendiği sabittir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki ticari ilişkinin konsinye satış olup olmadığı konusunda çıkmaktadır. Davalı satışın konsinye satış olduğunu, malları satıldıkça bedelini ödemek kaydı ile aldıklarını savunmuş ise de bu savunmasını ispat edememiştir. Sevk irsaliyesinde konsinye satış olduğuna ilişkin kayıt bulunmamaktadır. Davalı da konsinye satışa ilişkin yazılı belge sunamamıştır. Davalı sipariş formuna delil olarak dayanmış ve bu sipariş fişinde satışın konsinye olduğu yazmakta ise de sipariş fişinde imzası olan …in davacı çalışanı olduğunu ispatlayamamıştır. Taraflar arasında konsinye satış konusunda teamül bulunduğunu iddia etmiş ise de taraflar arasında davaya ve takibe konu tek fatura dışında ticari ilişki bulunduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle böyle bir teamül bulunduğu kanıtlanamamıştır.Davalı fatura içeriği malları aldığını kabul ettiğinden ve sevk irsaliyesi ile malların davalıya teslim edildiği kanıtlandığından faturanın kendilerine tebliğ edilmediği savunmasının dinlenilmesine olanak bulunmamaktadır. Buna göre davalı istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 488,02.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 122,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 366,02 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/02/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.