Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1622 E. 2020/236 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1622 Esas
KARAR NO : 2020/236 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/903 Esas 2018/550 Karar
TARİH : 26/04/2018
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 …Hariç))
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, davalılar ile 04/01/2013 tarihinde davacının hissedarı bulunduğu ve şehirlerarası taşımacılık faaliyeti ile iştigal eden … Turizm Seyahat ve Tic.A.Ş.nin isim hakkının ve ticari faaliyetlerin devri amacı ile bir sözleşme akdedildiğini, sözleşme ile davacının, hissedarı bulunduğu … Turizm şirketinin isim hakkı da dahil olmak üzere, şirketin ticari faaliyetlerinin devamlılığı için gerekli olan telefon, yazıhane ve benzeri diğer malvarlığı unsurlarını davalılara devretmeyi ve sözleşmenin inikadı ile birlikte, hissedarı bulunduğu … Turizm ünvanlı şirketi tasfiye etmeyi ve Sivas Koyulhisar ilçesinden, İstanbul veya diğer illere herhangi bir isimle doğrudan veya dolaylı olarak taşımacılık yapmamayı taahhüt ettiğini, davacının bu taahhütleri beraberinde sözleşme tahtında üstlenmeyi kabul ettiği diğer yükümlülüklerin karşılığı olarak, davalıların ise davacıya devir bedeli olarak toplamda 340.000 TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, sözleşme uyarınca devir bedelinin 150.000 TL.lik kısmının davalılar tarafından nakden ve tek seferde ödeneceğini, geri kalan 190.000 TL.lik kısmının ise 60 ay vadeli olarak ödeneceğini, bu karşılıklı mutabakat neticesinde davalıların ilk taksit bedelinin 20/02/2013 tarihinde muaccel hale geldiğini, davalıların her bir taksit tutarının en geç her ayın sonunda ödenecek şekilde 59 ay boyunca ayda 3.000 TL taksit ödemesi ve son taksit olarak da 60.ayda toplam 13.000 TL.lik taksit ödemesi yapmayı kabul ettiklerini, davalıların sözleşmenin inikadı itibarı ile aylık ödemeleri taahhüt etmiş oldukları şekilde düzenli olarak ve aylık bazda yaptıklarını, fakat 2015 yılının Kasım ayı itibarı ile aylık taksit ödeme borçlarını ifa etmemeye başladıklarını, davacının 2015 yılının Kasım ayı sonunda alması gereken taksit ödemesi de dahil olmak üzere davanın ikame edildiği tarihe kadar da hiçbir aylık taksit ödemesini alamadığını, taraflar arasında kesin vadenin kararlaştırılmış olması nedeniyle borçlunun temerrüde düşürülmesi bakımından ihtarname gönderilmesi gerekmediğini, davalılardan alacağını tahsil edemeyen davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası üzerinden 18.500 TL tutarındaki anapara alacağı ve 475,66 TL tutarında faiz bedeli olmak üzere toplamda 18.475,66 TL alacağın tahsiline yönelik ilamsız icra takibi başlattığını, ödeme emrinin davalılara tebliğ edildiğini, davalıların, taraflar arasında iddia edildiği gibi borç ilişkisi bulunmadığı, sözleşmenin … Turizm adına yetkisi olmayan davacı tarafından imza edilmiş olması nedeniyle kurulduğu andan itibaren batıl olduğu ve tarafları bağlamadığı belirtilerek takibe itiraz ettiklerini, davacıların haksız şekilde geçersizliğini iddia ettikleri sözleşmeye dayanarak yıllarca davacıya ödemeler yapmış iken borcun ifa edilmemesi nedeniyle icra takibi başlatılmasının akabinde esas aldıkları ve dahası mevcut ticari faaliyetlerini devam ettirmelerini sağlayan sözleşmenin geçersizliğini iddia etmelerinin kötü niyet ile hareket ettiklerini gösterdiğini, davacının sözleşme tahtında üzerine düşen edimlerini tam ve eksiksiz şekilde ifa ettiğini, davacıya yapılan ödemelerin bir kısmının açıklama kısmında “yapılan protokole göre ödenen” ifadesine yer verildiğini ve ödemelerin sözleşmeye istinaden