Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1598 E. 2018/1302 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1598 Esas
KARAR NO : 2018/1302 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : … ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2018 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2018/62 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli) – İhtiyati Tedbir Talebi.
KARAR TARİHİ: 19/12/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen 11/06/2018 tarihli ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili 07/06/2018 tarihli dilekçede özetle; kayyum raporu incelendiğinde dosyada 4 aylık sürede şirketin 1.905.545,90 TL zarar ettiğini, kurulduğu andan itibaren sürekli kar eden bir firmanın ilk defa yaklaşık 500.000,00 TL kadar zarar ettiğini, ilk defa zarar eden şirketin zararının ise bu huzurdaki dava açıldığında gerçekleştiğini, şirketin evraklarının incelenmesinde bir kısım rakamlarda ciddi şüpheler oluştuğunu, 2018 yılının ilk 4 ayında icra masraflarında 321.687,14 TL harcama yapıldığının görüldüğünü, ilk 3 ayında ise 238.702,46 TL harcama görüldüğünü, sadece nisan ayında 82.984,68 TL harcamanın hayatın olağan akışına ters olduğunu, davalı şirketin her ne kadar stok değer ve sayımını gösterir fiili ve resmi stok değerlerini mahkemeye sunmuşsa da sunulan stoklar incelendiğinde, stokta bulunan bir malın değerinin satış fiyatından daha yüksek olduğunu, bunun şirketin zarara uğradığını gösterdiğini, stokta bulunan bir kısım malların satış faturası, alış faturası ve kayyıma şirket tarafından sunulan ve mahkememiz dosyasında bulunan stok değerleri ile kıyaslanmasının gerektiğini, bir başka yapılan incelemede şirketin aylık 184.258,78 TL kredi borcunun bulunduğunu, şirkette daha önceki yıllara bakılacak olursa daha az ciro ile birçok gayrimenkul satın alındığını, fakat geçen yıllarda sürekli kredi çekilerek borca girdiğini, aynı zamanda hiçbir mülk alınmadığının görüldüğünü, ayrıca davalılar vekilinin daha önceki dilekçelerinde ısrarla şirketin iyi yönetildiği gibi bir kısım savunmalarda bulunduğunu, son ayda görüldüğü gibi 1.905.545,90 TL zarar ettiğini, davalılar vekilinin savunmasının bu konuda yersiz olduğunu, şirkette onay ve denetmen kayyumu değil tam yetkili kayyum atanmasını talep ettiklerini, zira şirketin davalılar tarafından sürekli içinin boşaltıldığını düşündüklerini, son 4 ay zarar etmesinin de bu düşüncelerini ciddi olarak desteklediğini, ayrıca sundukları delillerinden çok ciddi şüpheler oluşturduğunu belirtmiş ve mahkemeye sunulan stok değerleri ile piyasadaki stok değerleri arasında ciddi farklılıklar bulunduğundan sundukları ürünlere ilişkin alış faturalarının mahkemeye sunulması için müzekkere yazılmasını ve kurulduğu günden beri kar yapan bir şirketin ilk defa zarar etmiş olduğundan, sadece denetim ve onay değil yönetim kayyumu atanarak …’un şirket yetkilerinin kaldırılmasını ve geçmiş yılların detaylı mizanlarının mahkememiz dosyasına ibraz edilmesi (son 5 yıllık) için davalı şirkette müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 11/06/2018 tarih ve 2018/62 Esas sayılı ara kararı ile;
” … Davacılar vekilinin kayyımın tam yetkili hale getirilmesi ve diğer yetkili davalı …’un yetkisinin kaldırılması yönündeki istemi 15/02/2018 tarihli ihtiyati tedbir ara kararında yazılan gerekçe ile reddedilmiştir. Gerekçede belirtildiği gibi işbu dava yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması istemine ilişkin olmadığından mevcut yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir istemi reddedilmiş, davacı tarafın ihtiyati tedbir istemi TTK 636/3 ve HMK 389 maddeleri uyarınca irdelenerek denetim ve onay kayyımı atanmıştır. Yargılamanın bulunduğu aşama itibari ile işbu kararı değiştirecek bir durum mevcut olmadığından davacı tarafın bu yöndeki isteminin reddi gerekmiştir…. ” gerekçeleri ile;
“Davacılar vekilinin denetim ve onay kayyımının yetkisinin şirketi tam yetkilisi olarak atanması yönündeki talebinin reddine,
