Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1620 E. 2019/74 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1620 Esas
KARAR NO : 2019/74 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/706 Esas
TARİH : 08/08/2018
KARŞI TARAF
TALEP : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 23/01/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin, davalının üretimini yaptığı seramik ürünlerinin satışını yaptığını, bu bağlamda davalı şirkete kredili mal alımı nedeniyle doğacak borçların teminatı için … Bank A.Ş’nin 13/06/2016 tarihli, .. . nolu ve 500.000,00 TL tutarlı kesin teminat mektubu verildiğini, davalı şirketin 15/06/2017 tarihinde yasaya, ticari ahlak ve teamüllere aykırı bir şekilde davacı şirket işyerinde asılı bulunan NG Kütahya Seramik Tabelalarını haber vermeksizin ve bilgilendirmeksizin sökmek suretiyle tek taraflı olarak müvekkili ile olan ticari ilişkisini sonlandırdığını, davalının, müvekkilinin ödemesini yaptığı ürününü vermediği gibi parasını dahi iade etmediğini, davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi bizzat kendisi ihlal etmişken ve ticari ilişkiyi de kendisi sonlandırmışken, diğer taraftan da haksız, soyut ve mesnetsiz olarak “teşhir katkı payı” adı altında 31/07/2017 tarihli ve 303.397,00 TL tutarında E-fatura düzenleyerek müvekkiline elektronik ortamda tebliğ ettiğini, müvekkilinin de usulsüz ve mesnetsiz olarak düzenlenen bu faturayı sistem üzerinden davalıya iade ettiğini, düzenlenen faturaya hem sistem üzerinden ve hem de noter kanalıyla itiraz edilmesine karşın, davalının ısrarını sürdürerek bir kez daha 15/08/2017 tarihinde yine “teşhir katkı payı” adı altında 303.397,00 TL tutarında E-fatura düzenleyerek yine elektronik ortamda tebliğ ettiğini, E-faturaya bir kez daha itiraz edildiğini, davalının İstanbul Anadolu 3. Ticaret Mahkemesinin 2017/1076 E. Sayılı dosyasıyla açtığı alacak davasında da 24/03/2014 tarihli Münhasır İş Ortakları Teşhir Sözleşmesini ileri sürdüğünü, sözleşmenin “KOŞULLAR” başlığı altındaki hükmünün ihlal edildiğinden bahisle “teşhir katkı payı” adı altında 303.397,00 TL tutarında fatura bedelinin tahsilini istediğini, oysa davalı tarafından ileri sürülen 24/03/2014 tarihli Münhasır İş Ortakları Sözleşmesinin “Koşullar” başlığının hemen altında, “Yetkili Satıcı aşağıda belirtilen koşulları 3 yıl süre ile yerine getirmek durumundadır” şeklinde sözleşme hükmü olduğunu, davalı tarafın İstanbul Anadolu 3. Ticaret Mahkemesinin 2017/1076 E. Sayılı dosyasıyla açtığı alacak davasına sunduğu dilekçesinde de müvekkil şirketin sözleşmeyi ihlal ettiğine dair dosyaya herhangi bir delil sunmadığını, teminat mektubunun sadece ve sadece kredili mal alımı nedeniyle verildiğinin teminat mektubu metninden de açıkça belli olduğunu, davalının teminat mektubunu kredili mal alımı nedeniyle değil başka nedenle nakde çevirdiğini, bunu da müvekkiline keşide ettiği ihtarnamede kabul ettiğini bu nedenle teminat mektubunun nakde çevrilmesinin haksız olduğunu, müvekkili şirketin davalıya borcu kalmadığının tespitine, haksız nakde çevirme nedeniyle ve cari hesap alacağı olmak üzere toplam 303.426,91 TL tutarındaki alacağın faizi ile tahsiline, bu nedenle alacak miktarı kadar borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 08/08/2018 tarih 2018/706 Esas sayılı ara kararında;
“Teminat mektubunun nakde çevrilme işleminde davacı yada davalının haklı olup olmadığı hususu ancak yapılacak yargılama sonucunda tespit edilebileceği…”gerekçesi ile,
İhtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesinin tarafların haklılık ve alacak durumlarının yargılamayı gerektirdiğinden bahisle ihtiyati haciz isteminin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin, E.2011/2393, K.2011/4488 ve T. 06.04.2011 tarihli kararında “ İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir koşul da kanunda öngörülmemiştir.” denilmek suretiyle ihtiyatı haciz kararı için yaklaşık ispatın yeterli olduğu ve alacağın yargılamayı gerektirdiği şeklinde bir koşulun yasada öngörülmediğinin vurgulandığını, .