yapılmış olduğunun ikrar edildiğini, ödeme dekontlarının varlığı karşısında davalıların taraflar arasındaki tek hukuki ilişki olan sözleşmeye istinaden borç ödemesinde bulunduklarının kabul edilmesi gerektiğini, havalenin bu bakımdan borç ödemeye karine teşkil ettiğini, taraflar arasında davalı tarafından geçersizliği iddia olunan sözleşme dışında bu ödemeleri izah edebilecek bir maddi ve hukuki sebebinde söz konusu olmadığını, davalıların taraflar arasındaki sözleşmenin batıl olduğuna dair iddialarının, sözleşme altındaki imzalarına itiraz etmemiş olduğu gerçeği karşısında dinlenebilir olmadığını, nitekim davacının imzasına itirazın yalnızca davacının bizzat kendisi tarafından ileri sürülebilecek olup, bunca zaman sözleşmeyi uygulayan davalıların kötü niyetle hareket ettiklerini, kaldı ki davalıların geçersizliğini iddia ettikleri sözleşmeye istinaden davacıdan bir takım malvarlığı unsurlarını devraldıklarını ve halende bu malvarlığı unsurlarını kurmuş oldukları şirketin ticari faaliyetlerinin devamı için kullanmaya devam ettiklerini, bu nedenlerle fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına, borç miktarının %20.sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların 04/01/2013 tarihli sözleşme gereği ödemeleri yapmaya başladıklarını ancak bir süre sonra davacı tarafından prokolde belirtilen şartların yerine getirilmemesi üzerine, şifahen araştırma yapıldığını ve 04/01/2013 tarihli sözleşmenin sözleşme tarihi itibarı ile hukuken faaliyette bulunmayan ve 27/07/2008 tarihinden itibaren organsız kalmış olan ve şirketi temsil kabiliyeti ve yetkisi olmayan davacı tarafından imzalandığının öğrenildiğini, bu nedenle davacıya Beyoğlu …Noterliğinin 29/07/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, davacı tarafa ihtarnamede belirtilen eksikliklerin tamamlanması için 10 günlük süre verildiğini, ancak davacı tarafından bir kısım eksiklikler giderilmiş ise de işbu tarihe kadar … Turizm’in tasfiyesi ve bu şirkete ait vergi ve SGK borçları ile personel borçlarının ödenmediğini, hukuken sona ermiş bir şirket adına ve yetkisi olmayan bir kişi tarafından imzalanmış sözleşmenin ve içeriğinin geçerli olması ve tarafları bağlayıcı olmasının hukuken mümkün olmadığını, davalılar tarafından davacıya aylık 3.000 TL ödeme yapılmakta iken protokol gereği davacıya ait olduğu düşünülen firmanın SGK ve vergi borçlarının ödenmemesi üzerine, iyi niyetli olarak … Turizm’in taksitlendirilmiş vergi ve SGK borçlarının davalılarca ödendiğini ve davacıdan bunları teslim aldığına dair makbuz alındığını, aylık 3.000 TL.den vergi ve SGK borçları düşüldükten sonraki kalan kısmın davacının hesabına yatırıldığını, ancak davalıların en son yapmış olduğu 24/05/2016 tarihli SGK ödemesine ilişkin yatırılan tutarlarda davalılara verilmesi gereken makbuzun verilmediğini, davacının ödeme düzensizliği ve taahhütlerini yerine getirmemiş olması nedeniyle davalılara ciddi zararlar verdiğini, … markasının hak sahibi olan … Turizm münfesih olduğundan ve Markanın Korunması hakkındaki KHK kapsamında şirket tarafından süresinde yenileme başvurusu bulunmadığından davalıların bir kısmı tarafından mevzuat gereği yasal başvuruların yapıldığını ve yine mevzuat gereği bu başvuruya yapılan itirazlar geri çekildiği için …. markasının hak sahipliğinin davalılara geçtiğini, yapılan ödemelerin kurulduğu andan itibaren batıl-geçersiz olan bir sözleşmeyi geçerli hale getirmediği gibi geçersiz sözleşmeye istinaden ödenmiş olan bedellerin de tabi borç olarak ödenmiş sayılması gerektiğini, sözleşme geçersiz olduğundan ve sonrasında alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın ve şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, kötü niyetli davacının talep ettiği alacağın %20.sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 26/04/2018 tarih 2016/903 Esas 2018/550 Karar sayılı kararında;
“Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; tarafların arasında 04/01/2013 tarihinde davacının hissedarı ve yöneticisi olduğu tek başına temsil yetkisi bulunan …Turizm Seyahat ve Tic.A.Ş.nin faaliyetlerini sonlandırması sonrasında isim hakkının ve ticari faaliyetlerinin devri amacıyla sözleşme akdedildiği, davalılarında bunun karşılığında devir bedeli olarak 340.000 TL ödeme yapmayı taahhüt ettiği, ödemenin 150.000 TL.lik kısmının nakden ve tek seferde ödeneceği, geri kalan kısmının ise 60 ay vadeli olarak 20/03/2013 tarihinden başlamak üzere ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalıların 2015 yılının Kasım ayı itibarı ile ödenmeyen borçlarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalıların süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, davacının süresinde iş bu davayı açarak itirazın iptalini talep ettiği, her ne kadar davalılar tarafından sözleşmenin geçersiz olduğu, bahse konu şirketin sözleşme imzalandığında sicilden terkin edilmiş olduğu, sözleşme geçerli olsa bile bir kısım ödemelerin taraflarınca yapıldığı iddia olunmuş ise de davacının sözleşmeyi şirket adına imzalamadığı esasen sözleşmenin konusunun davacının münferiden temsile yetkili olduğu şirketin faaliyetine son verilmesi, faaliyet kapsamında kullandığı bir kısım yerlerin ve diğer unsurların davalılara devri ve isim hakkının kullanımına ilişkin olduğu, taraflar arasındaki protokol tarihi itibarı ile şirketin faaliyette olduğu, sonradan sicilden resen terkin edildiği, esasen terkin yapılmış olmasının sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, davalı … vekilinin hisseleri oranında sorumluluğa ilişkin iddiasının davalılar arasındaki iç ilişkide geçerli olduğu davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, sözleşme kapsamındaki edimlerin davacı tarafından yerine getirildiği, davalıların bir kısım ödemede bulunduktan sonra ve davacı da üzerine düşen edimleri yerine getirmesine rağmen sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, bir kısım belediye, sgk ve vergi ödemelerinin davalılar tarafından yapıldığı noktasında uyuşmazlık bulunmadığı, davalılar tarafından belediye ve maliyeye yapılan ödemelere ilişkin deliller dosyaya sunulmuş ise de alınan bilirkişi raporu ile davacının, davalılardan 252.484 TL alacaklı olduğunun tespit olunduğu, davalılar vekili tarafından sunulan ödemeye ilişkin belgelerin tamamının geçerli olduğu kabul olunsa dahi takipte talep olunan miktarın üzerinde borcun mevcut olduğu dikkate alınarak usul ekonomisi de gözetilerek ek rapor alınmaksızın yargılamaya devam olunmuş davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takip öncesi davalıların usulünce temerrüte düşürülmediği temerrüt faizi talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla asıl alacağın takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle devamına karar vermek gerekmiş alacağın likit olduğu davalıların itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu inkar tazminatının yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği…”gerekçesi ile,
