Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1594 E. 2020/225 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1594
KARAR NO : 2020/225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/611 Esas – 2018/720 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı … A.Ş’nin bayisi olarak faaliyet göstermekte iken, davalı tarafça müvekkili şirketin haklı gerekçe gösterilmeksizin sisteme girişinin engellendiğini, sonrasında Beşiktaş .. Noterliğinin 03/05/2012 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin feshedildiğini öğrendiklerini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi davalı tarafça müvekkili şirketin Aralık 2011, Ocak 2012, Şubat 2012 aylarına ilişkin olarak yapılan işlemlerde bu aylara ait usulsüz fatura tahsil edildiği iddiası ile feshedildiğini, müvekkilinin söz konusu fesih işleminin usulsuz ve hukuka aykırı olması sebebiyle defalarca davalı şirket yetkilileri ile görüştüğünü ve feshe konu edilen usulsüz işlemlere ilişkin bilgi ve belgeler hakkında taraflarına açıklama yapılmasını istediğini, davalı tarafça hiçbir bilgi verilmediği gibi söz konusu varlığı meçhul usulsüz işlemler sebebiyle müvekkilinin bayilik sözleşmesinin hukuka aykırı olarak feshedildiğini, davalı şirket ile müvekkil arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin müvekkiline verilmediğini, davalı şirket tarafından hazarlanan ve matbu olan bayilik sözleşmesinde müvekkilinin müdahalesine izin verilmediği gibi kendi çıkarları doğrultusunda hakkaniyete aykırı olarak keyfi bir şekilde defalarca sözleşme hükümlerini değiştirildiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan bayilik sözleşmesi uyarınca …bank T.A.O. Ankara/ Ostim Şubesi tarafından düzenlenen teminat mektubunun söz konusu bayilik sözleşmesi davalı şirket tarafından tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshedildiği için müvekkiline iadesinin gerektiğini, ancak davalının keşide edilen ihtarnameye rağmen teminat mektubunu iade etmediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin bayiliği süresince davalı şirket nezdinde doğan tüm alacaklarının ve hak kazandığı primlerin şimdilik 100,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile müvekkilene ödenmesini, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshedildiğinin tespiti ile haksız fesih sebebiyle uğranılan zarar için şimdilik 100,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faiz ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili şirket arasında 01/07/2010 tarihinde bireysel bayilik sözleşmesi imzalandığını, bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından keşide edilen 03/05/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ve 17/05/2012 tarih ve … yevmiye numaralı düzeltme ihtarnamesi ile davacının satış performans hedeflerini yerine getirmediğinin ve satışlarının bu hedeflerinin altında kaldığının tespit edilmesi sebebiyle feshedildiğini, davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddalarının haksız olduğunu, davacı yanca teminat mektubunun taraflarına iade edilmediği iddia edilmiş ise de; teminat mektunun davacıya gönderildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasındaki borç alacak süresinin tamamlandığını bildirerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 25/06/2018 tarih ve 2014/611 Esas – 2018/720 Karar sayılı kararı ile;
” … Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalının taraflar arasında akdedilmiş olan bayilik sözleşmesini haksız surette feshettiği, prim ve cezai şart kesintilerinin neye göre yapıldığının dayanak belgelerinin sunulmadığı, bu sebeple davacı tarafın haksız surette kesilen prim ve cezai şart kesintilerinin iadesini talep edebileceği, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan 63.40 TL’lik kar kaybı ve 1.050 TL teminat mektubunun geç teslim edilmesinden doğan komisyon ödemesinin davalıdan tahsilini talep edebileceği hüküm vermeye elverişli son bilirkişi raporu ile anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” 1-Davanın kısmen kabulüne, 63.40 TL kar kaybı, 1.050 TL komisyon bedeli, 7.720,41.TL ceza uygulama bedeli olmak üzere toplam 8.833,81 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olup istinaf incelemesi sonucunda bozulması gerektiğini,