Davalılar yönünden hem Vergi Dairesine hem de İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması yönündeki istem yönünden muhtariyetlerine … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile;
Red kararının isabetsiz bir karar olup istinaf edilmesi zarureti doğduğunu,
Davalı şirketin, yetkilisi … tarafından çok ciddi zarara uğratıldığını,
Şirkete ait olan gayrimenkullerin değerinin çok altında satıldığını, şirketin yüksek meblağlarda zarara uğratıldığını, bu hususların kayyım raporları ile sabit olduğunu,
…’ un 2017 yılında şirkete tam olarak 9.036.450,35 TL borç verdiğini, yani şirketin tasfiyesi halinde …’ un şirketten tam olarak 9.036.450,35 TL 2017 YILI İTİBARİ İLE ALACAKLI olduğunu, 2018 yılında ise 8.893.551,34 TL ALACAKLI olduğunu, yani …’ un şirketten 1 yılda 150.000,00 TL para çektiğini, şirkete çok acil tam yetkili kayyum atanması gerektiğini,
Zira şirketin yakında borca batık bir hale geleceğini, …’ un hiçbir geliri olmadığını, hiçbir geliri olmayan bir şahsın şirkete 9.000.000,00 TL borç veremeyeceğini ve 4.000.000,00 TL de sermaye artırımı ödeyemeyeceğini, yani toplamda 13.000.000,00 TL’ lik ödeme yapamayacağını, …’ un bu miktarda büyük bir meblağı şirketin yapmış olduğu kayıt dışı satışlardan finanse edildiğini düşündüklerini,
Davalı firmanın, kayıt dışı satış yapıp davalı şirketin aktifini artırmamakta, aksine şirketi zarara sokmakta olduğunu, aynı zamanda matrah artırımı ile de cezai sorumluluktan kurtulmakta olduğunu, davalıların ürünleri alış faturalarını Mahkemeye sunmaları gerektiğini,
Stoklar incelendiğinde stokta bulunan malın değerinin satış fiyatından daha yüksek gösterildiğini, şirketin zarara uğradığını tespit etmiş olduklarını, bu sebeple stokta bulunan bir kısım malların satış faturasının, alış faturası ve kayyuma şirket tarafından sunulan ve dosyada bulunan stok değerleri ile kıyaslanması gerektiğini,
İlk Derece Mahkemesi’ nin alış faturaların celbini istemediğini, alış faturaların celbi halinde iddialarının haklılığı ortaya çıkması halinde …’un şirketi kasıtlı bir şekilde zarara soktuğunun tespit edileceğini, bu durumda tedbiren yetkilerinin kaldırılması gereği doğduğunu,
Davalı şirkette gayri resmi satış yapıldığını ve edinilen kârın mali tablolara yansımadığın, bu durumun ilgili nakdi sermaye artışı ile de ortada olduğunu, bu iddialarının gerçek bir duruma yönelik olup incelenmesinin hakkaniyetin gereği olduğunu, dava konusu olayla ilgili tek ve yetkili kayyım olarak yönetim kayyımı istemlerinin haklılığının ortada olduğunu, çünkü davalı şirket yönetimindeki şahısların kasten davacı müvekkilini zarara uğratmaya çalışmakta olduklarını, bu durumun tespitinin ancak tek ve yetkili kayyım atanması ile ortaya çıkabileceğini,
Kayyum raporu incelendiğinde dosyada 4 aylık sürede tam 1.905.545,90 TL zarar ettiğinin görüleceğini, kurulduğu andan itibaren sürekli kar eden bir firmanın ilk defa aylık yaklaşık 500.000,00 TL kadar zarar ettiğini,
Müvekkilinin zararı çok ciddi boyutlara ulaşmadan ve telafisi mümkün olmayacak zararların daha fazla ortaya çıkmasına mahal vermemek adına ivedilikle …’un yetkilerinin kaldırılarak yönetim kayyumunun tam yetkili olarak atanmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla;
-İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/62 E. Sayılı dosyasına ilişkin verilmiş olan 11/06/2018 tarihli ara kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına,
-Şirket ortağı …’un yetkilerinin;
Kayyum raporu ile ortaya çıkan ;
– Ümraniyedeki gayrimenkulün satışından kaynaklı yaklaşık 11.500.000 TL ile 6.000.000,00 TL arasındaki zararın tespiti,
-Kayyuma sunulan stok değerli ile piyasa değerleri arasında ciddi farklılar olması,
-Şirketin 2018 yılı ilk 4 ayında yaklaşık 2.000.000 TL zarara uğratılmış olması,
-Şirketin, …’a yaklaşık 9.000.000 TL borçlu olması,
-Şirketin kredi borçlarının geçen yıla göre 100.000 TL’den fazla artması,