İhtiyati haciz kararı için yaklaşık ispat kuralının uygulanacağı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin sair kararlarında vurgulandığı gibi, Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf incelemesi neticesinde verdiği kararlarında da ihtiyati haciz kararı için “yaklaşık ispat” ilke kararı devam ettirildiğini, İhtiyati hacizin hukuki himaye tedbirlerinden olup, diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya dair yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek olmadığını, sadece alacaklının alacığının teminat altına alınması için bir hukuki himaye tedbiri olduğunu,
Dava dilekçesinde ayrıntılı açıklandığı üzere, davalı şirketin, müvekkili şirketin, sadece ve sadece kredili mal alımı nedeniyle davalıya verdiği 500.000-TL tutarlı teminat mektubu, davalı tarafından, ticari ilişkiyi sona erdirdikten sonraki süreçte cezai şart hükümleri çerçevesinde düzenlediğini ileri sürdüğü “teşhir katkı payı” açıklamalı ve 303.397,00-TL tutarlı e-faturanın tahsili amacıyla müvekkili şirketin kredili mal alımı nedeniyle davalıda bulunan 103.497,62-TL. tutarındaki alacağı düşülerek, teminat mektubunun 199.929,29–TL.lık kısmını nakde çevirdiğini, böylelikle davalının İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1076 E. sayılı dosyayla dava konusu ettiği teşhir katkı payı” açıklamalı ve 303.397,00-TL tutarlı e-fatura bedelini dava neticelenmeden haksız olarak tahsil ettiğini, . Söz konusu faturanın müvekkili şirket tarafından kabul edilmediği ve itiraza uğradığı için de davalı şirket tarafından İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1076 E. sayılı dosyasıyla alacak davasına konu edildiği ve davanın halen derdest olduğunu, davalının düzenlediği faturayı gerekçe göstererek açtığı alacak davası devam ederken, müvekkilinin kendisine sadece ve sadece kredili mal alımı nedeniyle verdiği teminat mektubunu paraya çevirmesinin kesinlikle mümkün olmadığını, davalının, müvekkili şirkete düzenlediği faturanın haklı olup olmadığı ancak İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1076 E. sayılı dosyadan görülen dava neticesinde belli olacağını, Müvekkili şirketin alacağının muaccel olduğunu ve rehinle teminat altına alınmadığını, teminat mektubunun davalı tarafından haksız olarak nakde çevrilmesi üzerine, davalıya, Kadıköy 31. Not.13.06.2018 tarih ve 9491 yevmiyesi ile ihtarname keşide edildiğini, ihtarname ile müvekkili şirketin teminat mektubunun bozdurulması nedeniyle olan 199.929,29–TL.ve kredili mal alımı nedeniyle davalıya ödenen fakat davalı tarafından mal gönderilmemesi nedeniyle davalıda mevcut 103.497,62-TL cari alacağı olmak üzere, toplamda 303.426,91-TL. alacağın derhal ödenmesinin davalıya ihtar edildiğini,
Davalı şirketin müvekkili şirket ihtarnamesine Beyoğlu … Noterliğinin, 22.06.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verdiğini, cevabında cezai şart hükümleri çerçevesinde müvekkili tarafından doğrudan ve dolaylı yapılan tüm harcamalar bakımından teşhir katkı payı adı altında 303.397,00-TL fatura düzenlendiğini, anılan fatura bedeli tarafınızca hukuka aykırı gerekçelerle bugüne kadar kendilerine ödenmediğini bu nedenle de “teşhir katkı payı” alacağı bakımından teminat mektubunu paraya çevirdiklerini ve bu sebeple de 103.497,62-TL. tutarındaki müvekkil şirketin önceden olan cari alacağının ve teminat mektubunun bozdurulması nedeniyle olan 199.929,29–TL. alacağının (Toplamda 303.397,00-TL) ödenmeyeceğini müvekkili şirkete bildirdiklerini, İhtiyati haciz kararı için Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarında vurgulanan yaklaşık ispat kuralının yerine getirildiğini, (Yargıtay 19. HD.nin 2016/530 E. , 2016/10261 K. sayılı ve 07/06/2016 tarihli kararı, Yargıtay 19. HD.nin 2015/685 E., 2015/13030 K. ve 19/10/2015 tarihli kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 07.02.2018 T. , 2017/5969 E. ve 2018/159 K. Sayılı Kesin Kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 19.04.2018 T. , 2018/1383 E. ve 2018/1039 K. Sayılı Kesin Kararı,)
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırıldırılmasına, fazlaya dair alacak hakları saklı kalmak kaydıyla 303.426,91.TL alacağın karşılığında borçlunun taşınır, taşınmaz malları ve 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/706 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Talep teminat mektubunun haksız nakde çevrilmesi nedeniyle ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir
Somut olayda davacı alacağın tahsili için dava açmış olup, henüz yargılamada deliller toplanmamıştır. Tarafların davada haklılığı ve davacının alacağının olup olmadığı yapılacak yargılama sonucunda belirlenecek olup söz konusu aşamada muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gibi alacağın varlığı da yaklaşık olarak ispatlanamamıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, reddedilen ihtiyati haciz talebi yönünden talep edenin haklılığını yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlayamamış olmasına, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesine göre İİK 257. maddede öngörülen şartlar oluşmadığından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.