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazların kısmen iptaline, takibin 18.500,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen faiz oranları üzerinden işleyecek faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (18.500,00 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar …, …, … ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar …, …, … ve … vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derce mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Yerel Mahkeme gerekçeli kararında; “… tarafların arasında 04/01/2013 tarihinde davacının hissedarı ve yöneticisi olduğu tek başına temsil yetkisi bulunan … Turizm Seyahat ve Tic. A.Ş.nin faaliyetlerini sonlandırması sonrasında isim hakkının ve ticari faaliyetlerinin devri amacıyla sözleşme akdedildiği, davalılarında bunun karşılığında devir bedeli olarak 340.000 TL ödeme yapmayı taahhüt ettiği, ödemenin 150.000 TL.lik kısmının nakden ve tek seferde ödeneceği, geri kalan kısmının ise 60 ay vadeli olarak 20/03/2013 tarihinden başlamak üzere ödeneceğinin kararlaştırıldığı,…” şeklinde gerekçe oluşturmuş ise de dava dilekçesi ve delillerde görüleceği üzere davacının sözleşme tarafı şirketi temsil kabiliyeti ve yetkisi olmadığına ilişkin belgelerin sunulduğunu, Davacı …’in ortağı olduğu … Turizm Seyahat ve Tic. A.Ş. firmasının muhasebecisi … tarafından 23.05.2013 tarih ve 103570 takip numaralı dilekçe ile İstanbul Ticaret sicil Memurluğu’ndan bilgi talebinde bulunulduğu ve dilekçede ” Müdürlüğünüze 233194 sicil no ile kayıtlı bulunan …Turizm Seyahat ve Tic. A.Ş. ünvanlı şirketin 2002-2003-2004 yılları olağan genel kurulu 3 yıl süreli olarak 27.07.2005 tarihinde yapılmıştır. Ancak bundan sonraki süreçte işlerin bozulması neticesinde yeni bir Genel Kurul yapılmamış 27.07.2008 tarihinden sonra şirket organsız kalmıştır. Yinede şirket muhasebecisi olarak devlete olan yükümlülükleri yerine getirmek amacı ile boşta olsa, verilmesi gereken beyannameler ilgili kurumlara verilmiştir. …..şirketin kapatılabilmesi için 6102 sayılı T.T.K.’nun geçici maddesi kapsamında şirketin resen kapanıp kapanmayacağı hususunda tarafıma bilgi verilmesi hususu ” şeklinde sorulduğu ve İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 27.06.2013 tarihli cevabı yazısında “ 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesi ile 30.12.2012 tarih 2851 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyesine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine ilişkin Tebliğin 5. Maddesi doğrultusunda resen terkin kapsamına alındığı, Müdürlüğümüzce firmanın sicil kaydının resen terkin edileceği ” bilgisi verildiğini, sonrasında müvekkillerince İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 18.11.2013 tarihli yazısı ile “ 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesine göre 15.11.2013 tarihinde …Turizm Seyahat ve Tic. A.Ş. firmasının resen terkin edildiğinin” öğrenildiğini, Görüleceği üzere müvekkilleri ve davacı tarafından imzalanan 04.01.2013 tarihli sözleşme, sözleşme tarihi itibarı ile hukuken faaliyette olmayan ve 27.07.2008 tarihinden itibaren organsız kalmış olan ve sözleşme tarafı şirketi temsil kabiliyeti ve yetkisi olmayan … tarafından münfesih şirket adına imzalanmış olduğundan, anılı sözleşme kurulduğu andan itibaren batıl hale gelmiş ve ihtarname ile bu hususların düzeltilmesi ve geçerli koşulların oluşturulması beklenmiş ise de gerçekleşmediğini, Nitekim Borçlar Kanunu’nun 27. Maddesi “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” şeklinde olup, hukuken sona ermiş bir şirket adına ve yetkisi olmayan bir kişi tarafından imzalanan sözleşmenin ve içeriğinin geçerli olması ve tarafları bağlayıcı olmasının hukuken mümkün olmadığını, sözleşme ilk kurulduğu andan itibaren batıl olup, hukuki işlemin (batıl) imkansız olduğu ileri sürülmemiş olsa dahi, bu hususu hakimin kendiliğinden dikkate alınmak zorunda olduğunu, Davacı … ile müvekkileri, diğer davalı … ve dava dışı … arasında 04.01.2013 tarihli Protokol imzalandığını, 04.01.2013 tarihli Protokolde “….. Turizm Seyahat isminin tüm haklarının devri, Koyulhisar Otogarında bulunan otogardaki yazıhanen kullanım hakkı, işletme ve telefon hatlarının devri, Ordu ili Mesudiye İlçesinde bulunan Otogardaki yazıhanen kullanım hakkı, işletme ve telefon hatlarının devri, İstanbul hudutları içinde bulunan … ismi adı altında hizmet veren yazıhanelerin kira sözleşmelerinin ve telefonlarının devri, devir yapılan tüm yazıhanelerde çalışan personelin ve yine tüm yazıhanelerin kira, elektrik, su, telefon ve resmi tüm borçları devir eden tarafından ödenecek olup 31.12.2012 tarihinde borçsuz olarak devri, Sivas-Koyulhisar ilçesinden, İstanbul veya diğer illere herhangi bir isimle direk ya da dolaylı bir şekilde turizm taşımacılık yapılmayacağı, …, Suat …ın herhangi bir isimle bu güzergahta direk ya da dolaylı olarak turizm taşımacılık yapılmayacağını taahhüt eder.” Denilerek, “ yukarıda sözleşmeye konu olan maddelerin istismar edilmesi yahut bu maddelere aykırı hareket edilmesi halinde … Turizm Seyahat adına bu sözleşmeye imza koyan … sorumlu ve yükümlü olacaktır. Protokol şartlarının yerine getirilmediği takdirde 300.000-TL bedel ödemeyi taahhüt eder.” denilerek imza altına alındığını, yine protokolde ödeme şartları ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin maddelere yer verildiğini, Müvekkillerinin protokol gereği ödemeleri yapmaya başladığını, ancak bir süre sonra davacı tarafından protokolde belirtilen şartların yerine getirilmemesi üzerine, şifahen araştırma yapıldığı ve 04.01.2013 tarihli sözleşmenin, sözleşme tarihi itibari ile hukuken faaliyette bulunmayan ve 27.07.2008 tarihinden itibaren organsız kalmış olan ve şirketi temsil kabiliyeti ve yetkisi olmayan davacı … tarafından imzalandığının öğrenildiğini, bu nedenle müvekkilleri tarafından davacıya Beyoğlu …. Noterliği’nin 29.07.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiğini,
Anılı ihtarnamede; 04.01.2013 tarihli protokol gereğince “Koyulhisar otogarında bulunan yazıhanenin telefon devrini, … Turizm Seyahat ve Tic.A.Ş.’nin tasfiyesini, … Turizm Seyahat ve Tic.A.Ş.’nin devredilmeden önceki tüm personel borçlarını, …n Turizm Seyahat ve Tic.A.Ş.’ye ait Vergi ve SGK borçlarını ödemediğiniz belirlenmiştir……sözleşmeden kaynaklı edimlerinizi yerine getirmemeniz sebebiyle, sözleşmede belirtilen tutarlar, işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğ edilmesinden itibaren ödenmeyecektir. Protokol’ün madde 7/b bendine göre yükümlülüklerini yerine getirilmediğinden dolayı hak sahibi olduğumuz 300.000-TL tutarındaki tazminat hakkımızı saklı tuttuğumuzu, ayrıca, ihtara konu protokolün, tarafınızın hiçbir yetkisi olmadan imzalandığını da şifahen öğrenilmiş olup, yetkisiz işlem yapmanızdan ötürü tüm yasal haklarımızı da saklı tutarız.” denilerek davacı tarafa belirtilen eksiklerin tamamlanması için 10 günlük süre verildiğini, ancak davacı tarafından bir kısım eksiklikler giderilmiş ise de iş bu tarihe kadar …Turizm Seyahat ve Tic.A.Ş.’nin tasfiyesi ve bu şirkete ait vergi ve SGK borçları ile personel borçlarının ödenmediği/kapatılmadığını, yerel Mahkemece araştırılmasını talep ettikleri bu hususlar araştırılmadan ve eksiklikler giderilmeden dosyanın bilirkişiye verildiğini, Yerel Mahkemenin 14.07.2017 tarihli celse ve 2 nolu arara kararı uyarınca, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması ve talep halinde yerinde inceleme yapılabileceği hususunda ara karar oluşturulduğunu, taraflarınca hem yerinde inceleme talebinde bulunulduğunu hem de dosyadaki eksik hususların tamamlandıktan sonra dosyanın bilirkişilere tevdii talep edildiğini, ancak dosyadaki eksiklikler tamamlanmadığı gibi müvekkilleri defter, kayıt ve belgelerinin de incelenmediğini, sadece davacı tarafın banka dökümleri incelenerek rapor oluşturulduğunu, söz konusu raporun hem hukuki hem de maddi anlamda eksik ve hatalı olup, denetime elverişli olmadığını,