-Şirket harcamaların bir önceki yıla göre yaklaşık 2-3 katı artması nedenleri ile;
kaldırılarak; tarafsız ve bağımsız tam yetkili yönetim kayyumunun atanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep haklı nedenlerle şirketin tasfiyesi olmadığı takdirde davacı ortağın payının gerçek değeri ile ödenerek şirket ortaklığından çıkması davasında, davalı şirket yetkilisinin yönetim hakkının kaldırılması ve yerine yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, davacılar vekilinin değişen şart ve koşullar nedeniyle mahkemece taleplerinin reddi ile şirkete denetim kayyımı atanması yönünde verilen 15/02/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının yeniden gözden geçirilerek ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, mahkemece istem yukarıda belirtilen gerekçe ile reddedilmiştir.
Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile talep ettiği şirket yetkilisinin yönetim hakkının kaldırılması ve yerine yönetim kayyımı atanması talebi mahkemece 15/02/2018 tarihli ara kararla reddedilmiş, şirkete denetim kayyımı atanmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin iş bu kararı istinaf etmesi üzerine anılan karar dairemizin 11/07/2018 tarih 2018/918 E. 2018/697 K. sayılı kararı ile davalılar vekilinin de anılan ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği, mahkemece HMK 394/4 maddesinde öngörülen şekilde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden itiraz hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kaldırılmış ve yeniden karar verilmek üzere dosya mahkemesine geri çevrilmiştir.
Bu defa davacılar vekili durum ve şartların değişmesi nedeniyle mahkemeden yeniden ihtiyati tedbir talep etmiş mahkemece istinafa konu karar verilmiştir. Uyaptan yapılan kontrolde dairemizce geri çevirme kararı üzerine davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazı hakkında duruşma açılarak 12/09/2018 tarihli davalı vekilinin mahkemenin 15/02/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine, davacı vekilinin itirazlarının istinaf aşamasında olduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Somut olaya gelince mahkemece haklı nedenlerle şirketin tasfiyesi olmadığı takdirde şirket ortaklığından çıkma davasında davalı şirkete ihtiyati tedbir yoluyla denetim kayyımı atanmıştır.
Dava şirket yöneticisinin sorumluluğu veya yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması davası olmayıp tasfiye veya şirket ortaklığından çıkmaya ilişkindir. Yönetim yetkisi kaldırılması istenen … davalı şirketin %75 hissesine sahip ortağı olup davalı şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkilidir. Gerek Mahkemenin 15/02/2018 tarihli ara kararında gerekse durum ve koşulların değişmesi nedeniyle talebin yenilenmesi üzerine verdiği istinaf konu 11/06/2018 tarihli ara kararında belirtildiği üzere davacının iddialarının henüz kanıtlanmamış olmasına rağmen, taraflar arasında ciddi uyuşmazlık bulunduğu, şirket ortaklarından birinin davanın devamı süresince temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanmasının davacı açısından önemli zarara sebebiyet vereceği endişesi yaratması, tarafların hak ve menfaatleri arasında dengenin korunması ihtiyacı gözetildiğinde davalı şirkete denetim kayyımı atanmıştır.
Davalı şirketin ticari faaliyetlerine devam etmesi, şirketin ticari faaliyetlerinin hacmi, temsil ve ilzama yetkili ortağın şirketin %75 hissesine sahip olması, davacı iddialarının yargılamayı gerektirip henüz yaklaşık olarak ispatlanamamış olması, dosya kapsamı ve yargılamanın bulunduğu aşama dikkate alındığında, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre mahkemece davalı şirkete denetim kayyımı atanması yönünde verilen ihtiyati tedbir kararı gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler vekili tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı, istinaf edenler vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/12/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.