Usule ilişkin olarak;
Rapora itirazları doğrultusunda yeni bir rapor veya ek rapor dahi alınmaksızın, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Esasa ilişkin olarak; Müvekkili şirket tarafından bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının bir zararı veya müvekkil şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını,
Dosyada mübrez hedef satış rakamlarını içeren tablo ve bayi tarafından gerçekleştirilen satış rakamlarının bulunduğu tablo incelendiğinde davacının kendisine verilen hedeflere ulaşamadığının görüldüğünü, müvekkili şirketin bayilik sözleşmesinden beklediği esas faydalardan birinin hedeflerin gerçekleştirilerek bayilik faaliyetlerinin sürdürülmesi olup ilgili hedef gerçekleştirme oranlarının müvekkil şirket tarafından birçok girdi hesaba katılarak belirlenip bayilere duyuru aracılığıyla bildirilmekte olduğunu, bu hususun bayilik sözleşmesinde belirtilmiş olup bayinin de kabulünde olduğunu, ekonomik ve sosyal hareketliliğin etkisinde kalarak değişkenlik gösteren performans hedeflerinin en az bir yıl yürürlükte kalmak üzere imzalandığını Bayilik Sözleşmesi içeriğinde kesin rakamlar ile gösterilmesinin mümkün olamadığını, kendisine verilen hedeflerin altında kalan bayinin sözleşmesinin de müvekkil şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, bu sebeple bayilik sözleşmesinin feshi haklı olduğundan davacının tazmin edilmesi gereken herhangi bir zararı da söz konusu olamayacağını, bu halde müvekkil şirketi 8.833,81-TL ödemeye mahkûm eden hükmün kaldırılması gerektiğini, Bayiye kesilen cezaların, bayi tarafından bayilik sözleşmesinin eki olarak imzalanan ceza sistematiğinde açıkça gösterilen sebepler ve oranlara uygun olduğunu, Davacı … A.Ş. ile müvekkili şirket arasında gerçekleşen bayilik ilişkisinde prim, prim iade – ceza kesintisinin taraflar arasında imzalı 01.07.2010 tarihli bayilik sözleşmesine ve bayilik sözleşmesinin eki niteliğindeki ve taraflarca imzalanmış olan ceza sistematiğine göre gerçekleştirildiğini, taraflar arasında uygulanan sözleşmeye göre bayi tarafından prim ve ek ödemeler tahsil edilirken müvekkili şirketin aynı kapsamda tertip ettiği prim iade-ceza ödemelerinin ihtilaf konusu olmasının kabul edilemeyeceğini, bayilik ilişkisinin başından beri aynı hüküm ve kuralların her iki taraf için de geçerli ve bağlayıcı olduğunu, müvekkili şirketin bayi sözleşmesinin kendisine vermiş olduğu hak ve yetkileri kullandığını, Yerel Mahkemenin 2014/611 E. ve 2018/720 K. sayılı kararının 4. sayfasının son paragrafında “Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalının taraflar arasında akdedilmiş olan bayilik sözleşmesini haksız surette feshettiği, prim ve cezai şart kesintilerinin neye göre yapıldığının dayanak belgelerinin sunulmadığı, bu sebeple davacı tarafın haksız surette kesilen prim ve cezai şart kesintilerinin iadesini talep edebileceği…” şeklinde gerekçeye yer verildiğini, dosyada mübrez belgeler yeterince incelenmeksizin oluşturulan hükmün hukuka aykırı, eksik ve hatalı olduğunu, ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 02.03.2017 tarihli 2016/5618 E. ve 2017/1675 K.; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 30.01.2018 tarihli 2016/12577 E. ve 2018/234 K. ) Bu aşamada davacının kendisine uygulanan cezalara, faturalara itiraz etme hakkı bulunmadığından ceza faturalarından dolayı uğranılan zarar talebinde bulunamayacağını,
…bank T.A.O. Ankara/ OSTİM Şubesi tarafından düzenlenen teminat mektubunun müvekkil şirket tarafından geç iade edilmesinin söz konusu olmadığını, Dosyada mübrez Bayilik Sözleşmesi ve Müvekkili Şirketin uyguladığı prosedür gereği davaya konu bayilik sözleşmesinin feshinin ardından mutabakat sürecinin işletilmekte olduğunu, bu süreçte bayi ile müvekkili şirket arasında borç – alacak ilişkisi hesabı yapılarak işbu süreçte bayinin müvekkili şirkete borçlu çıkma ihtimaline karşı teminat mektubunun şirket uhdesinde tutulduğunu, bu sürecin sonunda teminat mektubunun iade edilmekte olduğunu, davacının tüm bu süreçten haberdar olduğunu, mutabakat süreci tamamlandıktan sonra teminat mektubunun