Bilirkişi heyetinde, ara karada belirtilmesine rağmen, marka patent alanında uzman bir hukukçu bulunmadığını,
Raporda protokole istinaden devir bedeli karşılığı olarak toplam 340.000-TL ödenmesi gerektiği, davacının banka kayıtlarına göre 252.484,00-TL’nin ödenmediği, taleple bağlı kalmak kaydı ile 18.500-TL davacının alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır denildiği, ancak maddi hataya dayalı bu tespitlere katılmanın mümkün olmadığını, davacı taraf dahi dilekçesinde “ davalılar, sözleşmenin inikadı ile aylık ödemeleri ve taahhüt etmiş oldukları şekilde düzenli olarak ve aylık bazda yapmışlar ve fakat 2015 yılı Kasım ayından sonra ifa etmemeye başlamışlardır….” şeklinde beyanda bulunduğunu, dosyanın bilirkişilerce yeterince incelenmediğini ve eksik sonuçlara ulaşıldığını,
Müvekkilleri tarafından davacıya banka kanalı dışında da ödemeler yapılmış olup, davacıya yapılan bu ödemelerin makbuzlarının sunulduğunu,
Ayrıca cevap dilekçesinde daha önce açıklandığı üzere; müvekkilleri tarafından davacı …’e aylık 3.000.TL ödeme yapılmakta iken, protokol gereği davacıya ait olduğu düşünülen firmanın SGK ve Vergi borçlarının ödenmemesi üzerine, iyi niyetli olarak … Turizm Seyahat ve Tic. A.Ş. tarafından taksitlendirilmiş vergi ve SSK borçlarının müvekkillerince ödendiğini ve …’ den bunları teslim aldığına dair makbuzlar alındığını, aylık 3.000 TL’den vergi ve SGK borçları düşüldükten sonraki kalan kısmın …’in banka hesabına yatırıldığını, ancak müvekkillerinin en son yapmış oldukları ödemelere ilişkin yatırılan tutarlarda, davacı tarafından müvekkillerine verilmesi gereken makbuzların verilmediğini, protokolde “Devir yapılan tüm yazıhanelerde çalışan personelin ve yine tüm yazıhanelerin kira, elektrik, su, telefon ve resmi tüm borçları devir eden tarafından ödenecek olup 31.12.2012 tarihinde borçsuz olarak devrin…” gerçekleşeceği şeklinde anlaşılmış ise de davacı tarafından bu edimlerin de yerine getirilmediğini, Bilirkişi raporunda sözleşmenin geçerliliği hususunun tartışılmadığı gibi, davacı tarafın edimlerini yerine getirmediğine ilişkin beyan ve itirazlarının da hiç bir şekilde dikkate alınmadığını ve bu hususlarda herhangi bir değerlendirme de yapılmadığını, Bilirkişi raporunda davacı tarafa 252.484-TL borçlu olduklarına ilişkin tespitin kesinlikle hatalı ve yanlış olup, davacı tarafın haksız ve hukuk aykırı taleplerine yerel mahkemece zemin oluşturulduğunu, müvekkillerinin böyle bir borcu olmadığını,Yine … markasının sözleşme kapsamında müvekkillere devredildiği beyan edilmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, … markasının hak sahibi olan …Turizm Seyahat ve Tic. A.Ş. münfesih olduğundan ve Markanın Korunması Hakkındaki KHK kapsamında şirket tarafından süresinde yenileme başvurusu bulunmadığından, müvekkillerinin bir kısmı tarafından mevzuat gereği yasal başvurular yapıldığı ve yine mevzuat gereği bu başvuruya yapılan itirazlar geri çekildiği için… markasının hak sahipliğinin müvekkillerine geçtiğini, Davacı tarafından müvekkillerinin sözleşme kapsamında kendilerine bir kısım ödeme yapıldığı ve bu nedenle de sözleşmenin geçerli olduğu iddia edilmiş ise de kurulduğu andan itibaren batıl-geçersiz olan bir sözleşmeyi geçerli hale getirmediği gibi geçersiz sözleşmeye istinaden ödenmiş olan bedellerin de tabi borç olarak ödenmiş sayılması gerektiğini, Yerel Mahkemece müvekkilleri aleyhine asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş ise de, şartlar oluşmadığından, öncelikle sözleşme geçersiz olduğundan ve sonrasında alacak likit olmadığı gibi yargılamaya muhtaç bulunduğundan davacı yanın bu talebinin reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, aksine hukuken herhangi bir hakkı olmadığı halde müvekkilleri aleyhine icra takibi açan ve haklı itirazları üzerine huzurdaki davayı açan davacının talep ettiği alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/903 Esas 2018/550 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, itirazın iptaline ilişkindir.Davacı taraflar arasında 04/01/2013 tarihli protokol imzalandığını, protokolde kendisine yüklenen edimlerin yerine getirilmesine rağmen, karşı tarafın protokol ile üstlendiği edimlerin bir kısmını yerine getirmediğini, protokolle üstlenilen taksit ödemelerinin 2015 yılı Kasım ayına kadar yerine getirildiğini, 2015 Kasım ayında ve sonrasında ödenmesi gereken taksitlerin ödenmediğini takip tarihi itibarıyla ödenmeyen taksitler nedeniyle takipte talep ettiği kadar alacağı olduğunu, alacağın tahsili için yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, bir kısım davalılar vekili, protokolün başından itibaren geçersiz olduğunu, davacının protokol ile üstlendiği edimlerin bir kısmını yerine getirmediğini bu nedenle davacının alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ise süresinde cevap dilekçesi vermemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne takipte talep edilen asıl alacak yönünden itirazın iptaline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Taraflar arasında 04/01/2013 tarihli ve … Turizm Seyahat İsim Hakkı ve ticari faaliyetlerinin devri konusunda protokol düzenlendiği, protokolde, davacının söz konusu şirketin isim hakkını, protokolde yazılı çeşitli otogarlarda bulunan yazıhaneleri, yazıhanelerin işletme hakkını, telefonları karşı tarafa devredeceği, personele olan borçların ve yazıhane borçlarının davacı tarafından ödeneceği, davacının ve protokolde isimleri yazılı olanların Sivas-Koyulhisar ilçesinden başka illere her hangi bir isim altında direk veya dolaylı olarak turizm taşımacılığı yapmayacağı, bunun karşılığında karşı tarafın yine protokolde öngörülen şartlarda ödeme yapmayı kabul ve taahhüt ettikleri çekişme konusu değildir.Yine taraf iddia ve savunmalarına göre takip talebinde öngörülen Kasım 2015 tarihine kadar protokolde öngörülen ödemeler yapılmıştır. Kasım 2015 tarihinden itibaren taksitlerin ödendiği savunulmamıştır. Bu husus da çekişme konusu değildir.İhtilaf söz konusu protokolün başından itibaren geçersiz olup olmadığı noktasında çıkmaktadır. Davalılar, protokolde belirtilen şirketin protokol tarihi itibariyle zaten münfesih olduğunu, davacının şirketi temsile yetkili olmadığını, protokolde belirtilen bazı edimlerin davacı tarafça yerine getirilmediğini böylece taraflar arasında bir borç ve alacağın doğmadığını savunmaktadırlar.Protokole konu şirket protokol tarihi itibarıyla ticaret sicilde kayıtlı olup daha sonra ticaret sicilden terkin edilmiştir. Protokolde de şirketin tasfiyesi öngörülmüş olup, bunun davacı tarafça yerine getirileceği belirtilmiştir. Ticaret sicil kaydına göre şirket feshedilmiştir. Şirketin borçlarının davacı tarafça ödeneceği düzenlenmiş, borçlar davacı tarafça ödenmemiş ise de kamu borçları davacının taksit alacaklarından mahsup edilmek suretiyle davalılar tarafından ödenmiştir. Bu