kendisine iade edildiğini, Usulüne uygun şekilde davacıya iade edilen teminat mektubunun geç iadesi sebebiyle müvekkil şirket tarafından davacıya 1.050,00-TL komisyon bedeli ödenmesine ilişkin hükmün bozulması gerektiğini beyanla; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 25.06.2018 tarih ve 2014/611 E – 2018/720 K sayılı kararının kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kar kaybı alacağı ile davalı tarafça teminat mektubunun geç iadesi nedeniyle uğranılan zarar ve haksız uygulanan prim ve ceza şart kesintisinin iadesi istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından süresinden önce haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle kar kaybına uğradığını, ayrıca davalının haksız olarak prim ve cezai şart kesintisi yaptığını, sözleşmenin teminatı olarak verilen teminat mektubunu ihtara rağmen geç iade ederek zarara uğramasına neden olduğunu belirterek kısmi alacak davası açmış, ıslahla taleplerini arttırmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bilirkişi incelemesi HMK’nın 266 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 282. maddeye göre bilirkişi raporu takdiri delil olup hakim diğer delillerle birlikte bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe değerlendirecektir. Mahkeme de bilirkişi raporlarını diğer delillerle birlikte değerlendirmiş olup, gerekçesi de belirtilerek bilirkişi raporunun bir kısmını kabul etmiş, bir kısmını ise farklı değerlendirerek kararını vermiştir. Davalı tarafın bilirkişi raporlarına ve çelişki giderilmesi için yeniden rapor alınması gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davaya konu taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 20 maddesinde sözleşmenin feshi düzenlenmiş olup, davalı sözleşmenin feshinin davacının satış performansının düşmesine, davacının usulsüz fatura tanzim etmesine hem de sözleşmenin 20.2 maddesine dayandırmıştır. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere, davalı davacının satış performansının düşmesinin haklı fesih sebebi olduğunu, satış performansı konusunda taraflar arasında bir taahhüt bulunduğunu, taahhüde rağmen gerekli satış performansının gösterilmediğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalının fesih sebebi olarak dayandığı bu gerekçe haksız olmuştur. Davalı, davacının usulsüz fatura düzenlediğini ispatlayamamıştır, bu fesih sebebi de yerinde değildir. Davalının dayandığı bu fesih sebepleri ispatlanamadığından bu nedenlere dayalı feshin haklılığından bahsedilemeyecektir. Ancak sözleşmenin 20.2 maddesi davalıya her hangi bir neden göstermeksizin 7 gün önceden ihtar etmek suretiyle sözleşmeyi fesih hakkı tanımıştır. Mahkeme de davalının sözleşmenin 20.2 maddesine göre fesih hakkını kullandığını kabul etmiştir. Ancak davalının sözleşmenin 20.2 maddesinde öngörülen fesih süresine uymadan yani 7 günlük süreyi beklemeden davacının ekranını kapatmak suretiyle fiilen 7 gün önceden sözleşmeyi feshetmesi haksız olmuştur. Bu 7 günlük süre için davacının kar kaybı alacağını talep etmesinde yasaya aykırı bir durum söz konusu değildir. Mahkemece bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilen günlük davacı karına göre kar kaybı hesabı yapılmıştır. Ayrıca davalı davacıya prim kesintisi ve cezai şart uygulamış ise de bunların sebeplerini ve dayanaklarını ispatlayamamış buna ilişkin bir delil de sunmamıştır. Söz konusu kesintilerin haklı olduğu ispatlanamadığından bunların iadesinde de yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yine taraflar arasındaki sözleşme fesihle sona ermesine, davalının davacıdan her hangi bir alacağı bulunmamasına ve ihtara rağmen davacı tarafından verilen teminat mektubu geç iade edilmiştir. Davacı teminat mektubunun geç iadesi nedeniyle bankaya komisyon ödemek zorunda kalmıştır. Teminat mektubunun geç iadesinin haklı bir nedeni olmadığından bundan dolayı oluşan davacı zararının da tazmini gerekir. Bu nedenle davalının bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 603,43 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 186,75 TL (35,90TL+150,85TL) harcın mahsubu ile bakiye 416,68 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.