durum uzun süre devam etmiş, taraflar buna açık şekilde muvafakat etmiştir. Davalıların bu hususu protokolün geçersizliği için ileri sürmeleri hakkın kötüye kullanımı olmaktadır. Şirketin isim hakkının devredildiği açıktır. Bunun davacı tarafından yerine getirilip getirilmediğinin önemi bulunmamaktadır. protokolde şirketin markasının davalılar adına tescil başvurusuna yapılan itirazların geri alınacağı belirtilmiştir. Davalıların beyanlarından marka tescil başvurusuna yapılan itirazların geri çekildiği, markanın davalılar adına tescilinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Protokolün diğer hükümlerine davacının aykırı davrandığı iddia edilmemiştir. Taraflarda protokolü uzun yıllar devam ettirmiş, protokol hükümleri gereğince en son Kasım 2015 tarihli ödemeye kadar ödemeler yapılmıştır. Davalılar 29/03/2013 tarihli ihtarname ile protokolde öngörülen bazı edimlerin yerine getirilmesi hususunda davacıya ihtar çekmişler ve ihtarda süre vermişlerdir. Ancak bu ihtarnameden sonra protokol ile üstlendikleri ödemeleri her hangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin yerine getirmeye devam etmişler, protokolün geçersizliğine veya iptal edildiğine ilişkin bir ihtarname göndermemişlerdir. Buna göre ihtarnamede öngörülen eksik hususların tamamlandığı ve tarafların protokol hükümlerinin geçerli olduğu konusunda mutabık kaldıkları anlaşılmaktadır. Bundan sonra protokolün başından itibaren geçersiz olduğunu ileri sürmek hakkın kötüye kullanımı olmaktadır. Taraflar arasında imzalanan protokol geçerli olup protokol ile üstlenilen edimlerin ifası gerekir. Davalılar, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacının talebini aşar şekilde ve kabulünün aksine kendilerinin yaptıkları ve ihtilaflı olmayan ödemeler konusunda da borçlu oldukları şeklinde sonuç bildirilmesinin hatalı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüşler ise de, bilirkişi raporu sadece davacı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ve davacı adına davalılar tarafından yapıldığı kabul edilen kamu alacaklarına ilişkin ödeme miktarları dikkate alınmadan hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu takdiri delil olup HMK’nın 282. maddesine göre hakim bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceğinden ve mahkemece salt bilirkişi raporuna göre değil diğer delillere göre karar verildiğinden davalıların bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davalılar her ne kadar protokolün başından itibaren geçersiz olduğunu ileri sürmüşlerse de protokol geçerli olup, davacının protokol ile üstlendiği edimleri yerine getirmediği ispatlanamamış, protokolün feshedildiğine ilişkin bir delil de dosyaya sunulmamıştır. Davalılar Kasım 2015 tarihinden itibaren takip tarihine kadar protokolde öngörülen taksitleri ödediklerini iddia ve ispat etmediğinden, bu alacağın tahsili için yapılan takibe itirazları haksız olmakla davanın asıl alacak yönünden kabulü ile takibe itirazın iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Takipte talep edilen alacak likit ve belirli olup davalılar itirazlarında haksız bulunduklarından şartları oluşmakla icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalıların yerinde olmayan istinaf başvurularının reddi gerekir.Bu nedenle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar …, …, … ve …’nın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.263,74.TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından yatırılan 316,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 947,74.TL’nin istinaf eden davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.